Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/41 E. 2023/585 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/41 Esas
KARAR NO: 2023/585 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/939 Esas – 2020/586 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 26.08.2013 günü … tipi … plakalı aracı … A.Ş.’den 51.000,00 TL bedelle satın aldığını, aracın üreticisinin … Şirketi olduğunu, müvekkilinin aracı özenli kullandığını, araçla kaza yapmadığını, periyodik bakımlarını düzenli yaptırdığını, buna rağmen aracın sık sık arızalandığını, ilk olarak 2015 yılı Mart ayında arızalanan aracın davacı tarafından … yetkili servisine götürdüğünü, aracın garanti süresinin dolmaması nedeniyle ücretsiz onarıldığını ve aracın 3. Pistonundaki arıza nedeniyle pistonu değiştirdiğini, aracın yeniden arızalandığını, bedelli olarak tamir ettirdiğini, 2017 yılı Haziran ayında aracın yeniden bozulduğunu, motor ikaz lambasının yanması nedeniyle yetkili servisin kontrol ettiğini ve EGR valfinin bedelli olarak değiştirildiğini, aracın 4 Eylül 2017 tarihinde tekrar arızalandığını, müvekkilinin aracı aynı servise götürdüğünü, aracın yatak sardığının ve 17.000 TL bedelle tamir edilebileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin aracının ayıplı olduğunu ve ücretsiz onarılmasını istediğini söylediğinde garanti süresinin geçmesi nedeniyle onarımın ücretsiz yapılamayacağının söylendiğini, davalılara 18.09.2017 tarihli ihtarname gönderildiğini, … A.Ş.’nin cevap vermediğini, … A.Ş.’nin ise verdiği cevapta herhangi bir sorumluluklarının olmadığını belirttiğini, araç üzerinde Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/281 D.İş. sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, 09.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, aracın gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, aracın yataklarında sarma, silindirlerinde eğilme, gömleklerde aşınma, pistonlarda kurumla kaplanma durumunun olduğunu, bunların davalıların ağır kusurundan kaynaklandığını, bunların hile ile gizlenmesi nedeniyle davalıların araçtaki zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirtmiş ve 21.122,79TL’lik hasarın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sanayi A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, burada dava konusu aracın 26.08.2013 tarihinde satın alındığını, davanın 16.02.2018 tarihinde açıldığını, ayıbın süresinde ihbar edilmediğini, araçta üretimden kaynaklı bir ayıp olmadığını, müşteriye teslimden önce çok sayıda test ve kontrolden geçtiğini, araçta bir sorun tespit edilmediğini, kullanımdan kaynaklı arızaların aracın ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceğini, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere araçta kurum ve tortu birikmesinin EGR ve DPF egzoz sistemlerinin tıkanması ile arızalandığını tespit ettiğini, üretimden kaynaklı motorda kurum birikmesi olmayacağını, zira motordaki aşırı kurum birikmesinin silindir içindeki yanmanın kötü olması nedeniyle meydana geleceğini, bunun ise tamamen yakıt kalitesinin kötü olmasından oluşacağını, standartlara uygun olmayan yakıtın sahip olduğu kinetik enerjiden dolayı tamamen buharlaşamadan silindir ve/veya piston yüzeyine yapıştığını, kurum oluştuğu gibi yağa karışarak yağın özelliğini yitirmesine neden olduğunu, yağlama kaybolduğu için de motorun yatak sarmasının kaçınılmaz olduğunu, egzoz sistemindeki EGR ve DBF’nin tıkanarak arızalanmasının da uygun olmayan yakıt kullanımı düşüncesini desteklediğini, ayrıca motor onarımı ile yakıt sistemi parçalarının onarılmasının gerekmesinin, üretim kaynaklı bir durum olmadığının, arızaya uygun olmayan standarttaki yakıtın kullanılmasının neden olduğunun kanıtı olduğunu, üretim kaynaklı bir hatanın tespiti için teknik olarak motor parçaları üzerinde malzeme ölçme, bazı deney ve analizlerin yapılmasının gerektiğini, bu incelemenin motor parçalarının laboratuar şartlarında malzeme bilimi konusunda uzmanlarca yapılabileceğini, garanti kapsamında motor onarımının 26.01.2015 tarih ve 39.413 Km’de