Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/362 E. 2023/479 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/362 Esas
KARAR NO: 2023/479 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1189 Esas – 2020/585 Karar
TARİHİ: 19/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketin nakliye işi ile iştigal ettiğini, taraflar arasında yük taşıma sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında davalı tarafın davacı şirketin müşterilerine ait ürünlerin taşımasını gerçekleştirdiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 23.maddesi uyarınca 01/03/2017-29/02/2019 tarihleri arasını kapsayacak şekilde sözleşme yapıldığını, aynı sözleşmenin 22.maddesi uyarınca da süresinden önce sözleşmenin feshi durumunda araç başına 20.000 TL fesih cezası olarak cezai şart kararlaştırıldığını, söz konusu bedelin de ödenmemesi durumunda alacaklardan mahsup hakkı da bulunduğunu, bu hususun taraflarca tam mutabakat ile kararlaştırıldığını, davalı tarafın 29/02/2019 tarihinden önce sözleşmeyi fesih etmesi halinde cezai şart ödemek zorunda kalacağını bildiğini, bu husus bilinmesine rağmen sözleşmenin davalı tarafça fesih edildiğini, akabinde davacı tarafından da cezai şart talep edildiğini, davalı tarafa 14/03/2018 tarihli ve 20.000 TL bedelli fatura düzenlenerek gönderildiğini, davalı tarafın cezai şart bedelini ödemek istemediğini, bunun üzerine de davacı lehine doğan bu alacağın davacı tarafından davalı alacaklarından sözleşme ceza bedeli kadar olan alacak takas/mahsup yolu ile tahsil edildiğini, bu mahsup neticesinde davalının ödemesi gereken 13.544,68 TL borcu kaldığını, davalıya Beşiktaş …Noterliğinin 10/09/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarı gönderildiğini, davalı tarafa ihtaratın 12/09/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, olumlu-olumsuz cevap alınamaması nedeniyle de İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede yetki şartı kararlaştırılmış olup sözleşmedeki yetkinin kesin yetki olduğunu, davalının üzerine kayıtlı olan tüm araçları ile ilgili olarak 3.kişilere devrinin önlenebilmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin 13.544,68 tutarındaki asıl alacak üzerinden devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından hak edişleri ödenmediğinden İzmir …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine 7.594,62 TL asıl alacak üzerinden takip açtığını, davacının takibe itiraz ettiğini, sonrasında Beşiktaş …Noterliğinin 10/09/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini gönderdiğini, bu ihtarnameye cevap olarak Karşıyaka …Noterliğinin 19/09/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini gönderdiğini ve sözleşmenin tarafınca haklı olarak feshedildiğini ve cezai şart ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, faturaya da itiraz ettiğini bildirdiğini, davacı şirket tarafından hak edişlerinin uzun süre ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, bu nedenle davacı tarafa herhangi bir cezai şart ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, aksine halen alacağının olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/10/2020 tarih 2018/1189 Esas -2020/585 Karar sayılı kararında; “Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası getirtilerek incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine 13.544,68 TL asıl alacak üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır. İzmir …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının bir örneği UYAP sistemi üzerinden getirtilmiştir. Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, düzenlenen 06/01/2020 havale tarihli raporda; Davacı şirketin 2017-2018-2019 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, sözleşmenin Hakkedişler, Ödeme Şartları başlığı altında bulunan 25-26-27 maddelerinde hakedişlerin ödenmesi hususunda herhangi bir vade veya tarihin bulunmadığı ve yine sözleşmede süre fesih anlaşmazlıklar başlığı altında bulunan 22.maddede tedarikçi konumundaki davalının sözleşmeyi süresinden önce fesih etmesi durumunda araç başı 20.000 TL fesih cezası ödemeyi kabul ettiği, davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre davalı şirketten 13.544,68 TL alacaklı olduğu, alacağa konu faturanın taraflar arasında imzalanan Yük taşıma Sözleşmesi (Aylık)nin 22. Maddesine istinaden fatura edildiği davalı … ‘ ye ihtarname eki ile teslim edildiği, davalı …’ ye yapılan ödemelerin sözleşme ve faturalarda vade belirtilmediği, TTK 1530 maddesine uygun olarak ödendiği, izah edilen nedenlerle davacı … Loj. Hizm. A.Ş.’nin davalı …’ den 13.544,66 TL asıl alacak talebinde bulunabileceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ olunmuş, taraf vekilleri tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya ibraz edilmiştir. Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının ticari defter ve belgeleri ile karşılaştırma yapılarak davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmak suretiyle taraflar arasında yapılan yük taşıma sözleşmesi uyarınca tarafların edimlerini yerine getirip getirmedikleri, davalının hak ediş alacaklarının ödenip ödenmediği, sözleşmenin 22.maddesinde geçen cezai şart alacağının dava konusu olayda uygulanıp uygulanmama ihtimali de dikkate alınarak alternatifli olarak rapor tanzimi istenmiş, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/26 Talimat sayısı ile düzenlenen 02/06/2020 tarihli raporda alternatifli hesaplama yapılmak suretiyle; davalının 2017 yılında 2.sınıf tüccar olduğu, buna göre işletme defterini tutmakla mükellef kılındığı, 2017 yılına ait işletme defterinin açılış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, davalının 2018 yılından itibaren bilanço esasına göre defter tutmaya başladığı, davalının 2018 yılı ticari defterlerinin süresi içinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davalı resmi defter kayıtlarında 05/01/2018 tarihi itibarı ile davacının davalıya 7.594,62 TL borçlu olduğu, taraf defterleri arasında 21.139,30 TL tutarında bakiye fark tespit edildiği, davacı resmi defterlerine kaydedilen kayıtların davalı defterlerinde olmadığı, şayet davacı … Loj. Hizm. A.Ş.’nin resmi defterlerinden oluşturularak dosyaya sunulan davalıya ait hareketleri gösteren muavin listesinden tespit ettiği, davacı şirket resmi defterlerinde kayıtlı olan, ancak davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 6.000,00.-TL davacı şirket defterlerine 03.01.2018 tarihinde … NL. PLAKA TOTAL YÜKLEMESİ Açıklamasıyla (1.500,00.-TL * 4 kayıt =) 6.000,00.-TL toplam tutarındaki Borç kayıtlarının davalı … defterlerine kaydedilmediği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin “Hakedişler, Ödeme Şartları” başlığı altında 25.maddesinde aynen “… A.ş., Tedarikçi’ye bu sözleşmede belirlenen araç, sürücü, yakıt, vergi, kasko, sigorta çalışana vb. Tüm masraflarına karşılık olarak (KM Birim Fyatı) 2,05TL/KM +KDV ödemeyi taahhüt eder. Aracın işle ilgili seyrüsefer halindeki fiyatı … A.Ş. Tarafından (yaptığı Km *KM Birim Fiyatı) hesaplanacaktır. … A.Ş. mazot avanslarını düştükten sonra kalan bakiyeyi ödeyecektir.” hükmüne göre; davacı şirket defterlerinde olan, ancak davalı defterlerinde olmayan “03.01.2018 tarihinde … NL.PLAKA TOTAL YÜKLEMESİ açıklamasıyla (1.500,00-TL*4 kayıt=) 6.000,00-TL toplam tutarındaki borç kayıtlarının kabulü halinde bakiyeden düşmesi gerektiği, şayet bu borç kaydının mahkeme tarafından kabul edilmez ise; davacı … Loj. Hizm. A.Ş.’nin davalı …’den davacı defterlerinden mahsup edilerek, davacı … Loj. Hizm. A.Ş.’nin davalı …’den 13.544,68 – 6.000,00 = 7.544,68.-TL asıl alacak talebinde bulunabileceği, şayet davacı … Loj. Hizm. A.