Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/3 E. 2023/49 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3 Esas
KARAR NO: 2023/49 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/364 Esas – 2020/396 Karar
TARİHİ: 10/09/2020
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davacı şirketin uzun yıllardan beri 81 vilayette satış yapan bir şirket olduğunu, davalı şirket ile 2015 yılı için sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 2016 yılında da devam ettiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında davalıya mal teslim ettiğini ve fatura düzenlediğini, davalıdan 507.114,28 TL alacaklı olduğunu, davalıya alacağının ödenmesi için Noter ihtarnamesi gönderdiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, davalı tarafından müvekkiline herhangi bir hizmet verilmemesine rağmen aktivite bedeli adı altında fatura düzenlendiğini, müvekkilince faturaların süresi içerisinde iade edildiğini, her ne kadar sözleşmede davalının prim alacağının olacağı, müvekkilinin 300.000 TL+KDV tutarında fatura bedeli ödeyeceği kabul edilmiş ise de, bu ücretlerin hangi hizmetlere ilişkin olduğunun sözleşmenin tanımlar kısmında açıklandığını, aktivite bedelinin satışları artırmak için tüm … mağazalarında yapılan reklam vs için ödenecek bedel olduğunu, davalının söz konusu hizmetlerin hiçbirini vermediğini, kaldı ki Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışı ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik uyarınca tütün mamüllerinin satışı için reklam ve benzeri şeyler yapılamayacağını, dolayısıyla aktivite bedellerine ilişkin sözleşme hükümlerinin başlangıçtaki ifa imkansızlığı nedeniyle kesin hükümsüz olduğunu, ayrıca ilgili hükümlerin genel işlem şartı olarak da geçersiz sayılması gerektiğini, davalının fatura borçlarını süresinde ödememesi nedeniyle faiz ödemekle yükümlü olduğunu, itirazı haksız olduğundan aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin yerleşim yeri Maltepe ilçesinde bulunduğundan yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde düzenlenmediğini, müvekkilinin davacıya icra takibinde talep ettiği şekilde bir borcunun bulunmadığını, davacının alacağının ispat ile yükümlü olduğunu, uyuşmazlığın davacının ticari defterlerini hatalı ve usulüne uygun tutmamasından kaynaklandığını, sözleşme uyarınca müvekkilince harcamalar yapıldığını ve davacı şirketin bu kapsamda aktivite bedelini ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, raf katkı payı faaliyetleri için ödenen tutarın da aktivite bedeline dahil edildiğini, davacının sözleşmede yer alan aktivite bedellerine ilişkin hükümlerin genel işlem şartı olduğuna yönelik iddialarının haksız olduğunu, davacının basiretli tacir olarak sözleşme hükümlerini müzakere ettiğini, icra takibinin cari hesap alacağından kaynaklanması ve alacağın varlığının yargılamaya ve teknik bilirkişi incelemesine tabi olmasından dolayı davacının icra inkar tazminatı talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını beyanla davanın reddine ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 10/09/2020 tarih ve 2018/364 Esas 2020/396 karar sayılı kararında;”…Taraflar arasındaki satım sözleşmesinin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu da olan davalının davacıdan aktivite bedeli talep etme hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Benimsenen bilirkişi raporunda da açıklandığı gibi, Bu sözleşmeler sözleşmenin kuruluşu sırasında tarafların birinin diğerine sunduğu çok sayıda sözleşme için önceden formule edilmiş sözleşmelerdir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye bakıldığında bu sözleşmenin genel işlem şartlarına uygun olduğu kabul edilmiştir. Zira taraflar sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde bu sözleşmeyi düzenledikleri kanunun emredici hükümlerine , ahlaka ve kamu düzenine aykırı bir durumun söz konusu olmadığı tarafların tacir olduğu işin de ticari iş olduğu anlaşıldığından, genel işlem kuralına aykırılık söz konusu değildir. Buradaki uyuşmazlığın aktivite faturaları nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olup olmadığı diğer bir ifade ile bu faturaya konu mal ve hizmetlerin tam ve gereği gibi ifa edildiğinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Burada ispat yükü davalı tarafça kanıtlanması gerekmektedir. Bu sözleşme incelendiğinde aktivite bedelinin ” satıcıdan satışı artırmak için tüm … mağazalarında yapılan Allecentrale , gondolbaşı , Podyum