Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/456 E. 2023/660 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/456 Esas
KARAR NO: 2023/660 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/44 Esas – 2020/486 Karar
TARİH: 28/09/2020
DAVA: Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
YAZIM TARİHİ: 02/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil ile davalılar arasında Beşiktaş … Noterliği 31/01/2013 tarihli … yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesini imzaladıklarını, teslim tarihi gelmesine rağmen teslimatın yapılamadığını ve teslim süresinden 17 ay sonra eksiklikler ile beraber teslim alındığını, sözleşmede belirtilen konutun teslim tarihinden fiili teslim tarihine kadar geçen 17 ay süre için şimdilik 1.000,00.-TL gecikme tazminatının (kira mahrumiyeti) ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini, davacı vekili ıslah dilekçesi ilede, 17.501 TL gecikme tazminatı ve 740,15 TL işlemiş faiz olmak üzere 18.241,15 TL alacağın avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı müvekkilime verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin dava konusu bağımsız bölümü porojesine uygun olarak meydana getirdiğini, davacının teslim almaktan kaçındığını, temerrüde düştüğünü, davacının iddiasını ispatlayamadığını, haksız kazanç elde etmek istediğini, yetki itirazında bulunduklarını, davacının belirsiz alacak davası açmasında menfaatinin olmadığını, davacının zarara uğradığını ispatlayamadığını,davacı yan tarafındna imzalanan teslim-tesellüm belgesinden görüleceği üzere eksiksiz ve tam olarak 19/11/2016 tarihinde teslim aldıktan sonra kiraya vermesi mümkün hale gelebileceğinden talep etmiş olduğu 17 aylık kira bedelinin kabulünün mümkün olmadığını, 17 aylık kira bedelinin mahrum kalmasının söz konusu olmadığını ve ticari avans faizi talebinin yerinde olmadığını, davanın reddine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince 15/11/2018 tarihli celsede dosyanın yetkisizliğine karar verilmiş, dosya kesinleşmesini müteakip mahkememize tevzii edilerek 2019/44 E. Sayısına kaydı yapılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/09/2020 tarih 2019/44 Esas 2020/486 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, taraf iddia ve savunmaları, takip dosyası, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre, İstanbul İli , Bağcılar İlçesi, … Caddesi, … Sitesi, … Ada, … Parselde kayıtlı .. Blok .. nolu 43,25 m2 net, 47,60 m2 brüt alanlı “ofis” niteliğindeki taşınmaz üzerinden davacı şirket ile … A.Ş. Ve yüklenici … Yapı A.Ş. Arasında 31/01/2013 tarihinde yapılan satış vaadi sözleşmesi gereğince 30 ay sonunda 30/09/2015 tarihinde teslim edilmesi gerektiği 19/11/2016 tarihinde yani 13 ay 19 gün geç olarak eksiklikleri tamamlandıktan sonra teslim edildiği, davacının sözleşmeyi ayakta tutarak geç teslim nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemekte olup, bu durumda, gerek sözleşme, gerekse TBK.125.vd (BK.106 vd.) maddelerine göre fiili teslim tarihine kadarki süre için davacı zararını talep etmekte haklı olduğu, dava konusu taşınmazın yeri , konumu, niteliği, büyüklüğü, inşaat kalitesi, sosytal ve ticari olanakları ve ulaşım imkanları ile yol gösterici nitelikteki emsalleri göz önüne alınarak , mevcut ekonomik koşullara göre yapılan değerlendirmeler sonucunda ve mahkememizce 03/01/2020 tarihinde yapılan keşif sonucunda alınan teknik bilirkişi raporu da göz önüne alınarak taşınmazın rayiç kira bedelinin 1.700,00.