Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/421 E. 2023/874 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/421 Esas
KARAR NO: 2023/874 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1333 Esas – 2020/329 Karar
TARİH: 14/07/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalı tarafın itiraz ettiğini, borçlunun itirazında haksız olduğunu, icra takibine faturalar karşılığı emtia sattığını, ancak karşılığını tahsil edemediğinden takibe konduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın müvekkil aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkile tebliğ edilen icra emrine yapılan itiraz ile icra takibinin durdurulduğunu, Taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkilin borcuna karşılık … bank Keşidecisi … olan 31.10.2018 keşide tarihli 55.000 TL bedelli … seri numaralı çeki davacıya gönderdiğini, çekin gününde ödenmemesi üzerine davacı tarafın çeki iade ettiğini, Müvekkilin de borcunu 12.11.2018 tarihinde 31.000 TL ve 15.11.2018 tarihinde 22.900 TL ve 1.100 TL Ödediğini, davacı ödemeleri kabul ettiğini ancak yapılan ödemelerin başka fatura borçlarına karşılık olduğunu iddia ve beyan ettiğini, yapılan ödemelerle müvekkilin başka borcunun bulunmadığını, davanın reddi ile davacı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/07/2020 tarih 2018/1333 Esas 2020/329 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, ticari defterlerin kanıt olması, bu defterlerin Ticaret Kanunu’nun öngördüğü şartlar içinde tacirin lehinde veya aleyhinde olarak kullanılması ve ticari bir uyuşmazlığında hükme esas teşkil etmesidir. Böylelikle, ticari bir uyuşmazlıkta ticari defter kaydı, uyuşmazlığın çözümünde yazılı bir kanıt aracıdır. Tacirin tuttuğu bütün defterlerdeki kayıtların birbirine uygun olması; birbirini tutması ve doğrulaması şarttır. Ayrıca ticari defterlerin kanuna uygun olarak tutulmuş olması yanında tasdike tabi olan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin de Ticaret Kanununda belirtilen sürelerde ve şekillerde yapılmış olması gerekmektedir. Aksi takdirde defterler, sahipleri lehine kanıt olma niteliklerini kaybederler. Bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağın olduğunu iddia eden taraf yazılı belgeler ile ispat etmesi gereklidir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu HMK 187,190 ve 200. Maddeleri ayrıca HMK Madde 222 de Ticari defterlerinin ibrazı ve delil olması açısından ilgili düzenlemeler mevcuttur. Bilirkişi raporu göz önüne alındığında davacının davalı şirketten takip tarihi itibariyle 53.035,98 TL Asıl fatura alacağı, 2.973,80 TL işlemiş faiz miktarı üzerinden Toplam 56.009,78 TL alacaklı olduğu bu nedenle yapılan icra takibine konu alacak miktarı mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği yerinde görülmekle açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’ nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur…”gerekçesi ile, 1-) Davacı tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 53.035,98 TL Asıl fatura alacağı, 2.973,80 TL işlemiş faiz miktarı üzerinden aynen devamına, 2-) Asıl alacağın % 20’si oranındaki 10.607,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin kararına gerekçe olarak 03.01.2020 tarihli inceleme gününde müvekkilinin ticari defterlerini ibraz etmediği ve yerinde inceleme talebinde bulunmadığını gösterdiğini, müvekkilinin Konya’da ikamet etmekte olup, işletmesinin de Konya’da olduğunu, yerel mahkemece yapılan tebligatlarda Konya adresine gönderildiğini, müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi için adresinin Konya’da olması nedeniyle Konya Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılması gerektiğini, yerel mahkemenin bu hususu göz ardı ederek, eksik inceleme ile karar verdiğini, Konya’da ikamet eden müvekkilinin ticari defterlerinin İstanbul’a teslim edilmesinin Anayasal hak olan savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğunu,Yerel mahkemenin, müvekkiline ve vekil olarak kendisine defter teslimi için herhangi bir ihtaratlı davetiye göndermediğini, 10.12.2019 tarihli duruşmasının 3 nolu ara kararında “davalı tarafın delil listesinde sunmuş olduğu çek ve ödeme dekontlarının muhatap bankalardan müzekkere ile istenmesine” karar verilmiş olmasına rağmen, bu karar yerine getirilmeden ve ara karardan dönülmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, cevap dilekçesindeki deliller kısmında bildirilen delillerin toplanmadan karar verildiğini, Tarafların hangi yıla ait ticari defterlerinin incelenmesi ile ilgili bir karar vermemişken, bilirkişi 2018 defter ve kayıtlarını incelediğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda 01.01.2018 tarihinde 2017 yılından devir yapıldığı belirtildiğini, yerel mahkemece, taraflara ait 2017 yılına ait defterlerin de incelenmesi gerekirken, eksik bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu, rapora itiraz ve beyanların dikkate alınmadığını Davacı tarafça müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken takipten önce faiz işletilmesinin yasal olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisine dayalı 6 adet fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında davalıya takibe konu edilmeyen başka faturalarla da emtia sattığını ancak davalı diğer fatura bedellerini ödediğinden sadece ödenmeyen faturaların takibe konu edildiğini, davalının belirttiği ödemelerin takibe konu edilmeyen