Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/319 E. 2023/385 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/319
KARAR NO: 2023/385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/465 Esas – 2020/645 Karar
TARİH: 05/11/2020
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında dikkate alınan hazirun cetvelinin gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin gerçek ortaklık durumu dikkate alınmadığından gerçekleştirilen genel kurul toplantısında alınan tüm kararların hükümsüz olduğunu, genel kurul kararlarının kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık teşkil ettiğinden yoklukla malul olduğunu, davalı şirket sermayesinin beheri 1 TL itibari değerli toplam 10.000.000,00 adet paydan oluştuğunu, 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısına ait hazirun cetveline göre bu paylardan 2.037.200 TL değerli toplam 2.037.520 adedi …’ın, 2.232.700 adedinin ise …’a ait olduğunu, müvekkillerinin davalı şirketin 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısına asaleten iştirak ettiklerini, muhalif kaldıkları hususları gerek toplantı tutanağına, gerekse hazirun cetveline usulünce şerh ettiklerini, davalı şirketin eski ortaklarından …’ın 16/07/2015 tarihinde vefat ettiğini, müveteveffa davacı …’ın eşin, …’ın babası olduğunu, davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, müteveffanın davalı şirket sermayesinin %45’ine sahip olduğunu, müteveffanın ölümü ile şirkette maliki olduğu 4.300.400 adet payın mirasçılarına intikal ettiğini, miras ortaklığı henüz paylaşılmadığından elbirliği ile mülkiyet rejimi, gerek 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında, gerekse dava tarihi itibariyle halen devam ettiğini, Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 14/11/2017 tarihli kararı ile Av. …’ün murisin terekesine temsilci olarak atandığını, dava dışı ortaklar … ve …’ın mensubu olduğu davalı şirket yönetim kurulunca hukuksuz davrandığını ve 07/02/2016 tarihli bu yönetim kurulu kararı ile murisin davalı şirkette sahip olduğu payların haksız ve mesnetsiz bir şekilde mirasçılarına dağıtıldığını, ve yapılan pay taksimatı sonucu oluşan yeni ortaklık yapısının davalı şirketin pay defterine kaydedildiğini, davalı yönetim kurulu tarafından yapılan pay taksiminin aykırı olduğunu, Bodrum 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/406 E.sayılı dosyası üzerinden iptali istenen murisin tenfizi kabil olmayan vasiyetnamesi uyarınca mirasçılarına keyfi bir şekilde yapıldığını ve söz konusu vasiyetnamenin iptali talepli davanın halen derdest olduğunu, davalı şirketin henüz tenfiz edilmemiş ve uygulanması mümkün olmayan bir vasiyetname uyarınca murisin sahip olduğu şirket paylarını mirasçılara pay etme ve şirket pay defterine kaydetme kararı aldığını, murisin terekesi için temsilci olarak atanan Av. …’ün davalı şirket yönetim kurulunca toplantıya çağrılmamasının tamamen kasti ve kötü niyetli bir davranış olduğunu, alınan bu kararların sırf bu nedenle de yok hükmünde sayılması veya iptal edilmesi gerektiğini, müvekkillerinin TTK.nun 420/2 maddesi uyarınca sahip oldukları finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılması hakkı davalı şirketçe hiçe sayılarak dava konusu genel kurul kararlarının alındığını bildirerek; davalı şirketin 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4 ve 5 numaralı genel kurul kararlarının öncelikle yoklukla malul olduğundan hükümsüzlüklerinin tespitine, Mahkeme aksi kanaatte ise bu kararların iptaline, genel kurul kararlarının yürütülmesinin Mahkemece verilen karar kesinleşinceye kadar geri bırakılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konu 29/04/2019 tarihli genel kurulda alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, davacıların toplantı açılmasından