-TL olduğu, davacı şirketin belirtilen bu miktar üzerinden belirtilen aylarda kira bedelinden mahrum kaldığı ayrıca davacının talep edebileceği, tespit edilen kira mahrumiyetinin ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ edilmiş olduğu tarihten dava tarihi olan 03/08/2017 tarihine kadar 740,15.-TL işlemiş faiz miktarı olduğu hususunda mahkememize tam kanaat geldiğinden ve davacı tarafından kısmi dava olarak açılmış olması nedeniyle Yargıtay 14. Hukuk dairesinin 2016/5718 esas – 2016 /8346 karar sayılı ilamın dikkate alınarak dava dilekçesinde belirtilen miktarın üstünde kalan bakiye kısma ıslah tarihi itibariyle faiz uygulanmasına bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ ile , 18.241,15.-TL kira kaybı tazminatının 1.000 TL’sinin dava tarihinden ( 03/08/2017) itibaren 17.241,15.-TL’sinin ıslah tarihinden (07/07/2020) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının yasaya, usule ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, Davacının tacir sıfatına haiz olmakla dava konusunu belirleyemediği iddiasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar bulunmadığını,Davacının dava dilekçesinde K3 Blok 9. Kat 28 numaralı bağımsız bölümün 17 aylık kira bedelinden mahrum kaldığını iddia ederek işbu davayı belirsiz alacak davası olarak açtığını, davacı tarafın iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava konusunun belirlenemediğinin yahut belirlenmesinin imkânsız olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, alacağın miktarının belirlenebilir olduğu durumlarda davacının belirsiz alacak davası açamayacağını, ( Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 19.6.2019 tarih, 2016/15514 Esas ve 2019/13432 Karar sayılı ilamı) Yerel mahkeme sözleşme kapsamında davacının üstlendiği teslim için başvuru yükümlülüğüne dair hiçbir hukuki inceleme yapmadığını, bu husustaki itirazları yok saydığını, sözleşmenin tarafı olan müvekkili şirketin haklarının gözetilmeksizin davacı tarafın çıkarları gözetilmek suretiyle yapıldığını, Sözleşmenin 9.3. maddesi alıcının “bağımsız bölümü teslim tarihinden itibaren bir ay içerisinde teslim almak için satıcı veya Yükleniciye müraacat etmezse temerrüde düşmüş sayılacağı” hükmünü getirdiğini, madde metninden açıkça anlaşıldığı üzere Sözleşme ile bağımsız bölümlerin teslim işlemlerini başlatma iradesinin davacıya bırakıldığını ancak davacı, teslim tarihinden itibaren 1 ay içerisinde ofisi teslim almak için başvuruda bulunmadığını ve temerrüde düştüğünü, bağımsız bölümün teslim işlemleri için başvuruda bulunmayan davacının, geç teslim iddiasında bulunamayacağının açık olup, ilk derece mahkemesi kararında bu kapsamda mahrum kalınan kira bedeline ilişkin kabul kararı verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Davacının Ofisi almak için başvuruda bulunması gerektiğine dair Sözleşme hükmü olmasına rağmen, müvekkili, davacıya 01.03.2016 tarihinde ofisi alabileceğini sözleşmenin 9.2. maddesine uygun olarak kısa mesaj, mail ve arama yöntemleriyle bildirildiğini, belirtilen tarihte davacı, bağımsız bölümü teslim almak üzere geldiğini ancak herhangi bir gerekçesi olmaksızın bağımsız bölümü almaktan kaçındığını, davacı her ne kadar gerekçelerinin olduğunu ifade etse de bunları tutanak altına almadığını ve ispatlayamadığını, Davacının 10.11.2016 tarihinde Ofisi teslim almak üzere gelmiş ancak altına imzasını attığı 10.11.2016 tarihli Eksik Listesinde yalnızca “Balkon kapısının kolu çalışmadığı” gerekçesiyle ofisi almaktan imtina ettiğini, Sözleşmenin 9.7 maddesinde “alıcı, objektif bakımdan oturmaya engel