yapıldığını, daha sonra aracın motor arızası nedeniyle 05.09.2017 tarihinde 105.000 Km’de motor değişimi gerektiğini, eğer onarım eksik olsaydı aracın sorunsuz olarak 2,5 yılda 69.500 Km kat edemeyeceğini, alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, araçta yapılan onarımların aracın garanti süresinin dolması ve kullanım kaynaklı meydana gelmiş olması nedeniyle ücret karşılığı yapıldığını, bu nedenle bu sorunlar nedeniyle uğranılan zararların tazmin talebinin kabul edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Taşıtlar A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, araçtaki arızaların dikkatsiz ve özensiz kullanımdan kaynaklandığını, araçtaki arızaların imalattan kaynaklandığı düşünülse dahi aracın kullanılmaya devam edildiğini ve bakımlarını zamanında yaptırdığını iddia ettiğini, aracın periyodik bakımlarının zamanında yapılması halinde araçtaki ayıpların bu sırada ortaya çıkabileceğini, dolayısıyla davacının iddialarının yersiz olduğunu, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, davacının 04.09.2017 tarihinde arızalandığı, motorun yatak sardığı iddiasıyla yetkili servise götürdüğünü, ancak aracın 3 yıllık garanti süresinin 26.08.2016 tarihinde dolduğunu, yatak sarmasının motorun yağsız kalması nedeniyle meydana geldiğini, aracın bakımlarının zamanında yaptırılmadığını, bunun ise davacının kusurundan kaynaklandığını, davacının aldığı tespit raporunu kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/09/2020 tarih ve 2018/939 Esas – 2020/586 Karar sayılı kararı ile; “….Taraf beyanları, dosyada mevcut bilgi belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı davalıdan satın aldığı … tipi … plakalı aracın gizli ayıplı olduğunu, aracın yataklarında sarma, silindirlerinde eğilme, gömleklerde aşınma, pistonlarda kurumla kaplanma durumunun olduğunu, bunların davalıların ağır kusurundan kaynaklandığını, bunların hile ile gizlenmesi nedeniyle oluşan hasarın davalılardan tahsilini talep etmiş olup gizli ayıp iddiasını ispatla yükümlüdür. Davacının davalının yokluğunda yaptırdığı delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporuna davalıların itirazları da dikkate alınarak dosyada yeninde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 25.06.2019 tarihli raporda motorda oluşan zararın üretimden kaynaklı olmadığı, kabul edilebilir bir ayıp olduğu ve hayatın olağan akışına uygun olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekilinin itirazları ile dosya otomotiv konusunda uzman makine mühendisinden oluşan 3 kişilik heyetine tevdii edilmiş, 23/07/2020 tarihli bilirkişiler …, …, … tarafından düzenlenen raporda araçta mevcut motor arızasının üretimden kaynaklanan bir gizli veya açık ayıp olmadığı, kullanılan yakıttan kaynaklandığı, bu durumdan davalıların sorumlu olmadığının tespit edilmiş olup her iki raporunda birbiri ile uyumlu olması, heyet raporunun ayrıntılı ve denetime elverişli oluşu da dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” AÇILAN DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporuna yönelik itirazları değerlendirilmeden ve açık hatalara ilişkin itirazlarını karşılar nitelikte inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olduğunu, Mahkemece, yargılama sırasındaki talep ve iddiaları değerlendirilmeksizin ve uyuşmazlık konusu bizzatihi aracın motoru incelenerek sonuçlandırılan Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/181 D.İş sayılı delil tespiti dosyasındaki hususlar dikkate alınmaksızın, sadece fotoğraflar üzerinden yapılan ve üstünkörü tespitleri içeren bilirkişi raporları esas alınarak hüküm kurulmuş olduğunu, Kararın gerekçe bölümünde bilirkişi raporlarına ilişkin itirazlarına hiçbir şekilde yer verilmemiş olmasının, arızaya neden olduğu ileri sürülen EGR valfinin zaten üç aydan kısa süre önce yenilenmiş olduğu dikkate alınmaksızın hüküm tesis edilmesinin tek başına bozmayı gerektirmekte olduğunu, bilirkişi raporlarına vaki itirazların değerlendirilmemesinin Yargıtay kararlarında da açık bir bozma nedeni olarak kabul edilmekte