Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/327 E. 2023/825 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/327 Esas
KARAR NO: 2023/825 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/297 Esas – 2020/617 Karar
TARİHİ: 22/10/2020
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili banka ile dava dışı … Ticaret A.Ş. arasında imzalanan 28.07.2015 tarih ve 1.000.000 USD tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca, davalı şirkete nakdi kredi kullandırıldığını, davalıların da işbu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarından, borcun ödenmesinden müteselsilen sorumlu bulunduklarını, kredi borçlusu …’ın finansal açıdan zor duruma düşmesi ve ödemelerini tatil edilmesi talebiyle iflas erteleme davası açtığının öğrenilmesi nedeniyle, Beyoğlu … Noterliğinden 16.02.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyle kredi hesabının kat edilerek, mevcut kredi borcunun geri ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarnamede verilen süreye rağmen kredi borcunun geri ödenmemesi üzerine, kefiller aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından, 02.03.2016 tarihinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinde 754.286,30 TL bedelli icra takibi başlattığını, yapılan takibe, borçlular tarafından haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğinden, itirazın iptaline karar verilmesini, söz konusu iflas erteleme davasında 09.02.2016 tarihinde verilen İhtiyati tedbir kararı uyarınca kefillere karşı takip açılmasının önüne geçildiğini belirterek, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, ancak davalı vekilinin itirazının gerçekleri yansıtmadığını, iddia edilen tedbir kararında; “… iflas erteleme talebinde bulunan şirketin borçlarına kefil olanlar yönünden devam eden takipler ile İİK’nın 79/b .maddesinin 2. ve 3. fıkralarında yazılı istisnalara ilişkin hükümler hariç olmak suretiyle 6183 sayılı kanun ile yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında her türlü ihtiyati haciz – ihtiyati tedbir ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının…” denilerek kefillere açılan takipler ile İİK. 179/b’de belirtilen istisnaların hariç tutulduğunu, tedbir kararında dava dışı … şirketine karşı takibin yapılmasının engellendiğini, ancak kefillere yapılan takipler ile taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla açılan/açılacak olan takiplerin tedbir kararının dışında bırakıldığını, belirtilen sebeple davalı vekilinin haksız ve hukuka aykırı itirazının iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalılar tarafından ayrıca, geçerli bir kefalet ilişkisinin varlığından söz etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle borcun tamamına itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinde, “Genel Kredi Sözleşmesi, kefalet sözleşmesi ve tüm işlem dosyasının” kendilerine gönderilmediğini, bu nedenle bu aşamada geçerli bir kefalet ilişkisinin ve borcun varlığının söz konusu olmadığının belirtildiğini, buna karşın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, takip talebinin ekinde bahsi geçen tüm belgelerin dosyaya sunulduğunu, buna rağmen davalıların borcun muhtacı muhakeme olduğunu iddia etmelerinin, davalıların tamamen zaman kazanmaya yönelik olduğunu bu nedenle davalıların itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/112 E.sayılı dosyasından verilen 09.02.2016 tarihli iflas erteleme tedbir kararı gereği, öncelikle davanın reddine karar verilmesini, tedbir kararı kapsamında, dava dışı şirkete kefil olan müvekkillerinin davaya konu icra takibinde borçlu olmadıklarının sabit olduğunu, alınan tedbir kararında, tedbir kararından sonra kefiller yönünden de takip açılamayacağının açıkça hüküm altına alındığını, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/112 E. Sayılı dosyasından verilen 09.02.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararında; “…a-) İflas erteleme talebinde bulunan şirketin borçlarına kefil olanlar yönünden devam eden takipler ile İİK 179/b maddesinin 2 ve 3. Fıkralarında yazılı istisnalara ilişkin hükümler hariç olmak suretiyle 6183 sayılı kanun ile yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında her türlü ihtiyati haciz-ihtiyati tedbir ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına…” karar verildiğini, ihtiyati tedbir kararında da belirtildiği gibi, 09.02.2016 tarihinden önceki tarihlerde iflas erteleme talebinde bulunan … Tic. A.