Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/290 E. 2023/475 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/290 Esas
KARAR NO: 2023/475 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/279 Esas – 2019/1250 Karar
TARİHİ: 04/12/2019
DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticisinin Sorumluluğu Nedenli)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin pay sahipleri olup, şirketin ortakları ve hisse dağılımının …, … ve …’un %50 hisse, …, … ve …’ın ise %50 hisse şeklinde olduğunu, anılan şirketin 2012 yılında kurulduğunu, kuruluş aşamasında müvekkillerinin sahip oldukları … Ltd. Şti’nin Kırşehir organize sanayi bölgesinden kiralanan dökümhanedeki demirbaş, makine, alet-edevat, hammaddeler ve yedek malzemelerin 650.000-TL + KDV olmak üzere dava konusu şirkete satıldığını, bu meblağın % 50’sinin ise … ve …’a, % 50’sinin ise … ve …’a hisse oranında satıldığını, …’ın bu paranın %50’si karşılığında 125.000.00-TL peşin, kalan kısmı 12 ayda ödemeyi taahhüt ettiğini, kuruluş sözleşmesinde nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin ez az 1/4’ü tescilden itibaren 3 ay içinde, gerisi de şirketin tescilini izleyen en geç 3 yıl içinde ödenir hükmü çerçevesinde taahhüt edildiğini, ortakların bakiye sermaye borçlarının müvekkilleri tarafından tespit edilemediğini, mahkeme tarafından bilirkişi atanmasını, şirket defterleri, yönetim kurulu defterleri, bilançolar, muhasebe kayıtları, finansal tablolar, kar dağıtımı vs. hususların incelenmesini, müvekkillerinin dava konusu olan şirketin yönetim kurulu toplantılarına çağrılmadığını, daha önceden alınan yönetim kurulu kararlarının uygulanmadığını, toplantılar ve şirket işleyişi ile ilgili ortakların bilgilendirilmediğini, ihtarname ile bilgilendirme talep edilip, mali tabloları istediklerini, ancak davalıların olumlu dönüş yapmadığını, şirket defterlerinin gerçeği yansıtmadığını, davalıların kaçak işler sebebiyle İstanbul’da irsaliye düzenlediklerini ve irsaliye koçanının da yok edildiğini, davalıların yetkili ve ortak oldukları … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye döktürdükleri dökümleri çaldıklarını ve başka dökümhanelere döktürdüğü dökümleri de, dava konusu şirket tarafından hatalı üretilmiş gibi gösterilip bu dökümleri iade ettiğini, davalıların yalnızca … Ltd. Şti.’ye döküm sağladığı ve piyasanın altında ve ucuz ürün (rayiç birim fiyatı 6,5- TL olan doğalgaz somununun 4-TL’ye) satıldığı, şirketi zarara uğrattıklarını, davalı ortakların taahhüt ettikleri sermaye borçlarının ödenip ödenmediği, davalıların bakiye sermaye borçlarının tespit edilmesi gerektiğini, hukuka aykırı eylemler neticesinde şirketin doğan zararının tespit edilmesini, her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla l0.000-.-TL zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak, müvekkillerinin hissedarı olduğu şirkete ödenmesini, yargılama ve vekalet ücretlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafça ileri sürülen hiçbir hususun varit olmadığını, davacıların tüm yasal gerekleri yerine getiren müvekkilleri aleyhine yasal herhangi bir delile dayanmadan davanın açılışı ile birlikte herhangi bir delil sunmadan ve tebliğ etmeden sadece kendi ifadeleri ile dava açtıklarını, yönetim kurulu üyesi olmayan … ile ilgili davanın neden ve manasını hukuki olarak anlamadıklarını, davacıların tamam hissesine sahip olduğu ve çalıştıramadıkları … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ünvanlı şirkete ait olan atıl ve çalıştırılamayan tesisi mevcut sahipleriyle birlikte ortak olarak satın aldığını ve yeniden düzenleyerek çalıştırdığını, tek amacının ise kendi ihtiyaçları olan dökümü sağlayabilmek olduğunu, bu satın almanın tüm masraflarını ve giderlerini müvekkillerinin ödediğini, davalı ile davacıların aynı şirkette hissedar olduklarını, davacıların toplam hisse miktarlarının (… %30, … %10, … %10 olmak üzere toplam) %50, müvekkillerinin hisselerinin de (… %30, … %10, … %10 olmak üzere toplam) %50 olarak kayıt altına alındığını, şirket kuruluşundan itibaren …, … ve …’un yönetim kurulunu oluşturduğunu ve halen aynı şekilde devam ettiğini, şirket kuruluşundan sonra ilk genel kurulun 21.05.2015 tarihinde yapıldığını ve Ticaret Sicil gazetesinin 16.06.2015 tarih ve 8842 sayısında yayınlandığını, bu genel kurula o sırada bildikleri kadarı ile askerlik görevini yapmakta olan …’un fiilen katılmadığını, yerine vekâlet ibraz edildiğini, Genel kurul tutanaklarını delil olarak talep ettiklerini, Yönetim Kurulu Üyesi olan …’un tüm yönetim kurulu toplantılarına katıldığını ve imzasını attığını, şirketin kuruluşundan 12.04.2013 tarihine kadar …’un Kırşehir’de bulunan üretim tesisinin başında ve sorumlu müdür olarak görev yaptığını, daha sonra kendi istemiyle müdürlük görevini bıraktığını, bu konuda alınmış olan yönetim kurulu kararı olduğunu, kararın altında kendi imzası olduğunu tesisin atıl olmaması için dışarıdan bir müdür atandığını ve tesisin geçici olarak faaliyetine ara verene kadar bu kişinin sorumlu müdür olarak görev yaptığını, tesisin çalışmasına aralıksız olarak devam ettiğini, genel kuruldan sonra davacıların isteği ile tesisin faaliyetine geçici olarak ara verildiğini, 21.05.2015 tarihinde yapılan genel kuruldan sonra 08.09.2015 tarihinde üretim tesisinin bağımsız şube vasfının yönetim kurulu kararı ile kaldırıldığını, yatırımlarını korumak amacıyla 27.12.2016 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısı ile alınan karar sonrası davalıların tüm sermaye taahhütlerini yerine getirdiğini, şirket ana sözleşmesine göre sermaye taahhüdünün 3 yıl içinde tamamlanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu, bu zorunluluğun yasal olarak yerine getirilmesi için 18.01.2017 tarihli yönetim kurulu toplantısı yapıldığını (bu toplantıya davacı …’un katılmadığını) ve TTK ilgili hükümlerine göre çağrı ve ıskat ile ilgili işlemlere başlandığını, ticaret sicil gazetesinin 07.02.2017 tarih ve 9258 sayılı nüshasında ilk çağrı yapıldığını, bu çağrı ile birlikte Kartal … Noterliği’nin 09.02.2017 Tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tüm ortaklara yasal zorunluluk olan sermaye taahhütlerini yerine getirmeleri için yasada olmamasına karşılık bilgilendirme ihtarnamesi çekildiğini, davacı ortakların bu uyarılara karşın yasal görevlerini yerine getirmediklerini, üzerine Ticaret Sicil gazetesinin 23.03.2017 tarih ve 9290 Sayısı ile ikinci ilanın da yayınlandığını, davacıların halen yasal gerekleri yerine getirmediklerini, şirketin tüm mali hesaplarının açık ve şeffaf olduğunu, mahkemece gerek görüldüğü takdirde incelemeye sunmaya hazır olduklarını, yapılacak olan her bir toplantı ile ilgili olarak gündemi ihtiva eden ihtarnamenin kendilerine noter aracılığı ile yollandığını, yapılan ilk olağan genel kurulda tüm bilançoların incelendiğini ve genel kurulun ibra ile sonuçlandığını, bu ibradan sonra yasal hak düşürücü süre içinde herhangi bir dava açmadıklarını, bu bilançoları zaten zımnen kabul ettiklerini, ileri sürülen irsaliye koçanlarının davacı …’un müdürlük yaptığı dönemde Kırşehir’de kullanılacak olan irsaliyeler olduğunu, defalarca ihtarname çekildiğini, bu irsaliyeleri iade etmediği, bu irsaliyelerin iptal edildiğini ve vergi dairesine bilgi verildiğini, şirketin diğer davacı ortakları yüzünden piyasada çalışamadığını, bu nedenle sadece … şirketi ile çalıştıklarını, bu şirkete yaptığı satışların faturalar ile belli olup, fiyatların normal seviyede olduğunu, hatalı veya yanlış üretilen parçaların geri yollandığını ve hatalı olarak dökülen parçanın zayi olmadığını, yeniden işlendiğini, şirketin kapasitesinin çok altında kaldığını, şirketin kuruluşundan bugüne kadar geçen süre içinde davacılardan hiçbir yardım alınmadığı gibi, yaptıkları eylemleri ve şirketin üretiminin arada durmasını sağladıkları için piyasadan iş alınması olanaklarının olmadığını, istenen tazminatın hukuki bir dayanağının olmadığını, davacıların TTK ilgili hükümlerinin hilafına müvekkilleri olmadan genel kurul yapmak istediklerini, genel kurul çağrısını ticaret sicil gazetesinde de yayınlattıklarını beyan edip, davacıların