Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/305 E. 2023/476 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/305 Esas
KARAR NO: 2023/476 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/714 Esas – 2020/757 Karar
TARİHİ: 01/12/2020
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyalarından müvekkili aleyhinde icra takibi yapıldığını, davalıya, bu senet bedelleri daha önceden ödediklerini, senet aslının incelenmesi mümkün olmadığından senette herhangi bir tahrifat mevcut olup olmadığı anlaşılamadığını, takiplere konu senetlerin çek ile ödenmiş olup icra takiplerinin açıldığı tarihten önce takibe konu borcun sona erdiğini, …bank Kazasker Şubesi, … çek seri nolu 30.000 – TL bedel ve 18/7/2019 tarihli, … tarafından keşide edilmiş bir müşteri çeki müvekkil tarafından ciro edilmek suretiyle davalıya teslim edildiğini, bakiye 4.000- TL ise davalıya nakit olarak ödendiğini, bu hususta tanıkların mevcut olduğunu, bahsi geçen çekin, 18/7/2019 tarihinde davalının bizzat kendisi tarafından tahsil edildiğini, davaya konu bonolardan, 20,000-TL bedelli, 30/11/2018 vadeli olan bonoda … kaydı bulunmasına rağmen müvekkillerine davalı tarafından herhangi bir mal teslimi de yapılmadığını, müvekkillerinin, baba-oğul olduğunu, senetlere de baba; oğlu için kefil olarak imza attığını, ancak bonoda kefaletin şartları oluşmadığı gibi, icra takiplerinden önce kefile protesto ile ihbar da yapılmadığından, davacılardan …’i kefil olarak sorumlu tutmak da mümkün olmadığını, müvekkiller aleyhine başlatılan takibin haksız ve yersiz olduğunı, mükerrer tahsilat amacı taşıdığını; yapılacak olan inceleme neticesinde ortaya çıkacağını beyan ile bono bedelinin icra takibinden daha önceki bir tarihte ödenmiş olması nedeniyle davanın esasına karar verinceye kadar öncelikle teminatsız olarak, davaya konu icra takiplerinin durdurulması yönünde karar verilmesini, kambiyo senedi ödenmiş olmasına rağmen senedi iade etmeyerek icra işlemlerine devam etmesi nedeniyle takibin %20’sinden az olmayacak şekilde kötüniyet tazminatına hükmedilmesini ve nihayetinde İstanbul… İcra Müdürlüğü … E. ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Dosyalarında takibin müvekkiller yönünden iptaline, takibe konu kıymetli evraktan ötürü davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı vekili dava dilekçesinde senet asıllarının incelenmesi mümkün olmadığından bahisle senette tahrifat olup olmadığı ve İİK m.170 uyarınca dava konusu senedin kambiyo vasfında olup olmadığı hususundaki itirazlarını ileri sürmüşse de işbu iddialar tamamen gerçek dışı olduğunu, dava konusu icra takiplerinin dayanak senetleri ilgili İcra Müdürlüğü kasasında mevcut olduğunu, davacılar tarafından icra takibine dayanak senete ilişkin imzaya itirazları sözkonusu olmadığı gibi, senete karşılık çek verildiği beyanları ile de davalı müvekkile icra takibine konu seneti verdiklerini kabul ettiklerini, davacı/borçlu tarafın, icra takibine dayanak senetle ilgili olarak borca ilişkin itirazları bulunmadığı gibi, işbu senetin çek ile ödendiğine dair ödeme def’inde bulunmuş olmalarına rağmen ödemeye ilişkin hiçbir yazılı ve somut bir belge sunmadıklarını, davacıların senete karşılık verildiği iddia edilen çeki işbu senete karşılık verildiği iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, davaya konu bonolardan 20.000,00-TL bedelli 30.11.2018 vadeli bonoda malen kaydı bulunduğu ve karşılığında mal teslim edilmediği iddiası da davacı tarafın iddiaları ile çeliştiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu bonolar karşılığının tamamının davacı tarafça ödendiğinin kabul edilmesi karşısında malen kaydı bulunan 20.000,00-TL bedelli bono karşılığında mal teslim edilmediği iddiasının da gerçek dışı ve borçtan kurtulma amaçlı olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davacı …’in; bonoları imza etmek suretiyle yargıtay hukuk genel kurul kararı ile de sabit olduğu üzere bono’da (kefil) aval veren konumunda olup aynen keşideci gibi sorumlu olduğunu, icra takiplerinin tedbiren durdurulması talebinin de reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın davacı/borçlular tarafından tamamen borçtan kurtulma maksatlı, alacaklının alacağına kavuşmasını engellemek ve geciktirmek amacıyla açıldığını, davacı/borçlular kötüniyetli olduklarını beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/12/2020 tarih 2019/714 Esas – 2020/757 Karar sayılı kararında; “Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyalarında takibe konu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, 27/03/2019 düzenleme 10/04/2019 vade tarihli 14.000 TL bedelli senede istinaden, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1443 D.