Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/313 E. 2023/357 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/313 Esas
KARAR NO: 2023/357 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/174 Esas – 2020/889 Karar
TARİHİ: 10/12/2020
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …’nun yurt dışındaki … bankasında bulunan hesabından, dolandırıcılık eylemleriyle müvekkiline ait davacı şirket fatura ödemesi yapılıyor gibi gösterilip e-posta yoluyla talimat verilmek suretiyle, önce davacı şirket hesabına, oradan da davalı bankadaki 3.kişi hesabına 26/04/2019 tarihinde 45.950 Euro gönderildiğini, bunun üzerine bilgisi dışında davalı bankaya yapılan ödemenin durdurulmasının ve geri ödenmesinin istendiğini ancak, davalı bankanın dolandırıcılığı engellemeye yönelik hiç bir işlem yapmadığını, bankalardan beklenen özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve basiretsiz davrandığını, dolandırıcılığa ilişkin İstanbul CBS’ye suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı bankanın oluşan zarardan sorumlu olduğunu beyanla 45.950 Euro’nun davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın, dava konusu eylemi yapan kişi veya kişiler ile hesabına para aktarılan kişiye yöneltilmesi gerektiğini, davacıların hesabının bulunduğu … bankasından müvekkili bankada hesabı bulunan müşterinin hesabına geçen paranın iade alınmasının mümkün olmadığını, Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi kapsamında sınırlamalar hariç olmak üzere hesap üzerindeki tasarrufların ancak hesap sahibinin yazılı talimatı veya muvafakatine istinaden yapılabileceğini, davacı ile müvekkili banka arasında bankacılık sözleşmesi bulunmadığını beyanla davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/12/2020 tarih ve 2020/174 Esas 2020/889 Karar sayılı kararında;”Dava; davacıların dava dışı banka hesabından bilgi ve rızaları dışında davalı banka nezdindeki başka bir hesabı gönderilen paranın iadesi istemine ilişkindir… Somut olayda; taraflar arasında mevduatın saklanması konusunda bir bankacılık ilişkisi bulunmayıp, davacılara ait paranın bulunduğu hesap dava dışı … bankasındadır. Davacıların hesabındaki parayı saklama yükümlülüğü, hesabın bulunduğu dava dışı …’ye aittir. Her ne kadar dolandırıcılık eylemleri sonucu dava dışı bankadan davalı bankanın müşterisinin hesabına gönderilen paranın iadesi istenilmiş ise de, davalı bankanın müşterisi hesabına geçen para, müşterinin yazılı talimatı veya muvafakati olmadan iade edemeyeceği gibi 5411 sayılı Bankacılık Yasasının 61.maddesi gereğince davalı bankanın parayı tutma yetkisi de yoktur. Kaldı ki, para transferine neden olan güvenlik açığı davacılara ait e-posta adreslerinin ele geçirilmesiyle ortaya çıkmış olup, davalı bankanın para transferinde herhangi bir kusurlu ve hukuka aykırı eylemi de bulunmamaktadır. Dolayısıyla uğranılan zarardan dolayı davalı bankanın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; davanın konusunun, mevduatın saklanması sorumluluğu olmayıp, açılışında ve takibinde gerekli özeni göstermeyerek var olmayan kişi adına hesap açan davalı bankanın, bu hesaba gönderilen ve fakat hesaba geçmeden ilgili bankalarca iadesi istenilen parayı dolandırıcıya ödemeye devam etmesi ve iade etmemesi olduğunu, mevduatın saklanması sorumluluğu bulunan …’ın dolandırıcılık ihbarı kendisine yapılır yapılmaz, kendi hesabından çıkmış olan paranın mahrecine geri döndürülmesi için gerekli bildirimleri zamanında ilgili muhabir banka aracılığıyla davalıya ilettiğini, müvekkilinin henüz dolandırıcının hesabına geçmeyen paranın, ticari hayatın doğal akışına ve güven ilkesine