Ş.’nin resmi defterlerinden oluşturularak dosyaya sunulan davalıya ait hareketleri gösteren muavin listesinden tespit ettiğim “20.000,00.-TL davacı şirket defterlerine 14.03.2018 tarihinde … SÖZLEŞME FESHİ CEZA BEDELİ Açıklamasıyla 20.000,00.-TL toplam tutarındaki Borç kaydı” mahkeme tarafından kabul edilmez ise; davacı … Loj. Hizm. A.Ş.’nin davalı …’den asıl alacak talebinde bulunamayacağı gibi 7.544,68 – 20.000,00 = -12.455,32.-TL davacı şirketin davalı …’e 12.455,32.-TL borçlu olacağı, ancak davacı şirket defterlerine 03.01.2018 tarihinde … NL. PLAKA TOTAL YÜKLEMESİ Açıklamasıyla (1.500,00.-TL * 4 kayıt =) 6.000,00.-TL toplam tutarındaki Borç kayıtları” kabul edilir ise; 12.455,32.-TL – 6.000,00 = 6.455,32.-TL davacı şirketin davalı …’e 6.455,32.-TL borçlu olacağı belirtilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında 01/03/2017 tarihli 29/02/2019 tarihine kadar geçerli yük taşıma sözleşmesi (aylık) akdedildiği, davalının İzmir …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 29/08/2018 tarihinde davacı aleyhine 01/02/2018 tarihli 7.594,62 TL tutarlı, 12/2017 ve 01/2018 ayları hak ediş ücretleri bakiye alacağına dayalı takip başlattığı, ödeme emrinin 03/09/2018 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiği, borçlu şirket vekilinin 10/09/2018 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, davacının aynı tarihte Beşiktaş …Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesini çekerek davalıdan cezai şart alacağının ödenmesini talep ettiği, 21/09/2018 tarihinde ise cezai şart alacağını işbu davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduğu, işbu takipte davalının 6.000 TL alacağı 20.000 TL’lik cezai şarttan mahsup edilerek takibin başlatıldığı, bu durumda davalının hak edişlerinin ödenmediğinin sabit olduğu, bu itibarla davalı tarafın sözleşmeyi fesih etmekte haklı olduğu ve davacı şirketten alacaklı olduğu, kaldı ki ihtarnamede de sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğinin davacının kabulünde olduğu neticeten davalı tarafça haklı olarak fesih edilen sözleşme nedeniyle davacının cezai şart talebinde bulunamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme tarafından, HMK madde 222’de belirtilen şartları taşımayan davalıya ait defter kayıtlarına göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Görülen dosya kapsamında, müvekkili şirkete ait ticari defterlerin incelemesinin yapıldığını ve 06.01.2020 tarihli bilirkişi raporunun özetinin aşağıdaki şekilde olduğunu, Davacı şirketin 2017-2018-2019 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin biribirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre Davalı şirketten 13.544,68-TL alacaklı olduğu, Alacağa konu faturanın taraflar arasında imzalanan Yük Taşıma Sözleşmesi (Aylık)’nin 22. Maddesine istinaden fatura edildiği Davalı … ‘ye ihtarname ekinde teslim edildiği,Davalı …’ye yapılan ödemelerin sözleşme ve faturalarda vade belirtilmediği, TTK 1530 maddesine uygun olarak ödendiği, İzah edilen nedenlerle Davacı … Hizm. A.Ş.’nin Davalı …’den 13.544,68-TL asıl alacak talebinde bulunabileceği sonuç ve kanaatine varıldığı, Hususların açık bir şekilde tespit edildiğini ancak daha sonra 02.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle tespitlerin yapıldığını ve raporda; davacı şirket resmi defterlerine kaydedilen kayıtların, davalı defterlerinde olmadığının tespit edildiğini, HMK MADDE 222 – (1) “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.” Kanun maddesinde açıkça belirtildiğni, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için defterlerin usulüne uygun ve eksiksiz olması gerektiğini ve bu şartı sağlayan defterlerin de diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtlara aykırı olmaması gerektiğini, Görülen dava bakımından davalının ticari defterlerinde, yer alması gereken kayıtların yer almadığını; bu durumda esasen davalının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığının ortada olduğunu, Bir an için davalının defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu düşünülse dahi, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bu durumda da müvekkili şirketin tam anlamıyla usulüne uygun tutulmuş olan defterlerine aykırı kayıtların bulunması sebebiyle artık davalının ticari defterlerinin, kendi lehine delil oluşturamayacağını, Bu durumda, Mahkeme tarafından esasen 06.