Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/484 E. 2023/444 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/484 Esas
KARAR NO: 2023/444 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/43 Esas – 2020/371 Karar
TARİHİ: 14/09/2020
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı banka tarafından müvekkili ve müvekkilinin daha evvel ortağı bulunduğu … San ve Tic. Ltd. Şti. ile diğer ortaklar …, … hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün …-…- …- …- …- … ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün …-…-…-… esas sayılı dosyaları ile icra takibine geçildiğini, takip borçlularına örnek 7 ilamsız takiplere müstenit ödeme emri tebliğe çıkartıldığını, müvekkilinin takiplerin bir kısmına itiraz ettiğini ve takiplerin durduğunu, bir kısım takipler yönünden tebligatların usulsüz olduğunu ve müvekkilinin itiraz edemediğini, takiplerin kesinleştiğini, müvekkilinin davalı taraftan icra dosyasına konu edilen alacak kalemleri ile ilgili borcunun bulunmadığını, icra takiplerine konu edilen kredi üyelik sözleşmesine kesinlikle borçlu veya kefil sıfatıyla imza atmadığını, ortağı bulunduğu şirketten 08/08/2012 tarihinde ortaklıktan çıktığını, kredi sözleşmesinin tanzim tarihinin de bu tarihten sonra olduğunu, tek kabahatinin daha evvel bir firmanın ortaklığını yapmak olduğunu ve bankaların bir şirkete kredi kullandırırken o şirketin eski ortak ve yöneticilerini de sorumlu olarak gösterdiklerini beyanla İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- …- …- …- …- … esas sayılı dosyaları ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- …- …- … esas sayılı dosyalarından borçlu olmadığının tespitini ve haksız takip nedeniyle asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- …- …- …- …- … esas sayılı dosyaları ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- …- …- … Esas sayılı dosyalarından icra takibinin yargılama sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının borçlu olmadığına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının kredi ve kredi kartı dayanağı olan sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, hisse devri yaptıktan sonraki süreçte kefaletinin ortadan kalkmasının mümkün olmadığını, davacının şahsi bir kefaletinin söz konusu olduğunu, davacının mevcut durumu yorumlarken şirket hissenin devriyle ortadan kalkacağını düşünmekte olduğunu, bu düşüncenin hatalı olduğunu, şahsi teminatın şirket hissesinin devriyle ortadan kalkmadığını, dolayısıyla müvekkili bankanın davacının kefaletini ortan kaldırmadığı müddetçe de davacının şahsi sorumluluğun devam ettiğini, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 14/09/2020 tarih ve 2016/43 Esas 2020/371 Karar sayılı kararında; “…Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de; Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile davacı adına atılı imzanın sahteliği iddiasına dayalı menfi tespit davası olduğu bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, sahtecilik iddiası yönünden ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor alındığı, alınan rapor ile dava ve takip konusu sözleşmelerdeki imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla, …’nin eli ürünü olmadığının tespit edildiği, bu haliyle de, imza sahteliği iddiasının mutlak defilerden olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne, ayrıca davacı yanca her ne kadar, İİK’nın 72/5. Maddesi hükmüne istinaden kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, somut olayda, davacı borçlu tarafından davalı bankanın kötüniyetli olduğu usulüne uygun delillerle kanıtlanmadığından, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin de reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı … bank A.Ş vekili ve davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Temlik eden davalı … bank A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile; davacının, … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklarından …’ın sahibi bulunduğu sermayenin 66.000 TL’sinin tamamını, aynı bedelle Beyoğlu … Noterliği’nin 07/03/2011 tarihli … yevmiye nolu devir temlik sözleşmesiyle devralarak şirketin ortağı ve aynı zamanda ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürü olduğunu, hisse devrine dair şirketçe alınan 07/03/2011 tarihli kararın 14/03/2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, akabinde bahse konu şirket ile müvekkili banka arasında 27/07/2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, davacının şirket yetkilisi olarak bu sözleşmeyi imzaladığını, işbu sözleşme uyarınca şirkete kredi kullandırıldığını, davacı şirket yetkilisi olması nedeniyle müvekkili bankadan işletme kart kullanmış olup, buna dair 21/07/2011 tarihli İşletme Kart Taahhütnamesini de kefil sıfatıyla imzaladığını, davacının kendisine karşı ve ayrıca ortağı olduğu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile diğer ortaklar …, …’e karşı davalı müvekkili banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …- …- …- …- …- …ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …-…-…-… Esas sayılı dosyalarla icra takibi başlatıldığını, davacının icra dosyasına konu edilen alacak kalemleri ile ilgili borcu bulunmadığını, icra takiplerine konu edilen kredi üyelik sözleşmesine kesinlikle borçlu veya kefil sıfatıyla imza atmadığını, ortağı bulunduğu şirketten 08/08/2012 tarihinde ortaklıktan çıktığını belirterek icra takiplerine itiraz ettiğini, davacının borçlu olmadığına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının kredi ve kredi kartı dayanağı olan sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, hisse devrini yaptıktan sonraki süreçte kefaletinin ortadan kalkmasının mümkün olmadığını, davacının şahsi bir kefaletinin söz konusu olmadığını, davacının burada mevcut durumu yorumlarken şirket hissesinin devriyle şahsi sorumluluğunun ortadan kalkacağını düşündüğünü, bu düşüncenin hatalı olduğunu, şahsi teminatın şirket hissesinin devriyle ortadan kalkmayacağını, müvekkili bankanın davacının kefaletini ortadan kaldırmadığı müddetçe davacının şahsi sorumluluğunun devam edeceğini, yerel Mahkemenin davacının 27/07/2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve İşletme Kart Taahhütnamesinde imzası bulunmadığı yönündeki itirazlarını dikkate alarak imza incelemesi için dosyayı Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’ne gönderdiğini, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin yapmış olduğu inceleme sonucu hazırlamış olduğu 21/12/2017 tarihli ilk raporunda isabetli olarak inceleme konusu belgeleri dava konusu 27/07/2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ve İşletme Kart Taahhütnamesi olarak esas aldığını ve raporun sonuç bölümünde;”…’in inceleme konusu belgenin düzenlenme tarihine yakın ve tercihen bu tarihten önce başka amaçlarla atmış olduğu bol ve samimi imzalarını içerir belgelerin; muhtarlıklar, noterler, bankalar, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi, dernekler ve vakıflar, vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temin edilerek, mevcutlar ve adli dosya ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiği” kanaatini bildirerek eksikliğin giderilmesi hususunda dosyayı yeniden yerel Mahkemeye gönderdiğini, yerel Mahkemenin eksikliklerin giderilmesi yönünde davacı vekiline bir aylık süre verdiğini ve ara karar gereği beyanda bulunulması üzerine ilgili kurum ve kuruluşlardan 21/12/2017 tarihli raporda bahsi geçen kriterlere uygun evrak asıllarının temini üzerine dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne tevdi edildiğini, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin 04/07/2019 tarihli raporunu, sehven dava konusu olan 2011 yılına ait ve davacının imzasının bulunduğu sözleşmeleri değil, 2012 yılına ait diğer ortak …’in imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi ve Ticari Kart Sözleşmesini esas alarak tanzim ettiğini, bundan kaynaklı olarak da şirket kaşe izleri üzerindeki imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı yönünde rapor düzenlendiğini ve yerel Mahkemece bu raporun hükme dayanak kılındığını beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Temlik alan davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile; Davacının, … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ortaklarından …’ın sahibi bulunduğu sermayenin tamamını aynı bedelle Beyoğlu … Noterliği’nîn 07/03/2011 tarihli … yevmiye no’lu devir temlik sözleşmesiyle devralarak şirketin ortağı ve aynı zamanda ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürü olduğunu, ortağı bulunduğu şirket ile temlik eden banka tarafından 27/07/2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiğini, davacının şirket yetkilisi olarak bu sözleşmeyi imzaladığını ve şirkete kredi kullandırıldığını, davacı şirket yetkilisi olması nedeniyle bankadan işletme kart kullanmış olup, buna dair 21/07/2011 tarihli İşletme Kart Taahhütnamesini de kefil sıfatıyla imzaladığını, davacının icra dosyalarına konu edilen alacak kalemleri ile ilgili borcu bulunmadığını, icra takiplerine konu edilen kredi üyelik sözleşmesine borçlu veya kefil sıfatıyla imza atmadığını, ortağı bulunduğu şirketten 08/08/2012 tarihinde ortaklıktan çıktığını belirterek icra takiplerine itiraz ettiğini, davacının borçlu olmadığına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının kredi ve kredi kartı dayanağı olan sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bu nedenle sorumluluğu devam etmekte olduğundan mahkemenin vermiş olduğu kararın bozulması gerektiğini, Mahkemenin davacının imzası bulunmadığı yönündeki itirazları dikkate alarak imza incelemesi için dosyayı Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’ne gönderdiğini ve raporun diğer ortağın imzaladığı sözleşmeler esas alınarak hazırlandığını, bu nedenle imzaların davacı …’in el ürünü olmadığı kanaatine varıldığını, menfi tespit davasına konu imza incelemesinde mukayese imza örneklerinin sözleşme tarihinde atılmış olan mukayeseye yarar imzalar ile karşılaştırılması gerektiğini beyanla yerel Mahkeme kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi ve ticari kart sözleşmesinden doğan borcun tahsili amacıyla davalı banka tarafından başlatılan icra takip dosyaları nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalı banka tarafından İstanbul … ve …. İcra Müdürlüğü’nün dosyaları ile aleyhine ilamsız icra takipleri başlatıldığını, takibe dayanak sözleşmelere borçlu veya kefil olarak imza atmadığını, takip dosyalarında borçlu olarak gösterilen dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklığından 08.08.2012 tarihinde ayrıldığını, kredi sözleşmesinin bu tarihten sonra tanzim edildiğini beyan ederek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf, davacının dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, şirket ile imzalanan 27.07.