Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/30 E. 2023/212 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/30
KARAR NO: 2023/212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/436 Esas – 2020/632 Karar
TARİHİ: 09/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında ticari satıma ilişkin akdi ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davalıya satıp teslim ettiği “motor yağı” bede- line ilişkin faturanın ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az ol- mamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki hususların hiçbirini kabul etmediklerini, takip dayanağı olarak hiç bir belge sunulamadığını, davacı taraf her ne kadar malın teslim edildiğini ve hizmetin verildiğini iddia etmiş ise de ,bu iddianın gerçeği yan- sıtmadığını, faturanın varlığının malın teslimini veya hizmetin verildiğini ispata tek başına yeterli olmadığını, faturanın her zaman ve tek taraflı olarak düzenlenebileceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/10/2020 tarih 2019/436 Esas – 2020/632 Karar sayılı kararında; “Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Celp olunan Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacı/ alacaklı tarafından davalı/ borçlu aleyhine cari hesap bakiyesine dayalı 16.166,00 TL AA + 5.131,62 Tl işlemiş faizden ibaret toplam 21.297,62 TL alacağın tahsili istemiyle 08/11/ 2018 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, ödeme emrini 28/12/2018 tarihinde tebellüğ eden borçlunun 03/01/2019 tarihinde vekili aracılığıyla (süresi içinde ) ibraz ettiği dilekçe ile ” alacaklı görünen tarafa her hangi bir borcunun bulunmadığı”ndan bahisle borca , faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, İİK 66 md gereğince İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz di- lekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmediği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkememize müra- caatla iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmıştır. Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında; davacı tarafından, davalıya “motor yağı” satılması şeklinde akdi bir ilişki bulunup bulunmadığı, davacının fatura içeriği ürünü davalıya teslim edip etmediği, takip ve dava tarihi itibariyle takip konusu fatura bedelleri nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacağın varlığı ve miktarının tespiti ile icra-inkar tazminatı koşullarının oluşup oluş- madığı hususunda toplanmaktadır. Mahkememizce verilen ara karar gereğince, bilirkişi Muhasebe, Finans, Şirketler Hukuku Uzmanı Bağımsız Denetçi Kemal Nacir tarafından defterler ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen kök ve ek rapora göre: ”Taraflar arasında ticari satıma ilişkin akdi ilişki bulunduğu,davacının takip tarihi itibariyle ve dayanak faturalar nedeniyle davalıdan 16.165,98 TL tutarında anapara alacağının bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nm kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı dikkate alı- narak asıl alacak tutarının doğduğu 19/02/2018 tarihinden 05/11/ 2018 takip tarihine kadar 1.675,50 TL tutarında faiz hesaplandığı” hususu belirtilmiştir. Davacının davalı aleyhine 21.297,62 TL alacağın tahsili talebiyle takibe giriştiği, davalı/ borçlunun alacağın tamamına itiraz ettiği, toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonucunda davacının takip tarihi itibariyle davalı taraftan 17.841,48 TL alacaklı olduğu, davalının bu miktardaki likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği, fazlaya ilişkin talebin yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, -Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalı/borçlunun Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dos- yası üzerinden takibine girişilen dava ve takip konusu 21.297,62 TL’lik borcun 17.841,48 TL’lik kısmına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, Takip konusu asıl alacağa – davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2.md gereğince TC Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak yıllık % 19,50 ve değişen oranlarda basit usulde (3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına,Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hü- küm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetine,karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, işbu istinaf başvurularına konu yerel mahkeme kararının; davaya konu icra takibine dayanak yapılan faturalar ile yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında tarafların ticari defterleri incelenmek sureti ile tespit edilen faturaların birbirinden farklı olması, davacı şirket tarafından müvekkili şirketin temerrüde düşürülmemiş olmasına rağmen, davacı şirket lehine 1.675,50 TL işlemiş faize hükmedilmesi ve davaya konu alacağın likit olmamasına rağmen davacı şirket lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması sebebi ile açıkça usul ve yasaya aykırı olmakla; yerel mahkemenin 2019/436 E. 2020/632 K. sayılı ve 09.10.2020 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerektiğini, Takibe dayanak yapılan