İş sayılı dosyasından alınan 30/10/2019 tarih 2019/1448 Karar sayılı ihtiyati haciz kararına dayanılarak, davalının davacılar aleyhinde 14.000 TL sı asıl alacak olmak üzere toplam 15.465,76 TL nın tahsili bakımından 28/10/2019 tarihinde takibe geçtiği anlaşılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasnıın incelenmesinden, davalının davacılar aleyhinde, 17/11/2018 tanzim 30/11/2018 vade tarihli 20.000 TL bedelli bonoya istinaden, 20.000 TL sı asıl alacak olmak üzere toplam 21.569,04TL üzerinden 02/10/2019 tarihinde takibe geçtiği görülmüştür. Mahkememizce …bank’a müzekkere yazılmış, davacıların ödeme iddiasına konu … bank Kazasker Şubesi muhataplı, … çek seri nolu 30.000 – TL bedel ve 18/07/2019 tarihli, … tarafından keşide edilmiş çekin ibraz edilip edilmediği, ibraz edilmiş ise kime ödendiğinin bildirilmesi istenilmiş, çek bedelinin 18/07/2019 tarihinde çekin Kağıthane Şubelerine ibraz edilmekle …’ya ödendiğinin bildirildiği ve çek görüntüsünün gönderildiği görülmüştür. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davanın icra takibine konu edilen kıymetli evraklardan ötürü, bedellerinin daha önceden ödendiğinden bahisle, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davalının davacılar aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyaları ile takibe geçtiği, 17/11/2018 tanzim 30/11/2018 vade tarihli 20.000 TL bedelli bono ve 17/03/2019 düzenleme 10/04/2019 vade tarihli 14.000 TL bedelli senedin takibe dayanak olduğu, davacının davalıya 30.000 TL nın çek ile 4.000 TL nın ise nakit olarak ödendiğini ve ayrıca davalının müvekkillerine mal teslim etmediğini iddia eder olduğu, davalının ise çekle ödeme iddiasının ve mal teslimi olmadığına dair iddianın yerinde olmadığı, takibe konu senetlerden ötürü davacılardan alacaklı olduğunun savunduğu görülmüş olmakla, davacıların takiplere konu senetlerden kaynaklanan borcunu ödemek için davalıya verdiğini iddia ettiği, … bank Kazasker Şubesi muhataplı, … çek seri nolu 30.000 – TL bedel ve 18/07/2019 tarihli, … tarafından keşide edilmiş çekin 18/07/2019 tarihinde davalı …’ya ödendiği hususu dosya kapsamında mevcut muhatap banka cevabı ve gönderilen çek görüntüsü ile sabit olmakla, davalının davacı ile aralarında başkaca borç doğuran bir mal ve hizmet alımı yada iş olduğuna dair bir savunmasının olmaması da göz önünde bulundurulduğunda ve davacının 30.000 TL ödemesinin takibe konu senetlerin vade tarihinden sonra, icra takiplerinden önce yapılmış olmasından çek ile ödemenin takibe konu senetlere istinaden davacılarca davalıya yapıldığı anlaşılmış, davacılarca senet borcundan bakiye 4.000 TL nın ise davalıya nakden ödendiği iddia edilmiş ise de, ödemeye ilişkin herhangi bir belge yada makbuz sunulmadığı, dava değeri itibariyle ve takiplerin senede dayalı olması nedeni ile davacının talep ettiği gibi tanık dinlenmesinin de mümkün olmadığı, davacının yemin deliline de başvurmadığı görülmekle, davacının 4.000 TL lık nakit ödeme iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılmış, davacıların davasının kısmen kabulüne, davacıların İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyalarında, takibe konu senetlerden dolayı davalıya 30.000 TL borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, -Davacıların davasının KISMEN KABULÜNE, davacıların İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyalarında, takibe konu senetlerden dolayı davalıya 30.000 TL borçlu olmadığının tespitine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, -Tarafların kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacıların icra takibine dayanak senete ilişkin imzaya itirazları söz konusu olmadığını, müvekkiline icra takibine konu senetleri verdiklerini kabul