Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/413 E. 2023/503 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/413 Esas
KARAR NO: 2023/503 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1104 Esas – 2020/559 Karar
TARİHİ: 10/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili bankanın kredi müşterisi olan …San. Ve Tic. Ltd. Şti. lehine dava dışı borçlu … ile davalı … ve … Tic. Ltd. Şti.’nin müteselsil kefaleti ile krediler kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve borcun ödenmesi gerektiğini içerir Beşiktaş … Noterliği’nin 06/07/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ve ekli hesap özetinin borçlulara tebliğ edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, borcun ödenmemiş olması sebebiyle borçlular hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından ilamsız haciz yoluyla takibe geçildiğini, takibe karşı davalılar tarafından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde itiraz edildiğini beyanla davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın dilekçesinde HMK 194 maddesine aykırı olarak somutlaştırma ve delillerini gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının iddialarının afaki olduğunu, söz konusu borcun asıl borçlu şirket tarafından ödendiğini, davacı bankaya kefil olan müvekkillerinin herhangi bir borçlarının bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 10/11/2020 tarih ve 2018/1104 Esas 2020/559 Karar sayılı kararında; “Dava, davacı banka ile davalılar rasındaki kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle davacı banka tarafından davalı kefiller aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir…Davacı banka ile dava dışı Kamu Garanti Fonu(KGF) arasında düzenlenen kefalet protokolü de değerlendirilmek suretiyle ek rapor tanzimi için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş olup, sunulan raporda; kök rapordaki tespitler ile birlikte davacı bankaya davaya konu alacak yönünden davadan sonra dava dışı KGF tarafından yapılan tazminat ödemesi ve ödenen miktarı davalılardan talep edilmesi yönünden davacı bankanın yetkili bulunduğu tespitine yer verilmiş olup, söz konusu kök ve ek rapor dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunmakla davanın kısmen kabulü ile, asıl alacak olan 239.060,86 TL yönünden takibin devamına dava dışı KGF tarafından davacıya tazmin edilen 215.381,78 TL’nin infaz aşamasında dikkate alınmamasına, alacak likit olduğundan davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yönelik aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, yargılama aşamasında davacıya ödenen 215.381,78 TL’nin infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel Mahkemece tespit edildiği üzere, müvekkili banka ile dava dışı … Turz. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine, yine dava dışı …, davalı … ve … Tic. Ltd. Şti.’nin kefaletleri neticesinde 03.09.2013 tarihinde genel kredi sözleşmesi imza edilerek, dava dışı MUYAP lehine kredi kullandırıldığını, davalıların söz konusu genel kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla taraf olduklarını, borçlu tarafından borcun ödenmemesi sonucunda hesap kat edilerek borcun ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağına ilişkin Beşiktaş … Noterliğinin 06.07.2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, keşide edilen ihtarname akabinde ne dava dışı borçlu MUYAP, ne de dava dışı … ile davalı kefiller … ve … İnşaat tarafından borcun ödenmediğini, borcun ödenmemesi nedeniyle taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde … Esas numaralı takibin başlatıldığını ve söz konusu takibe davalılarca itiraz edildiğini, bu itirazlar üzerine taraflarca itirazın iptali davasının ikame edildiğini, yerel Mahkemece tesis edilen kararda, KGF tarafından müvekkili bankaya ödeme yapılmış olması sebebiyle dosyanın kesin infazı sırasında bu hususun da dikkate alınması şeklindeki kısım, yasalara aykırı olup kabulünün mümkün olmadığını, yerel Mahkemece tesis edilen kararda KGF tarafından müvekkili bankaya 215.381,78 TL ödeme yapılmış olması gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, KGF’nin çalışma usul ve esasları gereğince müvekkili bankaya yapmış olduğu tazmin ödemesinin borcun tahsili manasına gelmediğini, KGF’nin müvekkili banka ile borçlular arasında imza edilen genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatı bulunmadığı gibi KGF ile müvekkili banka arasında imza edilen protokol açık olup, ilgili tazmin bedelinin dosyanın infazı sırasında dikkate alınmasınını hukuken mümkün olmadığını, KGF’nin çalışma sistemi ve prensibine bakıldığında sistemin bankaları kredi vermeye teşvik etmek ve anlık maddi destek sağlamak amacıyla kurulmuş bir sistem olduğunun görüleceğini, bankaların verilen kredileri tahsil edemediği noktada KGF ile banka arasında yapılan protokole göre oranı değişmekle birlikte KGF tarafından tahsil edilmeyen bedelin %80’ine kadar ödeme yapıldığını, bankalara anlık nakit para girişi sağlandığını, bankalarca tahsilatlar yapılması halinde