Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/393 E. 2023/441 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/393 Esas
KARAR NO: 2023/441 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/739 Esas – 2019/736 Karar
TARİHİ: 24/10/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin yayıncılık ve e-ticaret sektörlerinde internet üzerinden tüzel kişilere kitap dağıtımı faaliyeti yapmak suretiyle hizmet verdiğini ve bu şekilde gelir elde ettiğini, müvekkili ile davalı borçlu arasındac01.07.2017 tarihinde “Satış Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin konusunun; … tarafından, sözleşme ekinde yer alan sipariş-teklif formunda belirtilen özellik ve vasıfları taşıması kaydı ile, belirtilen sayıdaki eğitim yayınlarının davalıya teslimi ile taraflar arasında kararlaştırılan yayın bedellerinin davalı borçlu tarafından …’ya ödenmesi veya ödenmesinin vaat edilmesi olduğunu, işbu sözleşmeye konu hizmet dışında taraflar arasında aynı tarihte, “Elleçleme, Depolama ve ‘Taşıma Sözleşmesi’nin de akdedildiğini, işbu sözleşmenin konusunun; öğrenci kitaplarının müvekkili şirketin İstanbul’da bulunan operasyon merkezinde depolanması, set oluşturmak gibi katma değerli hizmetlerin verilmesi ve setlerin bu operasyon merkezinden kargoyla, davalının Türkiye genelinde bulunan müşterilerine, iş bu sözleşmede yer alan şart ve sorumlulukların taraflarca eksiksiz olarak yerine getirilmesi kaydı ile söz verilen zaman içinde, eksiksiz, doğru ve paketlendiği niteliklerde taşınarak teslim edilmesi olduğunu, satış sözleşmesinin yüklemiş olduğu sorumlulukların, taraflarınca yerine getirildiğini ve iş bu sözleşmeye istinaden müvekkili ve davalı-borçlunun birbirlerinden herhangi bir talep haklarının kalmadığını, ancak müvekkilince eksiksiz olarak yerine getirilen elleçleme, depolama ve dağıtım hizmet bedellerine ilişkin 30.09.2017-31.10.2017-21.11.2017- 15.12.2017 ve 29.01.2018 tarihlerinde düzenlenen 43 adet fatura bedeli davalıya tebliğ edildiği halde ödemenin bu güne dek gerçekleşmediğini, sözleşmenin 3.9. maddesine göre, faturaların tebliği veya ibrazından itibaren otuz gün içinde fatura bedellerinin ödeneceğinin hüküm altına alındığını, ancak taraflarca sözleşmede belirtilen iş bu sürenin geçmiş olmasına rağmen, davalı yanca bir ödeme gerçekleşmediğini, tarafların yıllardır süre gelen ticari ilişkilerinin zedelenmemesi adına haricen borçlu şirket ile yapılan görüşmelerden de bir sonuç alınamadığını, ödemenin gerçekleşmemesi üzerine ise müvekkilince, fatura bedellerinin tahsili amacıyla 29.06.2018 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin, davalı-borçluya 02.07.2018 tarihinde teslim edildiğini ve 05.07.2018 tarihinde de borca ilişkin yapılan kısmi itiraz nedeniyle takibin durduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin açılış tarihinin 29.06.2018 olduğunu, takibin başlatılması akabinde 30.06.2018 tarihinde davalı-borçlunun temel fatura senaryolu, 1.499.637,71 TL bedelli iade faturasının 03.07.2018 tarihinde e-fatura sistemine kaydedilmiş olduğunu, faturanın iade gerekçesi olarak, taraflar arasında düzenlenen “Elleçleme, Depolama, ve Taşıma Sözleşmesi”nin 3.6. maddesine uygun davranılmadığının gösterildiğini, söz konusu madde hükmünün “…, sözleşme konusu işin usulüne uygun olarak yürütüldüğünün denetimi, stok sayımı ve diğer talepleri için … Koleji’nin talep edeceği stok ve envanter ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi, depo alanına erişime izin verecektir. Sayım sonunda “+ ” stok ve stok toplam ürün bedeli farkın göre sonuç “ ise … Koleji tarafından ” bedel kadar … Koleji hin alım faturası üzerinden … ‘ya fatura edilir. Ürün bedeli “+ ” fark verirse fatura kesilmez, iki sonuç için stoklar düzeltilerek operasyona devam edilir. Belirlenen sayım zamanı, … Koleji ve … arasında mutabık kalınan süre kadar operasyon durdurulacaktır.” şeklinde ifade edildiğini, ancak davalı her ne kadar iade faturaları için “Elleçleme, Depolama ve ‘Faşıma Sözleşmesi” 3.6. maddesine