olduğunu, “Davacının bilirkişi raporuna itirazlarını karşılar mahiyette inceleme yapılmaksızın, itiraza uğramış bilirkişi raporuna değer verilerek sonuca gidilmesi isabetli değildir. Bu durumda, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler ile birlikte davacının bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazları da gözetilmek suretiyle konusunda uzman olan bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 22. HUKUK DAİRESİ E. 2019/5678 K. 2019/20807 T. 11.11.2019) Somut olaya benzer bir şekilde dava konusu aracın motorunun imalattan kaynaklanan arıza bulunduğuna ilişkin davada Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin tarafların itirazlarına yönelik olarak “ilk derece yargılama makamınca aynı bilirkişi heyetinden alınan ek rapor üzerine temyize konu hüküm kurulmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporları temyiz eden davalının bu itirazını karşılar mahiyette değildir. Mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konularında uzmanların bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik farklı bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle ve özellikle yukarıda yazılı davalı itirazlarını karşılar mahiyette; taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli nitelikte rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı ve bu nedenle eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklinde hüküm kurmuş olduğunu (13. Hukuk Dairesi 2016/18511 E. , 2018/11631 K) Yeni bir aracın bu sıklıkla arızalanmasının, yeni takılmış bir parçanın bu kadar kısa sürede arızalanmasının hayatın olağan akışına aykırı olup, aksini ispat yükü davalıda iken bilirkişilerce tesis edilen raporun uyuşmazlığı çözmekten uzak olup hükme elverişli olmadığını, Davacı müvekkilin 26.08.2013 tarihinde … plakalı aracını … AŞ.’den 51000 TL bedelle satın aldığını, aracın sık sık arızalanması üzerine ilk olarak 2015 yılı Mart ayında yetkili serviste, garanti kapsamında aracın ücretsiz olarak onarıldığını, araç pistonlarının tamamen değiştirilmiş olduğunu, alındıktan sonra garanti süresi içerisinde sık sık onarılan ve rektifiye edilen aracın sonrasında da defalarca arızalandığı, her defasında davacı tarafından onarıldıktan sonra yeniden arızalandığı hususlarının taraflar arasında tartışmasız olduğunu, bilirkişi raporlarında kullanılan yakıt nedeniyle EGR valfinin arızalandığından bahsedilmekle birlikte söz konusu parçanın zaten bir iki ay önce yenilendiği dikkate alınmadığı gibi yakıt kullanımı ile ilgili dosyada hiçbir delil yokken soyut bir varsayımdan hareket edilmiş olduğunu, Dosya içerisinde yer alan iş emirlerinden aracın bakımlarının süresi içerisinde ve yetkili servislerde yapıldığı bu bakımdan özenle kullanılmış olduğu hususlarının sabit olduğunu, araç bakım ve garanti uygulama şartlarına uygun olarak tüm bakımları zamanında ve düzenli olarak yetkili serviste yaptırıldığı halde, henüz 39.413 kilometredeyken motorundaki parçaların yarısı değişen, sonrasında sürekli olarak motor arızası vermeye devam eden ve 3 kez daha yetkili servise girmek zorunda kalan, en son olarak 05/09/2017 tarihinde tekrardan motorun çalışmaması nedeniyle yetkili servise götürülen ve bu kez motoru komple değişen bir araçtaki arızanın ise açıkça hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, İtiraza konu bilirkişi raporunun “daha önce bir kez motor yenileme işlemi yapılan araçta ikinci kez ortaya çıkan motor arızasının tespiti” amacı ile alındığını, ancak raporda dosya münderecatında yer alan olgular incelenmediği gibi soyut ve varsayımsal kabullerle bilimsel teknik bir açıklama içermeyen bir rapor hazırlanmış olduğunu, üstelik faraziyelere dayalı olarak sebep sonuç ilişkisi ile varılan sonucun dosyadaki olgular bakımından çok ciddi hata ve çelişkiler içermekte olduğunu, Yalnızca dosya içeriğindeki belge ve fotograflardan yola çıkmakta olduklarını, dosya içeriğindeki fotoğrafların karşılaştırmalı ve denetime elverişli şekilde incelemesinin dahi yapılmadığını, bu bakımdan raporları araç üzerinde inceleme