Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/343 E. 2023/362 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/343 Esas
KARAR NO: 2023/362 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/300 Esas – 2020/387 Karar
TARİHİ: 15/09/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin müvekkiline olan borcunun tahsili amacıyla davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 30.04.2019 tarihinde takibe geçildiğini, davalı borçlu şirket tarafından takibe itiraz edildiğinden takibin durduğunu, davalının tüm itirazlarının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, davalının davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi kabul ettiğini, herhangi bir itirazda bulunmadığını, takibe konu fatura ile malları aldıklarının ortada olduğunu, müvekkilinin iştigal konusunun okullara kitap satmak olduğunu, davalının da … Koleji isimli okulu işlettiğini, davalının ticari ilişkiyi kabul ettiğini, müvekkili şirketin davalının haksız itirazı üzerine zarara uğradığını, mağduriyetinin giderilmesi amacı ile takip bedelinin %20 sinden az olmamak üzere icra tazminatına ve %10 kötü niyet tazminatına hükmolunmasını talep ettiklerini beyanla davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptali ile takibin davalıya tebliğ tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte devamına, davalının takip bedelinin %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın müvekkilinin aralarındaki ticari ilişkiyi kabul etmesini ve buna ilişkin itirazda bulunmamasını borcun kabulüne ilişkin delil olarak sunmasının kabul edilemez olduğunu, müvekkilinin davacıya faturada gösterilen tutarda (35.784,97 TL) borcunun bulunmadığını, düzenlenen faturanın gerçeği yansıtmadığını, davacının başlatmış olduğu ödeme emrine müvekkilince yapılan itirazın kötü niyetle yapılmış olduğu iddiasının asılsız olduğunu, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmaması nedeniyle kanundan doğsan itiraz hakkını kullanmasının tabii olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 15/09/2020 tarih 2019/300 Esas 2020/387 Karar sayılı kararında;”Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır…Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, cari hesabın 1 adet faturadan oluştuğu, bilirkişi vasıtasıyla incelenen davacı taraf defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu, faturaya yönelik davalı tarafından yapılan bir ödemenin bulunmadığı, davalı tarafın mahkememizce yapılan ihtarata rağmen defterlerini ibraz etmediği, davacının BS formunda söz konusu faturanın ilgili vergi dairesine bildirildiği, her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin irsaliyeli faturayı ve fatura içeriği malları almadığını, faturanın gerçeği yansıtmadığını beyan etmiş olsa da dava konusu irsaliyeli fatura altında teslim alan isim ve imzasına itirazda bulunmadığı, yine faturaya yasal süresi içinde bir itirazda bulunmadığı, irsaliyeli faturanın ve içeriği malların/ders kitaplarının davalı yana teslim edilmiş olduğunun kabulü gerektiği anlaşılarak davacının fatura alacağı olduğunun kabulü ile davacının takip tarihi itibariyle 35.784,97 TL alacağı bulunduğu, bu nedenle davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğu, iptalinin gerektiği, taraflar arasında akdi faiz yönünden herhangi bir sözleşme bulunmadığına göre uyuşmazlığın 3095 sayılı Yasa hükümlerine göre çözülmesi gerekmektedir. 3095 sayılı Yasanın 4489 sayılı Yasa ile değişik 2/2 maddesinde ticari işlemde temerrüt faizinin ‘avans’ oranında hesaplanacağı, TCMB verilerinden icra takip tarihi itibariyle avans faizi oranının yıllık % 19,50 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen asıl alacağına talebi gibi 10.05.2019 tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faiz işletilmesi gerektiği, alacağın fatura alacağı olup likit olduğu, davacı lehine hükmedilen miktara % 20 inkar tazminatı vermek gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı her ne kadar müvekkili ile aralarında kitap satışı olduğunu iddia ederek, müvekkilinin itirazını borcun kabulüne delil olarak nitelendirmişse de, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin davacıya böyle bir borcunun bulunmadığını, davacının haksız kazanç elde etmek amacıyla müvekkili aleyhine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlattığının açık olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, huzurdaki davada ispat külfeti davacıda olmasına rağmen, davacının davasını ispat edemediğini, yerel Mahkemece hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verildiğini, TBK’nın 