Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/353 E. 2021/298 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/353 Esas
KARAR NO: 2021/298 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2016
NUMARASI: 2014/1288 Esas 2016/854 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalılardan … İş Ortaklığı ile 08/07/2013 tarihinde … Konteynır Limanı Projesi Geri Saha ve Dalgakıran İşleri Hafriyat Nakliyesi işi Taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından sözleşme gereği her türlü hafriyat nakliyat işini yapım sözleşmesi ile teknik ve idari şartnamalere uygun olarak yerine getirildiğini, sözleşmenin 7-2/Hakediş ödemeleri başlıklı maddelerinin ilk paragrafının son kısmındı “taşeronun hakediş ödemeleri, varsa kesintiler düşülmek suretiyle yapılacak. Yakıt fiyat farkı verilmeyecek ancak yakıt …’ca taşerona verilecek ve sözleşme tarihindeki bedel olan 3,50-TL-L fiyattan taşerona fatura edilerek hakedişten düşülecektir” maddesinin bulunduğu, ancak davacı hakediş raporunda davacı firma adına 136.180-TL yakıt aldığını beyan ederek toplam 476.630-TL kesinti yapıldığını, müvekkilinin fatura talep ettiğini, davalı taraf fatura kesilmesi halinde %18 KDV’nin de müvekkiline tarafından ödenmesi gerektiğini iddia ederek bu yakıtlara ilişkin fatura kesmekten imtina ettiğini, oysaki hukuk genel kurulu kararıyla da sabit olduğu üzere bir malın bedeline özellikle KDV Dahil değildir ibaresi yer almaması halinde KVD’nin dahi olduğunun kabul edildiği, bu sebeple müvekkilinin gider olarak göstermesi gereken yakıt bedellerini gider olarak gösteremediğini, bu sebeplerle mali zarara uğradığını, mağduriyet yaşayan müvekkilinin daha fazla zarar görmesine mani olmak ve müvekkilinin alacağını teminat altına alınmasını sağlamak maksadıyla … A.Ş.’ye müzekkere yazılarak davalı … ortaklığının hak ve alacakları hiç olmazsa teminatları üzerine dava sonuna kadar tedbir konulmasına karar verilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, yakıtlara ilişkin 10.000,00.TL KDV alacağı ile mesafe farkından kaynaklanan 5.000,00.TL birim taşıma fiyat farkı alacağı ve ödemelerin nakden değil vadeli çeklerle ödenmesinden kaynaklı 500,00.TL maddi zararının KDV alacağı ve birim fiyat farkı alacağı yönünden hak edişin ödenme tarihinden, maddi zarar yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacı şirket arasında hafriyat işleri için taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 14.4 maddesi uyarınca “ihtilafın çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacaktır” hükmünün yer aldığını, ve bu sebeple öncelikle yetki yönünden itirazlarının bulunduğunu, sözleşmenin 7.2 maddesi “.Yakıt farkı verilmeyecek ancak yakıt …’ca taşerona verilecek ve sözleşme tarihindeki bedel olan 3.50-TL/L fiyattan taşerona fatura edilerek hak edişinden düşülecektir…” hükmünü içerdiğini, bu sebeple müvekkil firmanın işlemlerini gerçekleştirdiğini ve davacı tarafa ait araçların tereddüde mahal vermeyecek sistem olan otomasyon sistemi ile yakıtlarını aldığını, bu sebeple haksız ve kötü niyetli talebin reddini talep ettiklerini, davacı taraf hak ediş ödemelerinin yapıldığını açıkça ikrar etmesine rağmen ödemeye dair haksız ve usulsüz bir şekilde itirazda bulunduğunu, söz konusu çeklerin de tahsile kabil tedavül aracı olarak davacı tarafından itiraz olmadan kabul edildiğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2016 tarih ve 2014/1288 Esas – 2016/854 Karar sayılı kararında; “Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, açılan davanın alacak davası olduğu, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu içeriğine objektif bilimsel verilere