yapılmadan, fotoğraf ve belgelerden hareketle düzenlenmiş olup soyut ve varsayımsal kabuller içermekle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, “Raporda varılan sonuç özetle; uygun yakıt kullanılmadığı için EGR valfi bozulmuş, EGR bozulduğu için yağlanamayan motor yatak sarmıştır, ” şeklinde olduğunu, oysa EGR valfinin arızadan 3 aydan daha kısa bir zaman önce yenisi ile değiştirilmiş olduğunu, … nolu iş emrine göre müvekkilin, araç 99.774 kilometredeyken, 08/06/2017 tarihinde, “ESP ikaz lambası yanıyor. Motor ikaz lambası aralıklarla yanıyor” şikayetleriyle yetkili servise müracaat ettiğin, aracın EGR valfinin yetkili serviste yenisi ile değiştirilmiş olduğunu, ne var ki raporda yakıt niteliği nedeniyle bozulmuş EGR valfinin arızaya sebep olduğunun kabul edildiğini, oysa bu parçanın henüz 3 ay önce yenisi ile değiştirilmiş olup, motor arızasına neden olmasının teknik olarak imkansız olduğunu, bu bakımdan bilirkişi raporunda yer verilen tespitin dosya içeriği ile çelişkili olduğu gibi arızanın nedenini teknik ve bilimsel olarak açıklamaktan da uzak olduğunu, Kaldı ki, dizel araçlarda kurum birikmesi söz konusu olsa da aracın henüz 3 ay önce ağır bakımdan geçirilmiş olup gerekli değişimler – dizel parçacık filtresi yenileme işlemi gibi – yaptırıldığı da değerlendirildiğinde davacı müvekkilin gerekli özeni göstermiş olduğu hususunun açık olduğunu, Bilirkişinin EGR valfinin bozulmasına neden olabilecek başka bir çok neden olabilecekken dosyada başkaca hiç bilgi ve belge olmamasına rağmen niteliği uygun olmayan yakıt kullanımından bahsetmekle temelsiz bir kabulden hareket etmekte olduğunu, Dava konusu olayda aracın henüz 39.413 kilometredeyken motorundaki parçaların yarısı değişen, sonrasında sürekli olarak motor arızası vermeye devam eden ve 3 kez daha yetkili servise girmek zorunda kalan, en son olarak 05/09/2017 tarihinde yeniden arızalanan aracın “neden sürekli arızalandığı” sorusuna yanıt verilmediği gibi hayatın olağan akışına aykırı olan bu duruma ilişkin hiç bir somut teknik ve bilimsel tespite de yer verilmemiş olduğunu, zira bilirkişilerin ilk arıza giderildikten sonra ” araç kesintisiz olarak 2,5 yıl boyunca 69500 km kullanılmıştır.” gibi dosya içeriğine aykırı bir kabulden yola çıkmakta olduğunu, Ne var ki, dosya kapsamından 39.413 kilometredeyken motorundaki parçaları değiştikten sonra da aracın motor arızası vermeye devam etmiş olduğunu, – … nolu iş emrine göre müvekkilin, araç 59.080 kilometredeyken, 24/10/2015 tarihinde “motor zor çalışıyor, su eksiltiyor ve hararet yükseliyor” şikayetleri ile yetkili servise müracaat etmiş olduğunu, – … nolu iş emrine göre müvekkilin, araç 63.391 kilometredeyken “motor arıza lambası yanıyor ve çekiş düşük” şikayetleri ile yetkili servise başvurmuş olduğunu, – … nolu iş emrine göre müvekkilin, araç 99.774 kilometredeyken, 08/06/2017 tarihinde, “ESP ikaz lambası yanıyor. Motor ikaz lambası aralıklarla yanıyor” şikayetleriyle yetkili servise müracaat etmiş olduğunu, Bilirkişilerce bu durum gözardı edilerek; 0 km olarak alınan ve motoru yenilenen bir aracın “neden motor arızalarının sona ermediği” sorusuna yanıt aranmaksızın tamamen temelsiz şekilde kötü yakıt kullanıldığı için EGR valfi bozulmuştur sonucuna varmış olduklarını, Dosya içerinde aracın kendisi incelenerek alınan tek bilirkişi raporunun tamamen göz ardı edildiğini, Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarının, araç üzerinde inceleme yapılmadan, fotoğraf ve belgelerden hareketle düzenlenmiş olup soyut ve varsayımsal kabuller içermekle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, yerinde ve rektefiyeciye gidilerek davaya konu aracın motoru incelenmek suretiyle düzenlenen tek raporun “Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/181 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında Dr. Makine Yüksek Mühendisi … tarafından düzenlenen 09/01/2018 tarihli rapor olduğunu, bu rapora göre komperatörle yapılan ölçüm neticesinde davaya konu araca ait motorun silindir kafasında 0.6 mm değerine kadar seyim (eğilme) meydana geldiği tespit edildiği, ARACIN EGR VALFİ DEĞİŞMİŞ OLMASINA RAĞMEN silindir kovanlarında, gömleklerde aşınmalar meydana geldiği, ayrıca krank milli yataklarda aşınmalar meydana geldiği ve yatak sarma emaresine rastlandığı tespit edildiği, meydana gelen hasarın kullanım hatasına bağlı olmayan, üretim ve imalata dayalı olduğu ve ayıplı mal kabul edilmesi gerektiği ” hususlarının ifade edildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin, bilirkişi raporlarına yönelik kararında 22.02.2004 tarihli (E.2004/5818, K.2004/10153) kararında “bilirkişi raporunda hangi ortamda ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığının açıklanmadığını, ulaşılan sonucun maddi dayanaklarının denetime elverişli şekilde ortaya konmadığını, bu itibarla bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağını,” ifadesine yer vermiş olduğunu, somut olayda bilirkişilerce hiçbir teknik inceleme yapılmaksızın soyut bir tahmine dayalı kanaat açıklaması mevcut olduğunu, oysa Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/181 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında, motor incelenerek ulaşılan değerlendirmelerin rapora yansıtılmış olduğunu, Mahkemece tüm bu hususlar dikkate alınmadan yasa ve usule aykırı olarak davanın reddine karar verilmiş olduğunu, tüm bu nedenlerle işbu istinaf başvurusunda bulunma zaruretinde bulunduğunu beyanla; Yukarıda gösterilen ve re’sen nazara alınacak tüm sebeplerle; – İstinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini, – Yargılama giderleri, harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davanın 16/02/2018 tarihinde Bakırköy 2 Tüketici Mahkemesinde açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucu 18/07/2018 tarih ve 2018/225 Esas – 2018/1021 Karar sayılı kararı ile davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın Bakırköy 3 ATM.’ye tevzi edildiği, bu mahkemece yapılan yargılama sonucu istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu aracın gizli ayıplı olduğundan bahisle, onarım masrafının tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı tarafından davaya konu … plakalı, … 2013 model Tenteli Kasa- Kamyonetin 26.08.2013 tarihinde 51.000,00 TL bedelle davalılardan … A.Ş.’den satın alındığı, satın alındıktan itibaren 3 yıl ve 100.000 km.(hangisi önce dolarsa) ‘ye kadar garanti verildiği anlaşılmıştır.Davacı tarafından dava tarihinden önce Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/181 D. İş sayılı dosyası ile yaptırılan delil tesbiti sonrasında makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda;”….Tesbit isteyen …’e ait … plaka sayılı araçta açığa çıkan motor arızasının yetkili servis tarafından giderilemediği, tesbite konu aracın henüz 39.413 km.’de iken motorun rektefiyeye girdiği ve motor parçalarının değiştirilerek onarıldığı, 59.080 km. ‘de iken su eksiltme, hararet yükselme ve stop etme gibi şikayetlerle, ardından 63.077 km. Ve de 99.774 km.’de iken yetkili servise tekrar girdiği, aracın EGR valfının değiştirildiği ancak, aracın motoru üzerinde yapılan incelemede motor arızasının halihazırda devam ettiği, motorda silindir kafasında eğilme, yataklarda sarma, gömleklerde aşınma ve pistonlarda kurumla kaplanma gibi arızaların olduğu, dolayısıyla davaya konu araçta geçmişten bu yana meydana gelen arızaların kullanım hatasına bağlı olmayan, üretim ve imalata dayalı olduğu, ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği, ” görüş ve kanaatininde olduğu belirtilmiştir. Mahkemece araca ait tüm servis kayıtları getirtilmek suretiyle makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmış, alınan bilirkişi raporunda;” Dava konusu … plaka sayılı … sınıfı aracın satın alındığı 26/08/2013 tarihinden garanti süresi 26/08/2016 tarihinde dolana kadar araç bakım şartlarına ve garanti uygulama şartlarına uyarak aracın bakımlarının yetkili serviste düzenli yapıldığı, servisin … nolu iş emrine göre , dava konusu aracın 39.413 km. De ve 26/01/2015 tarihli bakımda, motorun yenileme işleminin yapıldığı, arızanın üretimden kaynaklandığı