faturalar ile ticaret defterlerinde tespit edilen faturaların aynı olmadığını; birbirinden farklı olduğunu; takip konusu ödeme emrine 15.04.2018 vade tarihli 9.912,00 TL tutarlı fatura ile 20.05.2018 vade tarihli 6.254,00 TL tutarlı fatura dayanak olarak gösterilmiş olmasına rağmen, tarafların ticari defterlerinde tespit edilen faturaların ise 01.03.2018 tarihli 9.912,00 TL tutarında fatura ile 05.04.2018 tarihli 6.254,00 TL tutarında fatura olduğunun tespit edildiğini, Nitekim davacı tarafından müvekkili aleyhine önce Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası tahtında icra takibi başlatıldığını ancak taraflarından yetki itirazında bulunulması üzerine yetkili Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası tahtında icra takibinin başlatıldığını; işbu icra takibine dayanak belge olarak 15.04.2018 vade tarihli ve 9.912,00 TL tutarlı fatura ile 20.05.2018 vade tarihli ve 6.254,00 TL tutarlı faturanın gösterildiğini ancak icra takibine dayanak yapılan tarihleri içeren faturalardan ötürü müvekkili şirketin borcunun olmaması ve müvekkili ile davacı taraf arasında daha evvel yapılmış herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen takibe konulan faturalardan ötürü aylık %5 faiz oranı üzerinden takip başlatılmış olması sebebiyle icra takibine yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, İşbu dava dosyası tahtında her iki tarafın ticaret defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelenmesi neticesinde alınan 15.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, takibe dayanak faturaların değil, 01.03.2018 tarihli 9.912,00 TL tutarında fatura ile 05.04.2018 tarihli 6.254,00 TL tutarındaki faturaların tespit edildiğini; dolayısıyla takibe dayanak yapılan faturalar ile ticaret defterlerinde tespit edilen faturaların birbirinden farklı olduğunu; bu sebeple de taraflarınca Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın haklı olarak yapıldığını; Bilirkişinin raporunda bu hususu dikkate almadan doğrudan davacı tarafın alacağının olduğunu belirtmiş olmasının ve yerel mahkeme tarafından işbu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu; bu nedenle de yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerektiğini, Müvekkili şirketin, davacı tarafından davaya konu faturalara ilişkin olarak hiçbir şekilde temerrüde düşürülmemiş olmasına rağmen, yerel mahkeme tarafından davacı şirketin lehine 1.675,50 tl işlemiş faiz alacağına hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu; nitekim, davacı şirketin, müvekkili şirket aleyhine herhangi bir ihtarname keşide etmediği gibi, davaya konu icra takibine dayanak olan faturaların ödenmesi yönünde müvekkili şirketten herhangi bir yazılı talebinin de bulunmadığını; taraflar arasında takibe dayanak yapılan tarihleri içeren faturaların da mevcut olmadığını, Hal böyle iken; yerel mahkeme tarafından davacı şirketin lehine 1.675,50 TL işlemiş faiz alacağına hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olup, yerel mahkeme kararının bu sebeple de ortadan kaldırılması gerektiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için takibe dayanak yapılan faturalar ile tarafların ticari defterlerinde yer alan faturaların aynı olduğunu varsayıldığında; bu ihtimalde bile bilirkişinin işbu faturaya konu kalemleri yanlış hesapladığını; takibe konu 2 fatura alacağının olmasının ve bunların vadelerinin farklı olmasına rağmen ikisinin tek kalem olarak toplanıp buna göre faiz hesabının yapılmış olmasının hatalı olduğunu, Bilirkişi tarafından yapılan faiz hesaplamasında faizin 19.02.2018 tarihinden itibaren hesaplanmaya başlandığını; bu hususun da hatalı olduğunu; söz konusu takibin, fatura alacağına dayanarak açıldığını; faturaların tarihinin ise 15.04.2018 ve 20.05.2018 olup, yapılacak faiz hesabının her bir fatura için ayrı ayrı yapılmasının gerektiğini; nitekim fatura tarihleri ve tutarlarının birbirinden farklı olduğu için faiz gün sayıları ve tutarlarının da buna göre değişeceğini, Yerel mahkeme tarafından, davaya konu icra takibinde talep edilmemiş olmasına rağmen; %19,50 oranında faize hükmedilmesinin de açıkça hatalı olduğunu; tüm bu sebeplerle; yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ve istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerektiği hususunun izahtan vareste olduğunu, Davaya konu alacağın likit bir alacak olmadığı gibi, söz konusu alacağın yargılama neticesinde ortaya çıkmış olduğunu, yerel mahkemece de kısmen kabul edildiğini; bu bağlamda; müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olup, yerel mahkeme kararının bu sebeple de ortadan kaldırılması gerektiğini,İleri sürerek, yukarıda açıklanan nedenlerle; yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemede yukarıda yazılı dosya numarası ile derdest dosyalarına ilişkin 09.10.2020 tarihinde davalarının kısmen kabulüne karar verildiğini; davalı tarafın istinaf başvuru dilekçesi taraflarına tebliğ edilmiş olduğunu; öncelikle davalı tarafın istinaf gerekçelerine itiraz ettiklerini beyan ettiklerini; bunun yanısıra Yerel Mahkemece verilen karara bazı yönlerden itiraz ettiklerini,Dosyaya ibraz edilen 15.11.2019 tarihli Bilirkişi Raporu ile her iki tarafın ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davalı şirketin müvekkili şirkete 16.165,98 TL tutarında anapara borcu olduğunun tespit edildiğini; davalı şirkete gönderilen faturalarda vadesinde ödenmeyen faturalara aylık %5 vade farkı uygulanacağının belirtilmiş olduğunu; faturaların davalı şirkete teslim edildiğini; bu nedenle ödenmeyen fatura bedellerine aylık %5 oranında vade farkı uygulanması gerektiğini; bilirkişinin yapmış olduğu hesaplamanın eksik olup kabulünün mümkün olmadığını; bu nedenlerle Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/436 E.