dayanması nedeniyle itibar olunduğu, buna göre, davacının beyanı dikkalı alınarak somut uyuşmazlıkta, birim fiyat cetveli, hakediş raporları ve 31/01/2014 tarihli fatura dikkate alındığında 3,5-TL/lt yakıt fiyatına KDV’nin dahil olmadığının anlaşıldığı, dava konusu olayda davalı tarafından davacıya çek verilmesinin temel ilişkiden kaynaklanan alacağın vadesinin de çekin üzerinde yazılı olan düzenleme tarihine kadar uzatıldığı anlamına geldiği, böyle bir halde davacının çek nedeniyle temel ilişkiden doğan alacağını geç almış olduğu yönündeki iddiasının yerinde olmadığı, sözleşmesel ilişkinin tarafı olmayan … AŞ’ye karşı sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince bir talepte bulunulmasının ise mümkün olmadığı, somut uyuşmazlıkta gidiş-dönüş mesafisinin 19,3 km olduğu, buna karşılık davalının belirttiği güzergah dikkate alındığında gidiş dönüş mesafesinin 18,3 km olduğu, bu beyanlara göre mesafenin 21 km’ den az olduğu, bu nedenle davacının gidiş-dönüş mesafesinin eksik hesaplandığına ilişkin iddiasının da yerinde olduğunu söylemenin mümkün olmadığı anlaşılmakla …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili Av. … 13/02/2017 tarihli istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı Müvekkili şirket ile … iş ortaklığı arasında …./11/2013 tarihinde imzalanan … Liman Projesi Geri Saha ve Dalgakıran İşleri Harfiyat Nakliyesi İşi Taşeron sözleşmesi’ne göre Yakıt birim fiyatı 3.5 TL olarak belirlenmiş, sözleşme gereği belirlenen bu meblağın içinde KDV oranı olmasına rağmen ( KDV dahil anlamında) 3,5 Tl birim fiyatının üzerine ayrıca KDV dahil edilerek bu durum için ayrı bir faturalandırma işlemi yapılmış gibi lanse edildiği, fakat müvekkiline KDV’ye ilişkin herhangi bir fatura kesilmediğini, yakıt birim fiyatının içerisindeki 3,5 TL’nin KDV ile birlikte hesaplanması ve totalde 3,5TL olması gerekirken buna aykırı bir şekilde 3,5TL’ye ek olarak KDV ekletilmiş gibi ticari defterlerinde kayıt düşürüldüğünü, bu nedenle toplam tüketilen 136.180 litre yakıt almış olmasına rağmen totalde yakıt kesintisine tekabül eden 476.630,00 TL olması gereken yakıt fiyatı davalı tarafça 916.307,15 TL olarak içerisine ayrıca KDV eklenerek ve fiyatlar yüksek gösterilerek hesaplandığını, zira 136.180* 3,5 TL= 476.630,00TL olması gerektiği, gerek sözleşmede gerek müvekkili şirketin ticari defterlerinden gerekse davalının ticari defterlerinde kullanıldığı sabit olan 136.180 litrelik yakıtın bedeli olan 476.630,00TL yerine 916.307,15 TL gibi faiş bir rakamla, 439.677,15 TL fazladan müvekkili hakedişinden kesinti yaparak müvekkilinin zararına sebebiyet olduğunu, Yukarıda belirtilen hususlara ek olarak en fazla eklenecek gider kalemleri açısından … Güvenlik Hizmetleri Kesintisi olarak 2.400,00TL, İGS Eğitim Bedeli olarak 762,71 TL eklense dahi; yakıt kesintisi (136.180* 3,5 TL= 476.630,00TL )+ … Güvenlik Hizmetleri Kesintisi olarak 2.400,00TL + İGS Eğitim Bedeli olarak 762,71 TL= 479.792,71 TL olması gerektiğini, hal böyle iken davalı firmanın 916.307,15 TL Müvekkil şirkete fatura kesmiş olması basiretli tacirden beklenen bir tutum olmayıp, müvekkilinden 916.307,15 TL – 476.630,00TL =436.514,44 TL fazladan kesinti yapmış olması davalı şirketin sebepsiz ve haksız zenginleşmesine müvekkilinin ise zarar görmesine sebep olduğunu, iş bu sebepten yerel mahkemede dava açılmışsa da, yerel mahkeme ve mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından detaylı bir inceleme yapılmaksızın davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi yerinde detaylı inceleme yapmaksızın, müvekkili şirketin söz konusu hafriyat nakliyesinde kullanılan gidiş ve