Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/329 E. 2021/297 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/329 Esas
KARAR NO: 2021/297 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/758 Esas
TARİH: 30/12/2020 (Ara Karar)
DAVA: Alacak – İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşme uyarınca sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle dava konusu makineler için davalı şirkete ödenmiş olan 200.000,00TL USD’nin şimdilik 99.000,00TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte taraflarına iadesini ve sözlemenin haklı nedenle feshi nedeniyle uğramış oldukları zararın şimdilik 1.000,00TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini, geç teslim ve ayıp sebebi ile makinelerde meydana gelen değer kaybının hesaplanarak temerrüt tarihinden itibaren başlamak üzere uygulanacak ticari faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini, yoksun kalınan kâr tutarının hesaplanarak temerrüt tarihinden itibaren başlamak üzere uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte taraflarına ödenmesini, müvekkilinin ödediği belirtilen toplam 200.00,00 USD tutarındaki alacaklarının tahsilinini teminin harca esas değer tutarında davalının menkul gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından müvekkili şirketin menkul, gayrımenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine uygun bir teminat karşılığında dava sonuna ihtiyati tedbir konulması talep edildiğini, aynı talep gerek Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/329 D.İş. gerekse de mahkemenin 2020/758 D.İş sayılı dosyası ile reddedildiğini, mahkemenizin gerekçesinde ” dava dilekçesine ekli sözleşme, ihtarname, ve belgeler talep edenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp, İİK madde 257/2 kapsamında ise borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde olduğuna dair dosyada herhangi bir belge ve delil sunulmamıştır. Tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, alacağın miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ve dosyaya sunulan deliller, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispata yeterli olmayıp ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılması” olarak gösterdiğini, talep tarihi olan 28.12.2020 tarihinden bu yana 1 aylık süre geçmiş olup ne müvekkili şirketin durumunda ve davacının dava dilekçesine eklediği belgelerde bir değişiklik olmadığını, müvekkili şirketin de ticari faaliyetine eskisi gibi devam etmesi ve yıllardır aynı adreste bulunması nedeni ile de ulaşılamayacak bir durumu olmadığını, karşı tarafın başvurmuş olduğu arabulucu, kendilerinin vermiş olduğu bilgilerle müvekkili şirkete gayet kolay ulaşabiliyorken kendilerinin ulaşmakta güçlük çektiklerini belirtmeleri açık ve net olarak iftira olduğu, kaldı ki; ihtiyati tedbir ancak, uyuşmazlık konusu hakkında istenebilmekte olup uyuşmazlık konusu olmayan müvekkilinin araç ve taşınmazları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına tedbir talebi usul ve yasaya aykırı olduğu, HMK’nın 389. maddesi anlamında müvekkiline ait araç ve taşınmazlar ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları eldeki davada uyuşmazlık konusu olmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/12/2020 tarih ve 2020/758 Esas sayılı ara kararında; “Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talep etse de talebin mahiyetinden ihtiyati haciz talep edildiği anlaşılmakla; ihtiyati haciz talebine göre değerlendirme yapılması gerekmiştir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı yasanın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterlidir. Dava dilekçesine ekli sözleşme, ihtarname ve belgeler, talep edenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp, İİK m.257/2 kapsamında ise borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde olduğuna dair dosyada herhangi bir belge veya delil sunulmamıştır. Tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, alacağın miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ve dosyaya sunulan deliller, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispata yeterli olmayıp ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılarak ihtiyati haciz talebinin reddine…”gerekçesi ile, İhtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 28/12/2020 tarihinde mahkemele sunulan dava dilekçesi ile, müvekkilinin ödediği belirtilen toplam 200.000,00 USD tutarındaki alacağının tahsilini teminen, harca esas değer tutarında davalının menkul, gayrimenkul malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarına uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi talep edildiği, işbu talep mahkemenin 30/12/2020 tarihli ara kararı ile ret edildiğini, Mahkemenin, “Dava dilekçesine ekli sözleşme, ihtarname ve belgeler, talep edenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp, İİK m.257/2 kapsamında ise borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde olduğuna dair dosyada herhangi bir belge veya delil sunamamıştır.” gerekçesi ile haklı talebi usul ve yasaya aykırı şekilde reddettiğini, Halihazırda dava ekinde sunulmuş olan dava konusu sözleşme ve ihtarnamelerin, onaylı suretleri