olmayacak nitelikte eksik ve kusurların varlığını ileri sürerek bağımsız bölümü teslim almaktan kaçınamaz” hükmü yer aldığını, sırf bu sebepten dolayı Davacının Ofisi teslim almayı reddetmesinin sözleşmeye açık bir şekilde aykırı olduğunu, Müvekkilinin balkon kapısının tamiratını yaptığını ve davacının 19.11.2016 tarihinde ofisi herhangi bir eksiklik bildirmeksizin ve ihtirazi kayıt olmaksızın eksiksiz ve tam bir şekilde teslim aldığını, teslimattan yaklaşık 4 ay sonra davacının, Bakırköy … Noterliği 08.03.2017 tarih ve … Nolu ihtarname ile sözde mahrum kaldığı kira bedelini talep ettiğini, müvekkillerinin ise Kadıköy … Noterliği 10.04.2017 tarih … yevmiye Nolu ihtarname ile iddiaların kabulünün mümkün olmadığını belirttiğini, müvekkili şirket tarafından üzerine düşen her türlü yükümlülük yerine getirildiğini ve davacının sözleşmeye açıkça aykırı ve yetersiz bir sebeple dava konusu ofisi teslim almamasına rağmen müvekkili tarafından yine de davacının taşınmazı teslim almamak için öne sürdüğü balkon kapısının tamiratı gecikmeksizin gerçekleştirilerek bağımsız bölümün tesliminin bir an önce sağlanması amaçlanmışsa da Davacı, emlak vergisi ödememek amacıyla kötü niyetle bağımsız bölümü teslim almaktan kaçındığını, tüm bu hususların dosyada mübrez ihtarnameler ile de sabit olduğunu, Yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporlarına itirazları dikkate almadığını, hatalı ve eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporunu esas alarak hüküm kurduğunu, yerel mahkemece aldırılan raporlar ile tespit edilen ve hükme esas alınan emsal kira bedeli fahiş ve dayanaktan yoksun olup kabulünün mümkün olmadığını, genel geçer ve matbu ifadelere yer verildiğini, “emsal karşılaştırmasının yapıldığı” ve ayrıca “yakın zamanda kiralanması gerçekleşmiş işlemler, ilgili değerleme uzmanının görüşleri, kamuya açık kanıtlar ve piyasa emlakçıları ile yapılan görüşmeler neticesinde” elde edilen bilgiler ışığında hesaplama yapıldığı iddia edilmişse de bu kaynakların somut bir biçimde gösterilmediğini, iddia edilen geç teslim tarihlerinde taşınmazın kira bedelinin belirlenenin çok daha altında kaldığını Yargıtay içtihatları ile kabul edildiği üzere dava konusu bağımsız bölümün, konumu, büyüklüğü, katı, cephesi ve sair özellikleri dava konusu bağımsız bölümle örtüşür taşınmazlar ile mukayesesi gerekirken ve hatta ilgili defterdarlıktan geç teslim iddiasına konu dönemde emsal nitelikteki taşınmazlar için beyan edilen kira bedelleri sorulmak sureti ile inceleme yapılması gerekirken soyut bir değerlendirme ile tespit edilen fahiş tutarın kabulünün mümkün olmadığını, raporun denetime elverişliliği sağlayacak yeterlilikte açıklanamadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, geç teslim nedeniyle müspet zararın (kira bedellerinin) tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında … adı altında satıcı tarafından inşa ettirilen K-3 blok 9. Kat 28 no lu ofisin satın alındığını, sözleşmede ofisin 30 ay içinde teslim edileceği yazılmış olup sözleşme bedelini süresi içerisinde eksiksiz ödediğini, sözleşme gereği 31/06/2015 tarihinde teslimin yapılması gerekirken bu tarihten 9 ay sonra davalı tarafça gönderilen 29/03/2016 tarihli yazı ile … Sitesi … blok … no lu mülkün 30/04/2016 tarihine kadar teslim alınması teslim tarihi ve saatiyle ilgili teyidi … numarası aranarak ve randevu alınarak yapılması bildirildiğini, bu aşamaları takip ederek teslim için randevu alıp satışa konu ofisi teslim almaya gittiğinde ofisin hala tamamlanmamış olduğu, projeye