dönüş güzergahları farklı yollar olmasına rağmen (farklı yollar hesap edilmiş olması durumunda mesafe farkı değişeceği) ana firmanın harfiatın bulunduğu yerden sadece harita üzerinden davalı şirket yetkililerinin vermiş olduğu güzergah bilgileri doğrultusunda ölçüm yapıldığı, hafriyatın alınıp boşaltıldığı mesafenin sağlıklı ve gerçek ölçümü yapılmadığı, bu nedenle verilen bilirkişi raporu da hüküm kurmaya elverişli olmadığını, yerel mahkeme bu hususu dikkate almayarak hükme elverişli olmayan bilirkişi raporunu da göz önüne alarak açılan davayı reddettiğini, bu husus da usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira sözleşmede tek yönlü 10,5 km mesafe belirlenmiş olmasına rağmen hafriyat sahalarının başlangıcı esas alındığı, müvekkili şirket çalışanları söz konusu hafriyatın boşaltım alanı başlangıç noktası değilde orta kısmın boşaltım yaptığı bu nedenle tek yönlü 10,5 km yerine 11,5 km mesafe katedilmiş gidiş dönüş toplamda 23 km mesafe yapılarak, her kamyon hafriyet başına sözleşmede belirtilen 10,5km x 2 = 21 km den 2 km fazla yol katedilmiş ve sözleşmeye riayet edilmediğini, bu nedenle müvekkili şirket mağduriyeti kat ve kat arttığını, Yerel mahkeme tarafından verilen karar esasen bilirkişi raporu ile de çelişkili olduğu, zira 03/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda açıkça görüldüğü üzere müvekkili şirketin defterlerinde alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise müvekkili şirkete 34.882,90 TL borcunun bulunduğu dolayısıyla bu borcun hangi alacak kaleminden kaynaklandığı da bilirkişiye ve davalı tarafa açıklattırılmadan, davanın tüm kalemleri yönünde reddine karar verilmiş olması da ayrı bir hukuka, ticari hayata ve maddi gerçeğe aykırı bir durum olduğunu, Davalı şirketçe mahkemeye sunulan faturaların hiçbiri bizatihi müvekkili şirketin yetkilisi tarafından teslim alınmadığını, zira faturaları teslim alan … isimli şahıs müvekkili şirketin yetkilisi veya çalışanı olmadığından kendisine teslim edilmiş faturaların müvekkil şirket tarafından hiçbir geçerliliği bulunmadığı gibi hangi süreden itibaren faturalara da itiraz edileceği de Müvekkil şirket yetkilileri tarafından bilinmediğini, Müvekkili şirket nezdinde taşeron olarak çalışan … adlı şahsın davalı şirketin işlerinde kamyonlarını çalıştırmaya hazırlandığı esnada müvekkili şirket yetkilisinin kuzeni olması nedeniyle kendisine zorla teslim ettirildiği ve … adlı şahıs iş bu faturaları imzalayarak almak zorunda kaldığını, Yerel Mahkeme dosyasına sunulan yakıt fişleri, müvekkili şirketin ve davalının defterlerinden de anlaşılacağı üzere 136.180 litre yakıtın alındığının sabit olduğunu, 136.180 litre yakıt bedelinin 3.5 TL den hesaplanacağı da sözleşme ile sabit olduğu, davalı şirketçe 30/01/2014 tarihinde kesilen faturada Güvenlik hizmetleri/ İGS Eğitim bedelleri/ Yemek ve akaryakıt Hizmetleri başlığı altında KDV hariç 776.531,48 TL fatura kestiği oysa ki sadece yakıt bedelinin 136.180 * 3,5 = 476.630,00TL olduğu KDV hariçsiz faturada 776.531,48 TL-476.630,00= 299.901,48 TL’nin güvenlik hizmetleri/İgs eğitim bedelleri ve yemek bedellerine sayılmış olması gabin teşkil etmekte olduğunu, Hangi Eğitim ve güvenlik hizmetleri ile yemek ücretinin (işin maksimumum 365 günlük süresi) 299.901,48 TL olduğunun açıklaması ve dayanağı davalı yan tarafından belirtilmediğini, davalı şirketin bu kötüniyetli tutumu ile müvekkili şirketin kendisine olan güveni zedelendiğini, bu haliyle 2.400,00TL gibi bir … Güvenlik Hizmetleri + 762,71 TL İGS eğitim masraflarının olmasına rağmen bundan çok daha fazla ve faiş rakamlar ile bu başlıklar altında kesintinin yapılmış olması