Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/458 E. 2023/710 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/458 Esas
KARAR NO: 2023/710 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/259 Esas – 2020/786 Karar
TARİHİ: 20/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin, davalı-borçlu şirketten olan faturalardan kaynaklı cari hesap alacağının tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi ikame edilmiş olduğunu, davalının ödeme emrinde yazılı borç miktarı ve faizin tamamına ve tüm ferilerine itiraz ettiğinden takibin durduğunu, taraflar arasında sipariş üzerine hazırlanıp satılan mallar karşılığı düzenlenmiş olan faturalara istinaden davalı borçlu şirketin, davacı şirkete toplamda 150.511,77 TL cari hesap borcunun oluştuğunu, davalı firma ile davacı arasında bahsi geçen satışlarla ilgili olarak “Personel Melbusat Alımı Sözleşmesi” imzalanmış olup iş bu sözleşme gereği verilen siparişler üzerine davacı şirketin davalı firma çalışanları için iş elbiseleri (T-shirt. pantolon, mont vb.) ürettiğini, davalı firmanın, davacı firmanın sipariş edilen malları belirlenen zamanda teslim etmediğini öne sürerek sözleşmenin idari şartnamesinde yer alan cezai şartı uygulamak suretiyle davacı firmaya 149.511,77 TL’lik bir fatura göndermiş olduğunu, davacı şirket tarafından kabul edilmeyerek 04.10.2018 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname ile iade edilen iş bu faturanın; davalı firma tarafından keşide edilen Bakırköy … Noterliği’nin 09.10.2018 Tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile davacıya tekrar geri gönderilmiş olduğunu, fakat davacı tarafından yine kabul edilmeyen iş bu cezai şart uygulamasına istinaden düzenlenen faturaya karşılık herhangi bir ödeme yapılmadığından davacı şirketin hak edişlerden bu bedeli kestiğini ve davacıya hak etmiş olduğu ödemeyi yapmamış olduklarını, davalı firma tarafından ilk sipariş 46.372 iş elbisesi üretilmesi için 12/02/2018 tarihinde verilmiş olup, iş bu siparişin davacı firma tarafından 75 gün içinde (30/04/2018’e kadar) teslim edilmesinin talep edilmiş olduğunu, ne var ki 75 gün gibi kısa bir süre için verilen sipariş sayısının davacı firmanın üretim kapasitesi düşünüldüğünde oldukça fazla olduğunu, ayrıca bu 75 günlük süre içinde davalı tarafça biri 20/04/2018 tarihinde, diğeri ise 25/06/2018 tarihinde olmak üzere ekstra iki sipariş daha verilmiş ve bu siparişlere ana siparişe nazaran öncelik verilmesi talep edilmiş olduğunu, belirtilen ana siparişten sonra verilmiş olan ekstra iki siparişin, davalı firma tarafından gelen talep üzerine ana sipariş teslimat süresi içerisinde bitirilmiş olmasına rağmen, 12/02/2018 tarihinde verilen ana sipariş vaktinde teslim edilememiş, ekte yer alan teslimat tarihlerinden görüleceği üzere parçalar halinde olmak üzere tamamının teslim edilmiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede, ihtirazı kayıt olmaksızın cezai şartın geçerli olacağına dair bir hüküm bulunmadığından TBK md. 179/2 gereği davalı firmanın cezai şart bedeli talep edebilmesi için teslimatlar esnasında ihtirazi kayıt koyması gerekmekte olduğunu, son teslimat gerçekleşene dek cezai şartın uygulanacağı veya uygulanma hakkının saklı tutulduğuna ilişkin bir bildirim olmaksızın ürünleri teslim alan davalı firmanın, davacı firmaya karşı cezai şarttan feragat etmiş olduğu izlenimi vermiş, tüm teslimatlar tamamlandıktan sonra da dürüstlük kuralına aykırı olarak iş bu cezai şartı uygulayarak davacı