göre balkon kapısı olması gereken yerde kapının bulunmadığı, kapı olması gereken yerde pencere bulunması, balkon korkuluk camının patlak olması ve boyadaki birkaç eksiklik sebebiyle eksikliklerin giderilmesini ancak ofisin bu halde teslim alınamayacağının bildirildiğini, ofisteki eksiklikler nedeniyle ofisin teslim alamamasına rağmen ilerleyen süreçte gecikmiş tapusunu almak üzere işlemlerin başlatılması için tapu harcı vb gibi ödemelerin tamamını ödediğini, daha sonra 13/10/2016 tarihinde davalıların avukatı … edilen Kadıköy … Noterliği … yevmiye no lu ihtarname ile 7 iş günü içerisinde proje mahalline gelmesi ve teslimin gerçekleştirileceğinin bildirildiğini, bu eksikliklerin tamamlandığını düşünerek sözleşmedeki teslim süresinden 17 ay sonra ofisini teslim almaya gittiğini ancak takılması gereken balkon kapısının kilidinin bozuk ve açılmasının mümkün olmadığını gördüğünü ve davalı şirketin temsilcisi … ile 10/11/2016 tarihli … blok … no lu ofisin teslim eksik listesi tutanağı tutulduğunu, bu tutanağa göre balkon kapısının kolunun çalışmadığı ve kapı kolunun çalışmaması sebebiyle teslimin kabul edilmediği bildirilip ancak ihtirazi kayıtla ofisin teslim alındığını, geç teslimden dolayı ofisi kiraya veremediğini, satın alma amacını gerçekleştiremediğini belirtip sözleşmede belirtilen konutun teslim tarihinden fiili teslim tarihine kadar geçen 17 ay süre için şimdilik 1.000 TL toplam gecikme tazminatının (kira mahrumiyeti) ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini, ıslah dilekçesi ilede, 17.501 TL gecikme tazminatı ve 740,15 TL işlemiş faiz olmak üzere 18.241,15 TL alacağın avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça, davacı yan ile imzalanan düzenleme şeklindeki Satış Vaadi Sözleşme’ nin bağımsız bölümün teslim işlemleri başlıklı 9.3. Maddesinde “Bağımsız bölümü teslim almak için başvuru yapmayan ALICI, temerrüt, geç teslim vb. iddialarda bulunamayacak ve tazminat talep edemeyecektir.” şeklinde düzenlenen hüküm gereği davacı yanın teslim için başvuruda bulunması gerektiğinin açık olduğunu, davacı yanın öncelikle teslim için başvuruda bulunması gerekli olup davacı yanın başvurusundan sonra Yüklenici tarafından belirlenecek olan günde davacı yanın hazır olarak sözleşmeye konu bağımsız bölümü teslim alması gerektiğini, davacı yanın teslim almak için başvuru yapmamasının yanısıra 01.03.2016 tarihinde teslim alması bildirilmiş ancak davacı yan bağımsız bölümü teslim almaktan kaçınmış ve teslim almayarak temerrüde düştüğünü, bunun üzerine keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 13.10.2016 tarih … Yevmiye Nolu ihtarnamesi ile ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 iş günü içerisinde bağımsız bölümü teslim almak üzere başvurmasının davacıya ihtar edildiği halde davacının teslim almaktan kaçındığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı, dava konusu taşınmazın geç teslimi nedeniyle mahrum kalınan kira bedeli tazminatının tahsili amacıyla belirsiz alacak davası açmıştır. 6100 Sayılı Yasa’nın 107 . maddesinde “ davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek sureti ile belirsiz alacak davası açabilir…”düzenlemesi mevcuttur. Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi zararın baştan belirlenemediği ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde belirsiz alacak davası açılabileceğinin düzenlendiği, hak arama özgürlüğünün gerçekleşmesi ve usul ekonomisine aykırı durumların önüne geçmek için bu müessesenin getirildiği anlaşılmaktadır. Somut olay itibariyle davacının isteminin taşınmazın geç teslimi nedeniyle mahrum kalınan kira bedeli olduğu,rayiç kira bedelinin kesin olarak tespitinin ancak yapılacak yargılama neticesinde ortaya çıkabileceğinin anlaşılmış olmasına göre davacı belirsiz alacak davası açmasında usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut olayda, davacının alıcı, dava dışı … A.