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiğini, müvekkili şirket ticari defterlerine göre müvekkil şirketin davalıdan 13.544,68 TL tutarında alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerekirken HMK Madde 222’ye aykırı olarak davalının ticari defterlerine göre müvekkili şirketin borçlu olduğuna yönelik tespit yapılmasının hatalı olduğunu; mahkeme kararının öncelikle bu nedenle ortadan kaldırılmasının gerektiğini, Davaya konu sözleşmenin, davalı tarafından haksız bir şekilde feshedilmiş olup mahkeme tarafından haklı nedenle feshedildiği yönünde tespit yapılmasının hatalı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından verilen kararda “Davalının hak edişlerinin ödenmediğinin sabit olduğu, bu itibarla davalı tarafın sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu ve davacı şirketten alacaklı olduğu, kaldı ki ihtarnamede de sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğinin davacının kabulünde olduğu, neticeten davalı tarafça haklı olarak fesih edilen sözleşme nedeniyle davacının cezai şart talebinde bulunamayacağı anlaşılmakla” şeklinde gerekçe gösterildiğini, Müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 01.03.2017 tarihli sözleşmede açıkça sözleşmenin süresinin 01.03.2017- 29.02.2019 tarihleri arasında geçerli olacağının kararlaştırıldığını, Yine aynı sözleşmede, taraflarca belirlenen süreden önce sözleşmenin feshedilmesi halinde araç başı 20.000,00 TL fesih cezası ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, Davalının ise, hiçbir yazılı bildirimde bulunmaksızın sözleşmeyi süresinden önce feshettiğini; feshin hangi gerekçe ile yapıldığı ve haklı olduğu hususunun ise davalı tarafından ispat edilemediğini; bu durumda davalının, sözleşmede açıkça düzenlendiği ve imza altına alındığı üzere 20.000,00 TL cezai şartı ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, Mahkeme tarafından, davalının hak edişlerinin ödenmediğinin sabit olduğu belirtilmiş ise de bu hususun, davalının HMK Madde 222’ye göre delil olarak dayanamayacağının ticari defter kayıtlarına göre tespit edildiğini, Davalının, sözleşmeyi kendisinin feshetmiş olduğunu da cevap dilekçesinde kabul etmiş bulunduğunu; Yerel Mahkeme tarafından ise gerekçeli kararda “Kaldı ki ihtarnamede de sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğinin davacının kabulünde olduğu” şeklinde sanki müvekkili şirket tarafından sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği kabul edilmiş gibi bir ifade kullanıldığını, Sözleşmeyi davalının feshetmesinin, haklı olduğu anlamına gelmeyeceği gibi bunun taraflarınca beyan edilmesinin de davalının haklı nedenle fesih yaptığını kabul anlamına kesinlikle gelmediğini, Müvekkili şirketin davalıya borçlu olduğunun, mahkeme tarafından ne şekilde tespit edildiğinin de anlaşılamadığını, 02.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda, anlaşılamaz ifadelerle birtakım hesaplamalar yapıldığını ve nasıl yapıldığı anlaşılamadığını, ilk raporda 13.544,68 TL alacaklı olduğu tespit edilen müvekkili şirketin, davalıya 12.455,32 TL borçlu olduğu kanaatine varıldığını, Yerel Mahkeme tarafından da işbu bilirkişi raporu esas alınarak davalının müvekkili şirketten alacaklı olduğunu, dolayısıyla sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek davanın reddine karar verildiğini, Ancak bahsi geçen hatalı 02.