hiçbir hukuki dayanağı olmayan işbu davalarının reddi ile masraf ve vekâlet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/12/2019 tarih 2017/279 Esas – 2019/1250 Karar sayılı kararında; “Dava, dava dışı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ortakları olan davalıların, şirket yetkilisi sıfatı ile yaptıkları iş ve işlemlerde, dava dilekçesinde ayrıntıları dile getirilen dava dışı şirketi zarara uğrattıklarından bahisle TTK’nun 553. maddesinde düzenlenen şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle yönetici tarafından verilen zarar bedelinin şirket adına tahsili istemine ilişkindir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenmiş, tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır. 6545 Sayılı Yasanın 45. Maddesi değişik 5235 Sayılı Yasanın 5. Maddesi gereğince bazı davalara heyet halinde bakılması gerektiği, iş bu davanın da bu madde kapsamı itibari ile heyet halinde bakılması gereken bir dava olduğundan 23/01/2018 tarihli celsede dosyanın mahkeme heyetine tevdine karar verilmiştir. Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan talimat ile davacılar tanığı, Bilecik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan talimat ile davalılar tanığının beyanları alınmıştır. Tarafların delillerini ibrazı ve celbi gerekenlerin celbi sonrası mahkememizin 03/01/2019 tarihli ara kararı ile resen seçilecek bir şirketler hukuku ve nitelikli hesaplamalar uzmanı, iki mali müşavir, bir makine mühendisi ve bir metalürji mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu raporunda; 31.12.2017 tarihi itibariyle alınan mizanına göre; dava konusu şirket olan … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne davacılardan …’un 190.000.-TL, …’un 70.000.-TL ve …’un 70.000.-TL olmak üzere toplamda 330.000.-TL ödenmemiş sermaye borçlarının bulunduğu, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ortaklarından …, … ve … hakkında ISKAT (sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortakların ortaklıktan çıkarılması) yapılarak, 28.07.2017 Tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında ıskatın kabulü ile, 04.08.2017 tarih ve … numaralı sayısı ile Ticaret Sicil Gazetesinde yayınladığı ve ortaklıktan çıkarıldığı, dava konusu şirketin uğratıldığı zararın, mali incelemeler kısmında detaylı olarak açıklandığı, ürün maliyetleri ve satışları temel alınarak hesaplandığı, buna göre 2015 yılı için 132.832.50-TL olduğu, diğer yıllarda meydana gelmiş bir zararın mevcut olmadığı, yapılan teknik incelemede, tutulan ambar kayıtları ve yapılan satışlarda kullanılan malzeme tanımlarının son derece yetersiz olduğu, tanımı tam belli olmayan malzemelerin birim fiyatlarını belirlemenin zor olduğu, çok çeşitli ebatları olan somun ve nipelin en küçük ve en büyük ebatları arasındaki fiyat farkının 15-20 kat olduğu, bu kadar fiyat farkının olduğu durumlarda rayiç ve fatura birim fiyatları arasındaki farkı hesaplamak için ambar ve fatura kayıtlarının satışı yapılan nipel ve somun boyutlarını göstermesinin beklendiği, ancak örnek faturalarda bu durumun görülmediği, yapılan çalışmada piyasada en çok satılan ebatın rayiç birim fiyatı ve fatura birim fiyatının mukayese edilebildiği, buna göre, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin … San. Tic. Ltd. Şti.’ne düzenlendiği …, …, … nolu faturalarda “dg nipel ve somun” için kullanılan birim fiyatların, fatura tarihindeki rayiç değerler arasında kayda değer bir fark olmadığı, ayrıca, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 2013 yılında … Tic. Ltd. Şti.’ne düzenlediği … ve … nolu faturalarda sfero döküm için kullanılan birim fiyatlarla fatura tarihindeki rayiç değerler arasında kayda değer bir fark olmadığı, … Sanayi ve Ticaret A.Ş. nin, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 yılı olağan genel kurullarının yapıldığı yolunda mütalaada bulunmuşlardır. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık anlatımları ve mahkememizce dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun görülen gerçekli, ayrıntılı, denetime ve hükme elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile tarafların dava dışı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ortakları olup, davalının münferiden yetkili şirket müdürü olduğu, davacının dava dilekçesinde dile getirdiği davalının şirketi zarara uğrattığına yönelik iddialarını bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak irdelendiği üzere kanıtlayacak şirket, defter ve kayıtlarında belge ve bilgi bulunmadığı gibi davalı tarafça iddialarını kanıtlayacak delil ve belgeler de sunulmadığı, olağan genel kurul toplantılarının yapılarak hesapların ve şirket yönetim kurullarının ibra edildiği, davacıların şirkete taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını dahi ödemedikleri, kaldı ki bu nedenle davacıların esas sermaye paylarını ödemedikleri için TTK 483. Maddesi uyarınca ıskat edilmiş oldukları, bu nedenle TTK 555. Maddede belirtilen dava açma ehliyetine sahip ortak sıfatını kaybettikleri dikkate alınarak kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, Açılan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu kararın hukuksuz olduğunu, gerekçeli kararda anılan ve karara gerekçe gösterilen bilirkişi raporunda davalıların ortağı olduğu şirketçe tutulan ambar kayıtları ve yapılan satışlarda kullanılan malzeme kayıtlarının son derece yetersiz olduğunu, tanımı belli olmayan malzemelerin birim fiyatlarını belirlemenin zor olduğunun yazdığını; davalarına konu satışların emtialarından olan somon ve nipellerinde en küçük ve en büyük çeşitlerin olduğunu; piyasada en çok satılanların tek tip olanların faturaları dikkate alınarak rayiç bedellerine göre rapor tutulduğunu, piyasada satılan bu malzemelerin tek tip olduğunu oysa nikel ve somonun en küçüğü ile en büyüğü arasında15-20 kat fiyat farkının olduğunu; bu nedenle şirketin ürünlerinin değerini ortaya koyamadığını; ve şirketin bu şekilde zarar ettirildiğinin belirlenemediğini; bu rapora dayanarak kayda değer bir fark yoktur şeklinde beyan yazılmasının eksik ve yetersiz incelendiğini gösterdiğini; ve yine bu satışların sadece davalı ortakların sahibi olduğu … San.Tic. Ltd. Şirketine satıldığını, başka hiçbir şirkete satış yapılmadığının görüldüğünü; davalılarda bu satışın sadece … Mühendislik şirketine yapıldığını cevap dilekçesinde kabul etmekte olduklarını; ayıca Şirketin yıllık nizam kayıtlarında olan ve gerekçeli kararda bahse konu bilirkişi raporunda da 2015 yılında şirketin 132.832,51 TL zarara uğratıldığının yazıldığını; mahkemenin bu durumu da kararında dikkate almadığını; bu kararın yasaya aykırı olduğunu, Davacıların davalarının açılış tarihi ile ıskat tarihi arasında zaman farkının bulunduğunu; dolaysıyla davacıların ıskat nediyle dava ehliyetlerinin düşmediğini; ıskat ile mütemerrit pay sahibinin pay sahipliği sıfatını temerrüde düştüğü paylar için yitireceğini; bu nedenle yönetim kurulu pay sahibinin ifa ettiği eski sermayeye ilişkin paylarına dokunamayacağını ve pay sahibinin bu paylarla ilgili pay sahipliği sıfatının devam ettiğini; Ticaret Kanunun bu hükmü gereği ıskattan sonra bile davacıların dava ehliyetinin devam ettiğini; ilk derece mahkemesinin eksik inceleme sonucu vermiş olduğu bu kararın yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek yukarıda açıkladıkları nedenlerle gerekse mahkemenizin re’sen dikkate alacağı nedenlerle İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/279 E. 2019/1250 K. sayılı 04.12.2019 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılması’ ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda ‘davanın kabulüne’ karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekilinin istinaf dilekçesi sonuç ve istem kısmının düzeltilmesi ve eklenmesi istemine ilişkin ek istinaf dilekçesinde özetle, yukarıda numarası yazılı mahkeme dosyasında istinaf dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde sehven tehiri icra talepleri yazımının atlandığını; ”tehir-i icra taleplerinin kabulü ile açılmış veya açılacak olan icra takibinin yargılama sonuna kadar durdurulması için tehir-i icra kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ettiğini, ”İstinaf dilekçelerinin sonuç ve istem bölümünün tehiri icra talepli olduğunun kabulünü ve Bölge Adliye Mahkemesine gönderilen dilekçelerine bu taleplerinin eklenmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; TTK’nun 553 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmış yöneticisi sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilince karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar tarafından, dava dışı … San ve Tic A.