Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/402 E. 2023/481 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/402 Esas
KARAR NO: 2023/481 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/199 Esas – 2020/748 Karar
TARİHİ: 07/12/2020
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı bankanın İstanbul ili Bayrampaşa şubesinden ticari kredi kullandığını ve krediyi kullanma esnasında kendisine ait taşınmazına tesis edilecek ipotek işlemine muvafakat etmek suretiyle konutunu teminat olarak gösterdiğini, kredi taksitlerini vadesinde gecikmeksizin bir süre ödeyen davacının kredi için yapılandırma yoluna gittiğini, yapılandırma esnasında da davacının emekli maaş hesabına bloke konulması yönünde davalı banka şubesi tarafından işlem yapıldığını, davalı banka tarafından hukuka aykırı şekilde, sözleşme özgürlüğü ve kanunun emredici hükümlerine aykırı şekilde sözleşme yapılmak suretiyle davacının mağdur edildiğini, kredi taksitlendirmesinde vadesi geldiğinde ödemenin geciktiği her durumda davalı banka şubesinin davacının emekli maaşındaki bloke sebebiyle bu maaş hesabından ödeme almaya başladığını, davacıya ait gayrimenkulde ipotek işlemi tesis edilmesine rağmen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna değil davacının emekli maaş hesabındaki bloke ile alacağın tahsili yoluna gidildiğini, davacının emekli maaş hesabına konulan bloke hukuka aykırı olup konulan bu bloke ve hukuka aykırı yapılan sözleşmede yer alan hususların genel işlem şartlarına göre yazılmamış olup sözleşme özgürlüğü ve kanununu emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle davacının emekli maaş hesabındaki blokenin ve davacının bu yönde vermiş olduğu muvafakatin kaldırılması gerektiğini, her ne kadar sözleşme imzalanırken davacıdan bu yönde imza alınmış olsa da devir ve temlik yasağı gereğince emekli maaşına bloke uygulanmasının yasal düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 93.maddesi ile İcra İflas Kanununun 83.maddeleri uyarınca davacının emekli maaş hesabına konulması mümkün olmayıp hacizden önceki dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilemeyeceği hakkında alacaklı banka ile yapılan anlaşma da geçerli olmayıp, davacının emekli maaş hesabı üzerinde haciz bulunmasa da davalı bankanın bu maaş hesabı üzerinde bloke uygulamış olmasının da haciz sonuçlarını doğuracak nitelikte olduğundan ilgili maaş hesabı üzerinden blokenin kaldırılmasını talep etme zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle öncelikle dava sonuçlanıncaya kadar davacının emekli maaş hesabına konulan blokenin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile blokenin dava tarihi itibarı ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, 03/02/2020 tarihli Eyüpsultan …Noterliği tarafından … yevmiye sayılı ihbarname, 26/03/2019 tarihli taahhütname ve virman tahsil talimatı ile Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacaklarını tahsil etme yetkisinin davacı tarafından davalı bankaya verildiğini, emekli maaşına bir haciz ya da bloke konulmasının söz konusu olmadığını, yapılan işlemin tahsil yetkisinin devri olduğunu, bu yüzden ortada hukuka aykırılık olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/12/2020 tarih 2020/199 Esas – 2020/748 Karar sayılı kararında; “Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. Davalı tarafça davacıya ait banka kredi dosyası, Bireysel Hizmet Sözleşmesi ve Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi onaylı suretleri dosyaya ibraz edilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında kredi sözleşmesinin kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı bankanın taraflar arasındaki sözleşme hükümleri kapsamında davalının ödemediği kredi borcu nedeniyle uygulamış olduğu bloke işleminin yerinde olup olmadığı hususundadır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmenin 9.3.maddesi, bankanın rehin, hapis ve mahsup hakkını düzenlemiştir. Davacının kullanmış olduğu kredi sebebi ile sözleşmenin 9.3.maddesi kapsamında bankaya hesaptan tahsilat yetkisi verdiği keza 26.03.2019 tarihinde de SGK’ndan olan gelir/aylık alacaklarının banka tarafından tahsiline yönelik ek taahhütname ve virman tahsil talimatı verdiği anlaşılmıştır. 5510 Sayılı Kanunun 93.maddesi hükmünün sözleşme ile aksinin kararlaştırılması mümkündür. Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 18/11/2016 tarih ve 2016/1992 esas 2016/14421 karar sayılı ilamı, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 13/12/2016 tarih 2016/1641 esas, 2016/15744 karar sayılı ilamın, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 09/06/2016 tarih 2016/306 esas 2016/14814 karar sayılı ilamı gözönünde bulundurulduğunda davacı kredi borçlusunun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşme hükümlerine göre davalı bankaya hesaptan tahsilat yetkisi vermesi nedeniyle bankanın bu yetkiye dayanarak yapmış olduğu bloke işlemi yerindedir. Yargıtay uygulamaları da bu doğrultudadır. Zira banka kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunu ödeyebileceği güvencesi ile kredi vermiştir. Sözleşmeye bağlılık ahde vefa ilkesi çerçevesinde bankanın yapmış olduğu işlem yerindedir. Davacının kredi çekerken emekli maaşından kesinti yapılmasını kabul edip daha sonradan buna itiraz etmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır ve bu husus yasalar tarafından korunmamaktadır. (Emsal için bkz İstanbul BAM 19 HD 2017/929 E, 2017/1148 K sayılı kararı). Bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkilinin, davalı bankanın İstanbul ili Bayrampaşa şubesinden ticari kredi kullandığını ve bu ticari krediyi kullanma esnasında kendisine ait taşınmazına tesis edilecek ipotek işlemine muvafakat etmek suretiyle konutunu teminat olarak gösterdiğini ve ilgili ticari kredinin kendisine kullandırıldığını, Kredi taksitlerini vadesinde gecikmeksizin bir süre ödeyen müvekkilin iş bu kredisi için yapılandırma yoluna gittiğini, yapılandırma esnasında da müvekkilinin emekli maaş hesabına bloke konulması yönünde davalı banka şubesi tarafından işlem yapıldığını, Davalı banka tarafından hukuka aykırı şekilde, sözleşme özgürlüğü ve kanunun emredici hükümlerine aykırı şekilde sözleşme yapılmak suretiyle müvekkilinin mağdur edildiğini, Kredi taksitlendirmesinde vadesi geldiğinde ödemenin geciktiği her durumda davalı banka şubesinin, müvekkilinin emekli maaşındaki bloke sebebiyle bu maaş hesabından ödeme almaya başladığını, Davalı banka ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gitmeden önce müvekkilinin emekli maaşından tahsil yoluna gittiğini, Davalı banka şubesinin müvekkile ait gayrimenkulde (konut) ipotek işlemi tesis etmesine rağmen ipoteğin paraya çevrilmesi yolunu değil müvekkilinin emekli maaş hesabındaki bloke ile alacağını tahsil yoluna gittiğini, bu hususun İİK’nun 45 maddesine aykırı olduğunu, Davalı banka tarafından müvekkiline ait emekli maaş hesabına konulan blokenin hukuka aykırı olduğunu; konulan bu bloke ve hukuka aykırı yapılan sözleşmede yer alan hususların genel işlem şartlarına göre yazılmamış olduğunu, sözleşme özgürlüğü ve kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle müvekkilinin emekli maaş hesabındaki blokenin ve müvekkilinin bu yönde vermiş olduğu muvafakatin kaldırılmasının gerektiğini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93.maddesi ile emekli maaşının devir ve temlik edilemeyeceği açıkça ortaya konulmuş olup her ne kadar sözleşme imzalanırken emekli müvekkilden bu yönde imza alınmış olsa da devir ve temlik yasağı gereğince emekli maaşına bloke uygulanmasının yasal düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini, Yine aynı şekilde İcra İflas Kanunu’nun 83.maddesi uyarınca da cebri icra yolu ile yapılan hacizde dahi emekli maaşından yapılacak olan kesinti, borçlu ve ailesinin geçimleri için lüzumlu olan kısım düşüldükten sonra ve maaşın 1/4 inden aşağı olmayacak şekilde belirlendiğini, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93.maddesi ile İcra İflas Kanununun 83.maddeleri uyarınca müvekkilinin emekli maaş hesabına bloke konulmasının mümkün olmayıp, hacizden önceki dönemde haczi caiz olmayan bir malın haczedilemeyeceği hakkında alacaklı banka ile yapılan anlaşmanın da geçerli olmayıp, müvekkilinin emekli maaş hesabı üzerinde haciz bulunmasa da davalı bankanın bu maaş hesabı üzerinde bloke uygulamış olmasının da haciz sonuçlarını doğuracak nitelikte olduğundan ilgili maaş hesabı üzerinden blokenin kaldırılmasının gerektiğini, T.C YARGITAY 11.Hukuk Dairesinin 2016/ 9590 Esas, 2018 / 2513 Karar sayılı, 09.04.2018 tarihli ilamının da bu yönde olduğunu, Müvekkilinin muvafakatinin hukuka uygun bir şekilde alınmadığını; davalı banka çalışanları tarafından gerek davaya konu kredi sözleşmesinin imzalanması esnasında gerekse de emekli maaşına haciz konulması için alınan yazılı muvafakat esnasında müvekkilinin yeterince bilgilendirilmediğini ve aydınlatılmadığını, Davalı tarafın banka olduğu da göz önünde bulundurulduğunda vatandaşın emekli maaşına haciz konulmasına ilişkin alınan muvafakat esnasında banka çalışanlarının vatandaşları bilgilendirmesi ve aydınlatılmasının hakkaniyet ilkesi gereğince zorunluluk arz etmekte olduğunu; konuya ilişkin banka çalışanlarının tanık sıfatıyla mahkemece dinlenilmesi taleplerinin olduğunu, Tedbir taleplerine ilişkin ise, dava sonuçlanıncaya kadar müvekkilinin daha fazla zarar görmesinin önüne geçebilmek adına, … Bankası A.