hak edişlerinden kesmiş olduğunu beyanla davanın kabulü ile davalı borçlu tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptali ile takibin devamına, itiraz alacağı geciktirmek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığından davalı borçlu aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin 2018 yaz operasyonunda, 8 şehirde bulunan istasyonlarında çalışan personellerce kullanabilmesi amacıyla davacı ile 02.02.2018 tarihinde Personel Melbusat Alımı sözleşmesi ve bunun ayrılmaz bir bütünü olan Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamesi imzalamış olduğunu, sözleşmenin imzalanmasının ardından 12 Şubat 2018 tarih 16:01 saatinde, 2018 yaz ana siparişin sözleşmenin 2.2. maddesinde yer alan mail adresine gönderilmiş olduğunu, aynı gün ilgili mail adresinden 18:55 saatinde, hiçbir itiraz kaydı ve de menfi bir ima dahi bulunmayan, siparişin ve mailin alındığına dair onay mailinin davalı şirket çalışanı olan …’e gönderilmiş olduğunu, sonrasında ek sipariş de verildiğini ve sözde davacı taraftan onay, siparişlerin alındığına dair mailin ihtirazı kayıtsız, davalı şirkete gönderilmiş olduğunu, basiretli bir tacir olan davalı şirketin, 75 takvim günü içerisinde siparişlerinin teslimini beklediğini, davacının ise süreçte defalarca sözleşme ve şartnameye aykırı şekilde edimlerini geç, eksik ve de ayıplı şekilde ifa ettiğinden sebep, gerek mail ve telefon, gerek ise toplantı yapılmak suretiyle defaatle kınandığını ve de çekince beyanlarının kendisine iletilmiş olduğunu, en son cari hesap kapatma aşamasında yapılan toplantıya müteakip davacının cezai şart miktarı olan 149.51l,77 TL’ye ilişkin e-fatura düzenlenerek gerek sistemden, gerek ise noter kanalıyla kendisine gönderildiğini ve müteakiben kalan alacağının kendisine ödenmiş olduğunu, süreçte davalı tarafından verilen siparişlerin adet ve zamanını olduğu gibi kabul eden, hiçbir itirazda bulunmayan, üstüne yükümlülüklerini hiçbir zaman gereği gibi yerine getirmemiş davacının bunun bir sonucu olarak davalıyı defalarca çok zor duruma soktuğunu, davacının 12.02.2018 tarihli siparişlerin 75 gün içerisinde teslim edilmemesinin kendi üretim kapasitesinin üstünde olduğunu beyan ederek sorumluluktan kaçmaya çalışmasının kabahatin tevilinden başkaca bir şey olmadığını, ayrıca davacının bir başka bahanesinin ise ek siparişlere öncelik istendiği şeklindeki gerçek dışı beyanı olduğunu, davalı şirketin ek siparişlere herhangi bir öncelik istememiş olduğunu, davacının bu beyanı, önceki sezon alt işveren olarak yapmış olduğu ve elinde kalan siparişleri, davalı şirkete yeni üretmiş gibi teslim etmesine, geç, eksik ve ayıplı ifasına kılıf uydurmasından başka bir anlam taşımamakta olduğunu beyanla davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak iş bu davayı açan davacının %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 20/11/2020 tarih ve 2019/259 Esas 2020/786 Karar sayılı kararında;”…Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde dosya kapsamında yer alan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuç ve kanaate varılmıştır.Taraflar arasında davalının apron bölgesinde görevli personellerinin kullanabilmesi amacıyla Personel Melbusat Alımı Sözleşmesinin imzalandığının ve bu sözleşme kapsamında davalı tarafından verilen siparişlerin öngörülen sürede davacı tarafça teslim edilemediği, siparişlerin tamamlanması gereken tarihten sonra parti parti tamamlanarak davacı tarafından, davalıya teslim edildiği hususları