Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/32 E. 2023/213 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/32 Esas
KARAR NO: 2023/213 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/405 Esas – 2020/591 Karar
TARİHİ: 30/09/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2017/980 ESAS 2017/930 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirketin davalı ile yapmış olduğu anlaşma gereğince müvekkilinin araçlarına takmış olduğu kliamalarda meydana gelen zarar sebebiyle müvekkili şirket tarafından yapılan giderlerin şimdilik 23.959-TL olmak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin kendisine teslim edilen 0 kilometre araçların klimalarının takılması işini yerine getirip araçları müvekkili şirkete teslim ettiğini, müvekkili şirketin araçları teslim alarak müşterilerine sattıktan bir süre sonra klimalarla ilgili şikayetlerin gelmeye başladığını, arızaların giderilmesinin davacıdan talep edilmesine rağmen bu taleplerin yerine getirilmediğini, 05/08/2015 tarihli ihtarname ile arızaların giderilmemesi halinde gereğinin yapılacağı ve zararın talep edileceğinin ihtaren bildirildiğini, müvekkili şirketin takılmalarından kısa süre sonra arızalanan klimaların onarımı için fatura karşılığında 23.959,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/09/2020 tarih 2017/405 Esas – 2020/591Karar sayılı kararında; “Dava İtirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır Birleşen dava ise ticari satımdan kaynaklanan tazminat davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Yargıtay’a göre; “Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez”(HGK. 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 E, 2010/397 K, HGK, Y.HGK. 17.10.2012 gün ve 2012/9-838 E, 2012/715 K). Taraf beyanları, dosyada mevcut bilgi belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı davasını araç klima satımı nedeni ile düzenlenen fatura nedeni ile düzenlenen takibe itiraz nedeni ile bu davayı açmış olup birleşen dosya davacısı davalı ise satın alınan klimaların montajından sonra arızalandığını, arızların giderilmesi talebinde bulunduğunu ancak giderilmemesi nedeni ile zarara uğradıklarından bahisle klima arızası giderim bedelinin tahsilini talep etmiştir. Takibe konu faturaların karşılığı olan klima satış işlemi ve bu klimaların teslimi hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf satım sözleşmesine konu klimaların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Arızanın olduğu iddiası bakımından arızanın klimalarda mı yoksa klimaların montajlanması esnasında mı olduğu hususunun tespiti bakımından dosya Makina Mühendisi Bilirkişiye tevdii edilmiş olup 17.04.2020 tarihli bilirkişi raporunda onarım işlemleri ile şikayete konu fonksiyon kaybının, arıza tespiti için yapılan işlemlerin, değiştirilen parçaların belirtildiği iş emri formlarının olamaması nedeni ile ayıp olup olmadığı, ayıbın gizli ayı mı, açık ayıp mı olduğunun iş emri formları bulunmaması nedeni ile tespit edilemediği tespit edilmiş olup bu kapsamda davalı birleşen dosya davacısına süre verilmiş ise de verilen kesin süre içerisinde bu belgeleri sunmamış olduğu, dinlenen tanık beyanlarından ise klimaların arızalı olduğundan bahsedildiği klimaların arızalı olduğu hususunun kabul edilmesi durumundan davalının usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı, bu iddiası bakımından yemin deliline dayanmadığı hususu da göz önünde bulundurularak ispat yükü üzerinde olduğundan ispatlanamayan birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davalının faturaya konu malların teslim aldığı ve bedelinin ödenememe gerekçesinin de ayıba dayandırdığı ancak bu iddiasını da kanıtlayamadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davalı borçlunun Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen dava ve takip konusudava ve takip konusu asıl alacak 25.488,00 TL yönünden, faiz talebi yönünden ise davalının 23.07.2015 tarihinde temerrüde düşürülmüş olması nedeni ile 28.09.2015 tarihi olan takip tarihine kadar 491,26-TL hesaplandığından bu miktarlar üzerinden takibin devamına, alacağın likit bir alacak olmakla ve itirazın haksızlığı anlaşıldığından İİK 67//2 madde ve fıkrasına göre % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı yana ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.”gerekçesi ile, “AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜNE, -Davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen dava ve takip konusu asıl alacak 25.488,00 TL, 491,26-TL işlemiş faizlik kısmına vaki İTİRAZIN İPTALİNE, takibin bu miktarlar üzerinden kaldığı yerden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, -Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlu- nun hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetine, BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davalı- birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalı- Birleşen davada davacı …Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile, yargılama boyunca kendi davasını ispatlamak için ticari deftelerini dahi sunmayan davacı tarafın iddialarının tamamın kabul edilip birleşen davalarının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkili şirketin satın aldığı araçları servis araçları şeklinde kullandırmak üzere dizayn etmek sureti ile hazırlayıp satışını gerçekleştirmek sureti ile faaliyet yürüten bir şirket olduğunu, Davacı ile de bu sebeple ticari ilişki içine giren ve satın aldığı araçlara kullanım amacına uygun şekilde klima takma işini davacı …’a veren müvekkili şirketin, bu şahıs tarafından klimaları yapılan araçları alıcılara sattığını, Müvekkili şirketin bu araçları alıcılara sattıktan bir süre sonra ruhsatları üzerlerine geçiren alıcılar teslim aldıktan birkaç ay sonra araçlarındaki klimaların arızalandığını bildirmek sureti ile müvekkili şirkete başvurduklarını ve müvekkili şirkettin … Klima adlı şirkete bu klimalardaki arızaları giderdiğini ve aynı klimalarla ilgili olarak ikinci bir defa ödeme yaptığını, Çok açık şekilde gizli ayıp şeklindeki bu arızaların müvekkili şirket gibi müşterilerinin sorunları ile satış sonrası dahi yakından ilgilenen bir tacir tarafından bu şekilde giderilmesi hususunun müvekkili aleyhine bir hukuki değerlendirmeye kaynaklık etmesinin kabul edilemeyeceğini, Müvekkilin işbu arızalar sebebi ile davacı …’a çekmiş olduğu ayıp ihtarı mahiyetindeki 05.08.2015 tarihli ihtarnamede bu hususlara dikkat çekerek davacının teslim ettiği araçlardaki klimaların tamamının arızalı çıktığını ve bunun sonucunda yeniden ödeme yapmak sureti ile araçların klima sistemindeki arızaların giderildiğini bildirdiğini, Davacı ile müvekkili arasındaki ilişkilerin bir bütün olarak değerlendirilmesini, müvekkili şirkete davacı tarafından teslim edilen araçların daha sonra arızalanması sonucunda kısa süre sonra müvekkili şirketin aynı işi yapan … Klima’ya klimaların tamir işini yaptırması durumunu dikkate alması gerektiğini, Dinlettikleri tanıklardan …’nün kliması arızalanan … Plakalı aracın sahibi olduğunu; …nın ise çok açık şekilde davacı …’ın müvekkili şirkete teslim ettiği araçların arızalanması sonucunda kendisine geldiğini ve klimalardaki sorunların kendileri tarafından giderildiğini beyan ettiğini, Bu şekilde iddialarının ispatlandığı bir durumda ve gizli ayıp mahiyetindeki ayıpların müvekkili şirket tarafından giderilmek sureti ile müşterilerine teslim edildiği ortada iken davalarının kabul edilmemesinin anlaşılır gibi olmadığını, Davacı tarafın davasının takibi hususunda hiçbir ispat koşulunu yerine getirmediğini, ticari defterlerini dahi inceleme için hazır etmemişken, Yerel Mahkeme’nin yargılamasının devamı hususunda gerek ticari defterlerini sunmak gerekse de iddialarını ispat açısından tanıklarını dinleten müvekkili şirketin bu şekilde taleplerinin reddinin doğru olmadığını, İleri sürerek, yukarıda açıklanan sebeplere binaen öncelikle davacının davasını ispat edemediği dikkate alınmakla davasının reddine, müvekkili şirketin karşı davasını sunmuş olduğu faturalar ve dinlettiği tanıklarla ispat ettiği göz önünde bulundurulmakla Yerel Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı-karşı davalı tarafa tahmiline, icra tehdidinin önlenmesine yönelik olarak tehiri icra kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava klima satış ve montaj ilişkisine dayalı fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise aynı sözleşme kapsamında verilen satış ve montaj hizmetinin ayıplı olması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Asıl davada davacı, davalıya sattığı ve montajını yaptığı klimalar için tanzim edilen 04/03/2015 tarihli 25.488,00-TL bedelli fatura bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı yan ise satış ve montaj ilişkisini kabul etmekle birlikte, davacı tarafından araçlara satış ve montajı yapılan klimaların arıza yaptığını, araçların teslim edildiği müşterilerin başvuruları üzerine kendilerinin de bu arızaların giderilmesi için davacıya başvurduklarını, ancak başvurularının sonuçsuz kaldığını, davacının gönderdiği faturaya 03/08/2015 tarihli ihtarname ile itiraz ettiklerini, ayrıca davacıya 05/08/2015 tarihli ihtarnameyi gönderdiklerini, ardından klimalardaki arızaları … Isıtma ve Soğutma Sistemleri isimli üçüncü bir firmaya giderttiklerini ve toplam 23.959,00-TL bedel ödediklerini, bu nedenle davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını savunmuştur. Birleşen dava ise; asıl davacıdan bu 23.959,00-TL’nin ayıba karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde tahsili amacıyla açılmış tazminat davasıdır. Tacirler arası ticari satış ilişkilerinde