ticari ahlak ve ilkelere aykırı olduğunu, fazladan müvekkili şirkete faturalandırılmış bu alacak kalemlerinin ve ekstra yakıt birimine dahil edilen KDV tutarının müvekkilinden kesilmiş olması müvekkili şirketi zarara uğrattığını, Davalı şirketçe 30/01/2014 tarihinde kesilen faturada Güvenlik hizmetleri/ İGS Eğitim bedelleri/ Yemek ve akaryakıt Hizmetleri başlığı altında KDV hariç 776.531,48 TL fatura kestiği faturada Güvenlik hizmetleri/ İGS Eğitim bedelleri/ Yemek ve akaryakıt Hizmetleri başlıklarında hangi hususa ne kadar giderin yazıldığı kalem kalem eklenmeksizin hepsinin tek kalem ile KDV hariç 776.531,48 TL ticari şeffaflık ve hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği gibi müvekkili şirketin zarar görmesine de sebebiyet verildiğini, ayrıca sözleşmede belirtilen birim fiyatın içinde KDV nin de olmasına rağmen mükerrer defa müvekkili aleyhine 139.775,66 TL gibi bir KDV faturaya yansıtılmış olması yine davalıların kötü niyetini göstermekte olduğunu, Davalı şirket … ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacak müvekkili şirket tarafından ihtirazi kayıt ile 05/02/2014 tarihinde imzalanan muvaffakatname ile alındığı, 05/02/2014 tarihli imzalanan muvaffakatname dosyada mevcut olduğu, müvekkili şirket yetkilileri ihtilafın olduğunu ve bundan dolayı mahkemeye müracaat hakkını saklı tuttuğunu, bu ihtilafın çözümü için yerel mahkemeye başvurulduğunda 30/01/2014 tarihinde kesilen faturada Güvenlik hizmetleri/ İGS Eğitim bedelleri/ Yemek ve akaryakıt hizmetleri başlığı altında düzenlenen faturanın içeriğinin ve kalem kalem giderlerinin hesabı yapılmaksızın üstün körü sırf ticari defterler incelenerek hazırlanmış rapor doğrultusunda karar verilmiş olması müvekkili şirketi daha da mağdur ettiğini, dava da ihtilaf konusu olan 30/01/2014 tarihli fatura olmasına rağmen bu faturadan kaynaklı ihtilafın bilirkişi tarafından kalem kalem ( Güvenlik hizmetleri Kalemi İGS Eğitim bedelleri kalemleri Yemek ve akaryakıt Hizmetleri kalemleri ayrı ayrı hesaplanmalıydı) hesaplanmadan sırf ticari defterler doğrultusunda rapor hazırlanmış olması hukuka aykırı olduğunu, zira alacakların ticari deftere kaydedilmiş olmasının normal olduğunu, müvekkili şirket doğmuş olan alacaklarını dava ve talep haklarını saklı tutarak 05/02/2014 tarihli imzalanan muvaffakatname ile ihtirazı kayıt altında aldığını, fazlaya ilişkin dava haklarını böylece saklı tutarak yerel mahkemede iş bu davayı ikame ettiğini, fakat yukarıda belirtilen gerekçeler ile yerel mahkemece davanın reddine yönelik haksız bir şekilde karar verildiğini, Yine davalı … ile müvekkili şirket arasındaki sözleşmenin 10-11. Sayfalarında hakediş ödemeleri başlığı altında “…İdare’in ilgili hakediş ödemesini İşveren’e yaptığı tarihi izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde Taşeron’un hakediş bedeli ödenecektir…” ibaresi olmasına ve idare tarafından işverene hakedişlerin nakit ödenmesine rağmen işveren tarafından müvekkili şirketin içinde bulunulan ticari sıkıntıları da su istimal ederek uzun vadeli çek ödemesi ile müvekkiline nakit ödeme yerine sözleşmede belirtilenin aksine çek ile ödeme yaparak müvekkili şirketin zarar görmesine sebebiyet verdiğini, bundan dolayıdır ki müvekkili şirket ödemeleri alırken dava ve talep haklarını saklı tutarak 05/02/2014 tarihli imzalanan Muvaffakatname ile ihtirazı kayıt sunduğunu, Bu hali ile bile yerel mahkemece yeterince incelenmeden davanın reddine karar verilmiş olması yerinde olmadığını, Dava dilekçesinde açıkça belirtilen talepleri bilirkişi tarafından göz önüne alınmaksızın hazırlanan raporda dahi alacaklarının olduğu sabit olması göz önünde