Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/485 E. 2023/830 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/485 Esas
KARAR NO: 2023/830 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/203 Esas – 2019/486 Karar
TARİHİ: 14/06/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının karayolu taşımacılığı ve nakliyat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı ile Konya Noterliği 04/12/2013 Tarih, … Yev. No taşıt sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği davacıya ait bir adet taşıtın sürücü hizmeti ile birlikte davalının yurtiçi taşılmacılık ağına dahil edilmesi kararlaştırıldığını, hizmet bedelinin ise aylık olarak kesilecek faturalara binaen davalı tarafından ödenmesi kararlaştırıldığını, 2014 yılı sonlarında sözleşme gereği edimlerini aksatan davalının kendisine hizmet bedeli olarak kesilen 31/01/2015 tarih, … seri no, 28/02/2015 tarih, … seri no, 28/02/2015 tarih, … seri nolu faturalardan kaynaklanan 10.163,74-TL bakiye alacağı ödemediği gibi taraflar arası akdedilen sözleşmeyi Beyoğlu … Noterliği 11/03/2015 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile feshedildiğini, davalı ile yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamaması üzerine alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan takipte borçlu alacağın 108/93-TL sini kabulle, 10.054,81-TL sine kısmi itirazda bulunarak takibin durmasını sağladığını, takibe konu alacak taraflar arası akdedilen sözleşmeye dayalı fatura alacağından kaynaklandığını, davalı borçlu kötü niyeti olarak borçlu itiraz ettiğini, bu sebeple yapılan itirazın hukuki bir dayanağı olmayacağını, bu nedenlerle, davalı-borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yaptığı kötü niyetli itirazın iptaline, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, takibin aynı şartlarda devamına, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı şirketin cari hesapları kapsamında davacı ile ilişkili borç mevcudu bulunmadığını, davacı ile davalı arasında karşılıklı olarak tutulan cari hesaplar incelendiğinde açıkça ortaya çıkacağını, davacının verdiği taşıma hizmet miktarının belli olduğunu, yakıt alım limitini aştığı durumlardan davalı tarafından bu aşıma ilişkin olarak kendisine iade faturası kesilmekte ve şirket nezdinde oluşan alacakların söz konusu iade faturaları mahsup edilmekte olduğunu, mahsuplaşma işleminin 3.967,87-TL si ise tedarikçi bize … müşterisinin ürünlerinin taşınması sırasında oluşan hasarların yansıtması ile ilgili olup davacının taşıma sırasında ürünlere verdiği zararın taşıma sözleşmesi taşıma sözleşmesi kapsamında yansıtılması neticesinde oluştuğunu, davalı şirketin davacıdan olan alacağına karşılık mahsup edildiğini ve cari hesapta herhangi bir alacağın mevcut olmadığını, davacı tarafın icra inkar tazminatının haksız olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü dava, talep, beyan hakları ve tüm yasal haklar saklı tutarak davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/06/2019 tarih 2016/203 Esas – 2019/486 Karar sayılı kararında; “Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında sözleşmeye dayalı fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki kısmi itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine ilk olarak Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile 07/04/2015 tarihinde başlatılan Genel Haciz yolu ile ilamsız icra takibinde; 10.065,00 TL asıl alacak ve 98,74 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere 10.163,74 TL’nin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsili talep olunmuş, ödeme emri davalıya 17/04/2015 tarihinde tebliğ olunmuş, davalının süresinde yaptığı 20/04/2015 tarihli yetkiye ve borca itirazında yetki itirazının alacaklı vekilince kabulü üzerine dosya yetkisizlik kararıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esasına kaydı yapılmış; bahsi geçen dosyadan gönderilen ödeme emri davalıya 06/10/2015 tarihinde tebliğ olunmuş , davalının süresinde yaptığı 12/10/2015 tarihli kısmi itiraz üzerine takip itiraza uğrayan miktar yönüyle durmuş ve buna göre itirazın iptali istemli dava da hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Tarafların Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır. Ön inceleme duruşmalı yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır. Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, alınan 26/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasında sürekli ticari ilişkiyi kuran çerçeve sözleşmeli taşıt sözleşmesine dayalı 3 adet karayoluyla eşya taşımasının yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, davacının alacak iddiası konusu 3 taşıma için ayrı ayrı fatura düzenlendiği ve bunardan bakiye alacağı takip konusu ettiği, bu çerçevede bakiye asıl alacak iddiası 10.065,00-TL alacağının taşıma senedi niteliğinde kabul edilmiş navlun faturaları ile ispatlandığı, davalının takas mahsup konusu ettiği gerek akaryakıt yansıtması, gerkese hasar zararı yansızması bedellerinin davacı sorumluluğunda olduğunu ispatlayamadığı iade faturanın gerçek manada fatura hükümlerini havu olmayacağı, davacının bu miktar için takip tarihinden ticari temerrüt faizi talep edebileceği, daha önce temerrüt hususunun sabit olmadığı tespitlerinde bulunulmuştur. 26/05/2017 tarihli bilirkişi incelemesinde taraf ticari defterleri incelenmeden rapor oluşturulması sebebiyle hükme elverişli kabul edilmemiş; öncelikle davacı şirket kayıtlarının incelenmesi bakımından davacı şirket adresi itibariyle Konya Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesinden alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin HMK 222/2 maddesine uygun olarak yasal sürelerinde yapıldğı, işletme defterlerinin kapanış tasdiklerine tabi defterlerden olmadığı, davacı yasal defterlerindeki Gelşr-Hasılat kayıtlarının yeterli açıklık ve netlikte yapılmadığı, gelirlerin kimden elde edildiğinin belli olmadığı, açıklamaların faturalı hasılat faturalı satış olarak yapıldığından davalıya verilenhizmete ilişkin tüm fatura bedellerinin davacı yasal defterleri içeriğinden tespitinin mümkün olmadığı, davalı tarafından davacıya 11 adet iade faturası düzenlendiği ve davalı beyanlarına göre işbu iade faturası bedellerinin davacıya olan borç miktarından mahsup edildiği, ancak iş bu iade faturalarının 2015 yılı iade faturalarının tamamının (3 adet) 2013 ve 2014 yılı iade faturalarından 5 adet iade faturasının davacı yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı yasal defterlerinde kayıtlı olmayan 8 adet iş bu iade faturalarının davacıya tebliğ edildiğine ve iade faturalarında taraflarca mutabakata varıldığına, davacı tarafından kabul görüldüğüne ilişkin olarak herhangi bir belge ibrazında bulunulmadığı, davalının dava dosyasına ibraz ettiği iade faturalarından 2013 yılına ait 1 adet iade faturasının (901,72-TL), 2014 yılına ait 2 adet iade faturasının (1.795,57 ve 2.080,34) davacı yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, işbu 3 adet iade faturaları açısından davalı beyanlarının davacı aleyhine doğrulandığı, taraflar arasında imzalandığı ve taraflarca kabul gördüğü anlaşılan 2013 yılı tarihli taşıt sözleşmesinde yakıt limiti aşımı ve hasar bedeli yansıtma hususunda herhangi bir düzenleyici maddenin olmadığı, davacının davalıyı takip öncesinde temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi ve belgenin dava dosyası içeriğinde bulunmadığı ve ilgili taşıt sözleşmesinde fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin olarak kesin bir tarihin belirtilmemiş olduğu, işbu sebeple davacı tarafından takip öncesinde işleyecek faiz talebinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, davacı tarafından 2015 yılında davalı adına düzenlenen ve davalı beyanlarından da davalı tarafça kabul gördüğü anlaşılan 3.855,00-TL +3.855,00-TL+4.130,00-TL tutarlı 3 adet fatura bedelinden toplam 11.840,00-TL tutarından, 10.054,81-TL sinin davacı yanca işbu davaya konu edildiği, takdiri ve kabulü mahkemeye ait olmak üzere davacı yasal defterleri üzerinden ve dava ve takip dosyası içeriğinden yapılan tespitler doğrultusunda