Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/291 E. 2023/947 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/291 Esas
KARAR NO: 2023/947 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/229 Esas – 2020/447 Karar
TARİH: 15/09/2020
MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ’NİN 2018/882 ESAS SAYILI DOSYASI;
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin hak ettiğini alamaması üzerine davalı borçlu aleyhine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı Dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı şirketin borcu olmadığı gerekçesiyle kötü niyetli olarak itiraz etmiş ve takibin durmuş olduğunu, bu sebeple yapılacak yargılama sonucunda kötü niyetli davalı şirketin aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili davacı Dekoratif, Endüstriyel, Yat ve Marin boyaları yanı sıra gemi sarf malzemesi hırdavat satışı ile iş güvenlik ayakkabı ve kıyafetleri ticareti ile uğraştığını, davalı borçlu şirketin yurt dışındaki gümrük ofisinin yanlış beyanname açması nedeniyle, müvekkili şirketin ithal ettiği mallar gümrükte uzun süre bekletildiğini ve gününde müşterilere teslim edilemediğini, müvekkili ile arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkili davacıya borcu bulunan davalının faturalara müstenit açık hesap alacağından kaynaklanan borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini, yetkili icra dairesinde takip başlatılarak tekrar ödeme emri gönderildiğini ve borçlu tarafından borca itiraz edildiğini, davalı borçtan haberdar olduğunu, ödeyeceği meblağın likit ve belirli olduğunu, alacak likit (belirlenebilir, belirtilebilir, hesap edilebilir) olduğundan hükmedilen miktar üzerinden İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, icra dosyasına yaptıkları haksız ve kötü niyetli borca itirazın iptalini ile takibin devamını, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı/borçluya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yurt dışındaki gümrük ofisinin yanlış beyanname açması nedeniyle müvekkilinin ithal ettiği malların gümrükte uzun süre beklediğini, vaktinde müşterilerine teslim edilemediğini, müvekkilinin müşterilerini kaybetmemek için 7.951,14 USD tutarında bedelsiz ürün vermek durumunda kaldığını, müvekkili tarafından davacı şirkete 02/08/2017 tarihli 7.951,14 USD tutarlı fatura düzenlenerek dağıtılmak zorunda kalan promosyon ürünlerinin bedelinin yansıtıldığını, davacı tarafça fatura ödemesinin yapılmadığını, müvekkilinin davacıdan borçlu değil alacaklı olduğunu belirtmiş, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili firma ile davacı firmanın ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili, hak etmiş olduğu alacağını alamadığını, akabinde davacı firma aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacı söz konusu takibe itiraz etmesinden dolayı tarafımızca İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/229 Esas Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davaya konu taşıma işini EXW, taşıma koşuluna uygun olarak gerçekleştirdiğini, davacı alıcı şirket sözleşme koşullarına uygun olarak malın bedelini ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, tüm masraf ve riskler alıcıya ait olarak mallara ilişkin her türlü ihracat ve ithalat işlemleri için gerekli olan lisans, vb. idari ve ticari belgeleri düzenlemek, gerekli izinleri almak gümrük işlemlerini yaptırmak ve gümrük vergilerini ödemekle sorumlu olduğunu, müvekkili firmanın İngiltere Ofisi, T1 Belgesini talimat doğrultusunda yanlış düzenlediği için mallar gümrükte yaklaşık bir ay kadar beklediğini, müvekkili şirket, bu durumu davalı şirkete bilgilendirme maili olarak bildirdiğini, yalnızca Navlun Ve Gümrükleme Ücretini fatura ettiğini, konu beklemeye ilişkin herhangi ekstra masraf talebinin olmadığını, taşıma işine özgü koşullar ve TTK hükümleri uyarınca taşıyan firmanın makul bir süre içerisinde taşıma süresini belirlediğini, davaya konu taşıma işinde ise gümrükte çıkan birtakım sorunlar hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıldığını, bu husus müvekkili firmanın gerekli her türlü işlemi yapması iyi niyetinin göstergesi olduğunu, davacı firmanın gümrükte malların beklemesinden ötürü müşterilerine karşı zor durumda kaldığını ve bu sebeple müşterilerine promosyon ürünler verdiğini belirterek bu ürünlerin bedeli olarak 7.951,14 USD’lik faturayı düzenleyerek tarafımıza gönderdiğini kabul ve beyan ettiğini, bu hususta gönderilen fatura taraflarınca iade edilerek, davalı firmaya mail yolu ile bilgilendirme yapıldığını, davacı tarafın iddia ve beyanları tarafımızca açılan davanın karşılığı mahiyette olduğunu, hukuka ve usule aykırılık taşıdığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, davacı