Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/442 E. 2023/482 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/442 Esas
KARAR NO: 2023/482 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/697 Esas – 2020/545 Karar
TARİHİ:10/11/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket … seri numaralı 26/04/2018 tarihli 29.500,00TL bedelli satış faturası ile davalı şirketten fırın satın aldığını, müvekkil şirket tarafından söz konusu fırının bedeli olan 29.500,00TL davalı şirkete 19/04/2018 tarihinde ödendiğini, ancak müvekkil şirket söz konusu fırın ile ilgili kurulumu yapıldığı günden beri sorun yaşadığını, aşırı ısınma yada izalasyon yetersizliğinden dolayı elektrik tesisatında hasarlar meydana geldiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne müvekkil şirketçe satın alınan fırının ayıplı olması sebebiyle fırın için müvekkil şirketçe ödenen 29.500,00TL’nin 19/04/2018(ödeme) tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz birlikte davalı şirketten alınarak müvekkil şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, her iki firmanın da tacir olduğu göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında yapılan usulüne uygun bir satış sözleşmesi sonucu bu satış sözleşmesinden kaynaklanan hakların kullanımının da ancak usulüne uygun bir fesih bildirimiyle talep edilebileceği, fesih bildiriminde bulunulmadığı, ürünün çok amaçlı bir pişirme fırını tipi olduğu, özel hassasiyette pişirme vaadinin olmadığı, fırını bir yılı aşkın süredir kullandığı, davacı iddialarının haksız ve yersiz olduğu hususunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/11/2020 tarih 2019/697 Esas – 2020/545 Karar sayılı kararında;”Dava, ayıp nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında fırın satımına ilişkin sözleşme ilişkisi bulunduğu sabit olup uyuşmazlığın davacının belli bir tip fırın imalatı için sözleşme öncesi herhangi bir sipariş, talep veya isteği bulunup bulunmadığı veya bu konularla ilgili taraflar arasında yazılı sözleşme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise taraflarca belirlenen bu niteliğine göre, yapılmamış ise makinede olması gereken objektif ölçülere göre fırında ayıp bulunup bulunmadığı bulunuyor ise davacı tarafından giderilip giderilmediği ve giderilmeyen ayıplar yönünden ayıpların açık mı gizli mi olduğu ve giderilme bedelinin ne kadar olduğu noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edildi.Mahkememizce satıma ilişkin fatura dosyaya konulmuş fırın üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, ayıp iddiası da bulunmakla makine ve elektrik mühendisinden rapor alınmıştır.Raporda, unun kalitesini belirlemek amacıyla dava konusu fırın haricinde başka fırının da kurulu vaziyette olduğu, pişirilen ekmeklerin kabul edilebilir kalitede olduğu, un kalitesini kontrol amacıyla kullanıldığında davacı tarafça istenenden daha üst performans beklendiği, bedel iadesi şartlarının oluşmadığı ve izolasyon sorununun olmadığı belirtilmiştir.Ayıp, aynı cins ve kategoriye giren eşyaya nispetle satılan maldaki değer ve elverişliliği kaldıran veya azaltan noksanlıktır (TBK.m.219). TTK.m.23/c hükmünde ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi düzenlenmiştir. Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise (aşikar ayıp), alıcı 2 gün içinde ayıbı satıcıya bildirmelidir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse (açık ayıp), alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK m. 223’e göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde (gizli ayıp), bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Maddede belirtilen “hemen” ifadesi dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Ayıp ihbarının ayıba karşı sorumluluktan doğan dava için öngörülmüş olan zamanaşımı süresi geçmeden önce yapılmış olması gerekir. TBK m. 231’e göre, “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”Somut