ve garanti şartları içerisinde olduğu için , üretici firma tarafından bilabedel karşılandığı, motorun PMC yazılımının güncellendiği, servisin … nolu iş emrine göre dava konusu aracın, 105.004 km. De ve 05/09/2017 tarihli bakımda; Motorun çalışmadığı şikayeti ile servise geldiği, yapılan incelemelerde motorun yatak sardığı yağ pompasından kaynaklı bir arıza olduğundan ve aracın garanti süresi bittiği için ücretli olarak motorun yenilenmesi yapılabileceğinin müşteriye bildirildiğini, motorun yenilenmesinin ücreti mukabilinde yapıldığını, 2.ci motor yenilemedeki arızanın 1.ci motor yenilemedeki arıza (üretimden gelen) ile illiyet bağının olmadığı, farklı bir arıza türü olduğu, servis kayıtlarında dikkat çeken diğer bir hususun ise aracın EGR ve DPF Egzost sistemi parçalarındaki temizlik bakımları ise ; Motorda yakıta bağlı aşırı kurum birikmesi ve bunun yağlama yağına etkisi olup olmayacağıdır. Dizel araçlarda şehir içinde kısa mesafeli çalışan sık sık kontak açıp kapatan araçlarda bu durumun normal olduğunu, çünkü araç uzun mesafeli çalışmadığı için oluşan yakıta bağlı kurum birikmesini atıp temizleyemediği, dolayısıyla bu temizlik işleminin servisler tarafından yapılan rutin bir işlem olduğunu, motorda oluşan bu arızanın, üretimden kaynaklanan bir ayıp olmadığı, kabul edilebilen bir ayıp olduğu ve hayatın normal akışında olan bir arıza olduğu ,” belirtilmiştir.Davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itirazları doğrultusunda Mahkemece, davaya konu aracın inceletilmek suretiyle 3 makine mühendisi öğretim üyesi bilirkişilerden oluşan heyetten rapor alınmasına karar verilmiş, davacı vekilinin davaya konu aracı müvekkilinin satması nedeniyle aracın inceletilmesi ara kararından vazgeçilmesini ve değiştirilen motorun müvekkilinin deposunda muhafaza edildiğini ve bu motorun incelenmek suretiyle rapor düzenlenmesi talebi üzerine COVID-19 nedeniyle keşiflerin yapılamaması sebebiyle davacı tarafça inceletilmek istenilen motora ait parçaların çekilen fotoğrafları ve dosya üzerinde bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi heyet raporunda;”….Bakırköy 6 SHM. Nin 2017/181 D.İş dosyasından alınan tesbit raporunda, motorun pistonlarında ciddi miktarda kurum ve tortu birikintisi olduğu tesbit edilmesine rağmen bunların nedeni üzerinde durulmadığını, bu kurum ve tortunun ancak kullanılan yakıttan ileri gelebileceğinin değerlendirilmediğini, bu kurumun ayrıca aracın motor yağını, dolayısıyla yağ pompasını da bozacağı hususunun dikkate alınmadığını, ayrıca aracın ilk motor rektifiyesinden 2,5 yıl sonra ve 69.500 km. Kat ettikten sonra motor arızası gösterdiği, bu durumda ilk arıza ile ikinci arızanın birbiriyle ilişkisinin olmadığı hususu üzerinde durulmadığını, bu nedenle rapordaki değerlendirmelere itibar edilmediğini, dava konusu araçta meydana gelen arızanın araçta kullanılan yakıtın uygun evsafta olmamasından kaynaklandığı, zira araçta yoğun kurum birikmesi nedeniyle ERG valfinin ve yağ pompasının bozulduğu, yağlama yapamayan motorun yatak sardığı, dolayısıyla bu motor arızasının kulanım hatası kaynaklı oluştuğu, ” kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından delil tesbiti raporunun dosya kapsamına uygun olduğu ileri sürülmüş ise de, H.M.K.nun 403 maddesi gereğince, delil tespiti yokluğunda yapılmış olan karşı tarafın, delil tespitine itiraz edebileceği düzenlenmiş olup delil tespitinin davalıların yokluğunda yapıldığı gibi, davalılar tarafından delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporuna da itiraz edilmiştir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, itiraza uğramış olan delil tespiti raporu ise hükme esas alınamayacaktır. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olup karar vermeye yeterli olduğu, mahkemece gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde,davacı vekilinin, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan teknik bilirkişi heyet raporunda araçtaki arızanın kullanıcı kaynaklı olduğu belirtilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.