teşhiri , reklam, Katalog, Şömine, Palette ve raf katkı payı faaliyetleri için alıcıya ödenen tutardır. ” şeklinde tanımlandığı görülmektedir. Buradan anlaşılan davalı tarafından yapılan reklam, teşhir edilmesine ilişkin ödenen bedelin karşılığı öngörülmektedir. Ancak 07/01/2011 tarihinde 27808 sayılı resmi gazetede yayımlanmış olan tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satışına ve sunumuna ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin parekende satış yerlerinde tütün mamullerinin bulundurulması ve şeklini düzenleyen 17. maddesinde taraflar arasındaki sözleşmeye konu tütün mamullerinin reklamlarının yapılamayacağı ve iş yerinde birden fazla yerde satışa sunulamayacağı raf bedeli isteyemeyeceği teşhir edilemeyeceği öngörüldüğünden davalının davacının ürünlerinin reklamını teşhirini ve birden fazla yerde satışa sunamayacağı sonucuna varıldığından davalı tarafça düzenlenen aktivite faturalarından kaynaklanan herhangibir alacak talebinde bulunması mümkün görülmemiştir. Bu nedenlerle davalının düzenlemiş olduğu aktivite faturaları hariç her iki tarafın defterlerinde yer almış şekilde davacıya 501.488 TL borçlu olduğu bu borcun 31/12/2017 tarihinde kesilen 2.693 TL malzeme iade faturası ile davacı alacağının 498.795 TL olduğu kabul edildiğinden açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiştir. Davalının temerrüdü icra takibi ile oluştuğundan alacağa takip tarihinden faiz yürütülmüştür. Alacak likit olduğundan davalı taraftan % 20 icra inkar tazminatı alınmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkeme kararı, hatalı tespit ve değerlendirmeler içeren bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle ve eksik inceleme sonucu verilmiş olmakla, usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle işbu karara ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, düzenlenen faturaların yerel mahkeme tarafından hatalı olarak nitelendirildiğini, müvekkili şirket tarafından faturaların raf katkı payı bedeline ilişkin olarak düzenlendiğini, yasaya uygun olarak düzenlenen faturalar dikkate alınmadan ve dosya sektör bilirkişisine gönderilmeden karar verildiğini, bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturaların mevzuata aykırı iş ve işlemler olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunulduğunu, aktivite bedelinin sözleşmede;”Satıcı’dan satışı arttırmak için tüm … mağazalarında yapılan Alle Centrale, Gondolbaşı, Podyum teşhiri, Reklam, Katalog, Şömine, Palette Teşhir, Sepette Teşhir, Raf Katkı payı faaliyetleri için Alıcı’ya ödenen tutar”olarak tanımlandığını, ilgili bedeller; sigara satış panelindeki raf yeri için alınan bedel olup, TAPDK prosedürüne uygun olarak imza altına alındığını, sigara firmaları ile yapılan anlaşmalarda reklam ve teşhirin yasaya aykırı olduğunu, hemen hemen her markette bulunan genelde kasa üzerinde yer alan check-out box’ların (sigara kutularının yer aldığı ve satışa sunulduğu 70 slot’lu kapaklı panel) içerisinde hangi markaya ait sigaranın kaç sıra alanda bulunacağının belirlendiğini, örneğin; X firması için taraflar arasındaki anlaşma kapsamında 1 yıl için 2 sıra verilirken, diğer bir firma için anlaşma gereği 1 yıl için 3 sıra verilebildiğini, söz konusu raf katkı payının ilgili sigara alanı içerisinde kaç raf kullanıma tabi ise kullanılacak o alan için tarafların serbest iradesi ile anlaşılan yere ilişkin olduğunu, bu bedelin reklam ve teşhir için değil, sigaranın satılacağı check out box içerisinde yer alan raf sıra ve sayısına ilişkin olarak faturalandırma olduğunu, raf payı bedelinin, bir ürün/ürün grubunun tanıtımı için belirlendiğini, bir perakende kanalında (online veya mağazada), mağazada yer alma bedeli olup Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına Ve Sunumuna İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in, fiyat bildirimleri başlıklı 18. maddesi ve 19. maddesinde raf bedeli kapsamının; “Perakende satıcılarca işyerlerinde satışa arz edilen tütün mamullerine ait fiyat bildirimleri; A) Her bir tütün mamulü markasının bulunduğu rafın altına gelecek şekilde, beyaz zemin üzerine en fazla yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harf ve rakamlarla markanın ve güncel fiyatın yazılması veya B) Satışa sunulan her bir tütün mamulünün birim fiyatının ve markasının yer aldığı, dikdörtgen beyaz zemin üzerine ve en fazla yirmi punto büyüklüğünde siyah renkli harfler ve rakamlar ile hazırlanan listelerin tütün