ihtilafsız olup, taraflar arasında somut olaydaki uyuşmazlığın davacı tarafından siparişlerin davalı tarafa zamanında teslim edilmemesi sebebiyle Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamesi uyarınca cezai şart talep edilip edilemeyeceği hususuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında imzalanan Personel Melbusat Alımı Sözleşmesi uyarınca düzenlenen Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamesindeki siparişe konu ürünlerin zamanında teslim edilmemesi haline ilişkin “Cezai Hükümler” başlığı altında 18.4, 18.5, 18.6 maddesinde kararlaştırılan cezai şart, ifaya ekli cezai şart niteliğindedir. İfaya ekli cezai şartın düzenlendiği 6098 sayılı TBK’nın 179/2 maddesinde cezanın, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklının, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebileceği düzenlenmiştir. Buna göre cezai şartın talep edilebilmesi için teslim anında cezayı isteme hakkının saklı tutulması veya sözleşmede ihtirazi kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm bulunması gerekir. Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamesinin 15.1.1 maddesine göre davacının ürünleri ana siparişin verilmesine müteakip 75 takvim günü içerisinde siparişlerin imalatını tamamlayarak TGS tarafından belirlenen adreslere teslim etmesi gerektiğinin kararlaştırıldığı, ancak siparişin 28.04.2018 tarihine kadar tamamlanıp teslim edilmesi gerekirken siparişin parti parti yapılıp tamamlanarak teslimatın 28.08.2018 tarihinde yapıldığı, siparişler kendisine teslim edilirken davalının TBK’nın 179/2. maddesi uyarınca teslim anında cezayı isteme hakkını saklı tuttuğuna ilişkin ihtirazi kayıt koymadığı, bu anlamda dosya kapsamına sunulmuş herhangi bir delil bulunmadığı, ayrıca taraflar arasındaki Personel Melbusat Alımı Sözleşmesi ve Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamesinde ihtirazi kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm de bulunmadığı, buna göre bu haliyle davalı ifayı çekince ve ihtirazi kayıt koymadan kabul ettiğinden cezai şart isteyemeyeceği, yani ifaya ekli cezai şartın saklı tutulmadığı ve sözleşmede de aksine hüküm bulunmadığından davalının cezai şart talep etmesinin yasal koşullarının oluşmadığı, bu nedenle davalı tarafından davacıya teslimatın yapıldığı 28/08/2018 tarihinden sonra düzenlenen 12/09/2018 tarihli 149.511,77 TL tutarlı ceza bedeline ilişkin faturanın davalı tarafın cezai şart talep etmesinin yasal dayanağı bulunmadığından yerinde olmadığı, bu bedel ile davalı tarafından incelemeye sunulan mail ve hesap ekstrelerine göre davacının, davalıdan 1.000,00 TL alacaklı olduğuna ilişkin tespit de dikkate alındığında davacının, davalıdan toplamda 150.511,77 TL alacaklı olduğu, zaten davacı tarafın usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalıdan 150.511,77 TL alacaklı olduğu hususunun da sabit olduğu, dosya kapsamında yer alan mail dökümlerinin içeriğinin siparişlerdeki eksiklikler ve yaşanan gecikmeler ile siparişlerin zamanında teslim edilmesine (sözleşmede öngörülen teslm tarihinin geçmesinden sonraki mail içeriklerinde ise davalı tarafından siparişlerin en kısa sürede teslim edilmesinin belirtildiği) yönelik olduğu, bu mail içeriklerinin davalıya cezai şart talep etme hakkını veremeyeceği, maillerde cezai şartın talep edileceğine yada saklı tutulduğuna ilişkin bir davalı beyanına rastlanmadığı, kaldı ki davalının zaten siparişler teslim edildiği anda da bir çekince ve ihtirazi kaydının bulunmadığı