Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/4 E. 2023/561 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/4 Esas
KARAR NO: 2023/561 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI: 2019/386 Esas – 2020/285 Karar
TARİHİ: 03/07/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin yapı malzemesi ithalatı ihracatını ve malların uluslararası düzeyde satımını yapmakta olduğunu ve şahıslara danışmanlık ve aracılık hizmeti verdiğini, müvekkili şirket tarafından davalıya çeşitli ürün satışları yapıldığını, davalı şirket tarafından itirazda bulunulmayan faturaların kesinleştiğini ve davalının … Ltd. Şti. den C/H alacağına mahsuben 16.949,85 TL meblağı müvekkili şirkete ödemesi talimatı verdiğini, bu talimatın davalı şirketin alacağın varlığını ikrar ettiğini gösterdiğini, ancak bakiye borcun ödenmesine ilişkin yapılan yazılı ve sözlü taleplere rağmen ödemede bulunmadığını, bu nedenlerle İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin 24.11.2017 tarihinde borca, icra dairesinin yetkisine, dayanak sözleşmeye, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, takibin durduğunu fakat itirazların mesnetsiz, haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinden takibe konu alacağın istenemeyeceğini, borcu dış üstlenmesi sebebi ile artık borçlunun …Tic. Ltd. Şti. olduğunu, borcun dış yüklemesinin gerçekleşmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesinin yeterli olacağını, geçerliliği için herhangi bir şekil şartına gerek olmadığını, bu sebeple nakil alan üçüncü kişinin icabının alacaklı tarafından kabul edilmesi ile borcun nakli sözleşmesinin kurulduğunu, borcu üstlenen kişi alacaklı ile borcun dış yüklenmesini yaptığı anda artık borçlunun asıl borçtan kurtulduğunu, bu nedenlerle borcun dış yüklenilmesi sözleşmesinin kurulmasından sonra alacaklının alacağını ancak borcu yüklenen üçüncü kişiden isteyebileceğini, borcu nakleden asıl borçludan isteyemeyeceğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 03/07/2020 tarih ve 2019/386 Esas – 2020/285 Karar sayılı kararı ile; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte davacının kendi defterlerinde 16.949,85 TL alacaklı olduğu, davalının da kendi defterlerinde davacıya 16.949,85 TL borçlu durumda olduğu, davalı vekilince arabuluculuk tutanağında borca konu malların teslim eidlmediği ifade edilmiş ise de cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve malların alındığınının kabul edildiği, vergi dairesinden gelen taraf BA/BS formlarının bu hususu teyit ettiği, davalının kendi defterlerinde dava konusu bakiyeye ait faturaların kayıtlı olduğu böylece göre davacının MK.md 6 gereği teslim edimini yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı savunmasında, borcun dava dışı 3. Şahıs tarafından üstlenildiği, böylece kendilerinin borçtan sorumlu olmadığı ifade edilmiş ise de geçerli bir borcun üstlenilmesinden ve davalı taraf yönünden borcun itfasından söz etmek mümkün değildir. 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’muzun dış üstlenmeyi düzenleyen 196. Maddesine göre “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. İç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi, dış üstlenme sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir. Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir. Alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza gösterirse, borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır.” Yukarıda belirtildiği üzere davalı tarafça iddia edilen dış üstlenme ancak borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. Davalı tarafça böyle bir sözleşmenin varlığı iddia edilmekte ise de, bu husus davacı tarafça kabul edilmemektedir. Davalı tarafın dayandığı ve dosya içerisinde bulunan 12/12/2018 tarihli belgede dava dışı 3. dişiden anılan miktardaki borcun davacı şirkete ödenmesi yönündeki ibarelerin BK 196 anlamında borcun dış üstlenilmesi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kanunun 555. maddesi havaleyi düzenlemektedir. Buna göre havale, havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir mislî eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlemdir. Devam eden 556. maddeye göre Havale, havale edenin havale alıcısına olan borcunun ifası