Ş.’nin satıcı ve davalıların yüklenici olduğu Beşiktaş … Noterliğince düzenlenen 31/01/2013 tarih … yevmiye nolu satış vaadi Sözleşmesi ile İstanbul İli , Bağcılar İlçesi, … Caddesi, … Sitesi, … Ada, … Parselde kayıtlı .. Blok .. nolu 43,25 m2 net, 47,60 m2 brüt alanlı “ofis” niteliğindeki bağımsız bölümün davacıya satışının kararlaştırıldığı, sözleşmenin 14.8. Maddesinde;” ….Alıcının, iş bu satış vaadi sözleşmesi nedeniyle doğacak tüm tazminat ve talep haklarının muhatabı olarak YÜKLENİCİ’yi kabul edeceği ve her türlü ayıp, kusur ve eksik imalatlar ile gecikmeden doğabilecek muhtemel zararlardan …’nin sorumlu olduğunu peşinen kabul etmeleri esasına dayanmaktadır,” düzenlemesi uyarınca davalıların yüklenici olmaları sebebiyle eldeki davada pasif husumetlerinin olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin 9.1. Maddesinde; ” Bağımsız bölümün sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edilecektir,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin 9.2. Maddesinde; ”Bağımsız bölümün teslim yeri proje mahallidir. Yüklenici tarafından yapılacak bildirimde belirtilen yer ve tarihte alıcı veya noterden hazırlanmış vekaletname ile tayin edeceği vekil marifetiyle bağımsız bölümü teslim almak zorundadır….”Sözleşmenin 9.3. Maddesinde; ” Bağımsız bölümü teslim almak için başvuru yapmayan alıcı, temerrüt, geç teslim vs. İddialarda bulunamayacak ve tazminat talep edemeyecektir. İhtilaf halinde, aynı bölgede ilk teslim edilen bağımsız bölümün teslim tarihi satıcı veya yüklenicinin bağımsız bölümleri teslime hazır hale getirdiği tarih olarak kabul edilecektir….,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin 9.4. Maddesinde;” Bağımsız bölümün teslimiyle birlikte BK. Anlamında hasar ve yarar alıcıya geçer….,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin 9.6. Maddesinde; ” Alıcı, bağımsız bölümü teslim ihbarında belirtilen süre içerisinde teslim almaktan imtina ederse başkaca herhangi bir bildirime gerek olmaksızın işbu sözleşme, satıcı tarafından feshedilebilir.” Sözleşmenin 9.7. Maddesinde; ” Alıcı, objektif bakımdan oturmaya engel olmayacak nitelikte eksik ve kusurların varlığını ileri sürerek bağımsız bölümü teslim almaktan kaçınamaz. Teslim tutanağında belirtilen eksik ve kusurlar yüklenici tarafından bedelsiz olarak giderilir. Belirtilen eksiklikler dışında alıcı, bağımsız bölümü mevcut durumuyla kabul etmiş sayılır…,” düzenlemesi yer almaktadır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; bağımsız bölümün sözleşme tarihi olan 31/01/2013 tarihinden itibaren 30 ay içerisinde 31/07/2015 tarihinde teslimin yapılması gerekirken davalı tarafça gönderilen 29/03/2016 tarihli yazı ile … Sitesi … blok … no.lu mülkün 30/04/2016 tarihine kadar teslim alınması gerektiği bildirilmiş olup davacı tarafça teslim için bildirilen tarih aralığında randevu alınıp ofisi teslim almaya gittiğinde ofisin hala tamamlanmamış olduğu, projeye göre balkon kapısı olması gereken yerde kapının bulunmadığı, kapı olması gereken yerde pencere bulunması, balkon korkuluk camının patlak olması ve boyadaki birkaç eksiklik sebebiyle eksikliklerin giderilmesini ancak ofisin bu halde teslim alınamayacağını