anlaşılmakla her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda davalının cezai şart talep etme hakkının olduğu yönünde tespitte bulunulmuş olsa da Mahkememizin hukuki değerlendirmesi kapsamında kalan bu hususta yapılan açıklamalar da dikkate alındığında bilirkişi heyeti raporuna bu yönüyle itibar edilmeyerek açılan davanın kabulü ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin 150.511,77 TL üzerinden devamına, alacak likit olmakla icra inkar tazminatına ilişkin talebin kabulüne dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin 2018 yaz operasyonunda, 8 şehirde bulunan istasyonlarında çalışan personellerce kullanabilmesi amacıyla sözde davacı ile 02.02.2018 tarihinde Personel Melbusat Alımı sözleşmesi ve bunun ayrılmaz bir bütünü olan Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamesi imzaladığını, sözleşmenin imzalanmasının ardından, 12 Şubat 2018 tarih 16:01 saatinde 2018 yaz ana siparişinin sözleşmenin 2.2. maddesinde yer alan mail adresine gönderildiğini, aynı gün ilgili mail adresinden 18:55 saatinde hiçbir itiraz kaydı ve de menfi bir ima dahi bulunmayan, siparişin ve mailin alındığına dair onayın mailinin müvekkili şirket çalışanı olan …’e gönderildiğini, sonrasında ek sipariş verildiğini ve davacı taraftan onayın siparişlerin alındığına dair mailinin müvekkili şirkete gönderildiğini, konuya ilişkin tüm haklarının saklı olduğunu beyan ile birlikte basiretli bir tacir olan müvekkili şirketin, Personel Melbusat Alımı İdari Şartnamenin 15.1.1. maddesinde de yer aldığı gibi 75 takvim günü içerisinde siparişlerinin teslimini beklediğini, davacının süreçte defalarca sözleşme ve şartnameye aykırı şekilde edimlerini geç, eksik ve de ayıplı şekilde ifa ettiğini, gerek mail ve telefon, gerek toplantı yapılmak suretiyle defaatle kınandığını ve çekince beyanlarının kendisine iletildiğini, konuya ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 2018 yaz operasyonunda, çalışanlarına giydirmek üzere 12 Şubatta sipariş verdiği mallar süresinde teslim edilmeyince müvekkili şirketin sıkıntı yaşadığını, bu konuya ilişkin dinletmek istedikleri tanığın talep edilmesine rağmen dinlenmediğini, dosyada mübrez şartnamenin 27/2. maddesi gereği kesin delil olan mail yazışmalarının bu açıklamaları teyit ettiğini, en son, cari hesap kapatma aşamasında yapılan toplantıya müteakip davacının, cezai şart miktarı olan 149.511,77 TL’ye ilişkin e-fatura düzenlenerek gerek sistemden, gerekse noter kanalıyla kendisine gönderildiğini, müteakiben kalan alacağın davacıya ödendiğini, bu konuya ilişkin dinletmek istedikleri tanığın dinlenilmediğini, bunun üzerine cezai şartı kabul eden davacının bu sefer sözleşme konusunda yer almayan ve de davacının da yapamayacağı bir iş olan ‘reklamasyon gideri’ adı altında 149.511,77 TL’lik cezai şartı gerçek dışı, bir e- fatura düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, ardından ihtarnameler gönderildiğini, kendisine gönderilen parayı hiçbir ihtirazi kayıt olmaksızın çektiğini, yetmediği gibi üzerine kabul ettiği cezai şartı, gerçek dışı farklı ad ve nam altında bir fatura düzenleme şeklindeki senaryo ile haksız ve hukuksuz şekilde tahsil etmeye çalışmış olan davacının az evvel izah edilen tüm durumları saklayarak kötü niyetli olarak haksız icra takibini başlattığını, müvekkilinin haklı itirazına rağmen iş bu davayı açtığını, davacının ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davacının hali hazırda konkordato ilan ettiğini, sürecin