Ş.’de toplam %50 pay ile ortak olunduğu, dava dışı şirketin ortak ve yöneticisi olan davalılarca, davacıların bilgi edinme haklarının engellendiği, şirket defterlerinin gerçeği yansıtmadığı, vergi kaçırmak için yanlış beyanda bulunulduğu, yalnızca davalıların ortak ve yetkilisi olduğu … Şirketi ile çalışıldığı, bu şirkete yaptırılan dökümlerin hatalı oldukları gerekçesi ile iade edildikleri, ancak iade tutarları ile irsaliye tutarlarının uyumlu olmadığı, … Şirketi’ne piayasa fiyatlarından düşük ürün satıldığı, davalıların yalnızca … Şirketi ile çalışarak dava dışı … Şirketi’nin kapasitesini düşürdükleri ve başlangıç sermayesinin azalmasına neden oldukları, şirketi bu şekilde zarara uğrattıkları; ancak şirket zararının kendilerince tespitinin mümkün olmadığı ileri sürülerek, mahkemece zararın tespiti ile şimdilik 10.000,00-TL tazminatın dava dışı…Şirketi’ne ödenmesi talep edilmiştir. Davacıların talebi, şirketin doğrudan, davacıların ise dolaylı zararının TTK’nun 555/1 fıkrası uyarınca şirkete ödenmesi istemine ilişkindir. Şirketin yönetici eylemleri nedeniyle uğradığı doğrudan zararın tazminini talep hakkı(iflas haricinde) yalnızca şirkete ve pay sahiplerine verilmiştir. Pay sahibinin TTK’nun 555/1 fıkrasına dayalı açtığı davada, doğrudan zarar şirket bünyesinde doğduğundan, pay sahipliği durumunun davanın açılışında mevcut olması gerektiği gibi yargılamanın tüm aşamalarında da devam etmesi zorunludur. Dava dışı şirketin incelenen sicil kayıtları ile mahkemece yaptırılan mali bilirkişi incelemesi kapsamından; davacıların dava dışı şirkette kurucu ortak oldukları, dava tarihi itibariyle pay sahibi sıfatını haiz oldukları, kuruluştaki sermaye taahhütlerinden bakiye borçlarının bulunduğu, bu borcun ödenmemesi nedeniyle, dava dışı şirket yönetim kurulu tarafından 18/01/2017 tarihli karara istinaden TTK’nun 481 maddesi uyarınca sermaye taahhüdünü ödeme çağrısı yapıldığı, çağrının 07/02/2017 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği, akabinde TTK’nun 483/1 fıkrası uyarınca davacılara bir ay içerisinde sermaye borcunun ödenmesi hususunun 23/03/2017 tarihli sicil gazetesi ilanı ile ihtar edildiği, taahhüdün yerine getirilmemesi üzerine 15/06/2017 tarihli yönetim kurulu kararı TTK’nun 482/2 fıkrasına dayalı olarak davacıların ıskatına karar verildiği, kararın 22/06/2017 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği, karara karşı açılmış dava bulunduğunun iddia edilmediği, böylece davacıların pay sahipliği sıfatlarının 15/06/2017 tarihli şirket yönetim kurulu kararıyla uygulanan ıskat sonucu sona erdiği anlaşılmıştır. Davacılar vekilince ıskatın yalnızca ilgili paylara ilişkin sonuç doğuracağı ileri sürülmüş ise de; kuruluştaki sermaye borcunun eksik ifası halinde ıskat ile pay sahipliği sona ereceğinden, bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir(bkz. Hasan Pulaşlı, Şirket Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, 7. Baskı, Ankara 2021, s. 598.) İlk derece mahkemesi gerekçesinde de bu hususa işaret edilerek davacıların sorumluluğa ilişkin iddialarını kanıtlayamadıkları gibi, ıskat sonucu TTK 555/1 maddesinde belirtilen dava açma ehliyetine sahip ortak sıfatını kaybettikleri belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece bu gerekçeye istinaden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmiş ise de; davada sıfat(aktif ve pasif husumet) maddi hukuktaki hak sahipliğine ilişkin bulunduğundan ve karar sonucu itibariyle doğru olduğundan davacılar vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.