sonra ilk olarak toplantıda hazır bulunanlar listesi ile paydaşlık yapısı, pay adet ve oranları ile toplantı nisabına itiraz ettiklerini, davacı … açısından müteveffa …’ın vasiyetnamesi geçerli olduğundan bu hususa ilişkin tüm itiraz ve şerhlerinin geçersiz olduğunu, davacı … tarafından açılan vasiyetin iptali davası Bodrum 4 Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/34 E, 2017/36 Karar sayılı ilamı ile reddedilip bu kararın istinaf ve Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, davacılardan …’ın açtığı davada vasiyetname aleyhine kesinleşmiş bir karar verilmediğinden diğer davacı … açısından ise açılan dava reddedildiğinden her iki davacının vasiyetnameye dolayısıyla genel kurludaki pay oranlarına itirazlarının haksız olduğunu, davacı …’ın terekein tespiti istemli Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/2 E.sayılı dosyasında muris …’ın terekesinin temsili için Av. …’ün atandığını, anılan Mahkemenin Av. …’ün şirket genel kurul toplantılarında terekeyi temsil etmesi, tereke yararına oy kullanması ve organlarında görev alması hususunda bir karar vermediğini, davacı tarafın bu durumu bilmesine rağmen aksi beyanda bulunarak doğru söyleme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hazırlanan hazirun cetvelinin müteveffa …’ın düzenlediği vasiyetnamesine uygun olarak mirasçılar adına pay defterine tescil edildiğini, mirasçılardan …’ın vasiyetnameye karşı bir davasının olmadığını, davası olan …’ın davasının henüz kesinleşmemiş olup vasiyetnamenin halen geçerli olduğunu, ayrıca murisin paylarının paylaşılamaması gibi bir durumun bulunmadığını, murisin paylarının vasiyetnameye uygun olarak 07/03/2016 tarihinde yönetim kurulu kararına göre paylaştırıldığını, henüz pay yapısını değiştiren kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığını, ibra oylamasının TTK’na uygun olarak yapıldığını bildirerek; öncelikle dava konusu 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılması talebinin reddine, davanın tümden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2020 tarih 2019/465 Esas 2020/645 Karar sayılı kararında;”……Davacı vekili, istinaf mahkemesinin davalı şirketin 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğü ile pay defterinin önceki duruma getirilmesine karar verdiğini, bu sebeple 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5 nolu genel kurul kararlarının kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık sebebiyle yoklukla malul olduğundan hükümsüzlüğünün tespiti ile iptalini talep etmiştir.Davalı şirketin İstanbul Ticaret Odasına 29/03/1974 tarihinde tescil edildiği, sermayesinin 10.000.000,00 TL olduğu, yönetim kurulunun …’dan teşekkül ettiği, aynı zamanda …’ın şirketi münferiden imzası ile temsil etmeye yetkili olduğu, davalı şirketin 29/04/2019 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararlarının toplantıya çağrı usulüne aykırılığı dolayısıyla hükümsüzlüğü değerlendirildiğinde; toplantıya çağrının yetkili organ tarafından yapıldığı, davalı şirketin %45 payına sahip ortağı konumundaki …’ın vefatı nedeniyle ortaklık yapısında değişiklik meydana geldiği, murisin davalı şirkette sahip olduğu payların yönetim kurulu tarafından alınan bir karar ile aynı zamanda şirket ortağı olan mirasçılara payları oranında dağıtıldığı ve bu durumun şirket pay defterine kaydedildiği, ancak terekenin paylaşımı konusunda mirasçılar arasında anlaşmazlık olduğu, anlaşmazlığın yargıya intikal ettiği, murisin payları için 14/11/2017 tarihinde tereke temsilcisi atandığı, mirasçılar arasında bir miras taksim sözleşmesi bulunmadığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 2018/670 E.ve 2019/1271 karar sayılı ilamı ile yönetim kurulu tarafından alınan pay devri kararının usulsüz olduğu ve pay defterinin eski haline