olayda; makine üzerinde tespit edilen ayıbın görsel ve fiziki kontrolle anlaşılması mümkün olamayacağından ve sonradan ortaya çıkmasından dolayı ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Ancak ayıp konusunda ispat yükü davacı tarafta olup üründeki ayıbın ispatlanması gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporu ile ürünün ayıplı olmadığı değerlendirilmekle mahkememizce de hükme ve denetime elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin gıda mühendisi bilirkişiden de rapor alınması gerektiğine ilişkin talebi bulunsa da uyuşmazlığın fırındaki buhar, ısı ve izolasyon sorununa ilişkin olduğu, bilirkişilerce keşif yapılarak 2 fırın üzerinde inceleme yapıldığı ve ekmeklerin pişirildiği, fırının un kalitesine ilişkin değerlendirme yapmayıp un kalitesinin tespiti için pişirme işleminin yapıldığı, bu nedenle gıda mühendisi bilirkişiden rapor alınmasının dosyaya yenilik katmayacağı değerlendirilmekle rapora ilişkin itirazın reddine karar verilmiştir.HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre; ayıp iddiasının davacı tarafça ispatı gerekmekle bu husus ispatlanamadığından davanın reddine dair aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin, … seri numaralı, 26/04/2018 tarihli, 29.500,00TL bedelli satış faturası ile davalı şirketten fırın satın aldığını; ancak, müvekkilinin söz konusu fırın ile ilgili kurulumu yapıldığı günden beri sorunlar yaşadığını; davalı şirketin davaya konu fırın ile ilgili revizyon/tadilat/tamirat/değişiklik yaptığını; davaya konu fırın ile ilgili birçok kez servis kaydı oluşturulduğunu; davaya konu fırın ile ilgili birçok parça değişimi yapıldığını, Fırına ilişkin yaşanan sorunlar ve ayıpların; kurulum yapıldıktan sonra yapılan ilk üretimde buharın yetersiz olduğunun yetkili servis tarafından tespit edildiğini, fırın çalışmaya başladıktan yaklaşık 7 ay sonra aşırı ısınmadan ya da izolasyonun yetersizliğinden dolayı elektrik tesisatında hasarlar meydana geldiğini; yetkili servis tarafından kabloların ve birkaç parçanın değiştirildiğini, alt tabanda ısı düşürüldüğü halde, taban sıcaklığının 40 derece kadar ayarlanan sıcaklıktan daha yüksek tespit edildiğini, üst taban sıcaklığını kapatıldığı halde 220 °C de durduğu ve üst tabanda derece kapalıda olsa alttan üste ısı geçtiğinin tespit edildiğini, tabanlar arasında izolasyon ile ilgili sorun olduğunun gözlemlendiğini, Un üretimi yapan sektörde önemli bir yere sahip olan müvekkili şirketin, söz konusu fırın nedeniyle üretim testlerinin, rutin çalışmaların ve ar-ge çalışmalarının prosedüre uygun olarak yapılamadığından dolayı, ciddi sıkıntılar yaşamakta olduğunu, kanunda da belirtildiği üzere, müvekkili şirketin söz konusu fırında sürekli yaşanan sıkıntılar sebebiyle fırından beklediği faydayı sağlayamadığını; bu sebeple, söz konusu fırının ayıplı mal niteliğinde olduğunu, Yerel Mahkemece bilirkişi tayini yapılırken, bilirkişi heyetinin Elektrik Elektronik Mühendisi ve Makina Mühendisi’nden oluşturulduğunu, Söz konusu bilirkişi heyetinin; müvekkil şirketin fırından daha üst bir performans beklediğini, fırının pişirme gözlerinde zeminde bulunan taşların geç soğumasına bağlı alt ısının düşmediğine yönelik davacı şikayeti olabileceğini, fırının mevcut durumunun davalı satıcı şirketin katalog verilerindeki taahhüdüne aykırı olmadığını, fırında yaşanan sorunların devam etmediğini, raporlarında belirtiklerini, Bilirkişi heyeti tarafından davaya konu fırın üzerinde yapılan tespitlerin kendi içerisinde bile çelişkili olduğunu; dava dilekçelerinde de belirttikleri gibi, bilirkişi heyeti tarafından da ”Fırın pişirme gözlerinde zeminde bulunan taşların geç soğumasına bağlı alt ısının düşmediğine yönelik şikayetlerinin” olabileceğinin belirtildiğini; ancak sonraki tespitlerde söz konusu fırının ayıplı olmadığına yönelik tespitlerde bulunulduğunu; bilirkişilerin fırına, keşiften önce servis tarafından