Ş.’nin borçlarına kefil olanlar yönünden devam eden takiplerin hariç tutulduğunun açıkça belli olduğunu, davacı banka tarafından başlatılan icra takibinin devam edebilmesi için, takip tarihinin 09.02.2016 tarihinden önce olması ve 09.02.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiği anda söz konusu icra takibinin devam etmesi gerektiğini, sonuç itibariyle; işbu tedbir kararı kapsamında; müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatılamayacağını, davaya konu kefalet sözleşmesi incelendiğinde; Kefalet sözleşmesinde bulunan ve Müvekkilleri tarafından el yazısı ile yazılması zorunlu olan kısımlardaki yazıların tamamının aynı olduğu ve aynı kişi tarafından sözleşmeye dahil edildiği, hatta kefillerin bizzat kendi el yazısı ile belirtmesi gereken kısımlarda kullanılan kalemin dahi aynı kalem olduğu, bunun da sözleşmenin kefalet kısımlarının el değiştirmeden bir kişi tarafından yazıldığının açık olması sebebiyle; Türk Borçlar Kanunu Madde 583 uyarınca hukuken batıl, geçersiz ve kesin hükümsüz olduğunu; kefalet sözleşmesinde, TBK. Madde 583 hükmü uyarınca geçerlilik şartı olan “…Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünün yerine getirilmediğini, mezkur sözleşme incelendiğinde, banka adına imzalayan memurun el yazısı ile kefalet kısımlarındaki el yazısının birbirine çok benzer olduğu, TBK. 583 hükmü uyarınca müvekkilleri tarafından bizzat el yazısı ile yazılması gereken tüm kısımların banka memuru tarafından doldurulduğunu, bu sebeple yazıya ve imzaların tamamına itiraz ettiklerini, öncelikle dava konusu kefalet sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin beyanlarının incelenmesini talep ettiklerini belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarih ve 2016/297 Esas – 2020/617 Karar sayılı kararında;”Dava; İİK.nın 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış ve Adli Tıp Kurumundan yazı itirazı ile ilgili rapor alınmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılar aleyhine; 750.000 TL asıl alacak ile 4.286,30 TL faiz olmak üzere toplam 754.286,30 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalılar tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalılar Genel Kredi Sözleşmesindeki bir takım yazıların kendilerine ait olmadığına dair itiraz ettiklerinden davalıların yazı ve imza örnekleri alınmış, buna ilişkin belge asılları celbedilerek, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmıştır. Adli Tıp Kurumunun 20/02/2020 tarihli raporda; İnceleme konusu belgedeki “28.07.2015”, “1.000.000$”, “Bir milyon dolar” yazıları ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı,İnceleme konusu belgedeki ” 1.000.000 $ “, ” Bir milyon dolar ” ve ” 28.07.15 ” yazıları ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı,İnceleme konusu belgedeki “28/07/15”, “1.000.000 $” ve “Bir milyon dolar” yazıları ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı, hususları belirtilmiştir.TBK. nın 583.maddesinde ” Kefalet Sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiği kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtilmesi şarttır.” hükmü bulunmaktadır. TBK.nın 583/1. maddesine göre kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğine ilişkin beyanın kefilin kendi el yazısıyla belirtmesi gerekmektedir. Kefilin el yazısıyla bunların belirtilmemesi halinde kefalet sözleşmesinin geçerli olduğundan bahsedilemez. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21/02/2017 tarih ve 2017/3486 E. 2017/1775 K., 6. Hukuk Dairesinin 28/03/2016 tarih ve 2016/1902 E. 2016/2446 K., 8. Hukuk Dairesinin 23/05/2017 tarih ve 2017/2095 E. 2017/7610 K., 19 Hukuk Dairesinin 27/09/2018 tarih ve 2017/3217 E. 2018/4585 K. sayılı ilamları) Taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinde; davalılar …, … ve …’in isim ve imzalarının bulunduğu müteselsil kefil bölümünde yer alan; 28/07/2015, 1.000.000 $ ve “birmilyondolar” yazılarının davalılara ait olmadığı Adli Tıp Kurumu Raporu ile belirlendiğinden, davalılar yönünden kefalet sözleşmesinin TBK. nın 583/1. maddesine göre geçerli olmadığı, geçerli olmayan sözleşmeye dayalı olarak davalılar hakkındaki takibin ve Mahkememizde açılan bu davanın hukuken yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, “-Davanın REDDİNE, -Davalıların Kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı müvekkili banka ile dava dışı … Ticaret A.