getirilmesine karar verildiği, pay defterinin eski hale getirilmesi durumunda davalı şirketin %45 payının toplantıda temsil edilmemiş olacağı, bu tür çağrı usulüne aykırılığın kararın alınmasında etkili olup olmadığına bakılarak iptal talebinin değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda, murisin paylarının mirasçılar arasında taksim edilmediği, bu paylar üzerinde el birliği mülkiyetinin geçerli olduğu, %45 payın mirasçılar arasındaki dağılımının alınacak kararlar bakımından etkili olacağı, terekenin taksimi sonucunda ortakların pay oranlarında değişiklik meydana geleceği, bu durumun da oylar bakımından genel kurulda alınan kararlara sirayet edeceği, çağrı usulündeki eksikliğin kararların alınmasında etkili olacağı, davalı şirketin genel kurul toplantısındaki usuli eksiklik nedeniyle %45 oranında oyun temsil edilemediği, bu oy oranının da kararların alınmasında etkili olacağı hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporuyla anlaşıldığından açılan davanın kabulüne, davalı şirketin 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5 nolu kararlarının iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile,1-Davanın kabulüne, davalı şirketin 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5 nolu kararlarının iptaline, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacılardan …’ın TK 420’den kaynaklı bir hakkı bulunmadığını, genel kurul iptali talebinde bulunabilmek için olumsuz oy kullanmak ve muhalefeti toplantı tutanağına geçirilmek gerektiğini ancak …’ın muhalefetini toplantı tutanağına geçirmediğini, Türk Medeni Kanunun 599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile mirasçılara geçeceğini, Davacıların murisi …, Bodrum … Noterliği’nin 24.07.2014 tarih … yevmiye numarası ile vasiyetname düzenlediğini, Muris …’ın düzenlediği vasiyetnameye istinaden, 07.03.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile yasal mirasçılarına paylaştırıldığını ve bu doğrultuda oluşan yeni pay sahipliği ortaklar pay defterine kaydedildiğini, şirketin 29.04.2019 tarihli iptali istenen genel kurulu, mevcut ve geçerli pay defterine uygun olarak hazırlanan hazır bulunanlar cetveli oluşturulduğunu,Davacıların murisi …’ın vasiyetnamesine göre pay dağılımının yapıldığı yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğü davası kesinleşmemiş olup istinaf aşamasında olduğunu, ortada geçerli bir vasiyetname bulunmadığını payların temsilinin el birliği mülkiyeti esasına göre belirlenmesinin düşünülemeyeceğini,YHGK 2010/3-392 E. , 2010/417 K. Sayılı kararı gereğince … yönünden müteveffa …’ın vasiyetnamesi geçerli bir vasiyetname olduğundan bu hususa ilişkin tüm itiraz ve şerhlerinin geçersiz olduğunu, … yönünden işbu davanın tümden reddi gerektiğini, … tarafından açılan vasiyetin iptali davası Bodrum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/34E, 2017/36K sayılı ilamı ile reddedildiğini ve bu kararın İstinaf ve Yargıtay onanmasından da geçtiğini ve kesinleştiğini bu nedenle davacılardan …’ın itirazlarının dinlenmemesi gerektiğini, …’ın davası aktif dava ehliyeti yokluğundan reddedilmiş olup işbu davayı açmasında da hiçbir hukuki yarar bulunmadığını, Davacılardan …’ın vasiyetnamenin iptali ile ilgili açmış olduğu dava halen derdest olup karar verilmediğini, bu durumun Genel Kurul tutanağına da, davacı …’ın muhalefet şerhine cevaben derc edildiğini, Davacıların murisi …’ın vasiyetnamesine göre, yasal mirasçılara pay dağılımının yapıldığı yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğü davası kesinleşmediğinden hem de vasiyetnamenin iptali yönünde kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığından usuli eksiklik sebebiyle iptal kararı verilemeyeceğini, Tereke temsilcisinin de terekeyi temsil etme hakkı