-2020/632 K. Sayı ve 09.10.2020 tarihli davanın kısmen kabulü kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğini, Davalı tarafın ilgili faturalar yönünden temerrüde düşürülmediğini iddia ettiğini; müvekkili şirketçe teslim edilen faturaların davalı şirket tarafından teslim alınmış olduğunu; davalı şirketin faturalara süresi içerisinde itiraz etmediğini; müvekkili şirket ile devam eden ticari alışverişlerinde diğer ödemeleri yapmışken son kalan iki faturayı haksız olarak ödemekten imtina ettiğini, kök raporda her iki tarafın ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde davalı şirketin müvekkili şirkete 16.165,98 TL tutarında anapara borcu olduğunun tespit edildiğini; yapılan icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak süreci uzatmak amacıyla itiraz ettiğini; bu nedenlerle de davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Görülen davanın kötüniyetli olarak açılmasına sebebiyet veren davalı şirket yönünden hükmedilen ilam vekalet ücretine itiraz ettiklerini; davalı tarafın haksız olarak davaya dayanak icra takibine itiraz etmek suretiyle davanın açılmasına sebebiyet vermiş olduğunu; borcunu ödemeyerek süreci yaklaşık 2 yıl kadar daha uzattığını; müvekkili şirketin davalı taraftan alacağı bulunurken mahkeme ilamı neticesinde davalı tarafa borçlu kılınmasının kabul edilemeyeceğini; bu nedenle davalı taraf lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden de 09.10.2020 tarihli yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, Dosyaya ibraz edilen Kök rapor ile de haklılıklarınnı tespit edilmiş olduğunu; davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/436 E.-2020/632 K. Sayı ve 09.10.2020 tarihli davanın kısmen kabulü kararının kaldırılması ile itirazları doğrultusundan davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğini, İleri sürerek, yukarıda kısaca arz ve izah olunan nedenlerle; davalı tarafın istinaf talebinin reddine, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü kararının kaldırılması ile itirazları doğrultusundan davanın kabulüne, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki ticari satış ilişkisine istinaden tanzim edilen 01/03/2018 tarihli 9.912,00-TL tutarlı fatura ile 05/04/2018 tarihli 6.254,00- TL tutarlı fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyaya mübrez icra dosyası kapsamından davacının davalı aleyhine yukarıdaki faturalara dayalı 16.166,00-TL asıl alacak ve 5.131,62-TL işlemiş faiz toplamı, 21.297,62-TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalının yasal süre içerisinde yaptığı itiraz sonucu takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından; takip dayanağı faturaların dava konusu faturalardan farklı olduğu ileri sürülmüş ise de; 01/03/2018 tarihli 9.912,00-TL tutarlı fatura üzerinde son ödeme tarihinin 15/04/2018 olduğunun, 05/04/2018 tarihli 6.254,00- TL tutarlı fatura üzerinde ise son ödeme tarihinin 20/05/2018 olduğunun yazılı olduğu, takip talebinde, bu iki faturanın son ödeme tarihlerinin yazılı olduğu, takip ve dava konusu faturaların farklı olduğuna yönelik davalı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece delillerin toplandığı, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde; takip ve dava konusu her iki faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş olup, davacının fatura konusu ürünleri davalıya teslim ettiğini ispat ettiği, davalının ise fatura bedellerini ödediğine dair herhangi bir delil sunmadığı anlaşılmıştır. Fatura bir sözleşme olmayıp, sözleşmenin ifa aşamasına ilişkin olduğundan, fatura üzerinde yer alan vade veya vade farkına ilişkin kayıtlar TTK’nun 23/2 fıkrasında faturayı tanzim eden lehine düzenlenen karine kapsamında değerlendirilemezler. Şu halde takip ve dava konusu iki ayrı faturanın alt kısmında yer alan son ödeme tarihleri, yine faturaların vadesinde ödenmemesi halinde aylık %5 vade farkı uygulanacağı yönündeki kayıtlar, davalının sekiz günlük süre içerisinde itiraz etmediği için kabul etmiş sayıldığı fatura münderecatından olamayacaklarından, bu kayıtların sözleşmesel dayanağı, yahut taraflar arasında bu yönde bir temaül bulunduğu ispat olunmadıkça davalıyı bağlamazlar. Davacı faturalarda yer alan vade tarihlerinin sözleşmesel dayanağını ispat edemediği gibi, vade farkına ilişkin taraflar arasında sözleşme yahut teamül bulunduğunu da ispat edememiştir. Bu nedenle