yanın %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini mahkeme masraflarının ve ücreti vekaletin davacı tarafayükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/09/2020 tarih 2018/229 Esas 2020/447 Karar sayılı kararında; “….Somut olayda … Denizcilik karşısında akdi (ya da üst ) taşıyıcı konumunda olan …’nin İngiltere ofisinin T1/T2 belgesinde yaptığı hata nedeniyle, dava konusu parsiyel yükün yaklaşık 1 ay civarında gümrükte beklediği ve uluslararası kara yolu nakliye sürecinin bu beklemeler sebebiyle uzayıp , gecikmeli olarak tamamlanabildiği taraflar arasında çekişmesiz olup, bu durum …’nin de kabulündedir. (Cevaba cevap dilekeçsi sf;2) CMR Konvansiyonu’na bağlı uluslararası kara yolu taşımalarında, taşıma işi gecikmeli de olsa gerçekleştirilmiş ise navlun ücretinden kesinti yapılamayacak ; “gecikmenin zarara sebep olduğunun kanıtlanmış olması şartına bağlı olarak” taşıyıcının navlun ücretini geçmemesi kaydıyla CMR md.23/5 hükmüne göre ” tazminat ödemesi” gündeme gelebilecektir. Döviz bazında tazminat talebi söz konusu olduğunda hak sahibi, alacağına %5 oranında maktu faiz de isteyebilir. CMR Konvansiyonunda, taşıyıcının gecikme halinde, hak sahibinin zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlaması şartına bağlı olarak taşıma ücretiyle sınırlı kalmak kaydıyla sorumlu tutulabileceği ” zararın niteliği ve niceliği ” özel olarak düzenlenmediğinden, Gecikmeden doğan fiili zarar tespitinin; “şayet gecikme olmasaydı hak sahibinin malvarlığının bulunacağı durum ile geç teslim sonrasında bulunduğu durum arasındaki negatif farkın” baz alınarak, navlun ücretini geçmeyecek şekilde yapılması mümkündür. (Yargıtay 11. H.D. 25.11.2013 Tarih E. 2013/4697 K.2013/21306 Sayılı) Ancak, taşımanın kararlaştırılan sürede tamamlanamaması halinde dahi gecikmenin tazminatı doğuracak türde bir zarara sebep olduğu ile ilgili olarak taşıyana 21 gün içinde yazılı bildirimde bulunulması gerekir. Aksi takdirde CMR MD. 30/3 ‘e göre taşıyıcıdan gecikmeye bağlı zarar için tazminat talep hakkı ortadan kalkar. Bu bağlamda … Denizcilik’in adına gönderilen ürünlerin İngiltere’den Türkiye’ye taşıma işini üstlenen …’ye 26.05.2017 tarihinde Kartal … Noterliğinden keşide ettiği ihtarname ile “04.05.2017 tarihinde İngiltere’deki tedarikçi firmanın deposundan alınan ve Türkiye’ye getirilmesi gereken ürünlerin, yurtdışı ofisinin hatalı işlemi neticesinde 12.05.2017 tarihinden itibaren Pendik Gümrüğünde beklediğini, hala kendilerine teslim edilemediğini, bu durumun sipariş bağlantısı kurulup, satışı yapılmış olan ürünlerin müşterilere teslimi engellediğini, kazanç kaybı riskiyle karşı karşıya bıraktığını, derhal tesliminin sağlanmasını, bu olay nedeniyle ortaya çıkacak her türlü zararı tazmin ve sair her türlü yasal haklarını saklı tuttuğunu” bildirdiğinden , CMR Md.30/3’de öngörülen ihbar şartının yerine getirildiğine mahkememizce kanaat getirilmiştir.Davalı-birleşen dosya davacısı tarafından sunulan 23/03/2020 tarihli beyan dilekçesi ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı-birleşen dosya davacısının bedelsiz olarak müşterilerine verdiği promosyon ürünlerinin, davacı-birleşen dosya davalısının kendi kusuru sebebiyle malları geç tesliminden kaynaklandığına mahkememizce kanaat getirilmiş, ancak CMR hükümleri gereğince davalı-birleşen dosya davalısının sadece navlun bedeli kadar tazminat talep edebileceği dikkate alınarak birleşen dosya yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. (Adem Albayrak/Cihat Arslan, Asliye Hukuk Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara 2016 basım, sf; 1287 ) Dosyaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Asıl dava yönünden; 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, -Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 3.137.86 USD asıl alacak ve asıl alacağa 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca 27/12/2017 tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıllık vadeli USD mevduatlarına uyguladıkları faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte takibin DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, Birleşen dava yönünden; Davanın KISMEN KABULÜNE, 1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 3.137.86 USD asıl alacak ve asıl alacağa CMR 271/1 Md uyarınca 09/04/2018 tarihinden itibaren % 5 oranında maktu döviz faizi üzerinden işleyecek faizi ile birlikte takibin DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında (3.137.86 USD x %20 = 627.57 USD) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı, asıl davada davacı/ birleşen davada davalı … vekili ile asıl davada davalı/ birleşen davada davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