atıf yapmış ise de, iade faturaların, taraflar arasında akdedilen diğer sözleşme olan satış sözleşmesi’ne istinaden kesildiğini, iade faturasının tanziminin öncesinde geçerli bir ticari ilişkiye ve buna dayanak faturaya bağlı olduğunu, iade faturasında iade edilen malın ve mala ilişkin birim fiyatının, satıcının tanzim ve alıcıya teslim ettiği faturada belirtilen mal ve birim fiyatlarıyla aynı olması gerektiğini, zira iade faturasının ancak sözleşme konusu ile ilgili düzenlenebileceğini, ancak davalı-borçlunun iade faturasının “elleçleme, depolama ve taşıma sözleşmesi” ile değil de “satış sözleşmese” ile ilgili olduğunu ve sözleşmede belirlenen birim fiyatları ile iade faturalarında yer alan birim fiyatların birbirinden tamamen farklı olduğunu, böyle bir durumda da iadeden bahsedilmeyecek olup iş bu davanın konusunu oluşturmayacağını, dolayısıyla kesilen faturaların hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığını, kaldı ki, iadesi yapılan faturalar dava konusu iddia edilen sözleşmeye istinaden kesilmiş olsaydı dahi bir sonuç doğurmayacağını, zira sözleşmeye konu öğrenci kitaplarının tesliminin yapıldığının teslim belgeleri ile sabit olduğunu, var olmayan ve satışı yapılmayan öğrenci kitaplarına istinaden teslimin yapılamayacağı da sabit olduğu üzere, davalının iş bu iddiasının dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirkete iade edilmiş olan faturaların, Beyoğlu … Noterliğinin 06.07.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tekrar davalı yana iade edildiğini, TTK 21 md kapsamında davalının iade işleminin yerinde olmadığını beyanla davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının haksız, mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla açmış olduğu davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin verdiği eğitim öğretim hizmetini daha ileriye taşımak ve eğitim sistemini geliştirmek, kurumsal bir şekilde ilerleyebilmek için birçok firma ile sözleşme akdetmekte ve yapılan sözleşmeler kapsamında hizmet almakta olduğunu, davacı ile müvekkili arasında akdedilmiş olan 01.07.2017 tarihli “Satış Sözleşmesi” ve “Elleçleme, Depolama ve Taşıma Sözleşmesi” nin de bu kapsamda yapılan sözleşmeler arasında yer aldığını, imza edilen, Elleçleme, Depolama ve Taşıma Sözlcşmesi’nin konusunun, … tarafından … Koleji öğrenci kitaplarının …’nm İstanbul’da bulunan operasyon merkezinde depolanması, set oluşturmak gibi katma değerli hizmetlerin verilmesi ve setlerin bu operasyon merkezinden kargoyla … Koleji’nin Türkiye genelinde bulunan müşterilerine işbu sözleşmede yer alan şartlarının ve sorumlulukların taraflarca eksiksiz olarak yerine getirilmesi kaydı ile söz verilen zaman içinde, eksiksiz, doğru ve paketlendiği niteliklerde taşınarak teslim edilmesi olduğunu, sözleşme hükümleri iki tarafa yükümlülükler yüklemiş olmakla müvekkilinin üzerine düşen tüm sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirmiş olduğunu, bu nedenle aleyhe iddiaları ve gerçeği yansıtmayan belgeleri kabul etmediklerini ve haksız ve dayanaksız açılan davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine davacının sözleşme yükümlülüklerini tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, zira taşıması yapılan ürünlerin kimi zaman eksik şekilde teslim edilmiş, kimi zaman kaybolmuş ve kimi zaman da yırtılmış ve zarar görmüş şekilde teslim edilmiş olduğunu, esasen gerek müvekkili şirketin bizzat mail adreslerine, gerekse şikayetvar.com isimli siteye yapılan şikayetlerden aşağıda verilen örnekler incelendiğinde davacının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğu ve gerçeği yansıtmadığının anlaşılabileceğini, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı ortaya çıkan bu şikâyetlerin müvekkili tarafından emek kitap ile yetkilisi …’a ve …’a yazılı olarak mail aracılığı ile bildirilmiş olduğunu, ancak davacı firma tarafından sözleşmeye aykırı davranışları önleme konusunda herhangi bir önlem alınmadığını, sorunun giderilmesine çalışılmamış, öğrenci ve