KGF’nin ödemiş olduğu bedelin faiziyle birlikte KGF’ye ödendiğini, sistemin isminde kefalet geçiyor olsa da, sistemin işleyişine bakıldığında kefalet ilişkisi ile bir bağlantısının bulunmadığını, KGF ile bir kefalet ilişkisi mevcut olsaydı, müvekkili bankanın alacağının %80’ini oluşturan bedelin KGF tarafından bankaya ödenmesinden sonra KGF’ce ödenmiş olan tutarın bankaca yapılacak herhangi bir tahsilatta KGF’ye ödenmesi zorunluluğunun hasıl olmayacağını, hem davaya dayanak olan genel kredi sözleşmesinde KGF’nin müteselsil kefil olarak sözleşmede imzasının olmamasının, hem de KGF ile banka arasında imza edilen protokolün son derece açık, net ve anlaşılabilir hükümlerinin bulunmasına karşın yerel Mahkemece tanzim edilen işbu istinafa konu edilen kararın eksik ve hatalı inceleme neticesinde ortaya çıktığını, KGF’nin müteselsil kefaletinin bulunduğunu ve bu kefalet gereği ilgili tazmin ödemesinin yapıldığı iddiasının dikkate alınması durumunda, KGF kurumu tarafından yapılmış tazmin bedeline ve işleyecek faiz bedeline kadar bakiyeyi müvekkili bankanın yapmış olduğu tahsilatlardan tazmin edemeyeceğini, tam tersine borçluya kefaletinden ötürü ödemiş olduğu bakiye için TTK hükümleri gereği rücu hakkına sahip olacağını, KGF ile banka arasında imza edilen protokol hükümleri ve yerleşik banka teamülleri uyarınca KGF’nin kefillik sıfatının bulunmadığını, yalnızca garantör fonksiyonuna sabit olduğunu, davanın kısmen reddine dair verilen kararın ve KGF tarafından tazmin edilen 215.381,78 TL’lik kısmın borçlunun borcunu sona erdirecek nitelikte olmadığını, garanti kuruluşu olan kurum tarafından yapılan bir ödeme olduğunun açık olduğunu, müvekkili bankanın ilgili dosya alacağına binaen yapacak olduğu olası tahsilat bedeli tutarından KGF tarafından ödenen bedeli KGF’ye işleyecek faizi ile iade edecek olması sebebi ile davalının hesap kat ihtarına konu edilen ve muaccel olan kredi borcunu ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun ve Türk Borçlar Kanunu’nun kefalet sözleşmesine ilişkin hükümlerine uymayan bu durumu kefalet olarak nitelendirmenin hukuka aykırı olacağını, TBK ve TTK anlamında kefalet ilişkisi olarak kabul edilemeyecek olan bu hukuki ilişkiye dayanılarak bankanın alacağını tahsil ettiği iddiasıyla davanın kısmen reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın tahsil ettiği bedeller üzerinden KGF’ye ödeme yapması gerektiğini gösterir kararların mevcut olduğunu, KGF’nin kefaletinden kaynaklanan tazmin ödemesini gerçekleştirmiş olmakla bu meblağı borçluya hibe etmemekte olduğunu, dosyada banka tarafından yapılacak olan tahsilatlarda bankadan öncelikli alacaklı konumunda olduğunu, KGF ile müvekkili banka arasında imza edilen protokol incelendiğinde KGF’nin kefil sıfatı taşımadığının açıkça görüldüğünü, dava dışı KGF ile müvekkili banka arasında imza edilen protokolün 4.2. maddesinin 11. Fıkrasında bu hususun düzenlendiğini, KGF tarafından bankaya sağlanan tazminden sonra, bankanın dosyadan tahsilat sağlaması halinde KGF’nin tazmin bakiyesinin banka tarafından tazmin edileceğinin, kalan bakiyenin risk paylaşım oranlarında paylaştırılacağının anlaşıldığını beyanla yerel Mahkemenin ilgili kararının yargılama aşamasında davacıya ödenen 215.381,78 TL’nin infaz aşamasında dikkate alınmasına şeklindeki kısmının kaldırılıp kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı banka tarafından, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalılar ile dava dışı borçlular … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile … aleyhine 244.269,85 TL nakdi alacağın tahsili ve 11.200 TL gayri nakdi alacağın depo edilmesi amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalıların süresi içerisinde borca ve ferilerine yaptıkları itiraz üzerine takip durmuş, davacı banka somut dava ile itirazın iptalini talep etmiş, davalılar takibe konu borcun dava dışı asıl borçlu şirket tarafından ödendiğini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne ve KGF tarafından yapılan ödemenin infaz aşamasında nazara alınmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında; davalıların, davacı banka ile dava dışı … Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan toplam 2.500.000 TL bedelli genel kredi sözleşmelerinde müşterek ve müteselsil kefil oldukları, davacının takip tarihi itibariyle ödenmeyen krediler nedeniyle 239.060,86 TL nakdi alacağının ve teslim edilmeyen çek yaprakları nedeniyle 8.000 TL gayri nakdi alacağının bulunduğu, dava tarihinden sonra Kredi Garanti Fonu tarafından davacı bankaya 215.381,78 TL’nin ödendiği, bilirkişi ek raporunda KGF tarafından ödenen bedelin infazda nazara alınmamasına karar verilmesi gerektiğinin beyan edildiği sabittir. Davacı ile Kredi Garanti Fonu arasında düzenlenen protokolün tarafların hak ve sorumluluklarının düzenlendiği 5.13. Maddesinde; “Kurum müteselsil kefaleti ile kullandırılan kredilerin temerrüdü ile birlikte kredi verene kefalet sorumluluğunu ifada bulunduğu ölçüde kredi verenin haklarına halef olur. Ancak kurum, bu halefiyet