Ş. (kısaca “…”) arasında imzalanan 28.07.2015 tarih ve 1.000.000,-USD tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca, davalı şirkete nakdi kredi kullandırıldığını; davalıların da işbu kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarından, borcun ödenmesinden müteselsilen sorumlu bulunmakta olduklarını; Genel Kredi Sözleşmesinin (“GKS”) halihazırda dava dosyasında mevcut olduğunu, Kredi borçlusu …’ın finansal açıdan zor duruma düşmesi ve ödemelerinin tatil edilmesi talebiyle iflas erteleme davası açtığının öğrenilmesi nedeniyle, Beyoğlu …Noterliğinden 16.02.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyle kredi hesabı kat edilerek, mevcut kredi borcunun geri ödenmesinin ihtar edildiğini, Hesap kat ihtarı ve hesap ekstrelerinin halihazırda dava dosyasında mevcut olduğunu, İhtarnamede verilen süreye rağmen kredi borcunun geri ödenmemesi üzerine, kefiller aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, 02.03.2016 tarihinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 754.286,30 TL bedelli icra takibinin başlatıldığını, Yapılan takibe ise borçlular tarafından haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini; bunun üzerine huzurda görülmekte olan itirazın iptali davasını açmak gerektiğini, Davalılar tarafından cevap dilekçesinde şekil şartlarını taşımadığı gerekçesiyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunun ileri sürüldüğünü; bunun üzerine dava dosyasının, 26.09.2019 tarihli celsenin 2 numaralı ara kararı uyarınca, davalılar adına yazılan yazıların davalılara ait olup olmadığının tespiti için rapor düzenlenmek üzere Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini, Raporda, incelemeye konu belgedeki imzaların davalılara (…, … ve …) ait olduğunun tespit edildiğini, Yanı sıra incelemeye konu belgelerdeki “müteselsil kefil olarak sorumlu olduğumu ve yükümlülük altına girdiğimi kabul ederim.” ifadelerinin ve davalıların isimlerinin de davalıların kendileri tarafından yazılmış olduğunun tespit edildiğini; Adli Tıp Kurumu’nun bu tespitlerinin dava dilekçelerindeki taleplerini halihazırda doğrular nitelikte olduğunu, Raporda açıkça, “1.000.000 $”, “Bir milyon dolar” ve “28.07.15” ifadelerinin davalılar tarafından yazılıp yazılmadığının, dosyadaki mukayese yazılar ile tespit edilemediğinin yazılı olduğunu, Her ne kadar İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konuyla alakalı beyan dilekçesi ve Adli Tıp Kurumu tarafından incelemeye konu ifadelerin mukayese edilebileceği ek belge sunulmuşsa da, mahkeme, araştırılması ve incelemesi gerekir başka bir husus bulunmadığı, “28/07/2015, 1.000.000 $ ve “birmilyondolar” yazılarının davalılara ait olmadığı Adli Tıp Kurumu Raporu ile belirlendiğinden” bahisle görülmekte olan davanın reddine karar verdiğini, Ancak Adli Tıp Kurumu raporunda açıkça yazılı olduğu üzere söz konusu yazılar üzerinde herhangi bir değerlendirmenin yapılamadığını; bu sebeple mahkemenin gerekçeli kararda yazılı olduğu şekilde hüküm kurmasının hatalı olduğunu, Zira 16.03.2020 tarihli beyan dilekçeleri ekinde, “1.000.000 $”, “Bir milyon dolar” ve “28.07.15” ifadelerinin davalılar tarafından yazıldığını Adli Tıp Kurumu’nun da bir raporla tespit edebilmesi adına müvekkili bankanın elinde bulunan mukayese yazıların halihazırda dava dosyasında sunulduğunu, dosyanın tekrardan adli tıp kurumuna gönderilmesi ve ek rapor alınmasının taraflarınca talep edildiğini, Sadece müvekkilinin değil, tüm bankaların müşterileriyle imzaladıkları Genel Kredi Sözleşmelerinde müşteri tarafından doldurulması kanunen zorunlu olan kısımların boş bırakılmış olup sözleşmelerin ancak ilgili kısımların müşteri tarafından doldurulması suretiyle imzalanıp yürürlüğe girdiklerini; söz konusu hususun