faturalara ilişkin olduğunu, ödenmeyen faturalar hakkında icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde, takip konusu borca karşılık alacaklı şirkete 55.000,00 TL. Bedelli çek verdiğini, çek bedelini ödediğini ve takibe konu borcun olmadığını belirterek takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkilinin borcuna karşılık Vakıfbank keşidecisi … olan, 31.10.2018 keşide tarihli, 55.000 TL bedelli, … seri numaralı çeki davacıya gönderdiğini, çekin gününde ödenmemesi üzerine davacı taraf çeki müvekkiline iade ettiğini, müvekkilinin de borcunu, 12.11.2018 tarihinde 31.000 TL, 15.11.2018 tarihinde ise 22.900 TL ve 1.100 TL olarak ödediğini, davacı taraf da dava dilekçesinde müvekkil tarafından yapılan ödemeleri kabul ettiğini ancak yapılan ödemelerin başka fatura borçlarına karşılık olduğunu iddia ve beyan ettiğini, davacı tarafın iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, yapılan ödemeler takip dosyasına konu faturalara ilişkin olup, müvekkilinin davacı şirkete başkaca bir borcu bulunmadığını, bu hususun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile açıklığa kavuşacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunda; Davacı ticarî defter kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 53.035,98TL. Fatura alacağı, 2.973,80 işlemiş faiz alacağı olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde;”Müvekkiline ticari defterlerinin sunulması ile ilgili bir süre verilmediğini, kaldı ki buna yönelik bir ara kararda bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin Konya’da bulunmakta olup, müvekkiline ait ticari defterlerin Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılacak talimat ile incelenmesini talep ettiğini, – 28.02.2018 tarihli 6.919 TL ve 31.03.2018 tarihli 2.100 TL iki ayrı fatura takip talebine konu edilmediğini, bilirkişinin bu hususu göz ardı ettiğini, her ne kadar fatura dönemi 2018 yılına ait ticari defterler incelenmişse de, davacının ticari defterlerinde 01.01.2018 tarihinde 148.931.28 TL devir göründüğünü, devir eden bu borcun neden kaynaklandığı ile ilgili 2017 yılı defter kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini, 2018 yılına ait kesilen ve takibe konu edilen faturalar 2018 yılında müvekkili tarafından ödendiğini, bu durum davacının ticari defterinden de anlaşıldığını, bilirkişi Raporundaki eksik bilgi ve belgelerin tamamlanarak, yeniden rapor hazırlanmasını talep ettiğini beyan etkiştir. Mahkemece, davalı vekilinin davalının ticari defterlerinin talimat mahkemesince incelenmesi ve itirazları doğrultusunda ek rapor alınması talebi konusunda olumlu/olumsuz karar verilmediği gibi gerekçeli kararda da tartışılıp değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafından münhasıran davalının ticari defterlerine delil olarak dayanılmamış olduğuna göre davalı defterlerinin sunulmaması tek başına davacının defterlerine göre davacının alacaklı olduğunun kabulüne olanak vermez. Kaldı ki, davalının adresinin Selçuklu/KONYA olup davalının adresi itibariyle mahkemece davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınması için talımat yazılması gerektiği halde davetiye çıkartılması yerinde görülmemiştir. Davalı tarafça, takip konusu faturalar dışında davacıya borcu olmadığını ileri sürüp yapılan ödemenin takip konusu faturalara ilişkin yapıldığı beyan edildiği, davacı taraf ise davalının belirttiği ödemelerin takibe konu edilmeyen faturalara ilişkin olduğunu, ödenmeyen faturalar hakkında icra takibi başlattığını ileri sürdüğü, bu durumda davacı tarafından takip konusu faturalar dışında davalıdan alacaklı olduğu ve davalı tarafından cevap dilekçesinde ileri sürülen ödemelerin takip konusu borca ilişkin yapılmadığı, takip konusu faturalardan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunu davacı tarafça isbat edilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başından itibaren cari hesabı oluşturan tüm faturaların ve faturalara konu malların davalıya teslim edildiğine dair irsaliyelerin davacı tarafından dosyaya ibrazının sağlanmak suretiyle ve cari hesabın başından itibaren davalının mal ve hizmet alımına ilişkin BA formlarının ilgili vergi dairesi müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, öncelikle davalının talimat mahkemesince cari hesabın başlangıcından itibaren ticari defter ve kayıtları inceletilip takip tarihi itibariyle davalının davacıya borcu olup olmadığı, miktarı ve cevap dilekçesinde belirtilen ödemelerin takip konusu faturalara ilişkin yapılıp yapılmadığı yönünde rapor alındıktan sonra davacınında cari hesabın başından itibaren ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtları mali müşavir bilirkişiye inceletilmek suretiyle davacının takibe konu fatura dışında davalıya mal satımında bulunulup bulunulmadığı, bundan kaynaklı davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalı tarafça cevap dilekçesinde yapılan ödemelerin takip konusu faturalara ilişkin yapılıp yapılmadığı ve takip konusu faturalardan kaynaklı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı yönünde taraf ticari defter ve kayıtlarıda karşılaştırılmak suretiyle ve davalı vekilinin önceki rapora yönelik itirazları da değerlendirilerek denetime elverişli rapor alınıp TBK. 101 ve 102 maddeleri de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2018/1333 Esas – 2020/329 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.