velilerin zararı karşılanmamış olup, bu süreçte davacının kusuru nedeniyle, müvekkili şirketin ismi kötü hizmet algısıyla şikâyetlere konu olduğundan, eğitim sektöründe öncü olan müvekkili şirketin ticari itibarının da sarsılmış olduğunu, hata ya da başka sorunlar çıkması halinde bunun davacı firmadan tahsil edilmesi amaçları olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak, düzenlenen faturalara itiraz edilmemiş ancak eksikliklerin tespiti sonrasında 3.6 maddeye uygun olarak alacak faturası tanzim edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin düzenlediği 1.499.618,67 TL tutarlı fatura kadar alacaklı ve davacıya borçlu olmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 24/10/2019 tarih ve 2018/739 Esas 2019/736 Karar sayılı kararında; “…Dosya kapsamı itibariyle, mezkur icra dosyası, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ve ayrılmaz parçası olan ekleri, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme (davalı taraf defterleri ibraz etmemiştir) neticesinde tanzim edilen bilirkişi raporu ve dosyada mübrez tüm belgeler üzerinde yapılan değerlendirme ve tartışma neticesinde; yukarıda bahsedilen olgular kapsamında davalı yanca, icra takibine konu edilen alacak miktarınca davacı adına iade faturası düzenlendiği, verilen hizmetin gereği gibi verilmediği, davacı- alacaklının bu bedel için edimini gereği gibi ifa etmediği belirtilmiş ve bu kapsamda itirazın yapıldığı savunulmuş ise de; bilirkişi raporunda, davalı vekilince belirtilen mezkur iade faturasından önce, en son iade mahiyetindeki faturanın 10/01/2018 tarihinde düzenlendiği, takibe konu edilen faturalara istinaden kesilen iade faturasının takip tarihinden 1 gün sonra ve yaklaşık olarak faturaların tanziminden 8 ay gibi bir süreden sonra kesildiği anlaşılmıştır. Davacı kayıtlarının usulüne uygun tutulması ve davalı yanca davacı kayıtlarının aksini ispat hakkı kapsamında defter ibrazında bulunulmaması sebebiyle davacı ticari defter ve kayıtlarının davacının lehine delil vasfına haiz olduğu kabul edilmiştir. Bilindiği üzere kanun koyucu Türk Ticaret Kanununun 23. Maddesinde 8 gün içerisinde faturaya itiraz edilmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Öncelikle tanzim edilen faturalara davalı tarafından 8 gün içerisinde itiraz edilmemesi ve 8 ay sonrasında iade faturası kesilmesi bu kapsamda değerlendirildiğinde, davacı tarafından sözleşme kapsamındaki edimin gereği gibi yerine getirildiğine karine teşkil etmektedir. Davalı tarafından kanunda belirtilen 8 günlük süre içerisinde itiraz işleminin yapılamaması ve iade faturasının kesilemediğine ilişkin olarak, “verilen hizmetin bu kadar kısa sürede kontrol edilip gerekli itirazi işlemlerin yapılamadığı, davacı hizmetinin gereği gibi yerine getirilmediği” savunması kapsamında yapılan değerlendirmede; kanunun koyduğu 8 günlük sınır bir an için aşılsa ve davalının bu savunması dikkate alınmış olsa dahi; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının vermiş olduğu hizmetin, davalı- borçlu şirketin okulları için genel olarak kitap satış ve dağıtımı olduğu dikkate alındığında; bir dönemlik eğitim- öğretim süresi sınırlarında; fatura iadesinin 8 aylık gibi bir sürede yapılmış olması karşısında, davalının satış ve dağıtımını yaptığı kitapların ve bu doğrultuda davacının davalıya verdiği hizmetin tetkiki, tekraren; “bir dönemlik eğitim- öğretim süresi” dikkate alındığında; uzunca bir süredir. Nitekim, verilen hizmetin bu denli sürede kontrol ve tetkiki hizmetten faydalanan öğrenciler için mağduriyet doğuracağı, nitekim davalının kazanç elde ettiği bu işin sekteye uğrayacağı ve bu denli bir sürede ayrıca icra takibinden 1 gün sonra iade faturasının kesilmesinin iyi niyetli olmadığı, bir başka açıdan; uygulamada, salt 8 günlük süre içerisinde faturaya itiraz edilmemiş olması “tek başına” verilen hizmet gereğinin yerine tam anlamıyla getirilmiş olduğu anlamına gelmese dahi; davalının itibar edilmeyen savunması haricinde davacının hizmeti gereği