bulunmadığını, Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesi, tereke memurunun şirket genel kurul toplantılarında terekeyi temsil etmesi, tereke yararına oy kullanması ve organlarında görev alması hususunda bir karar vermediğini, Davacılara bilgi alma kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerin incelemesine sunulduğunu ancak davacıların kötü niyetli olarak toplantının ertelenmesini talep ettiklerini, pay sahiplerinin talebi üzerine verilen bilgilerin, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olarak verildiğini, davacının şirketin finansal tablolarıyla ilgili bilgi sahibi olmadığı ve kendisine bilgi verilmediği şeklindeki iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacılara gönderilen davet mektubunda “Şirketin sahip olduğu veya kiraladığı motorlu taşıt varsa, buna ilişkin her türlü ödeme ve giderlerinin bilgileri, Kasa, Bankalar, Alıcılar, Ortaklar Hesabı, İndirilecek KDV, Satıcılar hesaplarının bilgileri, Ortaklara Borçlar, Personele Borçlar, Sermaye hesaplarının bilgileri, Hizmet Üretim Maliyeti hesap bilgileri, Genel Yönetim Giderlerinin bilgileri, şirket merkezinde, şirkete önceden haber verilmek kaydı ve şirketin gerekli hazırlıkları yapmasının gözetilmesi şartı ile incelemeye açık tutulacaktır. Tüm ilgililere duyurulur.” şeklinde bahsi geçen hususların tebliğ olunduğunu, Şirket merkezinde …’a 13/03/2019 tarihli dizi pusulası eşliğinde; 1-100.10.001 TL Kasası dökümü 2-102 Bankalar dökümü 3-120 Alıcılar dökümü 4-191 İndirilecek Katma Değer Vergisi Dökümü 5-320 Satıcılar Dökümü 6-331 Ortaklara borçlar dökümü (Kısa vadeli Y.K.) 7-500 Sermaye dökümü 8-740 Hizmet Üretim Maliyeti dökümü 9-770 Genel Yönetim Giderleri dökümü bilgilerini içerir 1 adet CD, şirket hissedarı … tarafından kontrol edilerek 13.03.2019 Çarşamba günü teslim alındığını, Davacının da bu bilgi ve belgeleri aldığını Beşiktaş … Noterliği 14/03/2019 tarihli … yevmiye nolu ihtarında kabul ettiğini, diğer davacı …’ın herhangi bir bilgi ve belge talebi olmadığını, müvekkili şirketi tüm iyi niyetliyle mahkemelerin daha önceden bilgi edinme ile ilgili vermiş olduğu kararların teslim edildiğini, pay sahibi inceleme hakkı kapsamında, kanun gereği pay sahiplerinin incelemesine hazır tutulan bilanço ve kar-zarar hesabı yanında, belirtilen tüm bilgi ve belgelerin incelemeye hazır bulundurulduğunu ayrıca talep eden davacılardan …’a tutanakla teslim edildiğini, yapılan yargılamada, dava konusu genel kurulun, 18.03.2019 tarihi saat 13:00’da şirket hissedarlarından …, … ve …’ın talepleri doğrultusunda TTK m 420 uyarınca ertelendiğini ve 29.04.2019 tarihi saat 10:30’da şirket merkezinde yapıldığını, Davacıların ertelenen 18.03.2019 tarihli genel kurulda, kendilerine bilgi ve belge verilmediği gerekçesiyle İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/169 E. Sayılı dosyasından dava açtığını; ancak mahkemece davacıların talebinin hakkı kötüye kullanmak niteliğinde olduğu ve olağan genel kurul toplantı tutanağında yer alan açıklamalar karşısında bilgi alma ve inceleme talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığını, işbu davada TTK m.420/2 kapsamında açıldığından ve ekte sunulan kesin nitelikteki bilgi alma ile ilgili kararda da davacılara yeterli bilgi verildiği tespit edildiğinden davanın reddi gerektiğini ancak bu hususların irdelenmeden davanın kabulüne karar verildiğini, Davacının şirkette pay sahibi olup yönetici olmadığını, bu kapsamda kendisine fazlasıyla bilgi ve belge verildiğini, yönetim kurulu başkanı tarafından da davacının her sorusuna ve muhalefet ettiği konulara ilişkin genel kurul toplantı tutanağı ile de sabit olduğu şekilde bilgi verildiğini soruları eksiksiz yanıtladığını, (T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/1162 K. 2017/3675 T. 13.6.2017 tarihli