Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/346 E. 2023/280 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/346 Esas
KARAR NO: 2023/280 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/929 Esas – 2019/472 Karar
TARİH: 14/05/2019
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 22/12/2014 tarihinde … Mah. … No:… Esenyurt/İstanbul adresinde faaliyette bulunan … sicil numaralı İstanbul Ticaret Odası Ticaret Siciline kayıtlı 200.000 TL sermayesi olan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 50.000 TL paylı(%25) oranında ortağı ve şirketin müştereken imzaya yetkili iki müdüründen biri olduğunu, bu tarihten sonra şirketin yaklaşık iki aylık bir fiili faaliyette bulunduğunu, bu dönemde de hem yeterince iş olmaması, hem de müdürler ve ortakların anlaşamaması ve görüşme zeminlerinin ortadan kalkması nedeniyle faaliyete fiilen son verildiğini, vergi dairesinin de firmanın faaliyette olmadığını tespit etmesi üzerine 31/03/2015 tarihi itibariyle mükellefiyet kaydını kapattığını, davalı şirketin, faaliyet konusundan uzaklaştığını, ayrıca şirketin faaliyetinin tamamen durduğunu, ticaret sicildeki kayıtlı adresinin de müşahade edildiğini, limited şirketin ortaklık mevcudunun kalmadığını, şirket ortaklığından ayrılmak isteyen müvekkilinin diğer ortaklara bir türlü ulaşamadığını, şirketin devamlı olarak zarar edip kar sağlayamamış olup atıl hale geldiğini belirterek, müvekkilinin şirtek ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili duruşmadaki beyanında çıkma payı talebinin bulunmadığını, davanın müvekkilinin limited şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkin olduğunu beyan etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere, imzaya yetkili şirket ortağı olduğunu, bu nedenle de şirketin tüm faaliyetlerinden, borç ve alacak ilişkilerinin ortaya çıkmasından birinci derece sorumlu olduğunu, şirket ortaklığından çıkma isteminde bulunmak için şirketin borçlarının ortadan kalkması gerektiğini, aksi düşüncenin alacaklıların borçlarını şirketten tahsil edememesi sonrası şirket ortaklarının iflasını isteme hakkını elden almak anlamına geleceğini ki bir ortağın borçlardan bu şekilde kurtulmasının ve diğer ortakların borçlar ve iflas süreci ile başbaşa kalması anlamına geleceğini, ayrıca davacının işlemleri nedeniyle müvekkilinin şahsi hesabından, yakın akrabası …’dan da borç alarak, şirket borçlarını ödemek durumunda kaldığını, müvekkilinin annesi tarafından 100.000,00 TL kredi çekilerek bu şirket adına imza yetkilisine verildiğini, hali hazırda bu tuturda ödenmediği için üçüncü kişinin mağdur olduğunu, şirketin imza yetkilisi davacının şirket ve borçlar yönünden tam olarak diğer ortaklara net bilgi vermediğini, şirketi zarara uğrattığını belirterek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar usulüne uygun meşruhatlı davetiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/05/2019 tarih 2018/929 Esas 2019/472 Karar sayılı kararında; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre; davacının TTK 638/2 maddesine açmış olduğu ortaklıktan çıkma talebine ilişkin davada, davalı limited şirketi yönünden davacı ortaklıktan çıkmayı gerektirecek haklı sebeplerin varlığını ispat edemediğinden, davanın reddine, davanın şirkete karşı açılıp ortakların bu davada husumeti bulunmadığından davalılar …, …, … yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davalılar …, …, … yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, Davalı … yönünden davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkilinin 22/12/2014 tarihinde … Mah. … Bulvarı No:… Esenyurt/İstanbul adresinde faaliyette bulunan 912300/0 Sicil numaralı İstanbul Ticaret Odası Ticaret Siciline kayıtlı 200.000.TL sermayesi olan … LTD.ŞTİ.nin 50.000.TL Paylı (%25) oranında ortağı ve şirketin müştereken imzaya yetkili iki müdüründen biri olduğunu, bu tarihten sonra şirketin yaklaşık iki aylık bir fiili faaliyette bulunduğunu ve bu dönemde de hem yeterince iş olmaması, hem de müdürler ve ortakları anlaşamaması, görüşme zeminlerinin ortadan kalkması nedeni ile faaliyete fiilien son verildiğini, Vergi dairesince de firmanın faaliyette olmadığının tespit etmesi üzerine 31/03/2015 tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydını re’sen kapatıldığını, Ticaret Sicil Memurluğu’nun şirketin sicil kaydını re’sen askıya aldığını, dosyada mübrez Ticaret sicil kaydından şirketin sicil kaydının “Kanun gereği askıya alındığı” şerhi işlendiğini, bu şerhin işlenmesinin, ortaklar kurulu toplantılarının yapılmaması, Ticaret siciline gerekli bildirimlerin yapılmamış olması nedeniyle olduğunu, Müvekkilinin, ortaklığa başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaklar ve müdürle sorun yaşandığından şirket ile ilgili karar alınamadığını, ayrıca şirketin sicilde kayıtlı gösterilen adreslerde faaliyette olmadığını tespit ettiğini, Davalı şirketin, faaliyet konusundan uzaklaştığını, bu durumun