gibi sunmadığına ilişkin olarak somut deliller sunmamış olması, satış tarihi ile takip tarihine kadar geçen süre ve iade faturasının takip sonrasında tanzim edilmiş olması karşısında davalı tarafın bu yöne ilişkin savunmalarına; öncelikle kanun koyucunun sınırını çizdiği süre ve gerekirse yapılan değerlendirmelerle itibar edilmemiştir. Netice itibariyle davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmış, öte yandan alacağın likit ve itirazın haksız olması karşısında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilerek yargılama sonuçlandırılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında 2 adet sözleşme akdedildiğini, davacı tarafından sözleşmede bulunan yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, Mahkemece bu husus dikkate alınmadan hatalı karar tesis edildiğini, davacı ile müvekkili arasında 01.07.2017 tarihli “Satış Sözleşmesi” ve “Elleçleme Depolama ve Taşıma Sözleşmesi” akdedildiğini, imza edilen Elleçleme, Depolama ve Taşıma Sözleşmesi’nin konusunun; … tarafından … Koleji öğrenci kitaplarının …’nın İstanbul’da bulunan operasyon merkezinde depolanması, set oluşturmak gibi katma değerli hizmetlerin verilmesi ve setlerin bu operasyon merkezinden kargoyla … Koleji’nin Türkiye genelinde bulunan müşterilerine işbu sözleşmede yer alan şartlarının ve sorumlulukların taraflarca eksiksiz olarak yerine getirilmesi kaydı ile söz verilen zaman içinde eksiksiz, doğru ve paketlendiği niteliklerde taşınarak teslim edilmesi olduğunu, sözleşme hükümlerinin iki tarafa yükümlülükler yüklediğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm sözleşmesel yükümlülükleri yerine getirdiğini, gerekçeli kararda düzenlenen fatura alacaklarının mevcut olduğu gerekçesi ile davanın kabul edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında iade faturaları düzenlendiğini, Mahkemece ilgili sözleşme hükmü dikkate alınmadan verilen kararın kaldırılması gerektiğini, gerekçeli kararda kanunun koyduğu 8 günlük sınır bir an için aşılsa ve davanın bu savunması dikkate alınmış olsa dahi, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının vermiş olduğu hizmetin, davalı şirketin okulları için genel olarak kitap satış ve dağıtımı olduğu dikkate alındığında, bir dönemlik eğitim öğretim süresi sınırlarında fatura iadesinin 8 aylık gibi bir sürede yapılmış olması karşısında, davalının satış ve dağıtımını yaptığı kitapların ve bu doğrultuda davacının davalıya verdiği hizmetin tetkikin uzunca bir süre olduğu gerekçesi ile beyanlarına itibar edilmediği yönündeki gerekçelerle karar tesis edildiğini, yerel Mahkemece bu gerekçe ile tesis edilen kararın hukuka aykırı olduğunu, tarafların serbest iradeleri ile akdedilen sözleşmenin 3.6 maddesinin; “Sayım/sayım farkı; … sözleşme konusu işin usulüne uygun olarak yürütüldüğünün denetimi, stok sayımı ve diğer talepleri için … Koleji’nin talep edeceği stok ve envanter ile ilgili her türlü belgeyi, depo alanına erişime izin verecektir. Sayım sonunda “+” stok ve “-” stok toplam ürün bedeli farkına göre sonuç “-” ise … Koleji tarafından “-” bedel kadar … Koleji’nin alım faturası üzerinden …’ya fatura edilir….” hükmünü içerdiğini, bu hüküm ile sözleşmenin kapsamı ve niteliği değerlendirildiğinde kısa bir sürede sözleşmeye konu edimlerin eksiksiz ve zamanında teslim edilip edilmediği hususu kontrol edilemeyeceğinden, müvekkiline stok kontrolü sonrasında alacak faturası düzenleme yetkisi verilerek işleyişin tıkanmaması ve kontrol sonrasında eksik, hata ya da başka sorunlar çıkması halinde, bunun davacı firmadan tahsil edilmesinin amaçlandığını, bu nedenle müvekkili tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak düzenlenen faturalara itiraz edilmediğini, eksikliklerin tespiti sonrasında 3.6 maddeye uygun olarak alacak faturası tanzim edildiğini, gerekçeli kararda belirtilen sebeplerin aksine müvekkili tarafından düzenlenen alacak faturalarının makul sürede düzenlendiğini ve gönderildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede verilen