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna bakıldığında, bilirkişi tarafından müvekkili şirketin ticari defterlerindeki 20.000,00 TL cezai şart kaydının kabul edilmemesi halinde 7.544,68-20.000,00 = – 12.455,32 TL hesaplama ile müvekkili şirketin bu tutarda davalıya borçlu olduğunun belirtildiğini; ancak kabul anlamına gelmemekle birlikte 20.000,00 TL cezai şart kaydının kabul edilmemesinin, bu sefer davalının 20.000,00 TL alacağı olduğu anlamına gelmediğini; bilirkişi tarafından 6.000,00 TL lik borç belirlemesinin de neye göre yapıldığının anlaşılamadığını, Hatalı ve eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Davalı aleyhine asıl alacak üzerinden % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, Müvekkil şirketin alacağının, sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağı olduğundan, davalının da, süresinden önce sözleşmeyi fesih etmiş olduğundan dolayı, artık ihtilaf konusu alacağın likit bir alacak olduğunu; bu itibarla borçlunun İİK madde 67 mucibince itiraz etmiş olduğu ve bilirkişi tarafından alacaklarının olduğu tespit edilen 13.544,68 TL üzerinden % 20 icra – inkar tazminatına mahkum edilmesinin gerektiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/210 Esas, 2015/12569 Karar, 12.10.2015 tarihli kararının:”Dava konusu cezai şart alacağı sözleşmede kararlaştırılmış olup likit (bilinebilir belirlenebilir) nitelikte olduğundan İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu yöndeki talebin reddinde isabet görülmemiştir.” şeklinde olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibindeki takip konusu, faiz ve fer’ileri ile birlikte yetki ve tüm borca karşı yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin 13.544,68 TL asıl alacak üzerinden ve işleyecek ticari faizi ile birlikte devamına, icra takibine yapılan haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle davalı aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki yük taşıma sözleşmesinin süresinden önce haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak, davacı tarafından kesilen ceza-i şart faturası tutarından davalı alacaklarının mahsubu sonucu bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından, taraflar arasındaki sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi nedeniyle sözleşmenin 22 maddesine dayalı 20.000,00-TL tutarlı cezai şart alacağının fatura edilerek davalı hesabına borç kaydedildiği, bu tutarın davalının davacı nezdindeki hakediş alacaklarından mahsubu sonucu bakiye 13.644,68-TL alacaklı duruma geçen davacının, alacağın tahsili amacıyla başlattığı dava konusu 21/09/2018 tarihli takibe haksız olarak itiraz edildiği iddia olunmuş; davalı tarafından, sözleşmenin haklı olarak feshedildiği, zira davacının uzun süre davalı hakedişlerini ödemediği, nitekim 2018 yılı ocak ayı ve 2017 yılı aralık ayından bakiye hakediş alacaklarının tahsili amacıyla İzmir .. icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile 29/08/2018 tarihinde davacı aleyhine takip başlatıldığı, davacının takibe itiraz ettikten sonra davalıya 20.000,00-TL lik ceza faturasını ihtarname ile gönderdiği, bu faturaya yine ihtarname ile itiraz edildiği savunulmuştur. Dava konusu takip dosyası incelendiğinde, davacının davalı aleyhine İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile 13.544,68-TL alacağın tahsili amacıyla takip başlattığı, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca yasal süre içerisinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Davalı yanın icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı, tacir olan taraflar arasındaki sözleşmenin 21 maddesi ile uyuşmazlık halinde İstanbul İcra Daireleri yetkili kılındığından İİK’nun 50 maddesi atfı ile HMK’nun 17 maddesi uyarınca yerinde bulunmamıştır. Taraflar arasındaki 21/03/2017 başlangıç 29/02/2019 bitiş tarihli yük taşıma sözleşmesi ile davalı, kendisine ait … plaka