Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/409 E. 2023/387 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/409 Esas
KARAR NO: 2023/387 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/574 Esas – 2020/483 Karar
TARİH: 08/0/9/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu ve bu kapsamda davalıya Euro üzerinden çeşitli mallar satıldığını, davalının cari hesap borçlarını faturaların tanzim tarihindeki kur üzerinden ödediğini, ancak borcun ödeme günündeki kur üzerinden yapılması gerektiğini, davalının kur farkı borcu bulunduğunu, bu nedenle 02,01.2018 tarih,35153 sıra no ve 31.471,61 TL bedelli kur farkı faturasının davalı adına düzenlendiğini, bedelin ödenmemesi nedeniyle icra takibi başladığını, fakat davalının takibe kötü niyetli itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir, Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilin davacı ile 2014 yılından itibaren çalışmaya başladığını, 2017 yılına kadar TL bazlı fatura düzenlendiğini ve ödemelerin de TL olarak yapıldığını, davacının 2017 yılından itibaren müvekkilin rızası olmaksızın döviz bazlı fatura düzenlemeye başlaması nedeniyle müvekkilin davacı ile ticari ilişkini kestiğini, taraflar arasında kur farkı konusunu kapsayan bir sözleşme bulunmadığını ve bu nedenle kur farkının istenemeyeceğini, anılan nedenlerle davanın reddine ve davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 08/09/2020 tarih 2019/574 Esas 2020/483 Karar sayılı kararında;” …..Tüm dosya kapsamı ve hükme esas alınmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında mal alım satımına ilişkin ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, iş bu ticari ilişki kapsamında davacı tarafça davalı adına 15 adet dövizli fatura düzenlendiği, davalı tarafın faturaların düzenlendiği tarihteki kur üzerinden ödemelerini yapması üzerine fatura tarihleri ile ödeme tarihleri arasındaki kur değişikliği nedeniyle davacı tarafça kur farkı alacağına ilişkin olarak fatura düzenlenerek icra takibine konu edildiği, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde her ne kadar davacı taraf yevmiye defterleri kapanış tasdiklerinin yapılmaması nedeniyle usulüne uygun olarak tutulmadıkları tespit edilmiş ise de dava konusu alacağa dayanak 15 adet dövizli faturanın davalı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, bu haliyle taraflar arasında yabancı para üzerinden satım akdi kurulduğunun kabulü gerekeceği, TBK’nın 99/2 maddesi gereği taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu anlaşılan akitten kaynaklı borcun ödeme günündeki rayiç üzerinden yapılması gerektiği, her ne kadar davacı tarafça kur farkı açıklamasıyla alacak talebinde bulunulmuşsa da, alacağın asıl kaynağının kesilen faturalara ilişkin Türk Lirası olarak yapılan ödemelerin ödeme tarihindeki yabancı para karşılığının cari hesaptan düşülmesi ile ortaya çıkacak miktara dayalı olduğu, buna göre davalının ödeme yaptığı tarihlerdeki ödenen miktarların yabancı para karşılığı belirlendiğinde takip tarihindeki cari hesap alacağının 7.270,25 Euro olduğu, takibin TL cinsinden başlatıldığı göz önünde bulundurulduğunda TBK 99 maddesi gereği davacının seçimlik hakkını takip tarihindeki Türk Parası yönünden kullanmış olduğunun kabulü gerekeceği, takip tarihindeki Euro kuru esas alınarak yapılan hesaplamada alacağın 33.828,62 TL olarak hesaplandığı ancak takipteki talebin 31.471,61 TL olması nedeniyle iş bu miktarla bağlı kalınarak davanın asıl alacak bakımından kabulüne, takipten önce davalının temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin reddine, alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 31.471,61 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE, -Davalıların itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 31.471,61 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 6.294,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Davacı tarafın müvekkili aleyhine Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı İcra dosyası ile ilamsız takip başlattığını, davacı taraf borcun sebebi olarak … seri numaralı 02/01/2018 tarihli ve 31.471,61 TL’lik kur farkı alacağı içerikli fatura kaydına dayandığını belirttiğini, itiraz neticesinde davacı tarafın itirazın iptali davasını açtığını, davacı tarafın delil olarak ticari defterlerine dayandığını ve bu ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiğini, yerel mahkemenin dosyayı bilirkişi incelemesine gönderdiğini, gelen raporda bilirkişi tarafından, raporun sonuç kısmının bir numaralı paragrafında, davacı tarafın ibraz ettiği 2017-18 yıllarına ait yasal defterlerin TTK’nın 64. maddesinde belirtilen şartları taşımadığını, Vergi Usul Kanunu 174. maddesine göre bilanço kapanış kayıtlarının yapılmadığını, bu nedenle faaliyet sonuçların diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanamadığını, dönem sonları itibarıyla bilançonun çıkarılmadığı, envanter ve değerleme işlemlerinin yapılmamasından dolayı işletmenin aktifinde yer alan davalıya ait 120-Alıcılar hesap bakiyesinin tespit edilemediğini, 2017-18 yıllarına ait yevmiye defteri kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediğini, yer verilen nedenlerle davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığını ve lehe delil olarak ileri sürülemeyeceğini belirttiğini, bilirkişi raporunda bilirkişi, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını belirterek davacı ticari defterlerinin davacı lehine delil oluşturamayacaklarını belirttiğini bu durumda davacı tarafın kur farkı alacağını ispat edemediğini,Bilirkişi raporunun iki numaralı paragrafında, davacı tarafın her ne kadar alacak kalemini kur farkı olarak belirtse de, aradaki ilişkinin kur farkından kaynaklanamayacağını, davacının müvekkili davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 31.471,61 TL isteyebileceğini belirttiğini, bilirkişi raporunun bu kısmına itiraz edilmediğini, müvekkilinin ticari defterlerinin ise usulüne uygun olarak tutulduğunu, müvekkili ticari defterlerine göre müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle bilirkişinin bu tespitine itiraz edildiğini ancak yerel mahkemenin bu itirazı değerlendirmediğini,Dosya kapsamında sunulan Yargıtay 19. Hukuk dairesinin 2015 / 853 E. 2015 / 12740 K. sayılı kararı bulunduğunu, bu karara göre taraflar arasında ancak yazılı sözleşme mevcudiyeti durumunda tarafların birbirlerinden kur farkı alacaklarını talep edebileceklerinin açık olarak belirtildiğini, iş bu davada taraflar arasında yazılı sözleşmenin mevcut olmadığını, davacı tarafın bu anlamda dosyaya herhangi bir yazılı sözleşme ibraz etmediğini, Yargıtay 19. Hukuk dairesinin 2015 / 853 E. 2015 / 12740 K. sayılı kararının dikkate alınmadığını, davacı tarafın faturaları döviz cinsinden keşide etmesi üzerine, müvekkili oluşan borcunu ödeyerek davacı tarafla olan ticari ilişkisini sonlandırdığını, müvekkilinin davacı tarafla olan ticari ilişkisini sonlandırması, döviz cinsi fatura düzeni ile çalışmak istemediği iradesini gösterdiğini, Yerel mahkeme, dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunda belirtilen , davacının davalı taraftan kur farkı alacağı yönü ile değil de, cari hesap anlamında alacağı olduğu tespitini kararına esas aldığını, Dosya içerisinde mevcut dilekçelerde belirtildiği üzere, davacı tarafın müvekkili aleyhine başlattığı, itiraz edilen ilamsız icra takibinde, davacı tarafın borcun sebebi olarak … seri numaralı 02/01/2018 tarihli ve 31.471,61 TL’lik kur farkı alacağı içerikli fatura kaydına dayandığını belirttiğini, davacı tarafın borcun sebebi olarak belirttiği iş bu fatura nedeni ile davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacı icra takibinde ve itirazın iptali davasında cari hesap alacağından bahsetmediğini, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığının da bilirkişi raporunda tespit edildiğini, müvekkilinin usulüne uygun olarak tutulan ticari defterleri içeriğine göre, karşı tarafa herhangi bir cari hesap borcu bulunmadığını, Yerel mahkemenin karar gerekçesinin hukuki olmadığını, bilirkişi raporunu temel alarak kararını oluşturduğunu, bilirkişi raporundaki çelişkilerin giderilmediğini, yerel mahkemenin TBK 99.maddesini gerekçeli kararında vurguladığını ancak dosya içerisine sunulan Yargıtay 19. Hukuk dairesinin 2015 / 853 E. 2015 / 12740 K. sayılı kararı görmezden geldiğini, İleri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kur farkı faturasından kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 035153 seri nolu 02/01/2018 tarihli 31. 