hizmete ait stok sayımı sonrasında eksik stok bulunması halinde buna ilişkin bedelin fatura edildiğini, bu işlemin taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin 3.6 maddesine istinaden usulüne uygun olarak yapıldığını, cevap dilekçesi ile sundukları ve müvekkili şirket tarafından düzenlenen … fatura numaralı ve 1.499.618,67 TL tutarlı faturanın iade faturası olmamakla birlikte, müvekkili tarafından sözleşmeye uygun olarak düzenlenmiş olan alacak faturası olduğunu, müvekkili tarafından düzenlenen alacak faturasının hesaplanmasında cevap dilekçesi ile excel listesinde yer alan çalışmanın yapıldığını, listede yer alan “Giriş Toplam” miktardan “Çıkış Toplam” miktarın çıkarılması ile “+”veya “-” stok farkının bulunduğunu, sonrasında stok farkı bulunan adet ürün belirtilen alış fiyatı üzerinden hesaplanarak bu bedeller üzerinden alacak faturası düzenlendiğini, düzenlenen fatura, sözleşme kapsamı ve sürecin niteliği göz önüne alındığında makul sürede düzenlenerek gönderildiğinden yerel Mahkemece alacak faturasının makul sürede düzenlenmemiş olduğu gerekçesiyle verilen karar hatalı olup hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirkete yapılan şikayetler ve buna istinaden davacı firmaya yapılan bildirimlere rağmen davacı tarafından sözleşmeye konu yükümlülüklerin yerine getirilmediğini ve yerel Mahkemece bu husunun dikkate alınmadığını, davacının sözleşmeye konu yükümlülükleri yerine getirmemesi üzerine gerekli bildirimlerin davacı yana yapıldığını ancak davacı tarafından eksik olarak yerine getirilen yükümlülükler tamamlanmadığından, davalı müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak alacak faturası düzenlediğini ve gönderdiğini, alacak iddialarına dayanak olarak müvekkili şirket yetkililerinin imzası dahi bulunmayan e posta çıktılarının gösterildiğini, taraflar arasında mutabıklaşma bulunmadığını, yerel Mahkeme tarafından bu husus dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının icra takibine konu ettiği alacağına dayanak hesap mutabakatı olarak adlandırdığı e posta yazışmalarını gösterdiğini, davacı tarafından belirtilen ve taraflar arasında 17/08/2018 tarihinde yapılan mail yazışmasında, davacı tarafın 01/02/2017 – 20/03/2018 tarihleri arasındaki hesap ekstresini talep ettiğini ve müvekkili şirket çalışanı tarafından sadece hesap dökümünün mail olarak gönderildiğini, bu mailin akışından sonra taraf yetkililerinin bir araya gelip mutabakat sağlamadığını ve tarafların alacak borç bakiyesi üzerinde mutabık kalmadıklarını, davacı tarafın şirket yetkililerinin imzasını ve kaşesini taşımayan, sadece cari hesap ekstresinin iletilmiş olduğu bir e mail yazışmasını mutabakat mektubu olarak göstermesinin kabul edilebilir bir şey olmadığını beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı taraf, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine, cari hesaptan kaynaklanan 1.592.784,81 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatmış, davalı tarafından süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine takip durmuş, davacı somut dava ile, taraflar arasında eğitim seti (kitap) satışına dair 01.07.2017 tarihli satış sözleşmesi ile satılan kitaplarla ilgili elleçleme, depolama ve taşıma sözleşmesinin imzalandığını, davalının elleçleme, depolama ve taşıma sözleşmesi uyarınca düzenlenen 43 adet faturadan doğan borcunu ödemediğini beyanla itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini, ürünlerin eksik, hasarlı şekilde teslim edildiğini, bu nedenle davacı adına elleçleme, depolama ve taşıma sözleşmesinin 3.6. maddesi uyarınca alacak faturası düzenlendiğini ve borçlu olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında davalı tarafından sipariş edilecek eğitim setlerinin davacı tarafından teslim edilmesi ve davalı tarafından bedellerinin ödenmesi konulu 01.01.2017 tarihli satış sözleşmesi ve davalıya ait öğrenci kitaplarının, davacının merkezinde depolanması, set oluşturulması ve oluşturulan setlerin kargo ile davalının