hakkını, kefaleti ile kullandırılan kredi tamamen kapatılmadığı ve kredi verenin yararlanıcı veya risk grubu üzerindeki alacağını tamamen tahsil ettiğini bildirmediği sürece kullanmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder.” düzenlemesinin, yine Kurum Kefaletleri İle Kullandırılan Kredilerin Tazmin, Takip Ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Kredi Verenler İle Kurum Arasında Düzenlenen Protokolün, Hazine Destekli Kefaletlerde Takip Ve Tahsilat Süreçlerine İlişkin Usul Ve Esaslar başlıklı 4.2.3. maddesinde; “Kurumun kredi verene karşı kefaletinin tazmininden doğan alacağı tamamen tahsil edilinceye kadar yararlanıcı ve kefilleri aleyhine başlatılmış bulunan kanuni takibi sürdürmek kredi verenin yükümlülüğündedir.” düzenlemesinin yer aldığı anlaşılmıştır.19/10/2005/9617 tarih ve sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) ile yürürlüğe konulan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkındaki Yönetmelik ile tanımlanan KOBİ vasfını haiz ve KOBİ kapsamında sayılan esnaf ve sanatkar, serbest meslek mensubu, tarımsal işletme ve çiftçiler ile diğer yararlanıcıların finansmana erişim imkanlarının kolaylaştırılması ve geliştirilmesini sağlamak için kredi garanti kurumuna ortak olan …bankalar ile … finansal kiralama şirketlerine Hazine Müsteşarlığı tarafından sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esasları düzenleyen 26.12.2017 tarih ve 2017/11177 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 31.10.2016 tarihli ve 2016/9538 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na göre, Hazine Müsteşarlığı tarafından 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Düzenlemesi Hakkında Kanunun geçici 20. maddesine dayanılarak çıkarılan bu Karar (9538) uyarınca, Kurumun (… A.Ş.), kredi verenlere (bankalara, finansman şirketlerine) vereceği kefaletler için sağlanacak kaynağın, ‘yararlanıcılar’ (kredi alanlar) tarafından ödenilmesinde temerrüde düşülmesi halinde, “temerrüt sonrası takip süreçleri kredi verenlerce yürütüleceği”nin kabul edildiği, buna göre kredi işlemlerinde temerrüt sonrası takip süreçlerinin Kurum tarafından yapılan tazminat ödemesi dahil olmak üzere kredi alacağının tümü üzerinden ve kredi verenlerce yürütüleceği, bu süreçte kredi verenlerin Kurum adına takip işlemlerini yürütmekle yükümlü oldukları, Kurum tarafından yapılan tazmin ödemelerinin, kredi verenlerce alacağın tümü üzerinden yürütülen takip işlemlerinde takibe konu alacak miktarından düşülemeyeceği, somut dosyada Mahkemece kararın gerekçesinde KGF tarafından yapılan ödemenin infazda nazara alınmamasına karar verilmişken hüküm kısmında dava tarihinden sonra KGF tarafından yapılan tazmin ödemesinin infaz aşamasında nazara alınmasına karar verildiği, bu şekilde her ne kadar hüküm ile gerekçe arasında çelişki ve kamu düzenine aykırılık oluşturulmuş ise de, davacı vekili tarafından hükümde yer alan “KGF tarafından yapılan ödemenin infazda nazara alınmasına” ibaresinin istinaf sebebi yapıldığı ve bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/11/2020 tarih ve 2018/1104 Esas – 2020/559 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalılar tarafından İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin 239.060,86 TL asıl alacak üzerinden devamına,3-Gayrinakdi kredi teminat tutarı olan 8.000,00 TL’nin davalılar tarafından vadesiz bir banka hesabına depo edilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 4-Alacak miktarı olan 239.060,86 TL üzerinden %20 oranında hesap olunan 47.812,17 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gerekli 16.330,24 TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.805,22 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.525,02 ‬TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,6-Davacı tarafından yatırılan 2.805,22 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 7-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 35,90 TL başvurma harcı, 10,40 TL(5,20 TL+5,20 TL) vekalet harcı 800,00 TL(600,00TL+200,00 TL) bilirkişi ücreti ve 178,7‬0 TL posta gideri olmak üzere; toplam 1.025,00‬ TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap ve takdir olunan 963,50 TL sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 9-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine göre nakdi alacak üzerinden davacı lehine hesap ve takdir olunan 36.468,40 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 10-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesine göre gayri nakdi alacak üzerinden davalılar lehine hesap ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 11-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 13-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 14-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş ücreti olmak üzere toplam 197,10 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 15-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 16-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03//2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.