ne aşamada olduğunun bilinmediğini, davacının son ödemesi yapılmadan önce müvekkili şirkete, davacı aleyhine İİK. 89/1 anlamında haciz müzekkereleri geldiğini, bu konunun kendilerine bildirilmesi üzerine konkordato kararı aldıklarına ilişkin Mahkemeye sundukları kararı müvekkili şirkete ilettiklerini, işbu konkordato ilanın akıbeti dava şartı olan ehliyete etkili olup, davacının ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilerek, ehliyeti bulunmaması durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının cezai şartı kabul ettiğini, sözleşme konusunda yer almayan ve yapamayacağı bir iş olan ‘reklamasyon gideri’ adı altında 149.511,77 TL’lik bir e-fatura düzenleyerek müvekkiline göndermek suretiyle hukuksuz şekilde tahsil etmeye çalışan davacının, işbu hareketinin cezai şartı kabul ettiğini ve 149.511,77 TL’lik bedele ilişkin hiç bir hakkının kalmadığını haklı ve güncel bir menfaatinin bulunmadığını gösterdiğini, bu durumun derdest davanın reddini gerektirdiğini, halin icabından kaynaklanan hallerde ihtirazi kayda ihtiyaç bulunmadığını, ihtirazi kayıt ileri sürme hakkının kullanılmasının belli bir şekle bağlı kılınmadığını, ifa beklentisini ima eden herhangi bir tutum ve davranışın bile yeterli olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu, gerek sözleşme içeriği, gerekse halin icabı prensibi gereğince ihtirazi kayda gerek olmayan dava konusu uyuşmazlıkta davalıya pek çok kez telefon ile ulaşılmaya çalışıldığını ve ulaşılamadığını, konuya ilişkin tanıkların mevcut olduğunu, talep edilmesine rağmen dinlenmediğini, mail yazışmalarının bu hususu teyit ettiğini, yerel Mahkemenin aksine hüküm kurmasının hukuki isabetsizlik olduğunu, davacıya mail yoluyla iletilen; ihtirazi ve çekince kayıtları ile kınamalar dikkate alındığında müvekkilince davalıya gerek edimin ifasından önce ve edim sırasında ihtirazi kayıtlarda bulunulduğunu, işbu hususların aynı zamanda davacının dava dilekçesindeki sorunsuz, eksiksiz ve ayıpsız teslim beyanının gerçek dışılığını gösterdiğini ve davacı tarafın üzerine düşen hiçbir yükümlülüğünü tam zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini ispat ettiğini, yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararın gerekçesinde davacının siparişleri sadece geç tesliminden bahsedildiğini, bu hususun gerçek durumla örtüşmediğini, davacı tarafın teslim etmiş olduğu siparişleri geç ve ayıplı teslim etmiş olmasının yanında, bazı siparişleri ise hiç teslim etmediğini, bu hususa ilişkin bilgi ve belgelerin Mahkeme dosyasında mübrez olduğunu, cezai şart alacağından herhangi bir itirazi kayıt ileri sürülmemesi nedeniyle vazgeçilmiş sayılabilmek için taraflar arasındaki ilişkinin yıllık veya dönemsel tekrarlanan bir ilişki olması, cezai şart tazminatının da yine yıllık ya da dönemsel ilişki dikkate alınarak kararlaştırılması gerektiğini, davacı ile ilişkinin yıllık veya dönemsel tekrarlanan bir ilişki olmadığının ve cezai şartın da buna göre kararlaştırılmadığının açık olduğunu, müvekkili şirketin, dava dosyasına sunulan belgelerden de anlaşılacağı üzere, sözleşmenin ihlaline sessiz kalmadığı da dikkate alındığında, cezai şart talep edebileceğinin sabit olduğunu beyanla yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında imzalanan 02.02.2018 tarihli …. Personel Melbusat Alımı Sözleşmesi ile davacının, davalı tarafça Apron bölgesinde görevli personeli için sipariş edeceği yazlık melbusatı (giysi) üreterek, belirlenen sürede teslim etme edimini