Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/384 E. 2021/479 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/384
KARAR NO: 2021/479
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/589 Esas – 2021/14 Karar
DAVA: Kıymetli Evrak İptali
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. Esenler Şubesi’ne ait … ıban no’lu hesaba tanımlı, keşidecisi … olan, 30.09.2012 keşide tarihli … çek seri no’lu 8.700,00 TL bedelli çekin bankaya ibraz eden hamilden bedeli ödenerek teslim alındıktan sonra müvekkili uhdesinde iken kaybolduğunu, müvekkilinin son ve meşru hamil olduğunu, çekin 3. kişilerin eline geçmesi durumunda müvekkilinin mağdur olacağını belirterek, zayii edildiği bildirilen çek üzerine ödeme yasağı konularak çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/01/2021 tarih ve 2020/589 Esas – 2021/14 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, 6102 sayılı TTK’nun 818/1-(s) bendi delaletiyle TTK’nun 757., 764. ve devamı maddelerine istinaden açılmış kıymetli evrak iptaline (çek iptali) ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu çekin bankaya ibraz eden hamilden bedeli ödenerek teslim alındıktan sonra müvekkili uhdesinde iken kaybolduğunu, müvekkilinin son ve meşru hamil olduğunu iddia etmiştir. Davacı lehine keşide edildiği anlaşılan dava konusu çek davacı tarafından ciro edilerek tedavüle sokulmuş olup artık davacının elinden çıkmıştır. Davacı taraf dava konusu çeki bankaya ibraz eden hamilden bedeli ödenerek teslim aldığını iddia etmesine rağmen buna ilişkin herhangi bir belge sunmamıştır. Bu noktada davacının açılan işbu davada yetkili hamil olup olmadığının tespiti gerektiğinden davacı vekiline, müvekkilinin yetkili hamil olduğuna ilişkin delillerini sunması bakımından 2 haftalık kesin süre verilmiş olup aksi takdirde mevcut delil durumuna göre karar verileceği davetiye ile ihtar edilmesine rağmen süresi içerisinde bu yönde herhangi bir açıklamada bulunulmadığı gibi herhangi bir belge de sunulabilmiş değildir. Davacı vekili kendisine verilen ihtaratlı 2 haftalık kesin süre ve Mahkememizce karar numarası alınmasından sonra beyan dilekçesi sunmuş ise de Mahkememizce itibar edilmemiş olup kaldı ki sunulan beyan dilekçesi ve ekindeki belgeler davacının yetkili hamil olduğunu ispatlama gücüne haiz olmadığından davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. … ” gerekçeleri ile; ” AÇILAN DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, müvekkilinin, dava konusu çekin hem lehtarı hem de hamili olduğunu, ciro silsilesinde bulunan diğer lehtarların çek karşılıklarının ödendiğini ve hiçbir alacakları kalmadığını, bu hususa ilişkin olarak ilgili şirketlerden … Mobilya-… ve … Mobilya tarafından aldıkları, alacakları kalmadığına ve çekleri silsilede kendi üstünde bulunan lehtara teslim ettiklerine ilişkin beyan yazılarını mahkemeye sunduklarını, her ne kadar ciro silsilesinde bulunan diğer lehtarlara ulaşılamamış olsa da dava konusu çek ile ilgili müvekkili aleyhine açılmış herhangi bir icra takibi ve alacak davası bulunmadığını, bu hususun dahi tek başına çek bedelinin lehtarlara nakden ödenerek geri alındığını gösterdiğini, Çek iptal davalarında kesin ispat aranmayıp, çekin kaybolduğunun kuvvetle muhtemel olmasının yeterli olduğunu, müvekkilinin, dava konusu çekin meşru hamili olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira kendileri tarafından iptali talep edilen çekin verildiği banka ve şubesi, hesap ve çek numarası, çek tutarı, ciro silsilesinde yer alan lehtarların alacaklarını nakden aldığı ve herhangi bir alacaklarının kalmadığının yerel mahkemeye bildirildiğini, beyan ettikleri bu hususlardan daha fazla ispata zorlanmalarının zayi sebebiyle çek iptal hükümlerinin uygulanmasını imkansız hale getireceği gibi müvekkil açısından olumsuz sonuçlara da yol açacağını, Çek zayi kararlarının kesin hüküm teşkil etmediğini, hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında çekin iptaline karar verilmesinin, lehtarların