alındığında, davanın tümüyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili Av. … 28/02/2017 tarihli istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin davalı … Aş.’ye ait … Konteynır Limanı Projesi Geri Saha ve Dalgakıran İşleri Hafriyat Nakliyesi İşi Taşeronluk hususunda davalı … & … İş Ortaklığı ile 23 sayfadan ibaret Taşeronluk Sözleşmesi imzaladığını, Müvekkilinin sözleşme gereğince … Aş.’ye ait … Konteynır Limanı Projesi Geri Saha ve Dalgakıran İşleri Hafriyat Nakliyesi İşini sözleşmeye uygun şekilde devam ettirirken davalılardan … & … İş Ortaklığı müvekkiline hakediş ödemelerinin zamanı ve miktarı ayrıca hakedişten yapılan kesintilerde sıkıntılar yaşattığını, Yaşanan geç ödemeler, verilmeyen akaryakıtlara ait kesilen faturalar, verildiği iddia edilen akaryakıtların fiyatları hususunda KDV hariç kabul ederek faturalandırma yapılmaması , taşıma mesafesinde yanılğıya düşülmesi ve dava dilekçemizde belittiğimiz sair husular sebebiyle müvekkili şirket üstüne aldığı işi devam ettiremeyerek sözleşmeden haklı nedenle döndüğünü, Ancak bu süreçten sonra da müvekkiline ödenmesi gerekli hakedişleri usulüne uygun biçimde, zamanda ve miktarda yapılmadığını, Davalı … & … İnşaat İş Ortaklığı müvekkili şirkete vermediği akaryakıtların bedelini müvekkilinin hakedişinden mahsup ettiği, haksız mahsuplar bir yana söleşmeden akaryakıt bedeli 3,50 TL olarak belirlenen akaryakıtın bedelinin KDV hariç bedel olduğu iddiasıyla müvekkiline akaryakıt faturaları da kesmediğini, müvekkilinin haksız kesilen akaryakıt fişleri (kime ve ne zaman teslim edildiği müvekkili şirketçe bilinmediğini) ve kesilmeyen akaryakıt faturası sebebiyle ciddi maddi zararlara uğradığını, Yine sözleşmeden kaynaklı taşıma işi için ödenecek birim fiyat 21 km’lik mesafeye kadar 2,5 TL olarak kararlaştırılmış ise de müvekkilinin taşıma yaptığı toplam mesafe 23 Km olduğu ve müvekkilinin iş bu mesafe farkından dolayı ödenmesi gereken birim fiyat 2,73 TL olması gerekirken iş bu bedel ödenmediğini, müvekkilinin birim fiyat üzerinden de ciddi olarak zarara uğradığını, Hukuken ve sözleşmelerden de açıkça anlaşılacak olan müvekkil firma … İnşaat & … İnşaat İş Ortaklığının keyfi uygulamalrı sebebiyle büyük miktarda maddi zarara uğradığını, müvekkilinin zararının tespiti ile giderilmesi gerekirken davanın reddi yönünde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosya içerisinde sunulu bilirkişi raporuna beyanlarında da belirtildiği üzere yerel mahkemece gönderilen talimat gereğince Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından HUMK M. 364 maddesine; “Keşif İki taraf usulen davet edildikten sonra vicahlarında ve davete icabet etmedikleri halde gıyaplarında mahkeme veya tahkikat hakimi tarafından yapılır. Mahkemesi asliye, azasından birini istinabe suretiyle, Keşif muamelatını yapar. Fakat pek mühim meselelerde heyetle dahi icra edebilir ” uygun yapılması gerektiğini, Ancak mesafe tespiti mahkeme heyeti ile Keşif icra edilmeksizin sadece bilirkişilerin sözde ölçüm yaptıkları iddiaları ile tespit edildiğini, kaldı ki ilgili raporda hafriyat sahası olarak işaretlenen yerler ve döküm sahası da yanıl işaretlendiğini, taraflarınca da dosyaya mesafe ölçümüne ilişkin çıktılar sunulduğunu, işbu beyanları dikkate alınarak dosyanın yeniden bir bilirkişiye tevdi edilerek inceleme yaptırılması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kaldı ki bilirkişi raporunda dahi müvekkili şirketin alacaklı olduğu kanaatine varılmış ise de davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı şirket ile davalılardan … & … İŞ ORTAKLIĞI arasında imzalanan … KONTEYNER LİMANI PROJESİ GERİ SAHA VE DALGAKIRAN İŞLERİ HAFRİYAT NAKLİYESİ İŞİ TAŞERON SÖZLEŞMESİNDEN kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde davalılardan … AŞ’ye yönelik somut bir istinaf sebebi ileri sürülmemiş ise de davanın davacı şirket ile davalılardan … & … İNŞ. İŞ ORTAKLIĞI arasında …./11/2013 tarihinde imzalanan … KONTEYNER LİMANI PROJESİ GERİ SAHA VE DALGAKIRAN İŞLERİ HAFRİYAT NAKLİYESİ İŞİ TAŞERON SÖZLEŞMESİNDEN kaynaklandığı, davacının taşeron ve davalı …-… İŞ ORTAKLIĞI’nın ise işveren olduğu , diğer davalı … LİMANCILIK A.