ASIL DAVADA DAVACI/ BİRLEŞEN DAVADA DAVALI … VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; İlk derece mahkemesi tarafından asıl dava ve birleşen dava konusuna ilişkin yapılan değerlendirmede; – Asıl davanın taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesi kapsamında davacı müvekkilin hak etmiş olduğu navlun bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptaline yönelik olduğu, birleşen dava yönünden ise davacı/asıl dava davalısının malların geç teslimi sebebiyle ödemiş olduğu promosyon bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptaline yönelik davalar olduğunu, – Asıl dava yönünden; davacı müvekkil şirketin düzenlenen bilirkişi raporu ve deliller ışığında navlun ücretine hak kazandığı yapılan itirazın iptal edilmesine ve talep edilen 3.137,86-USD bakımından kabulüne karar verilmesini ancak 325-EUR alacağın taşıma kapsamında olmadığından dolayı bu alacak bakımından davanın reddine karar verildiğini, davaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacak likit ve davalı haksız olduğundan dolayı icra inkar tazminatına da hükmedilmiş olduğunu, Birleşen dava yönünden; taraflar arasında ihtilaf yaratan ticari ilişkinin temeli olan İngiltere – Türkiye arasında davacıya ait emtianın taşınmasında yaşanan gecikmeden kaynaklı olarak uğramış olduğu zararın CMR hükümleri gereğince davalı/birleşen dosya davacısına ait emtianın taşınmasında yaşanan gecikmesinde davacı müvekkilin kusurlu olduğu kanaatine varılarak; navlun bedeli kadar tazminat ödenmesine ve alacağın fatura kaynaklı likit olduğundan dolayı icra inkar tazminatına hükmedilmiş olduğunu, a) Asıl Dava Yönünden: Mahkeme tarafından yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda talepte bulundukları 04.05.2017 Tarih … Numaralı 325-EUR bedelli fatura yönünden taşımaya ilişkin olmadığı sebebiyle bu bedelin davalıdan talep edilemeyeceği yönünde karar verilmiş olduğunu, Bilirkişi raporuna karşı sunmuş oldukları beyanlarda da belirttikleri üzere söz konusu fatura bedeli yönünden herhangi bir dayanak ileri sürmeden ve açıklama yapılmadan Mahkeme tarafından reddedilmiş olduğunu, Bilirkişi raporunda ilgili faturaya yönelik olarak yapılan açıklamalarda sadece “taşıma hizmeti olmadığından davalıdan talep edilemeyeceği” şeklinde tek cümlelik açıklama yapılmış olduğunu, ancak ilgili faturanın davacı müvekkilin ve davalı tarafın ticari defterlerine işlenmiş olduğunu, davalı tarafın ilgili faturaya yönelik olarak süresinde itiraz sunmadığını, faturayı süresinde iade etmediğini, İlgili fatura navlun faturası olmasına rağmen; taşıma hizmeti verilmediğine yönelik tespitlerin açıklanması için yaptıkları itirazların Mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, hukuka aykırı, gerekçesiz şekilde oluşturulan bilirkişi raporuna istinaden verilen hükmün hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, bu sebeple verilen kararın kaldırılarak davacı müvekkilin hak etmiş olduğu navlun alacağının kabulüne yönelik karar verilmesi gerektiğini, Vade farkı faturaları yönünden davanın reddedilmiş olmasının da hukuka uygun olmadığını, Düzenlenen faturaların üzerinde vadesinde ödenmeyen faturalar için % 2 vade farkı işleyeceğinin açıkça yazmakta olduğunu, davalı tarafından faturaların bu şekilde kabul edildiğini ve vade farkı yönünden herhangi bir itiraz öne sürülmemiş olduğunu, bu sebeple mahkeme tarafından vade farkı yönünden reddedilen kısmına itiraz ettiklerini, b) Birleşen Dava Yönünden: Birleşen dava davacısı/ davalı şirketin, müvekkil şirket tarafından taşıması gerçekleşen İngiltere- Türkiye arasındaki Ex work(EXW) taşımada gerçekleşen gecikme sebebiyle zarara uğradığı müşterilerine promosyon ödül vermek zorunda kaldığı iddia edilerek icra takibi yapıldığını, yapılan itiraz doğrultusunda tirazın iptali davası açıldığını ve işbu dava ile birleştirilmesi yönünde karar verildiğini, Birleşen dava davacısı/ davalı şirket tarafından iddia edilen dava konusu edilmiş olan müşterilerine dağıtmış olduğu promosyon malzemelere yönelik olarak dosyaya herhangi belge sunmadıklarını, davalı tarafın müvekkil şirketin hak etmiş olduğu navlun bedelini ödememek amacıyla soyut iddialarda bulunulduğunu, bu sebeple eksik inceleme ile oluşturulan ve somut olarak tespit edilemeyen zarar yönünden birleşen davada navlun bedeli kadar tazminata hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Davalı/ birleşen dosya davacısı tarafından navlun ücretini ödememek amacıyla kötü niyetli olarak müşteri kaybını engellemek adına promosyon ürün vermek zorunda kaldıklarına dair soyut iddialarına karşılık, davalı tarafından kesilmiş olan faturanın süresinde ve itirazın usulüne uygun şekilde davalı tarafa