takibe ve dava konu edilen tutardan dolayı takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğu bildirilerek rapor sunulmuştur. Davalı kayıtlarının da incelenmesi bakımından mahkememizce bilirkişiden raporu alınmasına karar verilmiş, alınan 26/12/2018 tarihli raporda özetle; “… Toplam tutarı 11.840 TL olan faturaların davalı şirket ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olup da davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmayan ve takas mahsup konusu edilen 31/01/2015, 28/02/2015 ve 18/03/2015 tarihli akaryakıt yansıtması, hasar zararı yansıtması faturalarındaki bedellerin davacı sorumluluğunda olduğunun ispatlanamadığı, 31/01/2015 tarihinde yapılan 7.710 TL tutarındaki ödeme, takip konusu 31/01/2015 tarihli, … ve 3.855 TL tutarlı fatura ile takip konusu olmayan 31/01/2015 tarihli, … ve 3.855 TL tutarlı faturaya istinaden yapıldığı anlaşıldığından ödeme tutarının 3.855 TL tutarındaki kısmının hesaplamada dikkate alındığı ve davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 7.985 TL alacaklı olduğu” bildirilerek rapor sunulmuştur. Takip dosyasına yapılan kısmi itirazın ve tarafların rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi bakımından bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, alınan ek raporda bilirkişi kök raporuyla aynı yönde gerekçelerle davacının 7.985 TL alacaklı olduğu bildirilerek rapor sunulmuştur. Taraflar arasında Konya … Noterliği’nin 04/12/2013 tarih ve .. yevmiye numaralı Taşıt Sözleşmesi akdedilmiştir. Takip dosyasında borcun sebebi olarak davacı yanca keşide edilen 31/01/2015 tarihli … seri numaralı, 3.855 TL tutarlı, 28/02/2015 tarihli … seri numaralı, 3.855 TL tutarlı, 28/02/2015 tarihli … seri numaralı, 4.130 TL tutarlı faturalar gösterilmiştir. Taraflar arasında taşıt sözleşmesi kapsamında ticari ilişki bulunduğu noktasında ihtilaf bulunmamakla, uyuşmazlık ticari ilişki kapsamında davacının alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasında toplanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalı şirketten … plakalı araca ilişkin taşıtmatik ve günlük sefer bilgileri celp edilmiştir. Ulaştırma ve lojistik alanında uzman bilirkişiden alınan raporun tarafların ticari defterleri incelenmeden tanzim edilmiş olması ve bundan mütevellit alacak ilişkisinin doğru tespit edilememiş olması sebebiyle tek başına hükme elverişli kabul edilmemiştir. Bu kapsamda tarafların ticari defterlerinin de incelenmesi gerekmekle; öncelikle davacının ticari defterlerinin incelenmesi bakımından talimat mahkemesinden rapor alınmış, ulaştırma ve lojistik alanında uzman bilirkişiden rapor alınmış olması da dikkate alınarak bu defa davalı kayıtlarının da incelenmesi bakımından mali müşavir marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan raporda davalı tarafın takas mahsup savunmasına konu 31/01/2015, 28/02/2015 ve 18/03/2015 tarihli akaryakıt yansıtması, hasar zararı yansıtması faturalarındaki bedellerden davacı yanın sorumluluğunun bulunmadığının, ayrıca 31/05/2013 tarihli 901,72 TL tutarlı, 31/10/2014 tarihli 1.795,57 TL tutarlı ve 30/11/2014 tarihli 3.855 TL tutarlı faturaların da takip tarihinden önce düzenlenmiş olması ve bedellerinin davacı sorumluluğunda olmadığının tespit edilmiş olması, davalı yanın usul hükümleri kapsamında bu yöndeki savunmalarını uygun delillerle ispatlayamamış olması sebebiyle yerinde görülmemiştir. Davalı yanca 31/01/2015 tarihinde yapılan 7.710 TL’lik ödemenin takip konusu edilen faturalardan 31/01/2015 tarihli … seri numaralı ve 3.855 TL tutarlı faturayı kapsaması, takip konusu diğer faturalara istinaden ödeme yapıldığının ispatlanamamış olması sebebiyle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 7.985 TL alacaklı olduğu, davalı yanca takip dosyasında kabul edilen 108,93 TL dikkate alınarak davacının 7.876,07 TL alacak isteminin yerinde olduğu, işlemiş faiz talebine yönelik takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne yönelik bir delil sunulmaması sebebiyle bu yöndeki istemin yerinde olmadığına kanaat