uygun şekilde iadesini beklediğini, gerek …’ın, gerekse muhabir Viyana/… Bank’ın, çok taraflı Swift sözleşmesi ve bankacılık sözleşmeleri gereği taleplerinin yerine getirileceği konusunda bir kuşkularının bulunmadığının açık olduğunu, davalının çok taraflı Swift sözleşmesi ve bankacılık sözleşmelerinin aksine bir kabulle, kendisine iletilen talepleri karşılama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, swift işlemi çok taraflı bir işlem olup, taraflar arasında sözleşmeden kaynaklı ticari ilişki bulunmadığını, banka vekilinin cevap dilekçesinde de kabul edildiği üzere, yurt dışından yabancı para transferi ve bankalar arasındaki iletişimin, önceden yapılan anlaşmalar gereği swift şebekesi üzerinden yapıldığını, parayı gönderen amir ile amirin bankası ile lehdar ve lehdarın bankası arasında yabancı para transferine muhabir banka aracılık etmekte olup, tarafların aralarında önceden yapmış oldukları sözleşmeler gereği kurulan ticari ilişki bulunmadığını, davalının uluslararası nitelikli swift sözleşmesinden kaynaklı uluslararası nitelikli banka dolandırıcılığı konusunda sözleşmenin gerektirdiği protokollere uyarak banka müşterilerinin hukuki güvenliğini sağlayıp, suçun önlenmesi, suçluların adalet önüne çıkarılması, müşterilerin mağduriyetlerinin önlenmesi sorumluluğunun olduğunu, davanın konusunun, dolandırıcılık sonucu müvekkili hesabından çekilen ve dolandırıcının mevduat hesabına geçmeyen paranın iadesi olduğundan, 5411 sayılı bankacılık yasasının 61’inci maddesi kapsamında olmadığını, müvekkilinin mevduatında bulunan paranın sadece dolandırıcılıkla transfer edilmesinin davanın konusu olmadığını, tüm dilekçelerde ve duruşmada ifade edilmiş olmasına karşın, yerel mahkemece aksi kabul edilerek hüküm kurulduğunu, dolandırıcılık konusu paranın dolandırıcının mevduat hesabına geçmeden önce, davalıya uyarı ve iade bildirimi yapıldığını, herhangi bir müşterinin banka nezdindeki hesabına aktarılmamış, havuzda bulunan paranın ödenip ödenmemesi hususunda hiçbir alıcıdan görüş sorulması ya da onay alınması gerekmediğinden, iade edilmesi istenilen paranın 5411 sayılı Yasanın 61’inci maddesi kapsamında kabul edilmesinin maddi vakıaya ve mevzuata uygun olmadığını, dolandırıcının hesabına girmeyen bir paranın, işlemi gerçekleştiren banka tarafından iadesi talep edildiğinden, davalının iade yükümlülüğü bulunduğunu, iade talebini kabul etmeyen davalının, bu durumda hesap numarası değişmeksizin alıcı ismi değişikliğini de yapamaması gerektiğini, … ile …’un aynı kişi olmadığından, şirketin hesabına gelen paranın isim benzerliği olan kişi hesabına aktarılmaması gerektiğini, bu noktada, swift işlemi ekinde bulunan ve … Inc. adına kesilen faturanın dikkate alınmamış olmasının da ihmalin ciddiyetini gösterdiğini, 5411 sayılı bankacılık yasasının 61’inci maddesi kapsamında kabul edildiğinde dahi, yasa gereği dolandırıcılık hali ve ilgili bankaların talepte bulunuyor olması halinin bu duruma istisna olduğunu, gönderici banka ile muhabir bankanın, en az davalı kadar bankacılık sistemini ve imzaladıkları sözleşmeleri bildiklerinden iade talep etmekte olduklarını, swift işlemlerinde yapılma olasılığı yüksek olan dolandırıcılığın önlenmesi için önerilen kontrollerin de bulunduğunu, önerilen kontroller uygulandığında şüpheli işlemi gören bankanın bir takım teyitleri yapması, gönderilen paranın ilgili hesaba aktarımını yapmaması, aşamasına göre ilgili soruşturma birimlerine ihbarda bulunması gerektiğini, somut olayda, davalının şüpheli görülmesi gereken bir dizi faaliyetin ötesinde, ilgili bankaların tekraren yaptığı bildirimlerini dahi dikkate almayarak