bildirip teslim alınmadığı belirtilmiş isede bu yönde yazılı bir tutanak olmayıp davacı tarafça bu iddiası yönünde davacı şirket yetkilisinin oğlu …’ün tanık olarak bildirilip mahkemece ifadesinin alındığı, tanık ifadesinde;” Davacı şirket babamın firmasıdır. Ben de mimarım . Batışehirden almış olduğu projenin teslimi zamanı gelmişti. Teslime giderken babamla beraber teslim almaya gittik. Bir kusur varsa tespit etmeye gittik. Ofise girdiğimizde bize projede bulunan ön balkonun çıkış kapısı olması gerekiyordu. Bunun yerine pencere takılmıştı. Teslime gittiğimiz tam tarihi hatırlamıyorum. Balkon camlarından bir tanesi patlamıştı. Ofisteki boyaların bir kısım eksiklikleri vardı. Boyaları hasarlıydı. Bu hasarların onarılmasını ve daha sonra tam bir şekilde teslimini istedik. Bunu tutanak altına almamıştık. İlerleyen süreçlerde onarımlarını yaptıklarını, bize bir avukat evrağı ile birlikte gelip teslim alınmaması halinde sözleşmenin fesh edileceği şeklinde bizi teslim almaya zorladılar. Biz de yaklaşık iki gün içerisinde teslim almaya gittik. Söylendiği gibi camlar tamir edilmişti. Pencere yerine kapı takılmıştı. Boyalarda da halen kusur bulunmasına rağmen teslimi kabul etmiştik. Ancak balkon kapı kolu arızalıydı. Bunun onarılmasını istedik. ” şeklinde beyanda bulunduğu, davalı tarafça ise belirtilen tarihte davacı, bağımsız bölümü teslim almak üzere geldiğini ancak herhangi bir gerekçesi olmaksızın bağımsız bölümü almaktan kaçındığını, davacı her ne kadar gerekçelerinin olduğunu ifade etse de bunları tutanak altına almadığını ve ispatlayamadığını ileri sürmüş olup bu durumda mahkemece değerlendirme yapılmamış isede Yargıtay 15 HD. ‘nin yerleşik içtihatlarına göre maddi olguların tanık da dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanabileceği kabul edilmektedir. Bu durumda davacı tanığının ifadesine göre davalı tarafından teslim edilecek ofisin ayıplı olduğu, davacı tarafından taşınmazın ayıplı şekilde alınmayacağı belirtilerek süresi içerisinde ayıp ihbarının bulunduğu, Söz konusu ayıbın düzeltilmesi taşınmazda ayrı bir (tamiratı aşan boyutta) inşaatı gerektirdiği ve taşınmazın bu haliyle kullanılmasına engel teşkil edeceği için sözleşmenin 9.7. Maddesine aykırılık taşımayacaktır. Davalı tarafça bu ayıplar giderilerek 13.10.2016 tarihinde Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye numarasıyla keşide edilmiş, ihtarname ile ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde taşınmazın teslim edileceği bildirilmiştir. Davacı bu bildirim üzerine taşınmazı teslim almaya gitmiş ancak taşınmazda gördüğü bir takım sıkıntılardan dolayı şirketin temsilcisi Sibel Kasım ile 10.11.2016 tarihli tutanağı düzenleyerek 19/11/2016 tarihinde ihtirazi kayıtla ofisi teslim aldığı ve taşınmazın sözleşmeye göre 31/07/2015 teslim edilmesi gereken tarihden fiili teslim tarihi olan 19/11/2016 tarihine kadar davacının geç teslim nedeniyle müspet zararının (kira bedeli) oluştuğu ve bu zararını talep edebileceği, davanın sözleşmeden kaynaklı olup 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı, anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, hükme esas alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davalılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince ayrı ayrı alınması gereken 1.246,05.TL istinaf karar harcından, istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan (230,00.TL + 81,51.TL=) 311,51.TL harcın ayrı ayrı mahsubu ile bakiye 934,54.TL harcın davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.