ettiklerini, Davacıların senet ödemesinin çek ile yapıldığına ve çekin senet borcuna karşılık verildiğine ilişkin hiçbir yazılı belge sunmadıkları halde mahkeme tarafından hiçbir somut delil olmaksızın davacı tarafın soyut ve gerçek dışı beyanın temel alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu senetlere karşılık dava dilekçesi ekinde sundukları çekin verildiğine ilişkin yazılı belge de ibraz edememiş olan davacıların soyut beyanı dışında hiçbir delili olmayan işbu iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını; Davacıların iddiasını yazılı olarak ispatlayamamış olması sebebiyle tanık beyanları ile ispat etmeyi talep etmiş olmasına rağmen, yazılı belgeye karşı aynı güç ve değerde yazılı delil ile ispat kuralı gereğince davacıların işbu iddiasının tanık ile ispatlanabilme imkanının olmadığı gibi, mahkeme tarafından 07.07.2020 tarihli celsenin 3 nolu ara kararı ile dava değeri itibariyle ve senede dayalı takip olması nedeniyle davacının tanık dinletme talebinin de reddedildiğini; Mahkemece verilen 01.12.2020 tarihli davanın kısmen kabulü kararının gerekçesinin davacı tarafından çekin dava konusu senetlere karşılık verildiğine ilişkin yazılı ve somut hiçbir delil sunmadıkları halde davacı tarafın soyut ve gerçek dışı beyanı esas alınmak suretiyle oluşturulmuş olması nedeniyle dosya içeriği ile uyumsuz usul ve yasaya aykırı olduğunu düşündükleri kararın kaldırılması kararı verilmesini talep ettiklerini, Gerekçeli kararda ispat yükünün müvekkiline yükletilmesinin Yerleşik Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararlarına aykırı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2019 Tarih, 2017/19-821 E. 2019/58 K. sayılı kararında; “Bono Bağımsız Borç İkrarı İçeren Bir Senet Olup Senette İspat Yükünün Kaydın Aksini Savunan Tarafa Ait Olduğu, İspat Yükünün Davacı Senet Borçlusunda Olduğu Yolundaki Genel Kuralın Yer Değiştirmeyeceği ve Davacının Senedin Bedelsiz Olduğunu İspatlaması Gerektiğinin Kabul Edileceği, İspat Yükünün Davalıda Olduğu Gerekçesiyle Hüküm Kurulmuş Olmasının Hatalı Olduğu – HGK’nca da Benimsenen Özel Daire Bozma Kararına Uyulmak Gerekirken Önceki Kararda Direnilmesi Usul ve Yasaya Aykırı Olup Direnme Kararının Bozulması Gerektiği” denilmek suretiyle bononun alttaki temel ilişkiden bağımsız borç ikrarı içeren senet olduğunun ve ispat yükünün senet borçlusuna ait olduğunun açıkça belirtildiğini, İleri sürerek, usul ve yasaya aykırı olarak davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen mahkeme kararının kaldırılmasına yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, davacılar aleyhine her iki icra takibinde takip miktarları üzerinden ve her bir davacı için ayrı ayrı %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ile her iki davacı/borçlu için ayrı ayrı takdir edilecek vekalet ücretinin davacı/borçlular üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; İİK’nun 72 maddesine dayalı olarak icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas ve … esas sayılı takiplerine dayanak bonolardan ötürü davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespiti talep edilmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar tarafından, dava konusu takiplerin dayanağı olan toplam 34.000,00-TL bedelli iki adet bono bedelinin, 30.000,00-TL’sinin çek ile, 4.000,00-TL’sinin nakit olarak davalıya ödendiği, davalının çek bedelini bankadan tahsil etmesine rağmen mükerrer tahsilat amacıyla dava konusu takipleri başlattığı, İstanbul .. İcra Müdürlüğü dosyasının dayanağı 20.000,00-TL bedelli bono üzerinde malen kaydı bulunduğu, bu tutarda mal teslimi yapılmadığı, ispat yükünün davalıda olduğu, davalı …’in bonolar üzerindeki kefaletinin de geçerli olmadığı ileri sürülmüş; davalı tarafça davacıların imza inkarında bulunmadıkları, ödeme savunmasında bulundukları, dilekçede bildirdikleri çekin iş dava konusu bono bedellerinin ödenmesi amacıyla verildiğini yazılı delil ile ispat etmelerinin zorunlu olduğu, takiplerin dayanağı bono bedellerinin ödenmediği savunulmuştur. İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davalının davacılar aleyhine, keşidecisi …, aval vereni …, lehdarı davalı olan, … tanzim tarihli, 30/11/2018 vadeli, malen kaydını içerir, 20.