yapılan değişiklikleri/tadilatları/ tamiratları vs. tespitini yapmadıklarını; davalı şirketten söz konusu servis kayıtlarının celbi yapılmadan eksik inceleme ile rapor tanzim ettiklerini, Keşif esnasında belirtildiği ve raporda da bahsedildiği üzere söz konusu fırının müvekkilin şirket fabrikasında üretilen unun kalitesini kontrol amacıyla kullanıldığını; müvekkili şirket çalışanlarının unu ürettikten sonra kalitesini ölçmek amacıyla fırında ekmek pişirdiklerini; ekmeğin aldığı renge, kabarmasına ve ayrım oluşmasına göre unun kalitesine karar verildiğini, ancak davalıya ait fırında ekmek pişirildiğinden fırının ayıplı olması sebebiyle ekmeğin alması gereken rengi almadığını, şeklinin oluşmadığını ve ayrımın istenilen şekilde sağlanmadığını; bir süre un ile ilgili bir sıkıntıdan bu sorunların yaşandığı düşünülse de daha sonrasında başka bir fırında aynı un ile ekmek yaptıklarında istenilen sonucun elde edilebildiğini; bu durumun da müvekkili şirketi ciddi zararlara uğrattığını; bilirkişiler tarafından her ne kadar istenenden daha üst bir performans beklendiği yönünde subjektif bir tespit yapılmışsa da müvekkili şirketin fırından beklentisinin ar-ge çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yapıp kaliteli ve istenilen nitelikte bir un üretimi yapmak olduğunu ancak davalıya ait fırının ayıplı olması sebebiyle sağlıklı bir ar-ge çalışmasının yapılamadığını, Bilirkişilerin Elektrik Elektronik Mühendisi ve Makine Mühendisi olması sebebiyle un kalitesinin öneminden veya ekmeğin nasıl olması gerektiğinden anlamayacaklarının aşikar olduğunu; bu yönüyle tespit yapamadıkları için ve müvekkili şirketin de fırını unun kalitesini değerlendirmek amacıyla almış olması sebebiyle bilirkişiler tarafından yeterli inceleme yapılmayarak, subjektif tespitlerle, hatalı bir bilirkişi raporunun tanzim edildiğini; Mahkeme’den bilirkişi heyetine gıda mühendisi’nin dahil edilerek yeniden bir rapor alınması talebinde bulunmalarına rağmen Mahkeme’nin taleplerini reddettiğini; davalarında hukuken olması gereken; yeni bir bilirkişi raporu aldırılmak üzere heyete Gıda Mühendisinin de dahil edilerek yeni bir inceleme yapılması gerektiğini; Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ayrıca bilirkişilerin, “fırının pişirme gözlerinde zeminde bulunan taşların geç soğumasına bağlı alt ısının düşmediğine yönelik davacı şikayeti olabileceği kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunduğunu; buradan söz konusu fırının ayıplı olduğununu anlaşıldığını; ancak, bilirkişi heyeti tarafından olayın küçümsenerek sadece un kalitesinin kontrolü amacıyla fırın kullanıldığından bedel iadesi şartlarının oluşmadığına kanaat getirildiğini; yukarıda bahsedildiği üzere müvekkili şirketin un üretimi yapan oldukça tanınmış bir firma olduğunu; müvekkili şirketin üretip sattığı unun kalitesinin öneminin oldukça büyük olduğunu; bu sebeple, müvekkili şirketin unu üretip kendi tesislerinde deneyip verimli sonuç almadan unu piyasaya sürmediklerini; ancak davalıya ait fırının ayıplı olması sebebiyle unun kalitesi konusunda tespitte bulunulamadığını ve bu sebeple fırından istenilen faydanın elde edilemediğini, Yukarıda açıklanan sebeplerle, hatalı ve eksik inceleme sonucu tanzim edilmiş bilirkişi raporu sonucu verilen Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olup söz konusu kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak talepleri doğrultusunda inceleme yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; satılanın ayıplı olduğu iddiasına dayalı semenin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı tarafından; arge çalışmalarında kullanılmak ve üretilen un kalitesini test etmek amacıyla davalıdan satın alınan fırında, buhar yetersizliği, teslimden yedi ay sonra ortaya çıkan aşırı ısınma nedeniyle elektrik tesisatın hasar çıkarma, alt tabanda ısı düşürüldüğü halde, taban sıcaklığının 40 derece kadar ayarlanan