Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/489 E. 2021/441 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/489 Esas
KARAR NO: 2021/441 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/864 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 17/12/2020 Tarihli Ara Karar
DAVA:Haksız Rekabet
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Türk Ticaret Kanunu’nun 55., 56., 59. Vd., maddeleri ilgili hükümlerinden hakaretle, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle davacı şirketlerin ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatleri zarar gördüğünü, davacı müvekkili şirketin mevcut zararlarının artarak devam etmesi tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ileri sürerek, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesini, davacının ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatlerinin dava süresince zarar görmesi tehlikesi kuvvetle muhtemel olduğundan , hükmün kesinleşme tarihine kadar geçecek süre içinde davalıların ; doğrudan veya dolaylı yollarla davacı müvekkili şirketin bordrolu personeli ile fiili ve /veya hukuki irtibatta bulunmalarının ihtiyati tedbir mahiyetinde olmak üzere yasaklanmasına karar verilmesini, masrafı davalılardan alınmak üzere hükmün kesinleşmesinden sonra Türkiye genelinde yayınlanan 5 yüksek tirajı gazeteden birinde hüküm özetinin “Beş İş günü süre ile yayınlanmasına” karar verilmesini, yargılama giderleri ile ilan masraflarının davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının açmış olduğu işbu davasında tanık dışında somut ve kesin delillere dayanmadığı gibi, kendi şirketinde çalışandan başka delile de başvurmadığını, davanın haksız ve mesnetsiz olup reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 17/12/2020 tarih 2020/864 Esas sayılı kararında;”Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir istenen unsurların dava ve uyuşmazlık konusu olmadığı, dava konusu olmayan unsurlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasının mümkün olmadığı gibi gecikmesinde zarar umulan ya da telafisi imkansız zarar koşullarının da bulunmadığı ve yine talebin yargılamayı gerektirdiği de anlaşılmakla ihtiyati tedbir isteminin reddine …”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir isteminin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ara kararı dosya kapsamında yer alan deliller ve HMK. ilgili hükümleri ile uyarlı olmadığını, Mahkemece verilen ret kararı gerekçesinde belirtildiğinin tamamen aksine, ihtiyati tedbir istenen unsurlar münhasıran dava konusu uyuşmazlığın esasını teşkil ettiğini, Davalılardan …’ün, davacı müvekkili … A.Ş. nezdinde, “01-07-2014 – 20-04-2018” tarihleri arasında “satış müdürü” sıfatıyla istihdam edildiği, işbu hizmet sözleşmesi kendisinin istifa etmesi nedeni ile belirtilen tarihte sona erdiğini, Davalılardan …’ün, müvekkili şirket nezdindeki hizmet akdini, kendi talebi ile sonlandırdıktan sonra “… LTD. ŞTİ.” isim ve unvanlı bir şirket kurduğu, “ iş bu şirketin tam hissedarı ve şirket müdürü” sıfatıyla ticari faaliyette bulunmaya başladığı, davacı müvekkili şirkete Eylül/2020 tarihinde dava dışı üçüncü kişiler’den gelen duyumlar üzerine öğrenildiğini, Alınan duyumlar üzerine yapılan incelemede; Davalılar’dan “… LTD. ŞTİ.”ne ilişkin İstanbul Ticaret sicili kayıtları ile sabit olduğu üzere işbu davalı şirket ile davacı müvekkili şirketin ticari faaliyet alanlarının başta “karbon grafit ürünleri”nin üretim ve ithali ile yurt içi ve yurt dışına pazarlanması faaliyeti gelmek üzere diğer ticari faaliyet alanları yönünden de tamamen aynı olduğu tespit edildiğini, Davacı müvekkili şirketin imalat bölümünde; “cnc torna ve freze operatörü” olarak istihdam edilen … tarafından davacı müvekkili şirket ilgililerine Ekim/2020 ayı başında yapılan yazılı bildirimde;Davalılardan …’ün kendisini telefonla ısrarlı bir şekilde ve sürekli olarak aradığını ve görüşme talebinde bulunduğunu, İşbu ısrarlı talepler karşısında; 12-09-2020 ve 19-09-2020 tarihlerinde davalı … ile, diğer davalı …LTD.