nolu aracı şoförü ile birlikte davacının kullanımına tahsis etmiş, davacının müşterilerine ait taşımaların bu araçla yapılması karşılığında, yakıt avansları düşüldükten sonra bakiye hizmet/hakediş bedelinin davalıya ödeneceği kararlaştırılmıştır. Hakedişlerin hangi tarihte fatura edileceği ve ödeneceğine dair vade kararlaştırılmadığı görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 20.maddesinde davacının sözleşmeyi tek taraflı fesih yetkisinin bulunduğu kararlaştırılmış, ancak davalıya fesih hakkı tanınmamıştır. Yine sözleşmenin 22 maddesinde, davalının sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde araç başı 20.000,00-TL cezai şart ödeyeceği, davacının bu tutarı davalı alacağından veya teminatından tahsil edebileceği kararlaştırılmıştır. Dosyada davalının sözleşmeyi feshettiğine dair bir fesih ihtarı bulunmamaktadır. Öte yandan davalı, cevabi ihtarnamesi ve cevap dilekçesinde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği beyan ve kabul etmiş, taraflar arasında 2018 yılı Ocak ayı sonrasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı tarafların incelenen defter ve kayıtlarından anlaşılmıştır. Sözleşmenin şifahi olarak ve davalının tanzim ettiği 14/03/2018 tarihli ceza faturasından önce davalı tarafından feshedildiği ihtilaf konusu değildir. Davalının 14/03/2018 tarihli 20.000,00-TL tutarlı fesih ceza bedeli açıklamalı faturayı bu tarihte davalı açık hesabına davalı aleyhine borç kaydettiği; ancak davalıya aynı tarihte tebliğe çıkarmadığı, davalıya bu faturayı ilk kez, İzmir … İcra Müdürlüğü nezdinde aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itiraz ettiği gün Beşiktaş … Noterliği’nin 10/09/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gönderdiği, ihtarnameyi 12/09/2018 tarihinde tebliğ alan davalının Karşıyaka … Noterliğinin 19/08/2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturaya sekiz günlük yasal süre içerisinde itiraz ettiği ve defterlerine kaydetmediği anlaşılmıştır. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, sözleşme ve ihtarnameler dosya arasına alınmış, davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, davalı defterlerinin de davacı kayıtları ile karşılaştırılarak incelenmesi için Karşıyaka Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak rapor tanzim ettirilmiştir. 01/01/2018 tarihi itibariyle davalı davacıdan kendi defterlerine göre 8.239,97-TL, davacı defterlerine göre 9.279,66-TL alacaklı görünmektedir. Taraflar arasındaki 21/03/2017 tarihinde başlayan ticari ilişki açık hesaba dayalı yürütülmekte olup, davacının cari hesap dökümü incelendiğinde; 21/03/2017 ila 26/10/2017, 30/10/2017 ila 14/11/2017, 28/11/2017 ila 11/12/2017 ve 31/12/2017 ila 31/01/2018 tarihleri arasını kapsayan dönemlerde davacı hesabının davalı lehine alacak bakiyesi verdiği, buna göre davacının davalı hakedişlerini ticari ilişkinin devamı boyunca aylara sari biçimde düzensiz ve eksik ödediği anlaşılmış olup, sürekli borç ilişkisi niteliğindeki sözleşme ile davacıya tek taraflı fesih hakkı tanınmış olmasına rağmen, davalıya ihbar öneli verilerek dahi fesih hakkı tanınmadığı, davacı müşterilerine, davacıya tahsis ettiği aracı ile alt taşıma hizmeti veren davalıdan, düzenli hakediş ödemesi alamadığı sözleşme ilişkisini 29/02/2019 tarihine dek devam ettirmesinin TMK’nun 2 maddesi uyarınca beklenemeyeceği, nitekim davacının ceza faturasını kestiği 14/03/2018 tarihi itibariyle dahi kendi defterlerine göre davalıya 6.455,32-TL borçlu göründüğü anlaşılmış, açıklanan sebeplerle davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği ve davacının sözleşmenin 22 maddesi uyarınca davalıdan cezai şart talep edemeyeceği yönündeki mahkeme kabulü isabetli olduğundan davacının aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkeme karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.