müvekkil şirket tarafından iade edilmiş olduğunu, fatura iade edildikten sonra davalı tarafa fatura iadesine yönelik olarak e-mail yoluyla bilgilendirme yapılış olduğunu, yapılan bilirkişi incelemesinde de birleşen dava konusu faturanın müvekkil şirketin ticari defterlerinde kaydına rastlanılmadığının tespit edildiğini, Davada alınan bilirkişi raporunda da zararın oluşup/ oluşmadığına ilişkin hiçbir araştırma yapılmadığını, bu konuya dair bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazlarını da tekrar ettiklerini, CMR Konvansiyonu “Gecikmeyi” düzenlenen maddeleri gereğince taşıyıcının yapılan taşımadaki gecikme kaynaklı zarardan sorumlu olabilmesi için “doğrudan illiyet bağı” olması gerektiğini söylemekte olduğunu, Dosyada davalının zarara uğramış olduğunu dahi soyut beyanlarla hiçbir delile dayanmadan sadece dilekçelerde beyan etmiş olduğunu, mahkeme tarafından zararın oluşup/ oluşmadığı ve zararın ne kadar olduğuna yönelik gerekli araştırma yapılmadan eksik karar verilmiş olduğunu, Davacı müvekkilin, davalı ile arasında yapılan taşıma sözleşmesi uyarınca sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmiş olduğunu, davacı müvekkilin taşımayla ilgili kesin süre vermemiş olduğunu, CMR konvansiyonu gereğince makul taşıma zamanına uygun şekilde taşımayı tamamladığını, taşımanın eksiksiz yapıldığının davalı tarafından da kabul edilmiş olduğunu, gümrükte yaşanan aksaklıklarda dahi davacı müvekkil şirketin en hızlı şekilde çözüm bulmaya çalıştığını, Hal böyle iken davalı tarafın zarara uğradığına yönelik beyanlarının dikkate alınmaması gerektiğini, Hiçbir surette kabul etmemek koşuyu ile; Mahkeme tarafından yapılan zarar hesaplamasında da yanlışlıklar bulunmakta olduğunu, Şöyle ki; Mahkeme tarafından davacı müvekkilin hak etmiş olduğu alacağın 3.137,86-USD olarak tespit edildiğini ve CMR konvansiyonuna göre taşıyıcının gecikme kaynaklı sorumluluğu navlun ücreti bedeli olabileceğinden dolayı davalının aynı bedelde talepte bulunabileceği yönünde hüküm kurulduğunu, Ancak dava konusu taşımaya yönelik davalı tarafa kesilen faturaların içerikleri incelendiğinde de görüleceği üzere; navlun ücretinin 3.056,00-USD olduğunu, bu sebeple davacı müvekkilin de sorumlu olabileceği tavan ücretin 3.056,00-USD olmaı gerektiğini, mahkeme tarafından gümrük işlemleri kaynaklı ücretler göz önüne alınmadan kurulan hükmün kabul edilmesinin mümkün görünmediğini, CMR Konvansiyonu’nun ilgili maddeleri incelendiğinde taşıtanın uğramış olduğu zarardan dolayı taşıyıcının sorumlu olduğu zarar bedelinin hak etmiş olduğu navlun ücreti kadar olduğunun ifade edildiğini, Mahkeme tarafından önceki beyanlarında ve yukarıda da belirtildiği üzere, davalının soyut beyanlarına karşılık gerekli araştırma yapılmadan sorumluluk sınırının en üstünden tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Açıklanan nedenlerle eksik incelemeyle oluşturulmuş hükmün kaldırılması gerekliliği ortaya çıkmış olup; bu sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu ortaya çıktığını beyanla; Açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle; – Asıl dava yönünden, yapmış oldukları itirazlar göz önüne alınarak, eksik inceleme ile kurulmuş hükmün reddedilen kısmı yönünden kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi davanın kabulüne,- Birleşen dava yönünden, davacı/ asıl dava davalısının taşımada oluşan gecikmeden kaynaklı olduğu belirtilen ancak ispat edilemeyen zararı yönünden kararın ortadan kaldırılarak birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA DAVALI/ BİRLEŞEN DAVADA DAVACI … VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; a) Asıl Dava Yönünden: Mahkeme tarafından müvekkil davalının (… Denizcilik) İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 3.137,86 USD asıl alacak ve 27.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiğini, Mahkeme kararının reddedilen kısım yönünden usul ve yasaya uygun olduğunu, bunun dışında kabul edilen alacak miktarlarının haksız ve hukuka aykırı olup müvekkil şirketin davacı şirkete (… ULUSLARARASI) hiçbir borcu bulunmadığını, Şöyle ki; alacaklarına konu olayda karayolu taşıma işinin tabi olduğu CMR Konvansiyonunun çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve ihmallerinden, taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut çalışanlarının hata veya ihmallerinden dolayı sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumlu olduğunu, Davacının; müvekkil şirket tarafından ayrı ayrı belirtilmiş olan Türkiye’ye getirmesi gereken çeşitli ürünleri gümrükte tek çeşit ürün (ayakkabı) olarak beyan ettiği için ürünlerin, uzun bir süre Pendik Gümrük Müdürlüğü’nde tutulduğunu ve müvekkil şirkete teslim edilmediğini, Müvekkil şirket