ŞTİ.’nin … Mah. … Cad. 3. … sitesi .. kat No: …, BEYLİKDÜZÜ/ İSTANBUL adresinde yüz yüze görüştüklerini, Davalı …’ün kendisinden; davacı müvekkili şirket nezdindeki iş akdini derhal feshedip …’ün hissedarı ve şirket müdürü durumunda bulunduğu diğer davalı … Ltd. Şti. nezdinde hemen “imalat sorumlusu” olarak işe başlamasını istediğini, Davalı …’ün, mevcut piyasa rayicinin çok üzerindeki bir rakam olan aylık 8.000,00 TL. gibi çok yüksek bir tutarda kendisine aylık ücret teklif ettiğini, Davacı müvekkili şirket nezdindeki iş akdini feshedinceye kadar geçecek süre içinde hafta sonlarında gelerek davalı şirketin imalat bölümünü kurmasını ve bu bölümde çalışmaya başlamasını kendisinden istediğini, …’ün davacı şirket bünyesinde çalıştığı süre içinde edindiği imalata dair son derece önemli teknik bilgilerin kendi şirketinin imalat aşamaları yönünden de büyük önem taşıdığını söylediğini, … gibi üretim tekniklerini bilen vasıflı ve güvenilir eleman bulmanın piyasa koşullarında çok zor olduğunu, son derece stratejik öneme sahip bulunan imalat bölümünü ancak kendisine emanet edebileceğini söylediğini, Yurt dışına, “Grafit plaka blok” ihracatı yapan 3. Kişilere de bu ürünlerin satışını yaptığını; …’e beyan ettiğini, Davalı …’ün işbu eylemleri ile de yetinmeyip davacı müvekkili şirkette “üretim sorumlusu” olarak istihdam edilip …’in aynı zamanda amiri durumunda da bulunan … isimli çalışanın da davacı müvekkili şirket nezdindeki iş akdini, kendisine doğrudan veya dolaylı yollarla bir takım telkinlerde bulunmak suretiyle feshetmesini ve dava dışı bir başka rakip şirkette işe başlamasını sağladığı, davacı müvekkil şirket yetkililerince sonradan öğrenildiğini, Yerel mahkeme dosyasında yer alan davacı delil listesi sıra 3’te; davacı şirketin bordrolu personeli … tarafından kendi el yazısı ile tanzim edilmiş halde davacı müvekkili şirket ilgilisine sunulan beyan örneği dosya kapsamında yer almakta olduğunu, TTK 54.maddesi ilgili hükmü gereğince; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerde aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olduğunu, TTK Haksız Rekabet başlığı altında düzenlenen 55.maddesi ilgili hükmü gereğince; a-Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, hak etmedikleri ve onların işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,b-İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek; “haksız rekabet” fiili olarak tanımlandığı, aynı Kanunun 56’ıncı ve 62’inci maddeleri kapsamında, haksız rekabet fiili hukuki ve cezai yaptırıma bağlandığını, Davacı müvekkili şirketçe fabrika ortamında, sanayi tipi ürün imalatı yapılmakta, işbu ürünler daha sonra yurt içi ve yurt dışındaki müşterilere pazarlanmakta olduğunu, sanayi tipi imalatın yapıldığı fabrika içindeki üretim alanı, bu alanda kullanılan cihazların teknik özelliklerinin yanında;A- İmalat aşamalarında tecrübeli ve üstün vasıflı eleman istihdam edilmesini ve belirli bir kalitede imalat yapılıyor olmasını gerekli kılmakta, B- Rekabetin kıyasıya olduğu bu sektörde ürünün yurt içinde ve yurt dışında pazar bulması açısından hayati bir önem taşımakta, C- İmal edilen ürünlerin yüksek kalitede olması, davacı şirketin ticari faaliyetleri ile ekonomik menfaatlerini olumlu veya olumsuz yönde doğrudan etkilemekte, davacı delil listesi sıra 8’de bir örneği sunulan İSO 9001 kalite belgesinin alınabilmesi için yapılan iş, vasıflı eleman