kararı) (T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2015/13764 K. 2017/1654 T. 20.3.2017-Kazancı İçtihat Bilgi Bankası- Erişim Tarihi:09/08/2019) Genel kurul toplantı tutanağında da belirtildiğini şekilde davacı …, 11/02/2013 tarihinde istifasının onaylanmasının ardından şirketin faaliyet ve varlıklarına yönelik Beşiktaş ve Şişli Belediyeleri ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na çok sayıda şikayette bulunduğunu ve şirketin yüklü miktarda cezalar ödemesine, hukuki süreçlerle ilgili de bir çok masraf ve maliyete neden olduğunu, … kendi yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/52426 Dosyasına 15/08/2017 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile yapmış olduğu şikayetleri tek tek sıraladığını bir nevi şirket aleyhine faaliyetlerini itiraf ettiğini, oysaki bu imara aykırılıkların tamamının kendi yöneticilik döneminde gerçekleştiğini ve imara aykırılık nedeniyle şikayet ettiği binaların bir kısmının da davacının kendisi teknik uygulama sorumlusu olarak yer aldığını, davacının bilgi alma talebi ve TTK m.420/2’deki erteleme talebi tamamen şirketin çalışmasını engellemek ve elde ettiği/edeceği bilgileri kötüye kullanmak için olduğunu, … İnşaat A.Ş.’ye toplamda 562.255,54 TL İmar Para Cezası tahakkuk ettirildiğini, hukuki süreçte bu cezaların büyük bir bölümü iptal ettirildiğini bugüne kadar 135.201,53 TL ödendiğini, 2016 – 2018 yıllarında ceza davaları için toplam 45.987,50 TL, imarla ilgili itiraz ve iptal davaları için toplam 43.660,00 TL avukatlık ücreti ödendiğini, Yapı Kayıt Belgeleri için toplam 8.239.255,21 TL ödendiğini, Bunun haricinde 2013 – 2018 yılları arasında şikayetler nedeniyle yönetici ve çalışanların yoğun mesaisi harcandığını, hepsini topladığında … şirket sırlarını kasten açığa çıkararak ve şirkete zarar verme kastı ile hareket ettiğinden şikayetlerinin bilançosu olarak 10.033.475,28 TL hesaplandığını, davacı … yönetimdeyken kiraya verilip daha sonra adı geçen davacının şikayetleri nedeniyle kiralaya verilemeyen taşınmazlar nedeniyle 2015 – 2018 yılları arası toplam zararın tahmini değeri aylık 6.850,00 USD olduğunu, … yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük zamanında ve bilgi edinme kapsamında elde etmiş olduğu bilgileri yukarıda izah edilen adli, idari şikayet, dava ve şirket aleyhine yürütmüş olduğu sair eylem ve işlemlerinde kullandığını, İbra oylamasının TTK’ya uygun olarak yapıldığını, Şirket ortağı-davacı … ile tek kişiden oluşan yönetim kurulu üyesi ve başkanı … arasında usül füru ilişkisi söz konusu olup, ayrıca davacıların şirket aleyhine açtığı davalar ve husumete yönelik faaliyetler yönünden TTK m. 436/1 kapsamında bir ilişkinin mevcut olduğunu gösterdiğini, bu nedenle davacı …, füru konumunda olan … için oydan yoksun olduğunu,Dava konusu genel kurul toplantısında alınan 4. Ve 5. Maddesindeki kararlar da kanuna, esas sözleşmeye , dürüstlük kuralına aykırı olmadığı; bu nedenlerle de iptal şartlarının oluşmadığını, davacıların bu kararların da iptalini talep etme hususunda hukuki menfaatleri bulunmadığını,Davacının işbu davayı haksız ve kötüniyetli olarak ikame ettiğini, davacının asıl amacının müvekkili şirkete zarar vermek olduğunu, davacının şirket ortakları aleyhine açmış olduğu miras hukukundan kaynaklı davalar ile haksız şikayetleri de bulunduğunu bu nedenle HMK m.329’nin tatbiki ile davacının yargılama giderlerinden başka müvekkili ile kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamı ile yanın maddenin 2.fıkrası mucibinde beş bin Türk lirası disiplin cezasına mahkum edilmesini talep ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 29/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3,4 ve 5 numaralı genel kurul kararlarının öncelikle yoklukla malul olduğundan hükümsüzlüklerinin tespitine, Mahkeme aksi kanaatte ise bu kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/1444 K. sayılı karar kararının incelenmesinde; Asıl davada davacının …, davalıların … San.ve Tic.A.