tarafından davacı firma çalışanlarından … ile yapılan 16.05.2017 tarihli telefon görüşmesinde, sorunun neden kaynaklandığı sorulduğunda; ‘davacı firmanın yurtdışındaki gümrük ofisinin beyannameyi yanlış açması’ nedeniyle ürünlerin gümrükte bekletildiği hususunun müvekkile sözlü olarak bildirilmiş olduğunu, CRM Konvansiyonu md. 19’un ‘Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limit olmadığı hallerde taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zaman geçiyorsa teslimde gecikme var demektir’ şeklinde düzenlenmiş olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında da tespit edildiği üzere davacı tarafından teslim ifasının süresinde gerçekleştirilmediğini, Davacı tarafın, cevaba cevap dilekçesinde açıkça T1 belgesinin yanlış düzenlendiği için malların gümrükte 1 ay kadar bekletildiğini ikrar ettiğini, dolayısıyla davacının taşıma süresine uygun olarak taşıma işini gerçekleştirmediğini, davacı karşı davalının CMR konvansiyonu gereği taşımanın geç yapılmasından kaynaklanan zarardan sorumlu olduğunu, Davacı tarafın malların gümrükte beklemesi ile ilgili haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkil şirketten ekstra masraf talebinde de bulunduğunu, ‘Malzemelerin gümrük tarifesi çok kalemli olduğundan yurt dışı ofislerinin müvekkile 110 GBP gümrükleme tarife cezası kestiği’ hususunun mail ile bildirilerek müvekkil şirkete ek bir ücret tahakkuk ettirildiğini, Davacı tarafa verilen fatura ve paketleme listelerinde ürünlerin kaç çeşit olduğunun belirtilmiş olup, davacı tarafından kendi kurusundan doğan masraf için talepte bulunmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ürünlerin gümrükte bekletilmesinin tamamen davacının kusurundan kaynaklanmakta olduğunu, müvekkil şirketin ürünler konusunda gerekli bilgilendirmeleri yaptığını, ancak davacı tarafından yanlış beyanname açılması nedeni ile ürünlerin gümrükte bekletildiğini, Davacının kendi kusuru nedeni ile uzun süre gümrükte bekletilen bu ürünlerin müvekkilin önemli müşterilerinden almış olduğu siparişler üzerine ithal ettiği ürünler olduğunu, yani bu ürünlerin halihazırda Türkiye’deki önemli müşterilere satmış bulunmakta iken davacının kusuru nedeni ile satılan ürünlerin zamanında müşterilere teslim edilemediğini, Davacı tarafından gümrükte ortaya çıkan gecikmenin hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulamadığını, buradaki beklemenin birkaç günlük gümrük prosedürlerine ilişkin makul bir bekleme süresi olmadığını, müvekkil şirketin olayda hiçbir kusuru olmadığı halde hem ticari itibarının zedelendiğini hem de müşteri kaybı, ceza kesilmesi kazanç ve kar kaybı gibi risklerle karşı karşıya kaldığını, müvekkil bu ürünleri davacının kusuru nedeni ile teslim alamadığı için aynı ürünler için 50.000 USD’lik yeni bir sipariş vermek zorunda kaldığını, 04.05.2017 tarihinde tedarikçi firma … Ltd deposundan alınmış olan ve bu tarihe kadar gümrükte bekleyen ürünlerin derhal teslimi için davacı şirkete Kartal … Noterliği 26.05.2017 tarih … Yevmiye sayılı ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen ürünlerin derhal teslim edilmediğini, Müvekkil şirketin davacının kusurundan kaynaklanan gecikmeden dolayı müşterilerine karşı zor durumda kaldığını ve müşterilerini kaybetmemek, daha fazla zarara uğramamak için gümrükte yaşanan bu gecikmeden dolayı firmalara promosyon ürünler vermek zorunda kaldığını, bu promosyon ürünlerin bedeli olarak davacı firmaya 02.08.2017 tarihli 7.951,14 USD bedelli fatura düzenlemiş olduğunu, davacı tarafından bu faturaya ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, açılan icra takibine de haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edilmiş olduğunu, Davacının taşıma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getiremediğini, müvekkil şirket ile taşınması konusunda anlaşmış olduğu ürünleri kendi kusuru nedeni ile süresi içinde teslim edemediğini, bu gecikme nedeni ile müvekkil şirketi maddi ve manevi zarara uğrattığını, müvekkil şirketin aynı ürünler için 50.000 USD’lik yeni bir sipariş vermesine, müşterilerini kaybetmemek için onlara 7.951,14 USD bedelli promosyon ürünler vermek durumunda kalmasına ve tüm bu kusurları nedeni ile müvekkil şirketin ticari itibarının zedelenmesine neden olduğunu, Gereği gibi yerine getirilemeyen bu taşıma edimi nedeni ile müvekkil şirketin davacı firmaya hiçbir borcu bulunmadığını, aksine davacının müvekkil davalı şirkete faturadan kaynaklanan borcu bulunmakta olduğunu, Üstlendiği nakliye işini doğru düzgün yapamayan, ürünleri gününde teslim edemeyen, müvekkil şirketi maddi ve manevi zarara uğratan, süreç boyunca müvekkilin mağduriyeti ile hiç ilgilenmeyen davacının gümrükte yaşanan gecikmeden dolayı