Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/301 E. 2023/761 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/301 Esas
KARAR NO: 2023/761 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/262 Esas – 2020/612 Karar
TARİH: 19/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı “… İhracat ve Ticaret Limited Şirketi’nin işitme cihazları ticareti ve uygulaması alanında faaliyet gösteren ve kuruluşu 1985 yılına dayanan köklü bir şirket olduğunu, davalı …’in ise “… ” unvanı ile faaliyet gösteren gerçek kişi tacir olduğunu, taraflar arasında işitme cihazı ekipmanları alım satımından kaynaklı ticari bir ilişki bulunduğunu, davacının davalı …’den olan faturalı cari hesap alacağı için 06/03/2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafından 19/03/2018 tarihinde icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları ile taraflar arasındaki faturaların ve cari hesap dökümlerinin incelendiğinde davacının alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, 19/03/2019 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak uzlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davanın kabulünü, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa dava dilekçesinin 24/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz edilmediği, davalı vekili 23/12/2019 tarihinde uyap sisteminden gönderdiği beyan dilekçesi ile; … ile …’ün davacı şirketin ortakları olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/28770 nolu iddianamesinin kabulü ile İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/506 Esas sayılı dosyasında davacı şirketin temsilcisi hakkında “Özel Belgede Sahtecilik” suçundan kamu davası açıldığını, İTO kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davacı şirketin temsil yetkisi 23/05/2017 tarihli genel kurul ile değiştirildiğini, ancak genel kurul ile yetki alan …’ün yetkisi hukuka uygun olmayan genel kurul kararı ile sağlandığını, bu nedenlerle davada taraf olarak yer alan kimseler dava ehliyeti ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile davada davacı ya da davalı sıfatı yoksa dava konusu hakkın esası yönünden karar verebilme olanağının olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın aktif husumet yönünden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/506 Esas sayılı dosyasının iş bu dava dosyasında bekletici mesele yapılmasını arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/10/2020 tarih 2019/262 Esas 2020/612 Karar sayılı kararında; “….Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dava konusu takibe ilişkin borç bakiyesi bulunduğu iddiası ile alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapıldığı, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, faturaların ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturanın defterlere kayıtlı olmasının alacağın varlığına tek başına ispata yeterli olmadığı, davacının malın teslimini ispatlaması gerektiği, davacı vekilinin sunmuş olduğu faturaların irsaliyeli olduğu ve imzanın bulunduğunu beyan ettiği, talebe konu faturaların incelenmesinde fatura üzerinde imza dışında isim soy isim veya kaşe bulunmadığı bu halde imzası bulunan kişinin kim olduğunun anlaşılamadığından imza sahibi veyahut şirket yetkilisinin isticvap edilemeyeceği, bu halde ise davacı malı teslim ettiğini ve faturaları tebliğ ettiğini ispatlayamadığı, zira faturaların davacının kendi defterlerine kayıtlı olması davayı ispata tek başına yeterli olmadığı, davacının delilleri arasında yemin delili bulunduğu, Mahkememzice 2. celse yemin hakkının hatırlatıldığı, davacının yemin deliline dayanmadığını beyan ettiği, bu hali ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından özetle, borca konu malların davalıya tesliminin yapıldığının ispat edilemediğinden bahisle red kararı verildiğini ancak davalı vekili tarafından, 23.12.2019 tarihli Ön İnceleme celsesinde, “… Müvekkilimin davacı tarafa borcu yoktur, ödedik. Ödemeye ilişkin delillerimizi sunmak üzere tarafımıza süre verilsin.” şeklinde bir beyanı bulunduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki davalı tarafından da inkar edilmediğini ve hatta icra takibine konu edilen borcun kendilerince ödenmiş olduğunun beyan edildiğini, icra dosyasına yapılan itirazda ve yargılamanın diğer safhalarında da malların kendilerine teslim edilmediğine ilişkin bir itirazları yahut beyanları olmadığını, davalı vekili tarafından açıkça borcun ödendiği beyan edilmesine karşın, yerel mahkeme tarafından malların teslimine ilişkin delil aranması hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda, müvekkilinin tüm ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu ve borca konu tüm faturaların müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğinin tespit edildiğini, davalı tarafından ticari defter ve kayıtlarının kasıtlı olarak dosyaya ibraz edilmediğini ve bu nedenle inceleme yapılamadığını, davalı tarafından ayrıca ödemeye ilişkin herhangi bir belge de dosyaya ibraz edilmediğini, tarafların usulüne uygun tutulan ticari defterlerine işlenen faturalar kapsamındaki malların teslim edildiği hususunun bir karine olduğunu, gerek icra dosyasında gerekse dava dosyasında, davalı tarafından malların kendisine teslim edilmediğine ilişkin hiçbir beyan, itiraz yahut ihtirazi kayıt öne sürülmediğini bilakis borcun ödendiğinin beyan edildiğini, davalının bu beyanı zımni olarak malların kendisine teslim edildiğini ortaya koyduğunu, davalı tarafından dosyaya malların kendisine teslim edilmediğine ilişkin de hiçbir delil sunulmadığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2013/7951 E., 2013/12822 K., 15.07.2013tarihli kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisine dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın reddin karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında davalıya fatura mukabili işitme cihazı ekipmanları sattığını, davalı tarafın bakiye cari hesap alacağını ödemediğinden hakkında icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde, borca,faize ve ferilerine itiraz ettiğini beyan ettiği, davalı tarafın yargılama aşamasında süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediği anlaşılmıştır.Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporunda; Davacı ticarî defter kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 24.390,18 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Tek başına fatura düzenlenmesi ve faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması alacağın ispatı için yeterli değildir. Davacının davalıya mal satıp teslim ettiğini ve davalıdan alacaklı olduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Somut olayda, davacı münhasıran davalının ticari defterlerine delil olarak dayanmadığından davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemesi ispat yükü üzerinde olan davacının ispat yükünü yer değiştirmeyecektir. Somut dosyada davalı vekili 23/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında;” ….Müvekkilim davacı tarafa bir borcu yoktur, ödedik. Ödemeye ilişkin delillerimizi sunmak üzere tarafımıza süre verilsin, ” şeklinde beyanda bulunmuş olup mahkemece davalının ödeme savunması yönünden hiçbir inceleme yapılmadığı, gerekçede bu savunmanın tartışılıp değerlendirilmediği tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece davalı vekilinin ödeme savunması karşısında HMK. 31 madde kapsamında davalı tarafa dava konusu cari hesaba ilişkin davacı tarafa ödeme yaptığına ilişkin ödeme belgesi, çek vb belgeleri sunmaları için sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2020 tarih ve 2019/262 Esas – 2020/612 Karar Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.