mamullerinin satış ünitelerinde/alanlarında bulundurulması suretiyle uygulanır.” denilmek suretiyle düzenlendiğini, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “prim ve bedel talebi” başlıklı 4. maddesinde; büyük mağaza ve zincir mağazalar ile bayi işletme ve özel yetkili işletmelerin, üretici veya tedarikçiyle yaptıkları sözleşmede üretici veya tedarikçiden aktivite primi ile reklam, dergi, anons, raf tahsisi, gondol ve kasa önü bedeli gibi prim ve bedel talep edebileceğinin düzenlendiğini, aynı maddede, prim ya da bedel talebine konu ürünün perakende işletmenin palet, sepet, stant ve diğer teşhir ünitelerinde satışa sunulması halinde, raf tahsisi hizmetinin verildiğinin kabul edildiğini, düzenlemenin, büyük mağazalar veya zincir mağazaların, sağlayıcılarından ancak aralarındaki sözleşmelerde öngörülmüş ise, hizmet, raf ve anons bedeli veya çeşitli adlar altında prim talep edilebileceğini belirttiğini, sözleşmede belirlendiği takdirde perakendeci grupların sağlayıcılardan raf bedeli ve aktivite primi talep edebilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmadığını, beyan dilekçesinde belirttikleri üzere söz konusu bedellerin kanun kapsamında talep edilip edilemeyeceğini değerlendirecek olan tarafın bilirkişiler olmadığını, tütün mamülleri ile ilgili şirket bakımından 2018 yılında sektörde farklı şirketlerle de çalışılmış olup, diğer şirketlere de benzer şekilde aktivite bedeli/raf katkı payı bedeli için faturalar düzenlendiğini ve herhangi bir itiraz ile karşılaşılmadığını, reklam ve teşhirden bağımsız olarak sigara alanı karlılığı yok denecek kadar az bir alan olduğundan, sigara satışının gerçekleşeceği raf alanının kullanımı için kesilen fatura olduğunu, dosyanın sektör bilirkişisine gönderilmesi gerektiğini, ilgili teşhir ve reklam yasağının yönetmelik ile getirilebilmesi mümkün olmayıp, böyle bir kısıtlamanın ancak kanun ile yapılması halinde taraflar arasındaki ilişkide bu hususun dikkate alınabileceğini, yönetmelik ile getirilen durum yalnızca idari bir husus olup, bu durumun taraflar arasındaki ticari ilişkideki hükümlerin geçersizliğine yol açacak nitelikte olmadığını, işbu sebeple davanın reddi gerektiğini, taraflarca sözleşme kapsamındaki tüm edimlerin yerine getirilmesi akabinde davacının sözleşmenin hükümlerinin hukuka aykırı olduğundan bahisle ifadan imtina etmesinin kötü niyetli olduğunu, hukuken kabulünün mümkün olmadığını, sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olmasının diğerlerinin geçerliliğini etkilemeyeceğini, somut olayda davacının aktivite bedeli adı altında fatura edilen tutarlara ilişkin sözleşme hükmünün emredici hukuk kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenle ilgili tutarlar bakımından borçlu bulunmadığını iddia ettiğini, emredici hükümlere aykırı hükümler, kural olarak mutlak butlanla batıl olsalar dahi geçersizliğin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olabileceğini, burada emredici olan dürüstlük kuralının diğer emredici hükme üstünlük sağlayacağını ve sözleşmenin geçerli olmaya devam edeceğini, borcun ifasından çok zaman sonra butlan iddialarının dinlenemeyeceğini, somut olayda davacıdan tedarik edilen ürünlerin rafta tüketiciyle buluşturulduğu hususunun tartışmasız olduğunu, bu bakımdan müvekkil, şirketin ilgili hizmeti verdiğinin açık olduğunu, davacının ilgili bedeli ödeme borcunun sözleşme uyarınca doğduğunu, söz konusu bedelin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle karşı edimin talep edilemeyeceğinin iddia edilmesinin de hukuka aykırı olacağını, taraflarca sözleşme edimlerinin yerine getirilmesinden sonra davacı tarafça sözleşmenin hukuka aykırı olduğunu iddia etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, sözleşmesel ilişkinin teşhir ve reklam olduğu kabul edilse dahi, karşı tarafın da lehine hükümleri kabul edip tamamlandıktan sonra hukuka aykırılığı ileri sürmesinin kötü niyet teşkil edeceğini, müvekkili şirketin davacıdan alacaklı olduğunu, davacının işbu davaya konu icra takibini haksız ve kötüniyetli olarak başlattığını, müvekkili şirketin ödemekle yükümlü olduğu tüm bedelleri süresi içerisinde ödediğini, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/364 E. ile 2020/396 K. sayılı dosyasında verilen 10.09.2020 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile asıl alacak 501.488 TL, işlemiş faiz 5.626,28 TL olmak üzere toplam 507.114,28 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafın süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle duran takibin devamını sağlamak için somut dava açılmış, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 01.01.2015 ila 31.12.2015 tarihleri arasında geçerli mal alım satım sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme uyarınca davacı tarafından davalıya mal teslim edilerek faturalandırmış, sözleşme fiili olarak 2016 yılında da uygulanmıştır. Sözleşmede aktivite bedeli 2 = 300.000 TL başlığı altında bir ödeme tablosu düzenlenmiş, bu tabloya göre Haziran, Eylül ve Kasım aylarında olmak üzere üç defa 100.000 TL ödeme yapılacağı kabul edilmiştir. Sözleşme Ek-1’de yer alan tanımlarda aktivite bedeli; “satıcıdan satışı artırmak için tüm … mağazalarında yapılan alle centrale, podyum teşhiri, reklam, katalog, şömine, palette teşhir, sepette teşhir ve raf katkı payı bedelleri için alıcıya ödenen tutar” şeklinde düzenlenmiştir. Yine madde içerisinde yer alan ibarelerin de tanımları yapılmış, raf katkı payının; ” satıcı mallarının reyon içinde şömine haricinde herhangi bir yerde teşhirine ilişkin alınan bedel” olduğu ifade edilmiştir. Davalı tarafından davacı adına 100.000 TL + KDV bedelli 6 adet aktivite bedeli açıklamalı fatura düzenlenmiş, davacı tarafından faturalar sekiz günlük süresi içerisinde iade edilmiş, kayıtlara alınmamıştır. Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle alınan bilirkişi raporunda, her iki tarafın ticari defterlerinde davacının düzenlendiği faturaların kayıtlı olduğu, davalının kayıtlarında yer alan aktivite bedeli açıklamalı faturalar hariç tutulduğunda ve 2.693 TL tutarlı malzeme iade faturası mahsup edildiğinde, davacının her iki tarafın kayıtlarına göre 498.795 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı tarafından düzenlenen aktivite bedeli açıklamalı altı adet faturadan kaynaklanmaktadır. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Tek başına faturanın düzenlenmiş olması, fatura konusu mal veya hizmetin verildiği anlamına gelmez. Fatura içeriği malın teslim edildiği veya hizmetin ifa edildiğinin faturayı düzenleyen tarafça ispat edilmesi gerekir. Davacı, davalı tarafından düzenlenen faturalara süresi içerisinde itiraz etmiş ve fatura içeriklerini kabul etmemiştir. Bu nedenle davalı, sözleşmede aktivite bedeli ödeneceği kabul edilmiş olsa da, fatura içeriği hizmeti verdiğini ispat etmelidir. Düzenlenen faturalarda açıklama olarak aktivite bedeli yazılmış ve aktivite bedeli sözleşmede, davalı tarafından satın alınan tütün mamullerinin satışını artırmak üzere reklam ve tanıtımının yapılması nedeniyle davacı tarafından ödenecek bedel olarak tanımlanmıştır. Bu bedel içerisinde yer alan raf katkı payı bedeli ise sözleşmede, davalı tarafın iddia ettiği şekilde kasa üzerinde yer alan check-out box’ların içerisinde kullanılan raf alanı ile ilgili bir bedel olarak tanımlanmamış, tütün mamullerinin reyon içerisinde herhangi bir yerde teşhirine ilişkin bedel olarak tanımlanmıştır. Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışı ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 17. maddesinde, perakende satış yerlerinde tütün mamullerinin bulundurulma şekli ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, yönetmeliğin 17. maddesine göre tütün mamullerine ilişkin reklam vs yapılamayacağı, bu ürünlerin satışının yapıldığı yerlerde herhangi bir firmaya üstünlük sağlanamayacağı kabul edilmiştir. Anılan yönetmelik, doğrudan bir ürün grubuna ilişkin düzenleme olması sebebiyle Perakende Ticaretin Düzenlemesi Hakkında Kanun’a göre özel niteliktedir ve ve öncelikle uygulanması gerekir. Bu kapsamda davalının, satmak üzere satın aldığı tütün mamullerini satış için bir yerde bulundurması bir zorunluluk olmakla birlikte, bulunduracağı yeri anılan yönetmelik hükmü uyarınca düzenleyeceği, herhangi bir markaya sıra, sayı olarak üstünlük tanıyamayacağı gibi, reklam da yapamayacağı, ürünleri teşhir edemeyeceği, dolayısıyla aktivite bedeli kapsamında bir faaliyette bulunmasının yasal olarak mümkün olmadığı ve bu şekilde bir faaliyette bulunduğunu da ispat edemediği, ifa edilmeyen hizmete ilişkin fatura bedelini davacıdan talep edemeyeği, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik olmadığı, davalının istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 34.640,97 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 8.519 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26.121,97 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.