getirilmekle neticede davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan takip/dava konusunun likit fatura alacağı olması, iki fatura bedeliyle uyumlu şekilde alacak isteminin yerinde görülmesi ve itirazın da haksız olması karşısında kabul edilen alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatını da içerir şekilde aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.”gerekçesi ile, “Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki kısmi itirazının 7.876,07-TL asıl alacak yönüyle İPTALİNE, takibin itiraza uğramayan 108,93-TL asıl alacak ile birlikte toplam 7.985,00-TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi suretiyle kaldığı yerden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istem yerinde görülmediğinden REDDİNE, Kabul edilen alacağın %20’si nispetinde hesap ve takdir olunan 1.575,21-TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yukarıda esas sayısı yazılı İstanbul 8. Ticaret Mahkemesi dosyasında davacının, hizmet bedeli olarak kesilen 31/01/2015 tarih, … seri no, 28/02/2015 tarih, … seri no, 28/02/2015 tarih, … seri nolu faturalardan kaynaklanan 10.163,74-TL bakiye alacağı için gerçekleştirdiği icra takibine itirazın iptalini talep etmiş olup davacının taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiğini, İlk derece mahkemesinin ilgili kararına karşılık işbu sebeple istinaf yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, yasal süresi içerisinde istinaf başvuru dilekçelerini sunduklarını, Müvekkili şirketin cari hesapları kapsamında, müvekkili şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararda esasen, hizmet bedeli olarak kesilen 31/01/2015 tarih, … seri no, 28/02/2015 tarih, …seri no, 28/02/2015 tarih, … seri nolu faturalardan kaynaklanan 10.163,74-TL bakiye alacağa karşı Müvekkili Şirket tarafından takas mahsup konusu edilen akaryakıt kullanım limit aşımı yansıtması ve hasar zararı yansıtması bedelleri için düzenlenen iade faturalarının davacı sorumluluğunda olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle kısmen kabul kararını verdiğini, Davacının vermiş olduğu taşıma hizmetine ilişkin olarak borç ilişkisi içerisinde kendisine gereken bütün ödemelerin eksiksiz yapıldığını; müvekkili şirketin ticari defterlerinde de açıkça ortada olduğunu, davacı tarafla yapılan taşıt sözleşmesi kapsamında çalışılan süre boyunca karşılıklı kesilen faturaların kayıtlara işlendiğini ve ticari ilişkinin bu şekilde sürdürüldüğünü; davacının bu kapsamda alacaklarının ödendiğini ve bir kısmının da karşılıklı olarak takas ve mahsup edildiğini; karşılıklı olarak kayıtlara alınan faturaların bu hususu doğrular nitelikte olduğunu; görüldüğü üzere bu noktada tarafların arasından gelişmiş takas mahsup uygulamasının bulunduğunu, Davacı vekilinin de belirttiğini, davacının kiralık araç sahibine bildirilen güzergahlar doğrultusunda taşıma işleminin gerçekleştirildiğini; taşıma hizmeti verilen güzergahlar ve bu güzergahlarda hangi tip araç ile kaç kilometre yol yapılması halinde ne kadar yakıt tüketileceğinin taşıma sektöründe belli olduğunu, kamyonların 100 kmde %28, kamyonet %14, kamyon ve kamyonet arası 6 teker 3500 kg istiap haddi olan araçların ise %18 yakıt harcama yapmakta olduklarını, Araç tipine göre belirlenen yakıt sarfiyat oranının bu doğrultuda davacının yapmış olduğu taşımalar ve kat etmiş olduğu km’ler hesaplandığında tüketilecek yakıt miktarının açık şekilde hesaplanabilmekte olduğunu ve taşıtmatik kayıtlarına göre fazla alınan ve sarf edilen yakıt miktarının açıkça ortaya çıkmakta olduğunu, Daha önceden dosya kapsamında sunmuş oldukları ve işbu dilekçeleri ile de tekrardan sunmakta oldukları Yakıt Kesinti Bilgilerine ilişkin tablodan da detaylı bir şekilde görülebileceğini, spesifik olarak tarih, müşteri, araç bilgileri, yakıt oranı, toplam km, yakıt hakkediş tutarı ve hakkedişi, yakıt sarfiyatı ve tutarı, yakıt farkı ve tutarı, maliyet toplamı gibi kalemlerin belirtildiğini ve detaylı bir hesaplama yapılarak kesinti tutarlarının hesaplanmakta olduğunu; bu