Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/320 E. 2023/278 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/320 Esas
KARAR NO: 2023/278 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/245 Esas – 2020/701 Karar
TARİH: 15/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil banka ile davalı müşteri arasında Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve davalının bu sözleşme ile kefil olduğunu, ticari krediye bağlı olarak, … sözleşmesi imzalandığını ancak davalı tarafın sözleşme hükümlerine aykırı davranarak borçları süresin içinde ödemediğini, kredinin geri ödenmemesi üzerine Kadıköy … Noterliğinin 27.03.2019 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi hesabını kat edilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini, arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç alınamadığını, davalıların itirazının haksız olduğunu, borcun bir sözleşmeye bağlı olması nedeni ile likit bir alacak olduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı yan kendisine usulüne uygun olarak yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/12/2020 tarih 2019/245 Esas 2020/701 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamına göre, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalıların yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve faizine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve davalıların itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/04/2019 Tarih, 2019/61 Esas ve 2019/2673 Karar)….”gerekçesi ile, Davanın kısmen KABULÜ ile kısmen REDDİNE, 1-Davalı takip borçlusunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile; – … nolu ticari kredili mevduat yönünden takibin 1.999,10 TL asıl alacak, 64,65 TL işlemiş faiz, 3,23 TL BSMV olamak üzere toplam 2.066,98 TL üzerinden, -…-… nolu ticari kredi kartı yönünden takibin 5.317,74 TL asıl alacak, 152,75 TL işlemiş faiz, 7,64 TL BSMV, 307.89 TL masraf olmak üzere toplam 5.786,02 TL yönünden devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren %31,80 oranında faiz ve faize %5 oranında BSMV uygulanmasına, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararında davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ve davanın kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin kısımlarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili lehine kaldırılması gerektiğini, Taraflar arasında imzalanan Kredi Kartı Sözleşmesi, davacı Banka tarafından “tek taraflı olarak düzenlenmiş olup taraflarca müzakere edilmeyen, genel işlem koşulu niteliğinde” hükümleri içerdiğini, Taraflar arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesinde yer alan tüm hükümlerin genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, taraflar arasında hiçbir şekilde müzakere edilmeksizin, davacı bankanın tek taraflı dayatmasıyla kabul edilen sözleşmeye dayanılarak alacak talebinde bulunulamayacağını, işbu kredi kartı sözleşmesi esas alınmak suretiyle, yapılan hesaplamaların kabul edilemeyeceğini,Davacı Banka, takibe konu borç miktarınca, TKHK M:10 uyarınca muacceliyet uyarısında bulunduğu ve müvekkili temerrüde düşürdüğü hususunu ispatlamak zorunda olduğunu, bilirkişice, müvekkile kat ihtarnamesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği ispat edilmeksizin, işbu tebliğ tarihi itibariyle faiz hesaplaması yapılmasının kabul edilemeyeceğini, Davacı Banka tarafından müvekkilinin kredi kartı borcunu ödemediği iddiasıyla alacak talebinde bulunduğunu, davacı bankanın takibe konu alacak miktarlarını talep edebilmesi için, usulüne uygun şekilde muacceliyet uyarısında bulunmasının şart olduğunu, Davacı Banka tarafından taraflar arasında akdedilen kredi kartı sözleşmesi şartlarına riayet edilip edilmediği, davalı müvekkiline usulüne uygun şekilde muacceliyet uyarısı yapılıp yapılmadığının ispat edilemediğini, Davacı Banka tarafından açılan davaya konu kredi kartı borcunu ve “faiz oranlarını ve fahiş faiz miktarlarını ” da kabul etmediklerini, (TBK M. 88 ve 120 ) Yerel mahkemece alacağı likit olmayan davacı banka lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı banka, kısmen reddedilen mezkur davada likit olmayan alacağına ilişkin icra inkar tazminatına hak kazanamayacağından kararın davacı lehine hükmedilen icra inkar tazminatı yönünden de kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ve davanın kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin kısımlarının istinaf