firmalara verilen promosyon ürünlere ilişkin fatura bedelini de ödemediği halde müvekkil şirketi hiç zarara uğratmamış gibi nakliye bedelinin tahsili için açmış olduğu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davacının taşıma edimini gereği gibi yerine getirmediği, ürünlerin tesliminde gecikme olduğu, yaşanan bu gecikme nedeni ile müvekkil davalı şirketi zarara uğrattığı hususlarının mahkemenin de takdirinde olup; davacının itirazın iptaline ilişkin davasının reddi gerektiğini, buna karşın mahkeme tarafından davanın kısmen kabulüne ve 3.137,86 USD asıl alacağın davacıya ödenmesine ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Açıklanan gerekçeler ile asıl davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinafa başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu, b) Birleşen Dava Yönünden: Müvekkil davacı şirket (… Denizcilik) tarafından davalının (… Uluslararası ) faturadan kaynaklanan borcunu ödememesi nedeni ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibi başlatılmış olup; davalı tarafından işbu takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edilmiş olduğunu, işbu itirazın iptali için dava açılmış olup, açılan davanın davalının açmış olduğu itirazın iptali davası ile (2018/229) birleştirilmiş olduğunu, Mahkeme tarafından birleşen dava yönünden davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 3.167,86 USD asıl alacak ve asıl alacağa işleyecek %5 maktu faiz oranında faiz ile birlikte devamına hükmedildiğini, Mahkeme tarafından itirazın kısmen iptaline ilişkin olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin alacağının varlığı ve miktarının müvekkil şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve bilirkişi raporu ile tam olarak tespit edildiğini, buna karşın alacağın navlun ücreti ile sınırlı tutulmasının yerinde olmadığını, faturadan kaynaklanan bir borç söz konusu olup faturaların şirket kayıtları ile sabit olduğunu, Faturanın dayanağı, müvekkil şirketin uğramış olduğu zararın varlığının mahkeme tarafından da tespit edilmiş olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; … Denizcilik karşısında akdi taşıyıcı konumunda olan …’nin İngiltere ofisinin T1/T2 belgesinde yaptığı hata nedeniyle dava konusu parsiyel yükün yaklaşık 1 ay civarında gümrükte beklemiş ve uluslararası karayolu nakliye süreci bu beklemeler sebebiyle uzayıp gecikmeli olarak tamamlanabilmiş olduğunu, bu hususun birleşen dava davalısının da kabulünde olduğunu, bu nedenle müvekkil davacının davalının kusurlu hizmetinden dolayı yapmak zorunda kaldığı promosyon ürün bedeli masrafının tamamının davalıdan tahsili gerektiğini, Müvekkil şirketin gecikmeden dolayı müşterilerine karşı zor durumda kaldığın ve müşterilerini kaybetmemek, daha fazla zarara uğramamak için gümrükte yaşanan bu gecikmeden dolayı firmalara promosyon ürünler vermek zorunda kaldığını, bu promosyon ürünlerin bedeli olarak davalı firmaya 02.08.2017 tarihli 7.951,14 USD Bedelli fatura düzenlemiş olduğunu, Müvekkil şirket gibi uzun yıllardır Türkiye Distribütörlüğünü yaptığı … Ltd. şirketinden sürekli olarak ürün almakta ve bu ürünleri Türkiye’deki müşterilerine satmakta olduğunu, bu kapsamda üretici firmadan çeşitli ürünler (ayakkabı, gömlek, pantolon, tişört, parka, gözlük ve benzeri iş güvenliği kıyafetleri) sipariş edildiğini, bu ürünlerin fatura ve paketleme listelerinin davalı şirkete gönderilerek, üretici firmanın İngiltere’deki deposundan alınarak Türkiye’ye getirilmesi için davalı ile anlaşılmış olduğunu, Davalının kendi kusuru nedeni ile uzun süre gümrükte bekletilen bu ürünlerin müvekkilin önemli müşterilerinden almış olduğu siparişler üzerine ithal ettiği ürünler olduğunu, yani bu ürünlerin halihazırda Türkiye’deki önemli müşterilere satılmış bulunmakta iken davalının kusuru nedeni ile satılan ürünlerin zamanında müşterilere teslim edilemediğini, Bu nedenle müvekkil şirketin olayda hiçbir kusuru olmadığı halde hem ticari itibarının zedelendiğini hem de müşteri kaybı, ceza kesilmesi, kazanç ve kar kaybı gibi risklerle karşı karşıya kaldığını, müvekkil bu ürünleri davacının kusuru nedeni ile teslim alamadığı için aynı ürünler için müşterilerine vermiş olduğu promosyon ürünlerin dışında 50.000 USD’lik yeni bir sipariş vermek zorunda kaldığını, Müvekkil şirketin promosyon ürünlere ilişkin düzenlemiş olduğu faturanın bilirkişi tarafından müvekkil şirketin kayıtlarında da tetkik edilmiş olup borcun varlığının ticari defter ve kayıtlar ile sübut bulduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında her ne kadar CMR Konvansiyonu’ nun 23/5. maddesi de gecikmenin zarara neden olması halinde taşıyanın ‘navlun ücretiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğu’ hükme bağlanmış ise de; müvekkil davacının davalının kusurlu davranışı nedeni ile uğramış olduğu zararın fatura ve ticari defter kayıtları ile ortada olduğunu, promosyon ürünlerinin bedeli olarak davalı firma adına düzenlenen 02.08.2017 tarihli 7.951,14 USD bedelli faturanın taşıma edimini gereği gibi yerine getirmeyen ve müvekkil şirketi zarara uğratan davalıdan tahsili gerektiğini, Ayrıca davalı tarafa keşide edilen ihtarname ile teslimde meydana gelen bu gecikme nedeni ile uğranılan tüm zararların tazmini yönünden ihtarda bulunulduğunu, uğraılan zararın dayanağı ve miktarının müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları ile de sabit olup; talep olunan 7.951,14 USD asıl alacağın davalıdan tahsili gerektiğini, bu nedenlerle uğranılan zararın navlun bedeli ile sınırlı tutulmasının yerinde olmadığını, itirazın iptaline ilişkin taleplerinin yerinde olmadığını, itirazın iptaline ilişkin taleplerinin kısmen kabulüne dair verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulunma zorunluluğu hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerle; Fazlaya ilişkin ve sair her türlü talep ve dava hakları kımız saklı kalmak kaydıyla, İstinaf başvuru taleplerimizin ve gerekçelerinin kabulü ile; Asıl dava yönünden; Davanın Kısmen Kabulüne ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, Birleşen dava yönünden; Davanın Kısmen Kabulüne ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Birleşen dava, malların geç teslimi sebebiyle ödemiş olduğu promosyon bedeline ilişkin fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Somut olayda, davacı akdi taşıyıcı ile davalı ithalatçı firma arasında 21 palet halindeki parsiyel yükün İngilttere’den Türkiye’ye taşınması işi için (yurt dışı giderleri hariç) 2.800.-Euro navlun ücreti karşılığında 28.04.2017 tarihli e-mailler üzerinden icap ve kabul yoluyla anlaştıkları, tarafların ticari defterlerinde bu miktarın (USD olarak) karşılığının …’nin … adına navlun ve gümrükleme hizmeti açıklaması ile düzenlediği 14.06.2017 tarihli fatura kapsamında 3.137,86 USD. Olarak izlendiği, …’nin navlun açıklaması ile 04.05.2017’de düzenlediği 325,-Euro bedelli faturanın da tarafların defterlerinde karşılıklı olarak izlendiği; tarafların defter kayıtlarındaki farkın ise, … Denizcilik’in nakliye sürecinde yaşanan gecikme yüzünden uğradığı zararı gerekçe göstererek, promosyon ürünleri ile ilgili düzenlediği 7.951,14 USD. Bedelli yansıtma faturasının …’nin kayıtlarında yer almamasından ve … tarafından vade farkı açıklaması ile … adına kesilen faturaların … defterlerinde yer almamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 30.10.1995 tarihinde yürürlüğe giren CMR Konvansiyonu’nun 1. maddesi uyarınca somut uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu” hükümlerine göre belirlenmesi icap etmektedir. Taşıyıcı, taşıma sorumluğunu üstlendiği eşyayı ister kendi taşısın, ister alt taşıyıcıya taşıtsın, taşınan eşyada “ziya ve hasar” oluşmasından doğan sorumluluk ile “taşımanın geç yapılmasından” kaynaklanan sorumluluk birbirinden farklı kavramlar olduğundan; bu sorumluluklar CMR Konvansiyonu’nun ayrı maddelerinde açıklarımış ve hüküm altına alınmıştır; dolayısıyla da somut olayda Konvansiyon’un, “taşıyıcının gecikmesi halinde üzerine düşen mesuliyeti düzenleyen hükümlerinin” (özellikle de CMR. Md.19, CMR Md.23/5 ve CMR Md.30/3’deki düzenlemelerin) gözetilmesi yerinde olacaktır. Bu bağlamda CMR Konvansiyonu’nun 19. Maddesi “Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hallerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyorsa teslimde gecikme var demektir.” şeklinde düzenlenmiş olup; 23/5.Maddesi de gecikmenin zarara neden olması halinde taşıyanın navlun ücretiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğunu” hükme bağlamıştır.CMR sisteminde gönderen ile taşıyıcının kendi aralarında gecikmeye yönelik ayrıca bir cezai şartı kararlaştırmış olması ve bu şarta göre navlun ücretinden kesinti yapılması “tarafların borçlarının ağırlaştırılamayacağı ilkesine ters düşeceğinden” CMR Konvansiyonu’nun 41.maddesi hükmü nazarından geçersizlik yaptırımı ile karşılaşır.Somut olayda, akdi (ya da üst) taşıyıcı konumunda olan …’nin İngiltere ofisinin (Avrupa Birliği ülkeleri ile EFTA ülkeleri arasındakı ticari malların dolaşımına veya Birlik dışı ülkelere ait malların Birlik Ülkeleri arasındaki dolaşıma imkân sağlayan; gümrük işlemleri tamamlanan bir aracın varış ülkesine ulaşana kadar TIR Karnesi gibi yüke eşlik eden, bu nedenle içerik bilgilerin doğru olması, çıkış kapısı, güzergâhtaki transit geçiş ülkeleri, varış gümrüğü gibı bilgilerin hatasız olması önem arz eden, bu bilgilerin kısmen dahi hatalı olması halinde dahi aracın varış ülkesine geç ulaşmasına, hatta varış gümrüğüne bekleme yapmasına da sebep olabilen) TWTZ belgesinde yaptığı hata nedeniyle, dava konusu parsiyel yükün yaklaşık 1 ay civarında gümrükte beklediği ve uluslararası karayolu makliye sürecinin bu beklemeler sebebiyle uzayıp, gecikmeli olarak tamamlanabildiği çekişmesiz olup, bu durum …’nin de kabulündedir. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle mali müşavir ve taşıma uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda; … tarafından …’e 04.05.2017 tarihinde 325,00 Euro tutarında Navlun, 14.06.2017 tarihinde 3.137,86 USD tutarında Navlun-Gümrükleme Ücreti faturası düzenlendiği, Düzenlenen 325,00 Euro ve 3.137,86 USD tutarlı faturanın … ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, … tarafından …’e 26.12.2017 tarihinde; 04.05.2017 tarihli faturaya istinaden 60,33 Euro tutarında vade Farkı, 14.06.2017 tarihli faturaya istinaden 481,22 USD tutarlı vade farkı faturası düzenlendiği, düzenlenen faturaların … ticari defterterinde kayıtlı olmadığı, Vade farkı faturasının … tarafından faturalarda not olarak düşülen “vadesinde ödenmayen faturalar için, fatura tarihinden başlamak üzere aylık % 2 vade farkı tahakkuk edilir” notuna istinaden kesildidiğinin tesbit edildiğini, …’nin … adına navlun ve gümrükleme hizmeti açıklaması ile düzenlediği 14.06.2017 tarihli fatura kapsamında 3.137,86 USD. Olarak izlendiği, …’nin navlun açıklaması ile 04.05.2017’de düzenlediği 325,-Euro bedelli faturanın da tarafların defterlerinde karşılıklı olarak izlendiği; tarafların defter kayıtlarındaki farkın ise, … Denizcilik’in nakliye sürecinde yaşanan gecikme yüzünden uğradığı zararı gerekçe göstererek, promosyon ürünleri ile ilgili düzenlediği 7.951,14 USD. Bedelli yansıtma faturasının …’nin kayıtlarında yer almamasından ve DVS tarafından vade farkı açıklaması ile … adına kesilen faturaların … defterlerinde yer almamasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Somut olaya döndüğümüzde, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere asıl davaya konu 04.05.2017 Tarih … Numaralı 325-EUR bedelli fatura davalı-karşı davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı tarafından faturaya süresi içerisinde itiraz edildiği, faturanın iade edildiğine yönelik dair dosya kapsamında delil olmadığı, bu durumda Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. Sayılı içtihatlarındaki tesbitler de gözetilerek fatura içeriği taşıma hizmetinin davalıya verilip verilmediğinin değerlendirilmesi gerekirken yetersiz gerekçeyle yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Dava konusu taşımaya yönelik davacı tarafından davalı tarafa kesilen 3.137,86 USD bedelli fatura içeriği incelendiğinde; navlun ücretinin 3.056,00-USD olduğu, geri kalan miktarın ise Gümrükleme Ücreti olduğu, CMR 23/5.Maddesinde gecikmenin zarara neden olması halinde taşıyanın navlun ücretiyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğu hükme bağlanmış olup, bu durumda mahkemece birleşen dava yönünden davalı zararı olarak 3.056,00-USD navlun ücreti yerine navlun+gümrükleme ücretinden oluşan toplam 3.137,86 USD’ye hangi gerekçeyle hükmedildiğinin gerekçeli kararda tartışılıp değerlendirilmemesi yerinde görülmemiştir. Somut olayda, mahkemece alınan bilirkişi raporunda birleşen davaya konu zararın oluşup/ oluşmadığına ilişkin davalı-birleşen davada davacının ticari defter ve kayıtlarında inceleme ve araştırma yapılmadığı, bu konuya dair davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz ettiği halde mahkemece bu yönde bilirkişilerden ek rapor alınmadığı, CMR Konvansiyonu “Gecikmeyi” düzenlenen maddeleri gereğince taşıyıcının yapılan taşımadaki gecikme kaynaklı zarardan sorumlu olabilmesi için “doğrudan illiyet bağı” olması gerekmekte olup dosyada davalının sunmuş olduğu ve müşterileri adına kesilen promosyon faturalarının bu gecikmeden kaynaklı verilip verilmediğine ilişkin davalının beyanı dışında delil olmadığı, mahkeme tarafından gecikmeden kaynaklı zararın oluşup/ oluşmadığı ve zararın ne kadar olduğu, taşımaya konu malların promosyon verilen dava dışı firmaların siparişleri olup olmadığı, promosyon verilen firmaların davalı-birleşen dosya davacısına ne miktarda ne siparişi verdikleri, bu siparişlerin teslim tarihlerinin ne olduğu, davalı-birleşen dosya davacı vekili tarafından verilen promosyonların gecikmeden kaynaklı olarak verilip verilmediği, gecikmeden kaynaklı davalı firmanın tekrardan mal siparişi verip vermediğine yönelik gerekli araştırma yapılmadan eksik incelemeye dayalı karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2020 tarih ve 2018/229 Esas – 2020/447 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.