davacı, davalının faturalarda yer alan son ödeme tarihleri itibariyle temerrüde düştüğü iddiasına dayalı olarak ve bu tarihlerden itibaren temerrüt faizi işletilmesini talep edemeyeceği gibi, aylık yüzde beş vade farkı da talep edemez. TBK 117 maddesinde, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği düzenlenmiştir. Davacı, davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispat edemediğinden, takip öncesi işlemiş faiz istemi yerinde değildir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, yalnıza asıl alacağa hükmedilmesi gerekirken, işlemiş faiz isteminin de kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmamış, davacı vekilinin işlemiş temerrüt faizi taleplerinin tamamına hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmamış, davalı vekilinin temerrüt faizine yönelik istinaf sebebi ise haklı bulunmuştur. Davalı vekilince inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı ileri sürülmüş ise de; faturaya dayalı asıl alacak likit nitelikte bulunduğundan, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının,, faturalarda yer alan ve davalıyı bağlamadığı yukarıda izah edilen aylık %5 vade farkı oranını takip talebinde temerrüt faiz oranı olarak talep ettiği, mahkeme tarafından, takip tarihinde cari yıllık %19,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına karar verildiği, davacının bu yönde istinafının bulunmadığı, davalının ise davacı tarafından talep edilenden daha yüksek oranda temerrüt faizine karar verildiği yönünde istinafının bulunduğu anlaşılmıştır. Her iki tarafın tacir olduğu ticari işten doğan uyuşmazlıkta ticari avans faizine hükmedilmesinde, hükmedilen faiz oranının davalının lehine olduğu da nazara alındığında isabetsizlik yok ise de, değişen avans faiz oranlarının takipte talep edilen aylık %5(yıllık %60) oranını aşması ihtimalinde, talepten fazlasına hükmedilmiş olacağından, bu hususun hükümde dikkate alınmaması yerinde olmamış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Davalı vekilinin reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğuna yönelik istinaf sebebi, nispi vekalet ücretine tabi davada kabul ve reddedilen tutarlar üzerinden kendisini vekille temsil ettiren taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olduğundan yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen sebeplerle; davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; davanın kısmen kabulü ile davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine yaptığı itirazın 16.166,00-TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren (aylık %5, yıllık %60 oranını aşmamak kaydıyla), ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, hüküm altına alınan alacak likit nitelikte ve davalı itirazında haksız bulunduğundan, 3.233,20-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davacının katılma yolu ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarih ve 2019/436 Esas – 2020/632 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın KISMEN KABULÜ İLE davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 16.166,00-TL asıl alacak yönünden iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Takibin, hüküm altına alınan tutara takip tarihinden itibaren (aylık %5, yıllık %60 oranını aşmamak kaydıyla), ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, 4-Hüküm altına alınan alacak likit nitelikte olduğundan ve davalı itirazında haksız bulunduğundan, 3.233,20-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 1.104,30 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 363,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 740,58‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı + 363,72 TL peşin nispi harç + 6,40 TL vekalet harcından ibaret toplam 414,52 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, 7-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan (1.100,00 TL bilirkişi ücreti + 76,70 TL posta/tebligat/ mü zekkereden ibaret) 1.176,70 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 894,30 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 200,00 TL yargılama giderinin red/kabul oranına göre 48,00 TL’sinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, 10-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince ve red olunan dava değerine göre hesap ve takdir olunan 5.131,62 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine,11-Bakiye gider avansı var ise talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 13-Harçlar Kanunu gereğince dairemiz karar tarihi itibariyle davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40TL’nin mahsubu ile bakiye 125,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,14-Davalı tarafından yatırılan 304,69 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 15-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 59,5 TL posta/ tebligat gideri olmak üzere; toplam 208,1‬ TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 16-Bakiye gider avansı var ise talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 17-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.