Ş. ve … olduğu, asıl dava dilekçesi ile; davalı şirketin hissedarlarından …’ın 16/07/2015 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılık belgesine göre mirasçıların …, müvekkili …, … ve … olduğunu, yasal düzenleme gereğince muristen geçen pay üzerinde mirasçıların el birliğiyle mülkiyetinin bulunduğunu, yönetim kurulunun mirasçılardan bir kısmının talebiyle 07/03/2016 tarihinde hisse intikallerinin pay defterine işlenmesine karar verdiğini ileri sürerek 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine, pay defterindeki kaydın buna göre düzeltilmesine karar verilmesinin talep edildiği, Birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/340 Esas Sayılı Dosyasında ise; davacının …, davalının … olduğu, birleşen dava dilekçesi ile; dava dışı … A.Ş.’nin 07.03.2016 tarihli yönetim kurulunda alınan hisse intikallerinin pay defterine işlenmesine dair 1 nolu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının davalı şirkette ortak olduğu, aynı şirketteki ortaklardan …’ın vefat ettiği, dosyaya sunulan vasiyetname kapsamına göre davacının …’ın mirasçısı olduğu, öte yandan murisin düzenlediği vasiyetname ile davacının mirasçılık hakkını saklı payla sınırladığı, ancak vasiyetname henüz kesinleşmeden davalı şirket yönetim kurulunca vasiyetname gereğince pay sahipliğinin belirlendiği, buna göre pay defteri oluşturulduğu, kararın yasaya aykırı olduğu, buna ilişkin yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine ve bu kararla birleşen dava davalısı … lehine oluşan kaydın önceki duruma getirilmesine karar verildiği görülmüştür. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/1444 K. sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 10.10.2019 tarih 2018/670 Esas 2019/1271 Karar sayılı kararı ile; “Asıl davada davalı … A.Ş. vekilinin ve birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 Tarih 2016/1109 Esas 2017/1444 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl ve birleşen davanın KABULÜNE; davalı şirketin 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine, davalı şirketin pay defterine işlenen 07/03/2016 tarihli 1 nolu yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğü nedeniyle pay defterinin önceki durumuna getirilmesine” karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunduğu ve mahkeme verilen karar tarihi itibariyle kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır. TTK’nun 432’inci maddesinin birinci fıkrası “Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar içlerinden birini veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda paydan doğan haklarını kullanması için temsilci olarak atayabilirler.” şeklinde düzenleme içermektedir. Gerekli karar nisabını taşımayan genel kurur kararları yoklukla maluldür (Yargıtay HGK’nun E.11-246,K.239 sayılı, 12/03/2008 tarihli kararı) İptali talep edilen genel kurul kararları oy çokluğu ile alınmıştır. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109E.2017/1444 K. sayılı dosyası ile oylamaya esas pay kaydına ilişkin pay defterinin önceki durumuna getirilmesine karar verildiği nazara alındığında ve kararın verildiği şekilde kesinleşmesi halinde, müteveffanın paylarından doğan oy haklarının kullanılması ve ortakların pay durumunda meydana gelebilecek değişikliğin dava konusu genel kurulda alınan kararların yokluğuna sebebiyet verebileceği gözetilerek, söz konusu dava dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK’nın 355 ve 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2020 tarih ve 2019/465 Esas – 2020/645 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.