müşterilerine gönderilerek teslim edilmesi konulu 01.07.2017 tarihli elleçleme, depolama ve taşıma sözleşmesinin imzalandığı, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibariyle 1.506.498,21 TL, davalının cari hesap kayıtlarına göre ise 1.506.495,03 TL alacaklı olduğu, uyuşmazlığın davalının takip tarihinden bir gün sonra, kabul edilen takip tutarı dışında kalan miktar yönünden düzenlediği 1.499.618,67 TL bedelli alacak faturasının haklı olup olmadığı ve bu kapsamda davacının cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, faturanın elleçleme, depolama ve taşıma sözleşmesinin 3.6. maddesi uyarınca düzenlendiğinin beyan edildiği, anılan hükmün; ” sayım/sayım farkı: … sözleşme konusu işin usulüne uygun olarak yürütüldüğünün denetimi, stok sayımı ve diğer talepleri için … Koleji’nin talep edeceği stok ve envanter ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi, depo alanına erişime izin verecektir. Sayım sonunda “+” stok ve “-” stok toplam ürün bedeli farkına göre sonuç “-” ise … Koleji tarafından eksi bedel kadar … Koleji’nin alım faturası üzerinden …’ya fatura edilir. Ürün bedeli “+” fark verirse fatura kesilmez, iki sonuç için stoklar düzeltilerek operasyona devam edilir.” şeklinde düzenlendiği ve buna göre stok miktarları ile ilgili olduğu, aynı sözleşmenin 3.5. maddesinin; “bu sözleşmede açıklanmakta olan taşıma hizmeti sırasında zarar, ziyan veya hasara uğrayacak ürünlerin bedeli … tarafından Ek-3 de yer alan hasar prosedürüne göre tazmin edilir.” düzenlemesini içerdiği, hasar prosedürüne ilişkin sözleşme Ek-3 madde 2’nin; “ürünlerin muhatabına teslimi yapıldıktan sonra oluşan ve/veya teslimattan sonra … katılmaksızın tespit edilen hasarlar … tarafından ödenmeyecektir. Gizli hasar ve ziya hali müstesnadır.” düzenlemesini, madde 4’ün; “teslimat noktasında oluşabilecek veya önceden oluşup teslimat noktasında tespit edilecek nakliye hasarlarında, … yetkilisi ve alıcı tarafından hasara ilişkin tutanak düzenlenecektir. Hasarlı ürünlerle ilgili ekspertiz çalışması yapılacak ve ürünün tamamı fatura edilecek ise ürün alıkonularak maliyet bedeli üzerinden tazmin edilecek şekilde …’ya fatura edilecektir. Alıkonulan ürünler eksper kararı ile …’nın sigortacısının talebine göre gerekirse eksper gözetiminde … Koleji tarafından imha edilecektir.” düzenlemesini, madde 5’in ise; “hasar ve/veya kayıp ile ilgili tazmin faturası ve talep edilecek diğer evraklar tutanak tarihinden itibaren 20 gün içerisinde …’ya ulaştırılacaktır. 20 gün içerisinde ulaştırılmayan fatura ve evraklar ile ilgili tazminat giderleri karşılanmayacaktır.” düzenlemesini haiz olduğu, davalının ürünlerin eksik ve hasarlı teslim edildiğini iddia ettiği ve delil olarak müşteriler tarafından gönderilen şikayet mailleri ile davacı ile aralarında gerçekleşen mail yazışmalarını sunduğu, söz konusu maillerde bildirilen hasar ve eksiklikler ile ilgili hasar prosedürünün yerine getirildiğine dair herhangi bir belge ve delilin ise sunulmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı tarafından davacı adına düzenlenen başkaca iade faturalarının bulunduğu ve bu faturaların davacının defterlerine işlenerek cari hesaptan düşüldüğü, takip ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturaların ise süresi içerisinde davalı tarafından iade edilmedikleri, fatura tarihlerinden sekiz ay gibi bir süre sonra stok durumu ile ilgili madde dayanak gösterilmek suretiyle ve fakat gerekli prosedür yerine getirilmeden, hasarlı ve ayıplı teslim iddiası ile düzenlenen fatura içeriğinin davalı tarafından ispat edilemediği ve bu nedenle davacının cari hesap alacağını sona erdirmeyeceği, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından 06/05/2020 tarihinde sayman mutemet alındısı ile fazlaca yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 108.333,25 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 27.083,4‬0 TL (27.029 TL+54,40 TL) harcın mahsubu ile bakiye 81.249,85‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.