sıcaklıktan daha yüksek olması, üst taban sıcaklığının kapatıldığı halde 220 °C de durması ve üst tabanda derece kapalı da olsa alttan üste ısı geçmesi, tabanlar arasında izolasyon ile ilgili sorunların mevcudiyeti gibi ayıpların söz konusu olduğu, fırının kurulumundan itibaren verimli çalışmadığı, davalı servisi tarafından arıza giderimleri ve parça değişimleri yapıldığı ileri sürülerek, 29.500,00TL satış bedelinin iadesi talep edilmiştir. Davalı tarafından; fırının arge çalışmalarında kullanılmak ve üretilen un kalitesini test etmek için özel üretilmiş bir fırın olmadığı, davacıya fırının böyle bir özelliği bulunduğunun taahhüt edilmediği, buhar ünitesinin kapasitesinin davacı talebi üzerine kurulum sırasında arttırıldığı, fırının bulunduğu ortamda yeterli hava sirkülasyonunun olmaması nedeniyle 14/10/2018 tarihinde gerekli müdahalenin yapıldığı ve fırının çalışır şekilde teslim edildiği, bunun haricinde herhangi bir arıza bildiriminin mevcut olmadığı, fırının ayıplı olmadığı savunulmuştur.Taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi mevcut olmayıp, fırının … seri numaralı, 26/04/2018 tarihli, 29.500,00-TL bedelli satış faturası ile davacıya satıldığı, 30/04/2018 tarihinde kurulumunun davalı teknik servisi tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından fırının bulunduğu mahalde elektrik ve makine mühendisi bilirkişilerden oluşan heyet marifetiyle keşif yapıldığı, keşif esnasında kurulu olan bir başka fırın ile eş zamanlı ekmek pişirildiği, keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, dava dilekçesine ekli servis formlarının incelendiği, fırının katalogunda vaad edilen özelliklerin değerlendirildiği, buhar sorununun kurulum sırasında giderildiği, keşif sırasında buhar sorunu olmadığı, ürüne ait katalog verilerine göre fırının maksimum sıcaklık değerinin 280 derece olduğu, servisçe ısının 600 dereceye çıkartıldığı, bu nedenle aşırı ısınmaya bağlı elektrik tesisatında hasar meydana gelmiş olabileceği, keşif sırasında katalogda verili sıcaklık değerlerinde kullanılan fırının ısı yükselmesi nedeniyle elektrik tesisatında herhangi bir soruna rastlanmadığı, 14/10/2018 tarihli servis sonrası da ısı kaynaklı herhangi bir soruna rastlanmadığı, keşif sırasında üst taban sıcaklığının kapatıldığı halde 220 °C de durması sorunu ile karşılaşılmadığı, üst tabanda derece kapalı da olsa alttan üste ısı geçiş olmadığı, bu nedenle fırında izolasyon sorunu bulunduğundan bahsedilemeyeceği, davacı şikayetinin, fırın pişirme gözlerinde bulunan taşların geç soğumasına bağlı olarak alt sınırın düşmemesinden ileri gelmiş olabileceği, fırının davacı fabrikasında üretilen unların kaitesini ölçmek amacıyla kullanıldığı, bu nedenle davacının fırından yüksek performans beklediği, ancak fırının mevcut durumunun katalog verilerine uygun olduğu, fırında herhangi bir ayıp bulunmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi bulunmadığı, davacının dava konusu fırında çıktığını iddia ettiği arızaların daha önce davalı tarafından giderildiklerinin, izolasyon sorununun ise bulunmadığının servis formları ve keşif esnasında yapılan bilirkişi tespitleri ile sabit hale geldiği, fırının katalogda verili özelliklere uygun ve çalışır vaziyette olduğu, davacı tarafından, davalının fırının arge çalışmaları ile un kalitesini ölçmeye uygun nitelikte olduğunu taahhüt ettiğinin, iddia ve ispat edilmediği, şu halde TBK’nun 219/1 maddesi kapsamında, davalının davacıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmadığından bahsedilemeyeceği, bu tespit karşısında bilirkişi heyetine gıda mühendisi eklenerek fırının un kalitesini test etmeye uygun olup olmadığının tespiti yönünde ek rapor alınmasının sonuca etkili olmayacağı, mahkemenin bu talebi reddetmesinde isabetsizlik bulunmadığı gibi ispatlanamayan davanın reddine karar vermesinin de yerinde olduğu, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.