dava ve takip hakkına etki etmediğinden herhangi bir hak ve menfaat kaybına yol açmasının da mümkün olmadığını, nitekim lehtarların, senedin meşru hamili olduğunu iddia ederek iptal kararlarının iptali istemi ile dava açıp, zayi nedeniyle verilen iptal kararını her zaman ortadan kaldırabileceğini, müvekkilinin meşru hamil olmadığı varsayımında dahi verilecek çek iptal kararı lehtarlar açısından herhangi bir hak kaybına yol açmamakta iken, müvekkilinin lehtarı ve hamili olduğu dava konusu çek hakkında iptal kararı verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava konusu çekin düzenlenme tarihi 30.09.2012 olup, bugün itibariyle bir kıymetli evrak vasfı da bulunmadığından menfaati zarar görecek bir lehtarın da söz konusu olmadığını (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3882 Esas 2017/6192 Karar 15.11.2017 tarihli kararı), karşılığı nakden ödenen çekin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesinin önlenmesi ve müvekkilinin bankacılık sistemindeki sicilindeki olumsuz kanaatin düzeltilmesi amacıyla ve çekin müvekkili uhdesindeyken kaybolmuş olması sebebiyle çekin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dava konusu çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 818/1.(s) maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 757 vd maddeleri uyarınca açılmış zayi nedeniyle çek iptali davasıdır. TTK’nın 757 vd. maddelerinde yer alan kambiyo senedinin zayi nedeni ile iptal davası, iradesi dışında kambiyo senedi elinden çıkan kişiye, hakkın senetsiz olarak ileri sürülmesi veya borçludan yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilme imkanı verir (TTK m. 651-652)TTK’nın 759. maddesi uyarınca, iptal isteminde bulunan kişi, çek elinde iken zayi olduğunu inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak, çekin bir suretini ibraz etmek yahut da çekin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. Esasen hasımsız olarak açılan ve kesin hüküm niteliği de taşımayacak olan bu tür davalarda, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu konusunda, mahkemeye olumlu bir kanaat verecek kadar delil sunulmasını yeterli saymak gereklidir. Aksinin kabulü ile davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi nedeniyle çek iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir. Somut olayda; davacı, talep konusu çekin fotokopisini dosyaya sunmuş, çekle ilgili gerekli bilgileri vermiştir. Davacı çek lehtarı olup, çeki, bankaya ibraz eden hamilden bedelini ödeyerek teslim alındıktan sonra uhdesinde iken kaybettiğini beyan etmiştir. Mahkemece ilgili bankaya yazı yazılmış, davaya konu çekin bankaya ibraz edildiği, hesapta yetersiz bakiye olduğundan karşılıksız işlemi gördüğü, çek taahhüt bedelinin ödenmediği, düzeltme hakkının kullanılmadığı bildirilmiştir. Bu hali ile davacının iptali talep edilen çekin hamili olduğunu yaklaşık olarak ispat ettiğinin kabulü gerekir. Dosya içinde yasal ilanlar da yapılmış olup ilanlarda belirtilen süre içinde mahkemeye müracaat eden de olmamıştır. Buna göre davanın kabulü ile ilgili çekin iptaline karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davaya konu çekin iptaline dair dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/01/2021 tarih ve 2020/589 Esas 2021/14 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜNE, Dava konusu … A.Ş Esenler Şubesi’ne ait, keşidecisi …, vade tarihi 30/09/2012 olan … Çek nolu ve 8.700,00-TL bedelli bir adet çekin 6102 sayılı TTK’ nın 818/1-s maddesinin yollamasıyla TTK’ nın 764/1. maddesi uyarınca ZAYİ NEDENİYLE İPTALİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30.TL peşin harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa, talep halinde davacıya iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 6-İstinaf yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı bulunması halinde davacı tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/04/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.