çalıştırılmasını gerekli kılmakta olduğunu, D- Yukarıda sunulan hususlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalıların haksız rekabet eylemine konu olan davacı şirket çalışanı …’in, a-EML-TESVİYE mezunu olduğu, b-2016 yılında davacı şirkette MAZAK ( Programlama) alanında özel eğitimi aldığı, c-15 yıllık tecrübe ve mesleki bilgi birikimine sahip vasıflı bir elemanı olduğu ve iş tecrübesini ve mesleki yeterlilik ve bilgi birikimini davacı müvekkili şirkette çalıştığı dönem içinde edindiği, …’in, davacı müvekkili şirkette üretimi yapılan grafit ürününün talaşlı imalat tekniğini ve makine programlaması tekniğini, bu işi güvenli bir şekilde yürütecek derecede gayet iyi bildiklerini, Davalılardan …’ün davacı şirket çalışanı …’i piyasa rayicinin çok üzerindeki bir aylık ücret teklif ederek davalı şirkete transfer etmek istemesi de aslen bu sebebe ve tamamen davacı müvekkili şirket ile haksız rekabet etmek kastına dayanmakta olduğunu, E- Yukarıdaki bentlerde bahse konu edildiği üzere; piyasada uygulanmakta olan aylık ücret rayiçlerine tamamen ters düşecek şekilde davalı … tarafından fahiş derecede yüksek rakamlar teklif edilerek davalı şirkete transfer edilmek istenen …, davacı şirkette “CNC TORNA VE FREZE OPERATÖRÜ” olarak istihdam edilmekte olup yapılan bu iş, davacı müvekkil şirketin üretimi için hayati bir önem taşımakta olduğunu, Davacı şirketin de içinde yer aldığı sanayi sektöründe “CNC TORNA VE FREZE OPERATÖRÜ”ne verilen rayice uygun aylık ücret, azami, 4.500 TL – 5.500 TL. Ortalamasında olduğu, Bu durum göz önüne alındığında, davalılardan … tarafından davacı şirket çalışanı …’e teklif edilen aylık net ücret ise 8.000,00 TL. olup fahiş derecede yüksek bir rakam olup haksız rekabet kastı ile teklif edildiğini, Burada hukuki önemine binaen bir kez daha tekrar etmek istenilen en önemli husus; taraf şirketlerin, ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş esas sözleşme ve tadil metinleri ile de sabit olduğu üzere ticari iştigal alanlarının aynı olması olduğunu, bu durum göz önüne alındığında, davalılardan …’ün aynı zamanda hissedarı ve şirket müdürü durumunda da bulunduğu diğer davalı şirketi de vasıta kılmak suretiyle davacı müvekkili şirket’e karşı “haksız rekabet eylemi” nde bulunduğunun sabit olduğunu, G-Davalılardan …’ün, yukarıdaki haksız rekabet eyleminin yanı sıra, davacı şirket personeli, …’in çalıştığı üretim bölümünde kendisinin aynı zamanda amiri durumunda da bulunan … isimli çalışan ile de eski davacı şirket çalışanı … üzerinden dolaylı yolla temas kurduğu, bu kişinin davacı şirketteki işinden ayrılıp davacıya ticari rakip durumunda bulunan bir başka firmada işe başlamasına ve davacının üretiminin bu suretle ciddi derecede aksamasına da neden olduğunu, H- Haksız rekabet hali teşkil eden eylemleri nedeniyle davalılara hitaben Kadıköy … Noterliği vasıtası ile … Yevmiye No. ve 07 Ekim 2020 tanzim tarihli ihtarname keşide edildiği, ancak işbu ihtarname davalıların haksız rekabet eylemini inkar etmeleri nedeniyle sonuçsuz kaldığını, I-TTK.’nun 56’ıncı ve 59’uncu maddeleri ilgili hükümleri gereğince; haksız rekabet sebebiyle ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a-Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b-Haksız rekabetin men’i ile bu husustaki Mahkeme kararının hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesini diğer talep hakları ayrıca saklı kalmak üzere Mahkeme’den isteyebileceğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2016/6766, K. 2018/ 756, T. 05.02.2018 Tarihli yerleşik kararında; “Davalının, davacının eski personelini kendi işyerinde çalıştırmak eylemi”nin TK. hükümleri uyarınca değerlendirilip ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken bu hususta hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle haksız rekabete dair davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamış bozmayı gerektirmiştir…” şeklinde belirtildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2016/ 6766, K. 2018/ 756, 05-02-2018 tarihli yerleşik karar örneğinin de dosya kapsamında olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2005/8057, K. 2006/11412, T. 09.11.2006 tarihli yerleşik kararında; “haksız rekabet, Türk Borçlar Kanunundaki “HAKSIZ EYLEMİN” iktisadi alanda ihlali sonucunu doğuran bir biçimidir. Bu niteliği itibariyle HUMK’nun 288’inci maddesinde öngörülen “yazılı delil ile ispat kuralına bağlı olmaksızın her türlü delil ile, bu anlamda tanık delili ile de kanıtlanması mümkündür…” şeklinde belirtildiğini, Yukarıda sunulan sübut maddi vakıalar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalıların haksız rekabet eyleminde bulundukları ve işbu haksız eylemin davanın açıldığı tarihten sonra da devam etmesi ve davacı müvekkilinin ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatlerinin dava süresince zarar görmesi tehlikesi kuvvetle muhtemel olduğundan, hükmün kesinleşme tarihine kadar geçecek süre içinde davalıların, doğrudan veya dolaylı yollarla davacı müvekkili şirketin bordrolu personel ile fiili ve/veya hukuki irtibatta bulunmalarının ihtiyati tedbir mahiyetinde olmak üzere yasaklanmasına karar verilmesi yönündeki talebin HMK 389.maddesi 1.fıkrası ilgili hükmü ile uyarlı olduğunu, HMK 390.maddesi 3.fıkrası uyarınca dava dilekçesinde ihtiyati tedbir sebebi ve türü açıkça belirtildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, teminatlı veya teminatsız olarak hükmün kesinleşmesine kadar geçecek süre yönünden davalıların davacı müvekkili şirketin bordrolu personeli ile doğrudan veya dolaylı yollarla fiili veya hukuki irtibatta bulunmalarının tedbiren yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, haksız rekabetin tespiti ve meni talebiyle açılan davada ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyati tedbir isteminin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile,TTK. nın 61. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca gerekli tedbirlerin alınması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu bağlamda; 1-Davalıların ; doğrudan veya dolaylı yollarla davacı müvekkili şirketin bordrolu personeli ile fiili ve /veya hukuki irtibatta bulunmalarının ihtiyati tedbir mahiyetinde olmak üzere yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
TTK’nın 61. maddesinde haksız rekabet davalarında talep üzerine mahkemece mevcut durumun aynen korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve diğer tedbirlere HMK’nın ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebileceği belitilmiştir. İhtiyati tedbir genel olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir için yaklaşık ispat yeterli görülmüş olup sunulan belgelerle talep edenin, davada haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi ve diğer şartlarında varlığı halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir istenen unsurların dava ve uyuşmazlık konusu olmadığı yönündeki tesbiti yerinde olmasa da, talep ve karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, dosya kapsamı ve yargılamanın bulunduğu aşama dikkate alındığında, dosyaya sunulan deliller yaklaşık ispata yeterli olmayıp, uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirmektedir.Tedbir alınmaması halinde telafisi imkansız zararların doğacağına ilişkin yaklaşık ispata yeterli deliller dosyaya sunulmamıştır. Değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre davacının, ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.