Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/330 E. 2021/437 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/330 Esas
KARAR NO: 2021/437 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2020/538 Esas 2020/760 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, gayrimenkul ve yatırım danışmanlığı yapan bir şirket olduğunu, davalı şirkete 24.02.2020 tarihinde taşınmaz kiralama faaliyetleriyle alakalı hizmet sağladığını ve bu hususta sözleşme imzaladıklarını, davalı tarafın sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmeye imza atan …’ın davalı şirket adı ve namına hareket ettiğini, davalı tarafa taraflarınca ihtarname gönderildiğini ve temerrüde düşürüldüğünü belirterek davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin çift imza ile müştereken temsil edildiğinden, davacının dayanak yaptığı “Taşınmaz Gösterme Belgesi”nin müvekkili şirket yönünden bağlayıcılığının bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirketin bu sözleşmeye dayanarak bir talepte bulunmasının akdi ve hukuki dayanakları ve taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacı şirketin, taşınmazın malikinden herhangi bir yetki almadan, herhangi bir hak ve yetkisi bulunmadan, taşınmazı kiralama işine giriştiğini ve komisyon talebinde bulunduğunu, davacının bu talebinin akdi ve hukuki dayanaklarının bulunmadığını, dava dayanağı sözleşmenin müvekkili şirket yönünden bağlayıcılığının bulunmadığını, davacı şirketin iddia ve taleplerini sözleşmeyi imzalayan kişiye yöneltmesi gerektiğini belirterek davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/12/2020 tarih ve 2020/538 Esas – 2020/760 Karar sayılı kararında;”Dava; 6098 sayılı TBK 520 vd maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirmesi sonucunda; davacı ile davalı arasında 24.02.2020 tarihli sözleşme bulunduğu, bu sözleşmede davacının tam unvanı ile davalı şirket bilgilerinin belirtildiği, uyuşmazlığın bu sözleşmeden kaynaklandığı, iş bu davanın yargılamasında ticaret mahkemelerinin görevli olduğu, tarafların tacir olup imzaladıkları sözleşmede yetkili mahkemeyi İstanbul Mahkemeleri olarak belirledikleri, yetki sözleşmesinin HMK 17 ve 18. Maddelerinde düzenlendiği, yetki sözleşmesinin düzenlenmesine ilişkin yasal şartların sağlandığı, süresinde davalı tarafın cevap dilekçesinde yetki itirazının ileri sürüldüğü, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi uyarınca davanın sözleşmede belirlenen mahkemede görülmesinin gerektiği dikkate alınarak mahkememizin yetkisizliğine…”gerekçesi ile, Davacının davasının HMK 17, HMK 114/1-ç maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,HMK’ nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davaya cevap dilekçesinde belirtildiği üzere, davanın konusu emlak kiralanmasına aracılık ve aracılık yapılan bu iş karşılığında kararlaştırılan ücretin ödenmediği iddiası olduğunu, dava konusu işin, ticari bir iş olmadığı gibi, TTK’nın 4. Maddesi kapsamında da ticari bir iş olmadığını, bu nedenle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, Yerel mahkemenin, öncelikle görev yönündeki itirazı doğrultusunda dosyayı yetkili ve görevli Asliye Hukuk Mahkemesine göndermesi gerekirken, yetki yönünden davayı usulden reddetmesi ve talep halinde yetkili mahkemeye gönderilmesine karar vermesi mevzuata, usule, içtihatlara açıkça aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin çift imza ile müştereken temsil edildiğinden, davacının davasına dayanak yaptığı Taşınmaz Gösterme Belgesinin müvekkili şirket yönünden bir bağlayıcılığı bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, açılan davanın husumet yönünden reddi gerekirken yerel mahkemenin, davayı usulden reddetmesi mevzuata, usule, içtihatlara açıkça aykırı olduğunu, Davacının davasına dayanak yaptığı Taşınmaz Gösterme Belgesi incelendiğinde, “Gayrimenkulün…. Kiralandığı taktirde bir aylık kira bedeli + KDV’sini …’ya hizmet bedeli olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum” şeklinde hüküm bulunduğunu, dolayısıyla davacı şirketin bu sözleşmeye dayanarak bir talepte bulunmasının akdi ve hukuki dayanakları bulunmadığı gibi, davacı tarafın taraf ehliyeti de bulunmadığını, bu yönden davanın reddi gerekirken, yerel mahkeme, davayı usulden reddetmesi mevzuata, usule, içtihatlara açıkça aykırı olduğunu,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, tellalık sözleşmesine dayalı hizmet bedeli alacağının tahsili talebiyle açılan alacak davasıdır. Mahkemece, davacının davasının HMK 17, HMK 114/1-ç maddesi kapsamında mahkemenin yetkili olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık konusu tellalık sözleşmesi 6098 sayılı TBK’nın 520. maddesinde düzenlenmiştir.Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi, kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar, kamu düzenine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalının yetkilisi …/… arasında 24/02/2020 tarihinde Arnavutköy/İstanbul adresinde bulunan Fabrikanın kiralanması ile ilgili TAŞINMAZ GÖSTERME BELGESİ başlıklı sözleşmenin imzalandığı görülmüştür. Somut olayda taraflar ticari şirket olup tacirdir. 6102 sayılı TTK’nun 19/1 maddesinde, bir tacirin borçlarının ticari olmasının asıl olduğu, ancak gerçek bir kişi olan tacirin yaptığı işlemin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirildiği veya işlemin fiil veya işleminin ticari sayılması niteliği gereği uygun olmadığı takdirde, bu işlemlerden doğan borcun adi sayılacağı düzenlenmiştir. Anılan madde yönünden yasa koyucunun, sadece gerçek kişi tacirleri öngörmesine ve dolayısıyla tüzel kişi tacirlerin bu kuralın dışında kalmasına göre, ticari bir şirket olan davacının tüketici olarak kabul edilmesi mümkün değildir. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/10751 Esas- 2016/2252 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) Türk Ticaret Kanununda ticari şirketlerin tacir sayılacağı hükme bağlanmıştır. Tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işleri ticari işlerdendir. Eğer bir muamele fiil veya iş ticari iş ise, bunlara özel ticari kurallar uygulanır. Bu tüzel kişilerin bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanmaları veya tüketmeleri söz konusu değildir. Taraflar arasındaki sözleşmenin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili husustan kaynaklandığı buna göre uyuşmazlığın TTK 4. maddesinde sayılan nisbi ticari dava olduğu anlaşılmaktadır. TTK 5. maddesine göre ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. Buna göre, söz konusu uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan davalı vekilinin göreve ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Görev dava şartı olup mahkemece öncelikle görev itirazı değerlendirilmeden ilk itirazlardan olan yetki itirazının değerlendirilmesi yerinde görülmemiş ise de, sonuca etkili görülmemiştir. Davalı vekilinin taraf ehliyeti ve husumete yönelik istinaf sebepleri yargılama aşamasında yetkili ve görevli mahkemece değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekmektedir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.