de ayrıca dosyaya sunulduğu, taraflar arasındaki ilgili sözleşme uyarınca, davalı tarafça teslimatın, sözleşmede belirtilen tarihten çok sonra gerçekleştiği, ayrıca teslimata konu makinelerin ayıplı şekilde teslim edildiği açıkça belirtildiği, işbu hususa ilişkin delil ve belgeleri dosyada yer aldığını, Dava dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere, davalı tarafa makinelerin satımı için o günkü mevcut kur üzerinden 200.000,00 USD tutarında bedeli davalıya ödendiği, ödemelere ilişkin dekont ve çek suretleri dosyaya sunulduğu, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında belirtmiş olduğu; dosyada yer alan sözleşme, ihtarname ve belgelerin talep edenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmadığı tespitine itiraz etme zarureti hasıl olduğunu, Öncelikle; söz konusu malların geç teslim edildiği davalının taraflarına göndermiş olduğu 02/12/2020 tarihli ihtarname cevabı ile ikrar edilmiş olup taraflar arasında geç teslime ilişkin bir ihtilaf bulunduğu, bu durumda, pandemi dönemi gibi maske üretimine ihtiyacın had safhada olduğu bir süreçte, maske üretimi yapacak makinelerin kararlaştırılan teslimat tarihinden aylar sonra, üstelik ayıplı şekilde teslim edilmesinin şirketi zarara soktuğunu,Özellikle, taraflarca Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/292 D.İş dosyası nezdinde delil tespiti talebinde bulunulduğu ve bu dosya kapsamında bilirkişi raporu tanzim edildiği, dava dilekçesi ekinde yer alan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin uğramış olduğu zarar kalemleri açıkça belirtildiği, müvekkili şirketin defterleri incelendiği ve davalıya yapmış olduğu ödemeler tespit edildiği, Bir diğer yandan, davalı tarafın, piyasada pek çok firma ile daha sorun yaşadığı, satımını üstlendiği maske makinelerinin teslimatında gecikmeler yaşandığı ve ayıplı mal satımı gerçekleştirdiği, bu sebeple pek çok firma tarafından hakkında yasal işlem başlatıldığını, Piyasada pek çok şirket ile arasında yasal uyuşmazlık bulunan davalı tarafın, müvekkilinin zararını gidermediği gibi telefonlara da çıkmamaya başladığı ve haber alınamaz olduğunu, Somut olayda üzerine düşen edimleri yerine getirmeyen davalının borçlarını ödememek maksatlı olarak müvekkilinden kaçtığı ve bu kapsamda mal kaçırma riskinin bulunduğunu, Hal böyle iken; müvekkilinin alacağının sürüncemede bırakılmaması ve alacağın semeresiz kalmaması adına ihtiyati haciz talebimizin kabul edilmesi gerektiği, bir diğer deyişle, davalı tarafın şirket mallarını kaçırmaya yönelik girişimleri mevcuttur ve bu durum geri dönüşü ve telafisi imkansız sonuçlara yol açacağını, İşbu haklı davayı kazansalar dahi zararlarını tazmin etme süreci tehlikeye gireceği, müvekkili şirket büyük zarara uğrayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına; Sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle; dava konusu makineler için davalı şirkete ödenmiş olan 200.000,00 USD’nın şimdilk (fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla) 99.000,00 TL’sinin uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte tarafımıza iadesine ve uğramış olduğumuz zararın şimdilik 1.000,00 TL’sinin uygulanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesine karar verilerek davanın kabulüne, Kabul görmemesi durumunda geç teslim ve ayıp sebebi ile; makinelerde meydana gelen değer kaybının hesaplanarak, temerrüt tarihinden itibaren başlamak üzere uygulanacak ticari temerrüt faizi birlikte tarafımıza ödenmesine , geç teslim sebebi ile uğradığımız zararların hesaplanarak temerrüt tarihinden itibaren başlamak üzere uygulanacak ticari temerrüt faizi birlikte taraflarına ödenmesine, yoksun kalınan kâr tutarının hesaplanarak, temerrüt tarihinden itibaren başlamak üzere uygulanacak ticari temerrüt faizi birlikte tarafımıza ödenmesine karar verilerek davanın kabulüne, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/758 E. Sayılı dosyası nezdinde 30/12/2020 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkilinin ödediği belirtilen toplam 200.000,00 USD tutarındaki alacağın tahsilini teminen harca esas değer tutarında davalının menkul, gayrimenkul malları ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haklı nedenle feshi ve sözleşme konusu makineler için davalı tarafa ödendiği iddia edilen 200.000,00 USD.nin şimdilik 99.000,00 TL. Sinin tahsili talebiyle açılan alacak davasında alacağı teminen davalının menkul,gayrimenkul ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.Mahkemece talep ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilmiş ve İhtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015 tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK’nın 101 vd., HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. ” Somut olayda, dava ve talep alacak isteminden ibaret olmasına göre, dava konusu olmayan davalının menkul,gayrimenkul ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken talebin ihtiyati haciz olarak değerlendirilmesi yerinde görülmemiş ise de sonuç itibariyle ihtiyati haciz talebinin reddinde de isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın istinaf nedenleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.