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak, 20.000,00-TL asıl alacak, 1.509,04-TL işlemiş faiz ve 60,00-TL komisyon toplamı 21.569,04-TL alacak için kambiyo takibi başlattığı anlaşılmıştır. İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün 2019/39319 esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davalının davacılar aleyhine, keşidecisi …, aval vereni …, lehdarı davalı olan, 27/03/2019 tanzim tarihli, 10/04/2019 vadeli, nakden kaydını içerir, 14.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak, 14.000,00-TL asıl alacak, 693,86-TL işlemiş faiz, 42,00-TL komisyon, 123,90-TL ihtiyati haciz masrafı, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti toplamı 15.465,76-TL alacak için kambiyo takibi başlattığı anlaşılmıştır. Mahkemece …bank’a yazılan yazı cevabın kapsamından; keşidecisi …, lehdarı … Makas, ilk cirantası … olan olan, 18/07/2019 keşide tarihli, 30.000,00-TL bedelli çekin davalıya ciro edildiği ve davalı tarafından bankaya ibraz edilerek tahsil edildiği anlaşılmıştır. Davacılar tarafından, bu çekin davalıya bono bedellerinin tahsili amacıyla verildiğini gösterir tahsilat makbuzu, mutabakat vb yazılı delil sunulmamıştır. İlk derece mahkemesi tarafından davacılara, dava dilekçesinde dayandıkları yemin delili hatırlatılarak davalıya yemin teklif edip etmeyecekleri sorulmuş, davacılar vekilince yemin teklifinde bulunulmayacağı bildirilmiştir. Dava konusu bonolardan malen kaydını içerir, 20.000,00-TL bedelli bonodaki bu kayıt, malın teslim edilmiş olduğuna karine teşkil edecektir. Bu nedenle gerek 20.000,00-TL bedelli bono karşılığında mal teslim edilmediğini, bu bononun bedelsiz kaldığını, gerekse 14.000,00-TL bedelli bono da dahil olmak üzere her iki bono bedelinin ödendiğini, davalıya ciro edilen çekin de bu bono bedellerinin ifası uğruna davalıya verildiğini yazılı delil ile ispat yükü davacı keşideci … üzerindedir. Davacı her iki iddiasını da yazılı delil ile ispat edemediği gibi, yemin deliline dayanmaktan da vazgeçmiştir. Şu halde davacı … yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 4.000,00-TL lik nakit ödemenin ispatlanamadığı, ancak çek ile yapılan 30.000,00-TL lik ödemenin bono bedellerinin tahsiline ilişkin olduğu şeklindeki yanılgılı değerlendirme ile davanın ksımen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Davacı …’in ise TTK’nun 778/3 fıkrası atfı ile 701/3 fıkrası uyarınca her iki bonoda aval sıfatını haiz olduğu, aynı kanunun 702/2. maddesinde düzenlenen “aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir” hükmü gereğince aval veren davacı …’in bonoların bedelsiz kaldığı yönündeki def’iyi davalıya karşı ileri süremeyeceği, bu davacı yönünden bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin gerektiği anlaşılmış olup, mahkemece davacı … yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin davanın tamamen reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf başvurusu yerinde bulunmuş, dosyada yapılacak başkaca tahkikat işlemi bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, her iki davacının menfi tespit istemlerinin ayrı ayrı reddine, mahkemece davacıların ihtiyati tedbir istemleri reddolunduğundan, İİK’nun 72/4 fıkrası uyarınca davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2020 tarih ve 2019/714 Esas – 2020/757 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, 2- Her iki davacının menfi tespit istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE, 3-Mahkemece davacıların ihtiyati tedbir istemleri reddolunduğundan, İİK’nun 72/4 fıkrası uyarınca davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL harcın, davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 635,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 455,64TL harcın talep halinde davacılara iadesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacılar tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, 8-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 512,50 TL (453,02 TL + 59,30 TL) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından sarf edilen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş ücreti olmak üzere toplam 193,60 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.