incelemesinden geçirilerek müvekkili lehine kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, GKS. Ve Ticari Kredi Kartı sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı banka tarafından borçlular … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti., … aleyhine …-… nolu ticari kredili mevduat için; 2.286,08 TL. asıl alacak 64,65 TL. işlemiş faiz, 3,23 TL. bsmv olmak üzere toplam: 2.353,96 TL.,… -…nolu ticari kredi kartı için; 5.359,50 TL. asıl alacak 152,75 TL. işlemiş faiz, 7,643 TL. Bsmv, 307,89 TL. masraf olmak üzere toplam: 5.827, 78 TL. Ve her iki krediden kaynaklı olmak üzere toplam: 8.181, 74 TL. Alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe borçlulardan …in itirazı üzerine süresi içerisinde bu borçlu yönünden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Davacı banka ile dava dışı … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. Arasında 25/10/2017 tarihli ve 7.500,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ve 25/10/2017 tarihli … Sözleşmesinin akdedildiği, davalının GKS. ‘ni aynı limit ile … Sözleşmesini ise 5.500,00 TL. Miktar ile müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, kefaletlerin, davalının kefalet limitini, tarihini, müteselsil kefil olduğu belirtir ifadeyi içerdiği ayrıca sözleşmelerin imzalandığı tarihte davalının dava dışı asıl borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu, buna göre TBK. 583, 584 maddeleri uyarınca kefaletin şeklen geçerli olduğu anlaşılmıştır. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterli olup ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Somut olayda ise, davacı tarafça sözleşmenin 10.2. Madde hükmü uyarınca sözleşmenin feshedildiği ve borcun muaccel hale geldiği belirtilerek Kadıköy … Noterliği’nden çekilen 27/03/2019 tarihli ihtarnameyi dava dışı asıl borçlu ve davalı kefile göndererek hesap kat ihtarında bulunmuş, davalı kefile çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iade olduğu, hesabın kat edilmesi ile kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muaccel hale geldiği anlaşılmıştır. Dava dışı asıl borçlu şirket tacir olduğundan, kredi kullanmadan önce çeşitli bankalar ile kredi şartlarında görüşme yapma ve kendisine en uygun şartlarda kredi imkanını sunan banka ile kredi sözleşmesi yapma konusunda seçim hakkına sahiptir. Dolayısıyla kredi sözleşmesini serbest iradesi ile ve sözleşmede öngörülen şartları inceleyerek kabul etmiştir. Bankanın yaptığı işlem sözleşmeye, usul ve yasaya aykırılık oluşturmamaktadır. Müteselsil kefil, kredi borcunun muaccel olduğu tarih itibariyle gerçekleşen kredi borcundan, kefalet sözleşmesinde yazılı kefalet limiti miktarınca sorumludur. Daha açık bir anlatımla vadeli kredi borçlarında vadenin sona erdiği tarih itibariyle vadesiz cari hesap şeklinde işleyen kredi borçlarında ise, cari hesabın kesildiği tarih itibariyle gerçekleşmiş olan borç tutarından kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı banka tarafından çıkartılan kat ihtarının davalı kefile tebliğ edilemediğinden davalı kefilin temerrüdünün 25/04/2019 takip tarihi itibariyle oluştuğu, bu nedenle talep edilen nakdi alacaklar yönünden takip tarihine kadar geçen süre için ana paraya akdi faiz işletilmesi gerektiği, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda takip tarihine kadar geçen süre için akdi faiz ve faizin bsmv. Sinin hesaplandığı, bu tesbitlere göre mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece bankacı bilirkişiden alınan rapor davalı tarafa HMK. 281 Madde meşruatlı olarak tebliğe çıkartıldığı, bilirkişi raporunun davalıya 07/10/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça rapora karşı beyanda bulunmadığı gözetildiğinde, davalı vekilinin bilirkişi raporundaki tesbitlere yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerekir. Somut olayda, davaya konu icra dosyasındaki icra takibine dayanak asıl alacak ve ferileri taraflar arasında imzalanan GKS. Ve Kredi Kartı Sözleşmesinden kaynaklı olup likit (bilinebilir, belirlenebilir) ve muayyen nitelikte olup mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/13774 Esas- 2013/1542 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, hükme esas alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 536,43.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 135,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 401,43.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.