herhangi bir şekilde aksi mümkün olmayıp halihazırda Adli Tıp Kurumunun da tespit ettiği üzere imzaların ve “müteselsil kefil olarak sorumlu olduğumu ve yükümlülük altına girdiğimi kabul ederim.” ifadelerinin davalılar tarafından yazılmış olduğu tespit edilmiş bir genel kredi sözleşmesinde “1.000.000 $”, “Bir milyon dolar” ve “28.07.15” ifadelerinin davalılar tarafından yazılmış olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Dosyaya sunulan Genel Kredi Sözleşmesi’nde, tarafların el yazısı karakterlerinin de birbirinden son derece farklı olduğunu; çıplak gözle bakıldığında dahi, özellikle noktalı harflerden ve yazım stilinden 3 el yazısının da farklı kişilere ait olduğunun kolaylıkla anlaşıldığını, İleri sürerek, yerel mahkeme karar kaldırılmasına; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davalıların yapmış oldukları itirazın iptaline; icra takibinin takip talebinde belirtilen şartlarla devamına; %20 inkar tazminatı, faiz, masraf ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; genel kredi ve kefalet sözleşmelerine istinaden davalı kefiller aleyhine başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalılar vekili tarafından; dava konusu kefalet sözleşmelerinde yer alan imzalar inkar edilmemekle birlikte; yazılar inkar edilmiş ve TBK’nun 583 maddesi uyarınca kefiller tarafından el yazısı ile doldurulması gereken kısımların banka personeli tarafından doldurulduğu, kefaletlerin geçersiz olduğu, aksi kabulde dahi banka alacağının yargılamaya muhtaç olduğu savunulmuştur. Mahkemece takip dayanağı genel kredi ve kefalet sözleşmesi asılları, medarı-ı tatbik ıslak imzalı belge asılları ve davalıların imza örnekleri alınarak, kefalet sözleşmelerinde yer alan yazıların kefillere ait olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmış, Adli Tıp Kurumu 20/02/2020 tarihli raporunda; kefalet sözleşmelerinde yer alan “28.07.2015”, “1.000.000$”, “Bir milyon dolar” yazılarının davalıların eli ürünü olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından rapor esas alınarak, kefalet sözleşmelerinin TBK’nun 583 maddesinde aranan şekil şartlarını taşımadıkları ve geçersiz oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dışı kredi lehdarı … Ticaret Anonim Şirketi’nin sicil kayıtları incelendiğinde; 28/07/2015 tarihli genel kredi ve kefalet sözleşmelerinin imzalandığı tarihte her üç kefilin de dava dışı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi oldukları anlaşılmıştır. 6098 Sayılı Kanunun 583.maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerliliği; kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kendi kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şartına bağlı olup, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere kefalet tarihi ve kefalet limiti davalıların el yazısı ile yazılmamış olduğundan kefalet sözleşmelerinin şekil noksanlığı nedeniyle kesin hükümsüz olduğu açıktır. Dava dışı kredi lehdarı şirketin ortağı ve yetkilileri davalılar imza inkarında bulunmamışlardır. Şu halde mahkemece kat ihtarı ve tebliğ şerhi asılları, hesap özetleri, kredi lehdarına kullandırılan kredilere ilişkin ödeme planları da getirtilerek, davacı banka ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması, takip tarihi itibariyle davacının dava dışı şirket ve kefillerden alacağının bulunup bulunmadığının ve miktarının tespit edilmesi, buna göre davalı şirketin ortak ve yetkililerinin, kefalet sözleşmelerinin geçersizliğini ileri sürmelerinin, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunu öngören, hakkın kötüye kullanılması yasağının da dayanağını oluşturan TMK’nun 2 maddesine aykırı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılması gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde olmamış, davacı vekilinin kefaletlerin geçerliliğine yönelik eksik inceleme yapıldığına dair istinaf sebebi bu bakımdan yerinde bulunmuştur. (bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/(19)11-356 esas, 2022/1160 karar sayılı, 27/09/2022 tarihli kararı).Yukarıda izah edilen gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarih ve 2016/297 Esas – 2020/617 Karar Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.