97. maddesinin “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” hükmünü içerdiğini, davaya konu olayda; taraflar arasında ürünlerin teslimini kapsayan tüm sözleşmelerin gerek hukuki olarak gerekse ürünler bakımından incelenmesinde, davacı tarafın edimlerini sözleşmeye göre tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğinin görüleceğini, bu hali ile davacı tarafın TBK 97. madde hükmüne aykırı davrandığını ve kendi edimlerini yerine getirmeden ve tamamlamadan müvekkili şirketin edimlerini yerine getirmesini beklemenin hakkaniyetle bağdaşmadığını, bu hususun irdelenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının tüm iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirtmekle birlikte bir an için aksi düşünülmesi halinde bile sevk irsaliyelerindeki imzaların incelenmesinin gerekeceğini, dosyada mübrez irsaliyeli faturalar incelendiğinde, teslim alan kısmında yer alan imzaların imzaya yetkili kişilerce tanzim edilip edilmediği hususunun da değerlendirilmesi gerektiğini, irsaliyeli faturalardaki imzaların müvekkiline ait olup olmadığı hususunun incelenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bilirkişi tarafından hazırlanan raporun içerik itibariyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığını, bilirkişi tarafından, tarafların tüm iddialarının irdelenmesi ve ona göre bir değerlendirme yapılarak rapor oluşturulması gerektiğini, uyuşmazlık konusu hakkında uzman olmayan bir bilirkişiden rapor tahsis edilmesinin ve söz konusu raporun hükme esas alınmasının kabul edilemez olduğunu, davacının, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı talebinde bulunduğunu, davacının alacak taleplerinin yargılamayı gerektirdiğinden, icra inkar tazminatı taleplerinin reddi ile haksız ve kötü niyetli olarak taraflarına ikame edilen bu dava sebebiyle davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davacı lehine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı tarafından, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile;10.10.2018 tarihli ve 35.784,97 TL bedelli fatura dayanak yapılmak suretiyle aynı miktarda alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalının süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takip durmuş, somut dava ile davacı, davalıya kitap satıp teslim ettiğini ancak fatura bedelinin ödenmediğini iddia ederek itirazın iptalini talep etmiş, davalı taraf davacıya borcunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi raporu alınarak istinafa konu karar verilmiştir. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağı ispata yeterli olmayıp, davacının davalıya mal satıp teslim ettiğini yazılı delillerle ispatlaması gerekmektedir. Dava ve takip konusu fatura davacının usulüne uygun şekilde tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacı tarafından ilgili dönemde bağlı olduğu vergi dairesine BS formu ile bildirilmiştir. Bunun yanında takibe konu fatura irsaliyeli fatura olup, üzerinde teslim alan bilgileri ve imza bulunmaktadır. Davalı taraf, icra takibine itiraz ve davaya cevap dilekçesinde, davacı tarafından alacağa dayanak olarak sunulan irsaliyeli faturanın teslim alan kısmında yer alan … isimli kişinin temsilcisi ya da çalışanı olmadığı ve imzanın geçersiz olduğu, davacının edimini tam ve eksiksiz yerine getirmediği konusunda herhangi bir itiraz ve savunma sebebi ileri sürmediği gibi, “irsaliyeli fatura altında teslim alan isim ve imzası bulunduğundan irsaliyeli faturanın ve içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekecektir” tespitini içeren bilirkişi raporuna da usulüne uygun tebliğe rağmen itiraz etmemiş, ilk kez istinaf aşamasında faturanın teslim alan kısmında yer alan isim ve imzanın incelenmesi gerektiğini ve davacının edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini ileri sürerek, Mahkemece hükme esas alınan ve denetime açık bilirkişi raporundaki tespitlere itiraz etmiş olduğundan HMK’nın 357. maddesi uyarınca, anılan istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Bu minvalde Mahkemece, irsaliyeli faturaya konu malların davalıya teslim edildiği ve alacağın varlığının ispat edildiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava ve takip konusu alacak her iki taraf için de muayyen ve itiraz haksız olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması da usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.444,47 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 611,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.833,35 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.