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 21.07.2011 tarihli işletme kart sözleşmesini imzaladığını, müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak borçtan sorumlu olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı temlik eden davalı banka ve temlik alan davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Dosya kapsamında; davalı banka tarafından davacı ve dava dışı … Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti., … ile … aleyhine başlatılan icra takip taleplerinde borcun kaynağı olarak kredi üyelik sözleşmesi, ihtarname ve hesap özetinin gösterildiği, takip talep evraklarına herhangi bir belge eklenmediği, cevap dilekçesi ile davacının 27.07.2011 tarihli genel kredi sözleşmesini şirket yetkilisi olarak imzaladığı ve şirket yetkilisi olarak 21.07.2011 tarihli işletme kart sözleşmesi uyarınca işletme kartını kullandığı, borçtan müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun beyan edildiği, dilekçe ekinde genel kredi sözleşmesi ve işletme kart sözleşmesinin tamamı ve kat ihtarnamesiin bulunmadığı, Mahkemece İstanbul ATK’ya yazılan 07.07.2017 tarihli rapor talepli müzekkerede; davacı yanca imzası inkar edilen kredi kartı üyelik sözleşmesi ile bir kısım belge asıllarının ilişikte gönderildiği bildirilerek, gönderilen bilgi ve belgeler ışığında imza aidiyeti husunda rapor tanzim edilmesinin talep edildiği, ATK tarafından düzenlenen 21.12.2017 tarihli ön raporda, inceleme konusu olarak … Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenmiş 21.07.2011 tarihli İşletme Kart Taahhütname aslı ve genel kredi sözleşmesi fotokopisi açıklamasının yapıldığı, genel kredi sözleşmesinin tarihinin belirtilmediği, davacıya ait yeterli imza örneği bulunmadığı ve bu nedenle incelemenin yapılmadığından bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine iade edildiği, Mahkemece bu kez davacıya ait ıslak imza içerir belge asıllarının celp edildiği ve dosyanın yeniden ATK’ya gönderildiği, rapor talep yazısında yine incelemesi yapılacak sözleşmelerin belirtilmediği, ATK tarafından düzenlenen 04.07.2019 tarihli raporda inceleme konusu evrakın 13.11.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi ve ticari kart sözleşmesi olarak belirtildiği ve netice olarak sözleşmelerde şirket kaşesi üzerine atılan imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit ve mütalaa edildiği, Mahkemece bu rapor esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Yapılan tespit ve açıklamalar ışığında dosyada; davalı banka tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takiplerine dayanak sözleşmelerin hangi sözleşmeler olduğu, sözleşmelerin tarihi, davacının bu sözleşmeleri hangi sıfat ile imzaladığı ve takibe konu edilen borçlardan hangi sıfat ile sorumlu tutulduğu anlaşılamadığı gibi, ATK tarafından düzenlenen ilk raporda inceleme konusu olan belgenin 21.07.2011 tarihli işletme kart taahhütnamesi ve genel kredi sözleşmesi olduğu belirtilmekle birlikte, hükme esas alınan raporda ise 13.12.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi ile ticari kart sözleşmesinde şirket kaşesi üzerine atılan imzalar yönünden bir inceleme yapıldığı, davacı adına atılan imza incelemesini içerir bir rapor olmadığı, Mahkemece; “davanın, genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile davacı adına atılı imzanın sahteliği iddiasına dayalı menfi tespit davası olduğu, sahtecilik iddiası yönünden ATK Fizik İhtisas Dairesinden rapor alındığı, alınan rapor ile dava ve takip konusu sözleşmelerdeki imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla, …’in eli ürünü olmadığının tespit edildiği” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararda davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu ve adına atılan imzaların sahte olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan raporda davacının bu sıfat ile kendi adına atmış olduğu imza yönünden inceleme yapılmadığı, ayrıca dosya içerisinde davalı banka tarafından dava konusu alacakların davalı … A.Ş.’ye temlikine dair temliknamenin de bulunmadığı, bu şekilde eksik inceleme, araştırma ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile karar verildiği, davalı temlik eden banka ve davalı temlik alan … A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının haklı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, Mahkemece öncelikle davalı banka vekiline dava konusu icra takiplerinin hangi sözleşme ve ihtarname uyarınca başlatıldığı, davacının borçlardan hangi sıfat ile sorumlu tutulduğu konusunda açıklama yapmak, kat ihtarnameleri ile tebliğ şerhlerinin asılları veya aslı gibidir yapılmış örnekleri ile takip konusu alacakların temlik edildiğine dair temlikname aslı veya aslı gibidir yapılmış örneklerini dosyaya sunmak üzere süre verilmesi, davacının hangi sözleşmeler nedeniyle ve hangi sıfat ile borçlardan sorumlu tutulduğu tespit edildikten sonra adına atfen atılmış imzalar yönünden, sözleşme tarihlerinden önceki tarihlere ait imza asıllarının ilgili yerlerden getirtilmesi ve usulüne uygun imza incelemesi yaptırılarak, imzaların davacıya ait olup olmadığının tespiti yönünde rapor alınmasından sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmekle sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. HMK’nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a-6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı Denizbank vekili ve davalı … Varlık A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Temlik eden davalı …bank A.Ş. ve Temlik alan davalı … A.Ş.nin istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2020 tarih ve 2016/43 Esas – 2020/371 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara ayrı ayrı iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran taraflara iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.