Ş.’nin Bayrampaşa şubesinden kullanmış olduğu krediye istinaden emekli maaşına uygulanan blokenin dava sonuçlanıncaya kadar kaldırılması için dairemiz tarafından işin esasına girmeden önce İhtiyati Tedbir kararı verilerek bloke işlemin duruldurulmasını talep ettiğini, İleri sürerek, yukarıda açıklanan ve mahkemece re’sen görülecek hususlarla; tedbir taleplerinin kabulüne, istinaf başvurularının kabulüne, T.C. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/199 Esas ve 2020/748 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davalarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının davalı banka nezdindeki maaş hesabına konulduğu iddia olunan blokenin kaldırılması istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı tarafından, davalı bankadan kullanılan taksitli ticari kredinin yapılandırıldığı, yapılandırma esnasında, davacının davalı banka nezdindeki SGK emekli aylıklarının yattığı hesaptan tahsili taahhüdü alındığı, bu taahhüdün genel işlem şartı mahiyetinde olduğu, bankanın kredi ipotekle temin edilmesine rağmen önce rehne müracaat etmeyerek, davacının emekli maaş hesabına bloke koyduğu ve buradan tahsilat yaptığı ileri sürülerek, blokenin kaldırılması talep edilmiştir. Davalı banka tarafından, davacı maaş hesabına haciz yahut bloke işlemi uygulanmadığı, 26/03/2019 tarihli virman tahsil taahhütnamesine istinaden kredi alacağının tahsil edildiği savunulmuştur. İİK’nun 83/a maddesindeki “İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.” hükmüne konu mal ve haklardan biri de 5510 Sayılı Kanun’un 93/1 maddesinde düzenlenen ve bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödeneklerdir. Anılan hükme göre; sigortalıların Kurum nezdindeki emekli aylıkları devir ve temlik edilemeyeceği gibi, bu aylıklar, 5510 Sayılı Kanunun 88 maddesinde sayılan SGK alacakları nafaka borçları dışında haczedilemez. Haczi yasaklanan emekli aylığının haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir. Hükümde yer alan muvafakat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/(19)11-365 esas, 2021/1661 karar sayılı, 14/12/2021 tarihli ilamında da belirtildiği üzere; icra takibinin kesinleşmesinden sonraki aşamayla ilgili olup kıyas yoluyla takip ve haciz öncesi dönemdeki sözleşmelerle borçlunun emekli maaşına kredilerin ödenmesi amacıyla bloke konulmasına veya kesinti yapılmasına yönelik verdiği muvafakatlere uygulanamayacaktır( bkz. benzer nitelikteki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.06.2021 tarihli ve 2017/(13)3-1980 E., 2021/829 K. sayılı kararı).İlk derece mahkemesi tarafından, taraflar arasındaki 03/07/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi, 05/01/2016 tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesi, gks kapsamında davacıya 26/03/2019 tarihinde kullandırılan taksitli ticari krediye ilişkin ödeme planı, 26/03/2019 tarihli ek taahhütname ve virman tahsil talimatı, kat ihtarı ve tebliğ şerhi örnekleri dosya arasına alınmış ise de, davacı maaş ve kredi hesaplarına ilişkin hesap hareketleri celbedilmemiş, banka tarafından davacı hesabına, hesapta işlem yapılmasını engeller şekilde bloke uygulanıp uygulanmadığı hususunda banka defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmamıştır. Şu halde mahkemece davalı bankadan davacının kredi ve maaş hesabına ilişkin hesap hareketleri celbedilerek, davalı banka defter ve kayıtları üzerinde bankacı bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması, davalı banka tarafından davacı maaş hesabına bloke konulup konulmadığı hususunda denetime açık rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olmuş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.19/03/2023
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2020 tarih ve 2020/199 Esas – 2020/748 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.