müvekkilinin aile birliğini tehdit eder konuma geldiğini, ayrıca; limited şirketin faaliyetinin tamamen durduğunu, limited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığını, şirket ortaklığından ayrılmak isteyen müvekkili diğer ortaklara bir türlü ulaşamadığını, Ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ve sürekli güvensizlik ortamı oluştuğunu, şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlık meydana geldiğini, şirketin devamlı olarak zarar ettiğini, kar sağlayamadığını, müvekkilinin ortaklığa dahil olduğu 2014 yılından bu yana ortaklar kurulu toplantısı da yapılamadığını, şirket ticari defterleri, karar defteri ve diğer kayıtlarının nerede ve kimde olduğunun bilinmediğini, Davalılardan …’nun tanık olarak annesi ve kardeşini dinlettiğini, bu tanıkların davalının birinci derecede kan hısımları olduğunu, bu tanıkların şirkete borç para verdiklerini ileri sürdüklerini ancak bu hususun şirket kayıtlarında yer almadığını, bir limited şirkete dışarıdan bir para girişi var ise bu hususun şirket kayıtlarında yer alması gerektiğini, şirkette böyle bir kayıt da bulunmadığından bu beyanlara itibar edilemeyeceğini, ​“TTK’nın 638’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.”   hükmü yer aldığını, Müvekilinin ortaklıktan çıkması, onun şirketin kamuya olan borçlarından kurtulması anlamına gelmeyeceğini çünkü şirketi temsile yetkili her ortak​ ve müdürlerin kendi dönemlerinde doğmuş kamu borçlarından kişisel mal varlıkları ile sorumlu kalmaya devam edeceklerini, şirketin üçüncü kişilere olan borçlarından ise şirket mal varlığı ile sorumlu olduklarını, ortakların şahsi sorumluluklarının bulunmadığını, 13.2.2019 tarihli duruşmada imzalı beyan edildiği üzere ortaklıktan çıkma payı talebi bulunmadıklarını, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında ortaklar arasındaki çekişme ve huzursuzluğun ortaklıktan çıkma sebebi olarak kabul edilmesine rağmen burada olayın kusur yönüne değinildiğini, burada haklı sebebin ortaya çıkmasında kimin kusurlu olduğunun önemi olmadığını müvekkiline isnat edilebilecek bir kusurun da söz konusu olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, Türk Ticaret Kanunu 638 vd. hükümleri uyarınca müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 638. maddesi gereğince açılan haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı, davacının ortağı ve yetkili müdürü olduğu davalı … Ltd. Şti ortaklığından çıkma talebinin subut bulup bulmayacağı noktasında toplanmış olduğu şeklinde tesbit edildiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin sicil kaydına göre davacı ve davalı gerçek kişilerin her birinin davalı şirketin %25 oranında hisse sahibi ortakları olduğu, davacı … ile davalılardan …’nun davalı şirketin müşterek yetkili yöneticileri olduğu anlaşılmıştır. Davacı haklı sebep olarak,vergi dairesince de firmanın faaliyette olmadığının tespit etmesi üzerine 31/03/2015 tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydının re’sen kapatıldığı, ortaklığa başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaklar ve müdürle sorun yaşandığından şirket ile ilgili karar alınamadığı,Ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği ve sürekli güvensizlik ortamı oluştuğu,Davalı şirketin, faaliyet konusundan uzaklaştığı bu durumun aile birliğini tehdit eder konuma geldiği ayrıca; limited şirketin faaliyetinin tamamen durduğu, limited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığı, diğer ortaklara bir türlü ulaşamadığı sebebine dayanmış ve mahkemece haklı sebeplerin ispatı için ön inceleme duruşmasının ara kararı uyarınca; Taraflara tanıklarını bildirmek için süre verilmiş, davacı tarafından tanık bildirilmemiş olup, davalı tarafından bildirilen tanıklar duruşmada dinlenildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nin 638/2. maddesi; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir, ” hükmünü haizdir. Anılan düzenleme ile ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Ancak “haklı sebeplerin” nelerden ibaret olduğuna değinilmemiştir. Bu nedenle çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir. Somut olaya döndüğümüzde, davacının, davalı diğer ortaklar ile anlaşmazlıklarını ayrılma sebebi olarak ileri sürmüş ise de bu yönde somut bir iddia ve delil bildirilmediği, davacı davalı limited şirketin ortağı ve müşterek yetkili müdürü olup davacının haklı neden olarak ileri sürdüğü hususlarda kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekirken mevcut delil durumuna göre bu koşulun gerçekleşmediği, ayrıca TTK’nın 638. maddesine göre ortaklıktan çıkma davalarının sadece şirkete karşı yöneltilmesinin yeterli olduğu ve diğer davalı ortaklara husumet yöneltilemeyeceği,davalı limited şirketi yönünden ise davacının ortaklıktan çıkmayı gerektirecek haklı sebeplerin varlığını ispat edemediği anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 125,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.