dolandırıcının hesabına para aktarımı yaptığını ve sonrasında ise, temel sorumluluğunu yerine getirmeksizin ödemeyi de yaptığını, iade talebinde bulunan bankalarla ve paranın gerçek sahibi müvekkilli ile işbirliği yapılmadığını, dolandırıcılarla işbirliği yapılmış gibi hareket edildiğini, savcılık soruşturma kayıtlarının ve bankanın savunmasının bunu doğruladığını, davalının suça konu bankacılık işlemlerinde hesabın açılmasından ödemenin yapılmasına kadar her aşamada ağır bankacılık kusuru işlediğini, işlediği bu kusurdan sorumlu olduğunu, var olmayan bir şahsa ait hesap açtığını ve açılan bu hesaba dair yeterli ve gerekli denetimleri gerek açılışta ve gerekse sonrasında yapmadığını, kusurlu davranışlarıyla bankacılık sisteminde dolandırıcılık yapılmasına imkan sağladığını, bankacılık işlemlerinde, Türk uyruklu olmayanlar için pasaport, ikamet belgesi veya Bakanlıkça uygun görülen kimlik belgesi üzerinden teyit işleminin yapılması, sürekli iş ilişkisi tesisinde beyan edilen adresin doğruluğunun, yerleşim yeri belgesinin, ilgili adına düzenlenmiş elektrik, su, doğalgaz, telefon gibi abonelik gerektiren bir hizmete ilişkin olan ve işlem tarihinden önceki üç ay içinde düzenlenmiş faturanın, herhangi bir kamu kurumu tarafından verilen belge veya Başkanlıkça uygun görülen diğer belge ve yöntemlerle teyit edilmesi gerekliliğinin mevzuattan kaynaklandığını, somut olayda, dolandırıcı şahsa davalı tarafından hesap açılması süreci incelendiğinde, doğruluğu hususunda hiçbir araştırma yapılmayan yüksek düzeyde riskli bir ülke pasaportu ile noterin sadece imzalarının onayladığı bir kira kontratına itibar edildiğinin görüldüğünü, bankada ilk kez bir hesap açtırmak istendiğinde, beyan edilen adresin doğruluğunun yerleşim yeri belgesinin, ilgili adına düzenlenmiş elektrik, su, doğalgaz, telefon gibi abonelik gerektiren bir hizmete ilişkin olan ve işlem tarihinden önceki üç ay içinde düzenlenmiş faturanın, herhangi bir kamu kurumu tarafından verilen belgeler ile teyit edildiğini, mevzuatta bu konuda yabancı uyruklulara sağlanan bir farklılık bulunmadığını, Noterden onaylatılmış olsa dahi, sunulan kira sözleşmesinin yerleşim yeri belgesi olarak kabulünün mümkün olmadığını, bu belgenin ev sahibi olmayan bir kişiyle dahi aktedilerek notere onaylatılabileceğini, noterlerin bu hususları araştırma görev ve imkanı olmadığını, bu durumun banka tarafından bilinmemesinin düşünülemeyeceğini, söz konusu kira sözleşmesinden, kiralayanın kim olduğunun anlaşılamadığını, öte yandan, kira sözleşmesinin 22.05.2018 tarihinde yapılıp, 23.05.2018 tarihinde notere onaylatılıp, 24.05.2018 tarihinde Antalya/Akdeniz Bulvarı Şubesinde hesap açılması, hesap açılırken de 19.04.2018 tarihinde başkası adına (var olmayan) edinilen bir telefon numarasının bildirilmesi olguları dikkate alındığında, bankanın hesap açılışında özenli davrandığını söylemenin ya da mevzuata uygun davrandığını söylemenin mümkün olmadığını, bankanın hesap açılışı sonrası müşterisini izleme yükümlülüğü kapsamında bildirdiği işlemlerin (22.10.2018-12.06.2019 tarihleri arasında 32 adet EURO ve 27 adet USD havale işlemi) UYAP çıktıları okunaksız olduğundan, bu konuya ilişkin belgeler incelenebildiğinde açıklamada bulunma hakkını saklı tuttuklarını, bu itibarla, davalıdan söz konusu döneme ilişkin havale bilgilerinin (gönderici-alıcı ve ödeme ayrıntıları gibi) istenilmesini talep ettiklerini, bu aşamada, Antalya’da hesap açan yabancı uyruklu kişiden İstanbul’da işlem yapması nedeniyle şüphelenilmesinin ve teyit işleminin ikamet belgesi istenmek suretiyle yapılması gerektiğinin kuşkusuz olduğunu beyanla yerel mahkeme hükmünün kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, yurtdışında bulunan banka hesabından dolandırıcılık yapılmak suretiyle davalı bankada bulunan hesaba gönderildiği ve dolandırıcı olduğu iddia edilen kişiye ödenen paranın, davalı bankadan kusuru nedeniyle tazmini talebine ilişkindir.Davacı taraf, yurtdışında bulunan …’deki hesaplarından, mail adresinin ele geçirilmesi ve sahte talimat verilmesi suretiyle davalı banka nezdinde … adına açılmış hesaba gönderilen paranın, gerek …’ın, gerekse muhabir Viyana/… Bank’ın, çok taraflı swift sözleşmesi uyarınca gönderdikleri dolandırıcılığa dair swift mesajlarına rağmen, davalı banka tarafından adı geçen … hesabına aktarıldığını, davalı bankanın uluslararası swift sözleşmesi ile yüklendiği yükümlülüklerine aykırı davrandığı gibi, … adına mevduat hesabı açarken de mevzuat hükümlerini ihlal ederek kusurlu davrandığını, bu nedenle oluşan zarardan sorumlu olduğunu beyan ederek 45.950 Euro’nun davalıdan tazminini talep etmiş, davalı banka, hesap açılış işlemlerinin usul ve yasaya uygun şekilde yapıldığını, mevduat sahiplerinin hesaplarında bulunan para ile ilgili izinleri olmadan işlem yapılamayacağını, muhabir banka tarafından gönderilen swift mesajındaki iban numarasında eksiklik olduğundan paranın … hesabına aktarıldığını, herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında, davacı tarafça dava dilekçesine ekli delillerin Türkçe onaylı tercümelerinin ve yine davalı banka tarafından cevap dilekçesi kapsamında ileri sürülen swift mesajlarının hangi tarih ve saatte kendisine ulaştığı ile içeriğini gösterir şekilde Türkçe onaylı tercümesinin sunulmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, taraflar arasında akdi bir ilişki bulunmaması nedeniyle iddianın haksız fiil kapsamında değerlendirilmesi ve Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesinde yer alan, mevduat ve katılım fonu sahiplerine ödenmesi gereken tutarları geri alma haklarının hiçbir suretle sınırlandırılamayacağına dair düzenleme uyarınca, davalı bankanın, paranın adı geçen … isimli mudinin hesabına geçmesinden sonra davacıya iade ile yükümlü olmayacağına dair kabulü doğru ise de, davacı tarafından yurt dışındaki banka hesabından gönderilen paranın, davalı bankanın havuzunda bulunduğu ve henüz adı geçen hesabına aktarılmadan dolandırıcılık eyleminin fark edilmesi suretiyle yaptıkları ihbar üzerine, amir ve muhabir banka tarafından davalıya paranın ödenmemesi konusunda swift mesajı gönderildiği ve haksız fiilin unsurlarından olan kusurlu hareketin, bu mesaja rağmen paranın adı geçen hesabına aktarılması suretiyle gerçekleştiğinin iddia edilmesi, davalı banka tarafından da muhabir bankanın henüz para hesaba aktarılmadan kendisine swift mesajı ilettiği kabul edilmesine rağmen, ilgili swift mesajlarının dosyaya celbi sağlanarak, gerekli olması halinde bankacı bilirkişiden uluslararası para transferinde davalı bankanın sorumluluğuna aykırı davranıp davranmadığı hususunda rapor alınması ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde Mahkemece, davacı tarafa delil olarak dayandığı ve sunduğu yabancı dildeki tüm belgelerin HMK madde 223 gereği Türkçe onaylı tercümelerini sunmak, davalı bankaya tarafına gönderilen tüm swift mesajlarının Türkçe onaylı tercümelerini sunmak üzere süre verilmesi, gerekli olması halinde bilirkişiden, gelen belgeler üzerinde inceleme yapılarak, iddia ve savunmayı karşılar şekilde rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiğine kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2020 Tarih ve 2020/174 Esas – 2020/889 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.