471,61 TL. Bedelli fatura alacağından kaynaklı 31.471,61 TL. Asıl alacak, 437,17 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam: 31.908,76 TL. Alacağın tahsili talebiyle 23/02/2018 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalı borçlu vekili 05/03/2018 tarihli dilekçesi ile; borcu ve ferilerini kabul etmediklerini belirterek itiraz ettiği, davacı alacaklı tarafından süresi içerisinde 31.908,76 TL. üzerinden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.İcra takibine dayanak 035153 seri nolu 02/01/2018 tarihli fatura incelendiğinde; Kur farkı açıklaması ile 26.670,86 TL. yekün alacak ve 4.800,00 TL. %18 KDV olmak üzere toplam 31.471, 61 TL. Üzerinden düzenlendiği anlaşılmıştır.Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/17240 Esas- 2018/1950 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır. Dosyada bulunan satış faturasının incelenmesinde döviz karşılığının gösterildiği ve davalının da bu faturaya itiraz etmediği böylece akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğu görülmektedir. Faturalarda belirtilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı kur gözetilerek fatura tarihlerinde ödeme yapılmayıp daha sonra Türk Lirası ile ödeme yapılması durumunda kur farkı istenebilir. Bunun için taraflar arasında bir teamül oluşmasına da gerek bulunmamaktadır.Bu durumda davalı kur farkı alacağından dolayı sorumlu olacaktır.Somut olaya döndüğümüzde, taraflar arasında ticari satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalı adına 15 adet dövizli fatura düzenlendiği, faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, faturada mal bedelinin Euro olarak belirlendiği, gecikmeli olarak TL cinsinden yapılan ödemeler nedeniyle ortaya çıkan kur farkından davalının sorumlu olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece , takip tarihindeki cari hesap alacağının 7.270,25 Euro olduğu, takibin TL cinsinden başlatıldığı göz önünde bulundurulduğunda TBK 99 maddesi gereği davacının seçimlik hakkını takip tarihindeki Türk Parası yönünden kullanmış olduğunun kabulü gerekeceği gerekçesiyle yukarıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davacı alacaklının takip talebinde kur farkı faturasına dayalı olarak icra takibi başlattığı, bu durumda itirazın iptali davalarının takip talebine sıkı sıkıya bağlı olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kur farkı faturasından kaynaklı davacının kdv dahil 25.508,70 TL. Alacaklı olduğu belirtilmiş olup bu durumda mahkemece davacının kur farkı faturasından kaynaklı 25.508,70 TL. Alacaklı olduğu gözetilerek bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle kısmen kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2020 tarih ve 2019/574 Esas – 2020/483 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 25.508,70 TL. asıl alacak yönünden iptaline, takibin 25.508,70 TL. Asıl alacak üzerinden takip talebindeki şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin REDDİNE, 2-Davaya konu alacak faturadan kaynaklı olup likit, belirlenebilir nitelikte olduğundan kabul edilen 25.508,70 TL. asıl alacağın %20 oranında olmak üzere 5.101,74‬ TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,3-Dosya kapsamı itibariyle davacının kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu tesbit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından , ret edilen miktar yönünden davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 4-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.742,50 TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 385,39 TL. harcın mahsubu ile bakiye 1.357,11‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan toplam 436,19 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 1.904,00 TL bilirkişi ücreti ile 126,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam: 2.030‬,00 TL yargılama giderinin davanın kabul/ ret oranına göre hesap ve takdir edilen 1.624‬,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 70,00 TL yargılama giderinin davanın kabul/ ret oranına göre hesap ve takdir edilen 14,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 9-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 6.400,06 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, 10- Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 537,45‬ TL (54,40 TL+483,05 TL) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 12-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 43,00 TL posta gideri olmak üzere toplam: 191,6 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.