amacıyla yapılıyorsa, bu borç ancak havale ödeyicisinin borcu ifa etmesiyle sona erer.Yukarıda belirtilen belgenin BK anlamında bir havaleye işaret ettiği, taraflar arasındaki ilişkinin havale niteliğinde olduğu anlaşılmakla, dava dışı 3. Şahıs tarafından borcun ödenmediği tarafların ticari defterlerin incelemesi ile ortaya konulmakla borcun itfasından söz etmek mümkün değildir. Hal böyle iken davalının likit ve muaccel bir alacağa haksız olarak itiraz ettiği ticari defterlerden de açıkça anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; yerel Mahkemede itirazın iptali davasında borcun dava dışı 3. şahıs tarafından üstlenildiği, böylece borçtan sorumlu olmadıkları savunmaları dinlenilmeyerek davanın kabulüne karar verildiğini, oysa cevap layihalarında “Borcun dış yüklenilmesinin gerçekleşmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi yeterli olup, geçerliliği için herhangi bir şekil şartına gerek yoktur. Şu halde, borcu nakil alan üçüncü kişinin icabının alacaklı tarafından kabul edilmesiyle borcun nakli sözleşmesi kurulur. Alacaklının kabulü açıkça olabileceği gibi zımni de olabilir. Borcun yüklenilmesi, borç ilişkisinde taraf değişimine yol açan hukuksal bir kurumdur. Borcun yüklenilmesinde, borç ilişkisinin konusu değişmediği halde, taraflarında bir değişim meydana gelmektedir. Borcu üstlenen kişi, alacaklı ile borcun dış yüklenmesini yaptığı anda, artık asıl borçlu borçtan kurtulur, onun yerini borcu yüklenen kişi alır. Buna göre, borcu üstlenen kişi borçluya karşı borcun iç yüklenilmesi anlaşmasından doğan edimini, alacaklı ile borcun dış yüklenilmesi anlaşmasını yaptığı anda ifa etmiş olur. Bu itibarla, borcun dış yüklenilmesi sözleşmesinin kurulmasından sonra alacaklı alacağını ancak, borcu yüklenen üçüncü kişiden isteyebilir, borcu nakleden asıl borçludan isteyemez” şeklinde beyanlarını belirtmiş olduklarını, dolayısı ile müvekkilinin takibe itiraz etmesinin kaçınılmaz olduğunu, kaldı ki kendilerine teslimi yapılmış bir malın da söz konusu olmadığını, yine cevap dilekçelerinde malın teslim edildiğini, işin görüldüğünü, diğer bir menfaatin sağlandığını ispat yükünün, bu hususları iddia eden konumundaki faturayı düzenleyip gönderen taraf üzerinde olduğunu belirtmiş olduklarını, delilleri arasında sundukları yazışmalardan ve ticaret sicil gazetesinden görüleceği üzere davacı ortaklarından …’ın … Tic. Ltd Şti’nden 16.949,85 TL tutarı … İnşaat Ltd. Şti.’ne ödemesine yönelik yazının orjinalini paranın ödenmesi üzerine … Rek. Tic. Ltd Şti’ne verilmek üzere müvekkilinden istediğini, öneri ve kabulün gerçekleştiğini beyanla yerel Mahkemenin 03/07/2020 tarih ve 2019/386 Esas – 2020/285 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 16.949,85 TL cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafın süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı üzerine takip durmuş, somut dava ile davacı itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf borcun dava dışı … Ticaret Limited Şirketi tarafından üstlenildiğini, kendisinden talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, taraflar arasında yapı malzemeleri alım satımına dair ticari ilişkinin bulunduğu, her iki tarafın usulüne uygun şekilde tutulmuş ticari defter kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 16.949,85 TL bakiye cari hesap alacağının bulunduğu, davalı tarafından cevap dilekçesinde borcun kabul edildiği ancak dava dışı … Ticaret Limited Şirketi tarafından üstlenildiğinin iddia edildiği, borcun dış üstlenilmesi iddiası kapsamında sunulan belgenin davalı tarafından dava dışı … Ticaret Limited Şirketi’ne gönderilen ve kendisinin adı geçen şirketten olan aynı tutardaki alacağının davacıya ödenmesi talebini içerir belge olduğu, söz konusu belgede davacının ve dava dışı şirketin beyanının bulunmadığı, Mahkemece de belirtildiği üzere TBK’nın 196. maddesinde düzenlendiği şekilde borcun dış üstenilmesinden bahsedilemeyeceği, dava dışı şirket tarafından yapılmış bir ödeme de olmadığı, davalının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.157,84 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 289,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 868,34 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.