doğrultuda, yapılan taşıma hizmetine göre ne kadar yakıt tüketimi yaptığı ve yapması gerektiğinin hesaplanabilmekte olduğunu ve bu sisteme göre sözleşmenin imzalandığı günden itibaren cari hesabından fazla sarf edilen yakıt miktarına ilişkin yansıtma faturaları ile mahsuplaşma yapılmakta olduğunu, Davacı şahıstan taşıma hizmeti alınmaya başladığı 2013 yılından itibaren karşılıklı olarak faturalar kesildiğini ve cari hesapta mahsuplaşma yapılmak suretiyle çalışmanın devam ettiğini; yine aynı şekilde davacı tarafın taşıması sonucu oluşan bir hasardan kaynaklı yansıtma faturasının düzenlenmesinin de hayatın olağan akışı içinde olduğunu; davacının gereği gibi taşıma işini de yükümlenmiş olup eğer taşınan eşyada bir hasar olur ise bunun karşılanmasının da Türk Borçlar Kanununun genel hükümlerinin gereği olup bunun sözleşmede bulunmaması halinde talep edilemeyeceğinin genel hukuk yorumu ile bağdaşmayacak olup müvekkilinin yasal haklarını kullanarak zararını yansıtma yönünde fatura kesebileceğini; söz konusu hesaplamalar ve düzenlenmiş yansıtma faturaları belirli iken ispat konusunun tartışılmasının abesle iştigal olduğunu; uzun yıllardır sektörel uygulama çerçevesinde bu şekilde yansıtma faturaların düzenlenmekte olup güzergah kayıtları ve … kayıtlarının davacının haksız ve kötüniyetli olarak alacak talebinde bulunduğunu ispatlamakta olduğunu; sözleşmenin imzalandığı tarihten beri süregelen bu ilişkinin işbu davada yok sayılarak kötüniyetli olarak talepte bulunulmasına itiraz edilmekte olduğunu, davacının talep etmiş olduğu faturalara istinaden oluşan alacağının müvekkil şirketin davacıdan olan alacağına karşılık mahsup edilmiş olup müvekkilinin cari hesabında herhangi bir alacağın mevcut olmadığını, Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, Hem doktrinde hem de Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olmasının gerektiğini; mahkemenin değerlendirmesine ihtiyaç olan, bir başka deyişle mahkemenin muhakemesini gerektiren durumlarda alacağın likit olmasından bahsedilemeyeceğini; Bu yönde, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 28.03.2017 tarihli ve 2017/485, E., 2014/6392 K. sayılı kararında “Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu şartlar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, söz konusu alacak likit değildir.” şeklinde ifade edildiğini, (Aynı yönde, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 20.06.2019 tarihli ve 2016/16048 E., 2019/13544 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 25.01.2017 tarihli ve 2016/7314 E., 2019/539 K. sayılı kararı) Yargıtay 11.HD. E.2018/5109 E. 2020/2314 K. 01.07.2020 T. kararında “Dava, nakliyat sigorta poliçesi uyarınca sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, sigortalısına ödediği bedeli davalı taşıyıcıdan talep etmiş ise de, özü itibariyle tazminat istemine yönelik olan bu davada alacağın saptanması tazminat açısından incelemeyi gerektirmekte olup, tazminat alacağı likit değildir. Nitekim mahkemece, davacının sigortalısına ödediği tüm hasar tazminatı üzerinden değil, bilirkişilerce tespit edilen gerçek zarar miktarı üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. O halde, davalı taşıyan aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle davalı S.. yararına bozulması gerekmiştir” şeklinde ifade edildiğini, bir çok kararında bu hususun vurgulandığını; bu noktada ilk derece mahkemesinin icra inkar tazminatı kararına itiraz etme gereğinin hasıl olduğunu, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle; Tehir-i icra taleplerinin kabulüne, mahkemece esastan inceleme yapılarak Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın külliyen reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki taşıt sözleşmesine istinaden tanzim edilmiş fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine 31/05/2015 tarihli 3.855,00-TL bedelli, 28/02/2015 tarihli 3.855,00-TL bedelli, 28/02/2015 tarihli 4.130,00-TL bedelli üç adet nakliye faturasına dayalı olarak 10.065,00-TL asıl alacak ve 