Ş. ‘nin ise sözleşmenin tarafı olmadığı tesbit edilmiş olup mahkemece sözleşmesel ilişkinin tarafı olmayan … AŞ’ye karşı sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince bir talepte bulunulmasının ise mümkün olmadığı gerekçesiyle bu davalıya yönelik açılan davanın reddine yönelik verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu tesbit edilmiştir. Davalılardan … İNŞ. & … İNŞ. İŞ ORTAKLIĞI’nın adi ortaklık statüsünde olduğu, mülga 818 sayılı BK’nın 520, 6098 sayılı TBK’nın 620 vd. maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin dava ve taleplerde adi ortaklığı oluşturan kişilerin/şirketlerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/6967 Esas- 2016/1450 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) Taraf ehliyeti hususunun 6100 HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olması ve taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece resen nazara alınabileceği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/2206 Esas – 2020/1308 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi taraf ehliyeti de bulunmadığı, adi ortaklığın taraf olduğu işlemlerden doğan davaların tüm ortaklar tarafından açılması gerektiği gibi davanın da onlar aleyhine açılması gerektiği, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, somut olayda davalı olarak gösterilen iş ortaklığının (adi ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığından taraf ehliyetinin de bulunmadığı, bu nedenle bu davalı hakkında açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddi gerekirken mahkemece bu davalı hakkında da hüküm kurulmasının hatalı olduğu, bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin usulen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK. 355, 353/1-a4 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davalı … İNŞ. & … İNŞ. İŞ ORTAKLIĞI aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK 114/1-d ve 115 maddeleri gereğince usulden reddine, davalı … LİMANCILIK A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2016 tarih ve 2014/1288 Esas 2016/854 Karar sayılı kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a4-b2 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davalı … İNŞ. & …İNŞ. İŞ ORTAKLIĞI aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle HMK 114/1-d ve 115 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davalı … LİMANCILIK A.Ş. aleyhine açılan davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30.TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 264,75.TL harçtan mahsubu ile bakiye 205,45.TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı … & … İnşaat İş Ortaklığı tarafından sarf edilen 23,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6-Davalı … Limancılık A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 7-Davalı … & … İnşaat İş Ortaklığı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 4.080,00.TL. maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile (31,50.TL+36,50.TL=) 68,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 153,70.TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.