uygulanan TTK’nun 20/1-c bendi uyarınca; Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK’nun 223 maddesi; ” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmünü; havidir. Satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna dayalı olarak TBK’nun 227/1 maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanımı, aşikar ve açık ayıplar için muayene ve ihbar, gizli ayıplar için ise ihbar külfetlerinin yerine getirilmiş olması koşuluna bağlıdır. Davalı birleşen davacı tarafından asıl davada mahsup savunması, birleşen davada ise tahsil talebi olarak ileri sürülen, ayıp nedeniyle satıcı hesabına üçüncü kişiye yaptırılan tamir masraflarının bulunduğu iddiası esasen TBK’nun 227/1-2 bendi kapsamında semenin tenzili seçimlik hakkının kullanılması mahiyetindedir. Davalı birleşen davacı tarafından dosyaya sunulan 05/08/2015 tarihli ihtarnamenin tebliğ şerhi dosyaya sunulmamış olmakla birlikte, davacı birleşen davalı ihtarnamenin kendilerine tebliğ edildiğini kabul etmekte, ayıba ilişkin iddiaları ise reddetmektedir. Bu ihtarname ile davalı birleşen davacının, satış ve montajı yapılan klimalardaki arızaların müşterilerce taraflarına yazılı olarak bildirildiği, kendilerince de durumun davacı birleşen davalıya bildirildiği, buna rağmen arızların giderilmediği, arızaların davacı birleşen davalıya yansıtılmak üzere kendilerince giderileceği hususlarını ihtar ettiği görülmüştür. Ancak müşterilerin yazılı bir başvurularına ilişkin bir delil mevcut değildir. Yine davalı birleşen davacının sunduğu, üçüncü kişi tarafından tanzim edilen “klima tamir ve bakımı” açıklamalı faturaların 11/11/2015 ila 17/12/2015 tarihleri arasında tanzim edildikleri, bu faturaların ihtarname tarihinden sonra oldukları bir yana, asıl davacı birleşen davalı tarafından satış ve montajı yapılan klimalardaki arızaların giderimine ilişkin olduklarına dair delil de bulunmadığı, nitekim teknik bilirkişi tarafından dosyaya sunulmuş herhangi bir servis ve tamir formu mevcut olmadığından ayıba iddiasına ilişkin değerlendirme yapılamadığının belirtildiği, 05/08/2015 ihtarname tarihinden önce kesilmiş herhangi bir fatura bulunmadığı anlaşılmıştır. Dinlenen davalı birleşen davacı tanığı …, davalı birleşen davacı şirketten 2014 yılında satın aldığı aracın klimasında üç dört ay sonra çıkan arıza için aracını davalı birleşen davacı firmaya bıraktığını, bir hafta sonra da aracını geri aldığını, tamirin kim tarafından yapıldığını bilmediğini beyan etmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davalı birleşen davacının ayıplı satış savunmasına dayanak gösterdiği dava dışı üçüncü kişi tarafından 11/11/2015 ila 17/12/2015 tarihleri arasında tanzim edilen klima tamir ve bakım faturalarının, 05/08/2015 tarihli ihtarnameden sonra düzenlenmiş oldukları, fatura konusu tamir ve bakım işinin davacı birleşen davalı tarafından satış ve montajı yapılan klimalara ilişkin olduğuna dair delil bulunmadığı, bir an için bu faturalara konu işin ihtarname tarihinden sonra ortaya çıkmış ayıplara ilişkin olduğu düşünülse dahi, bu yönde asıl ve birleşen dava tarihlerinden önce ve makul süre içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı, tanık …’nün beyanında bahsedilen ve 2014 yılı içerisinde satın alınıp üç dört ay sonra arızalandığı ifade edilen klima yönünden gizli ayıbın varlığı kabul edilse dahi, ihtarnamenin 05/08/2015 tarihli olduğu nazara alındığında, bu ayıp için de süresinde iletilmiş bir ayıp ihbarından bahsedilemeyeceği, şu halde ihbar külfetini yerine getirdiğini ispat edemeyen davalı birleşen davacının, TBK’nun 227/1-2 bendinde düzenlenen seçimlik hakkını kullanamayacağı anlaşılmış olup, davalı birleşen davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Asıl davaya konu klima satış ve montajına ilişkin 04/03/2015 tarihli 25.488,00-TL bedelli fatura konusu ürünlerin teslim alındığı davalı birleşen davacı tarafça kabul edilmiş olduğuna, fatura tutarına itiraz edilmeyip ayıp savunmasında bulunulduğuna, bu savunmanın yerinde olmadığı tespit edilmiş olduğuna göre, mahkemece defter incelemesi yapılmaksızın fatura bedeline hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davalı birleşen davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı birleşen davada davacı yanın asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davalı – birleşen davada davacının, asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından asıl ve birleşen davaya yönelik ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 1.774,64.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 443,66.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.330,98.TL harcın asıl davada davalı – birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50.TL harcın asıl davada davalı – birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.