üstlendiği, sözleşmenin 16. maddesinde; “TGS tarafından sözleşmenin 17. maddesinde belirtilen süre uzatımından ve sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan haller hariç, iş zamanında bitirilmediği/ürün teslim edilmediği takdirde idari şartnamenin ilgili maddelerinde yer alan cezai müeyyideler uygulanacaktır.” düzenlemesinin, sözleşmenin eki olan idari şartnamenin 15.1.1. maddesinde; “yüklenici ana siparişin verilmesine müteakip 75 takvim günü içerisinde siparişlerin imalatını tamamlayarak TGS tarafından belirlenen adreslere teslimatını yapacaktır.” düzenlemesinin ve cezai hükümler başlıklı 18.5. maddesinde; “teslimat süre bitimini takip eden 10 takvim günü içerisinde teslim edilmeyen ürünler için TGS toplam sipariş bedelinin %10’u oranında ceza uygular.”, 18.6. maddesinde; “teslimat süre bitimini takip eden 10 takvim gününü aşan gecikmeler yaşanması durumunda TGS toplam sipariş bedelinin %15’inden az olmamak ve sipariş bedelini aşmamak kaydıyla ceza uygular.” düzenlemesinin yer aldığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile tarafların usulüne uygun şekilde tutulmuş ticari defter kayıtları arasındaki farkın davalı tarafından davacı adına düzenlenen 12.09.2018 tarihli, 149.511,77 TL bedelli ve ceza bedeli açıklamalı faturadan kaynaklandığının tespit edildiği, bu faturadan sonra davacı tarafından 13.09.2018 tarihli, 149.511,77 TL bedelli ve reklamasyon gideri açıklamalı faturanın düzenlenerek davalıya gönderildiği, davalı tarafından 28.09.2018 tarihli iade faturasının düzenlendiği, davacı tarafından 04.10.2018 tarihli Noter ihtarnamesi ile iade faturasının davalıya iade edildiği, uyuşmazlığın davacının hak edişinden mahsup edilen ceza bedeli faturasından kaynaklandığı, uyuşmazlığa esas teşkil eden idari şartnamenin 18.5. ve 18.6. maddelerinde yer alan cezai şartın niteliği itibariyle TBK’nın 179/2. maddesinde düzenlenen ifaya ekli cezai şart olduğu, en geç teslim sırasında cezai şartın talep edileceğine ilişkin ihtirazi kayıt konulmaması halinde cezai şart talep etme hakkının ortadan kalkacağı, dosyada mübrez e-mail yazışmalarında davalı tarafından davacıya ilk siparişin 12.02.2018 tarihinde verildiği, davacı tarafından verilen siparişlerin kısım kısım teslim edildiği ve teslim tarihinin 75 günü geçtiği, bununla birlikte sevk irsaliyelerinde ve e-maillerde herhangi bir ihtirazi kaydın ileri sürülmediği, kaldı ki sözleşmenin 17. maddesinde, sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışlarından kaynaklanan hallerin 75 günlük süre dışında tutulduğu, davalı tarafından ana siparişten sonra sözleşme birim fiyat çizelgesinde yer almayan teknisyen mont ve polar mont ürünlerinin de siparişinin verildiği, bu siparişler nedeniyle teslimat süresinin gecikmesinin olağan olduğu, ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında davalı tarafça eksik ve ayıplı ifa iddiasında bulunulmadığı, bu minvalde davalı tarafından geç teslim nedeniyle düzenlenen ceza bedeli faturasının haksız olduğu ve davacının takipte talep ettiği tutarda alacaklı olması nedeniyle Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca davacının konkordato ilan etmiş olmasının fiil ehliyetine etkisi olmadığından davalı tarafın istinaf başvurusunun tümü ile haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.281,45 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 2.570,37 TL (2.515,97 TL+54,40 TL) harcın mahsubu ile bakiye 7.711,08‬ TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.