98,74-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere 10.163,74 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip yapıldığı, davalının alacağın 108,93-TL lik kısmını kabul edip, 10.054,81-TL yönünden yaptığı kısmi itiraz üzerine takibin durduğu, davacının 10.054,81-TL bedel üzerinden itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından, davacının bu faturalara dayalı alacağının yakıt aşımı ve hasar yansıtma nedeniyle tanzim edilen iade faturalarının mahsubu sonucu sona erdiği savunulmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, takip dayanağı faturalar ile iade faturaları celbedilmiş, davacının ticari defterleri üzerinde istinabe yoluyla inceleme yaptırılarak rapor alınmış, davalının ticari defterler üzerinde de inceleme yaptırılarak birleştirici rapor alınmıştır. Taraflar arasındaki 04/12/2013 tarihli taşıt sözleşmesi ile davacının, davalıya nakliye hizmeti vermesi hususunda anlaşıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde davacı tarafından takibe konu edilen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmış, davalı tarafından da bu faturalara konu hizmetin alındığı inkar edilmemiştir. İstinaf önüne gelen uyuşmazlık, davalının mahsup itirazının yerinde olup olmadığı, bu itiraza dayanak ve davacı defterlerinde kayıtlı olmayan iade faturalarının sözleşmesel dayanağı bulunup bulunmadığı, inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı yönündedir. Davalı tarafından, davacının güzergahlara göre kullanması gereken aylık yakıt miktarının tespit edilerek davacıya ödenen hizmet bedeli içerisinde davalı tarafından karşılandığı, aşan kısmın iade faturalarına konu edildiği, ilişkinin bu şekilde yürüdüğü belirtilmiş ise, dava konusu sözleşme incelendiğinde; davacının nakliye hizmetine tahsis ettiği araçların yakıtlarının davalı tarafından belirli bir limit dahilinde karşılanacağına, bu limitin aşılması halinde aşan kısmın iade edileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı görülmüştür. Bir an için taraflar arasında bu yönde bir zımni anlaşmanın varlığı kabul edilse dahi, davacının yakıt aşımı nedeniyle düzenlendiği her bir iade faturası yönünden, belirlenen limiti ve aşım miktarını ispatla yükümlü olduğu, davalının tek taraflı tanzim ettiği çizelgenin ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından, davalının yakıt yansıtma bedeli adı altında düzenlediği iade faturaların davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sözleşmenin 7/F bendinde; davacının, nakliyesini yaptığı emtianın hasara uğraması veya zayi olması nedeniyle davalının üçüncü kişilere ödemek zorunda kalacağı zararlardan sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır. Davalının tanzim ettiği 18/03/2015 tarihli 529,35-TL bedelli hasar yansıtma faturasının sözleşmesel dayanağı olmakla birlikte, bu faturanın dayanağı olan hasarın gerçekleştiğini ve üçüncü kişilere ödendiğini ispat yükü davalı üzerinde olup, bu yönde bir delil dosyaya sunulmuş değildir. Bu nedenle hasar yansıtma faturasının mahsubu gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının hüküm altına alınan alacağı likit nitelikte olup, itirazın haksız olduğu tespit edildiğinden, inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı yönündeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, takip dayanağı faturalara konu nakliye hizmetinin verildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, davalı yanın mahsup itirazını elverişli delillerle ispat edemediği, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde davalının takip öncesi yaptığı ödeme nazara alınarak, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan itiraz edilmeyen 108,93-TL alacak ile birlikte toplam 7.985,00-TL bakiye fatura alacağının bulunduğu, mahkeme tarafından bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı anlaşılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 538,01 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 140,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 397,71‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.