Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/287 E. 2023/823 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/287 Esas
KARAR NO: 2023/823 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/1163 Esas – 2020/695 Karar
TARİHİ:17/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil banka ile davalı … arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden davalı şirkete kredi kullandırıldığını, anılan sözleşmeyi diğer davalılar …, … ile …’un müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davalı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının 20-21/08/2019 tarihinde kat edilerek borçlulara Sakarya … Noterliği’nin 20/08/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile Sakarya … Noterliği’nin 21/08/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini ve alacağın kat tarihi itibariyle muaccel hale getirildiğini, borcun ödenmemesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile 366.263,24 TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazlarının dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu belirterek davalıların takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, açılan davanın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, usule ilişkin olarak öncelikli yetki yönünden olduğunu, davalıların yerleşim yerinin Sakarya olduğunu, diğer usul itirazının asillere değil, davalılar vekiline çıkarılmış olduğunu, esasa ilişkin olarak takibe konu müvekkilleri ile davacı banka arasında alacak borç ilişkisi bulunmadığını, borçlulara gönderildiği iddia edilen ihtarnamelerin borçlulara tebliğ edilmediğini ve muaccel olmuş bir borçtan da bahsedilmeyeceğini beyanla davacının davasının reddine, davacı aleyhine İKK 67/2 gereğince haksız talep edilen meblağın %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/12/2020 tarih ve 2019/1163 Esas – 2020/695 Karar sayılı kararında; “Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı banka tarafından davalı borçlular aleyhine açılan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafça davalı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek takibe geçildiğini, davalılar tarafından icra takibine yapılan haksız itirazın iptaline ve davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar ise davacı tarafça başlatılan icra takibinin usulsüz olduğunu, takibe itirazın haklı olduğunu, davanın reddine karar verilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı banka tarafından borçlu davalılar aleyhine genel kredi sözleşmesine dayalı alacağa ilişkin başlatılan adi takip yolu ile icra takibine borçlu davalılar tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır.Davalıların Mahkememizin ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın sözleşmedeki yetki şartı gereği Mahkememiz ve icra dairesi yetkili olduğundan reddine karar verilmiştir.Genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde; davacı banka ile davalı şirket arasında imzalandığı, diğer davalıların genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak yer aldığı, kefalet miktarının 1.437.500,00-TL olduğu görülmüştür.Sakarya … Noterliği’nin 20/08/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ilegenel kredi sözleşmesi hesabının kat edildiği, ihtarnamenin davalı şirkete ve kefillere 22/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği, Sakarya … Noterliği’nin 21/08/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile genel kredi sözleşmesi hesabının kat edildiği, ihtarnamenin davalı …’a 23/08/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bankacı Bilirkişi … tarafından düzenlenen 01/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacı Banka tarafından Davalı … Ltd. Şti.’ne kredi kullandırdığı, imzalanan Genel Kredi sözleşmelerinde kefalet tutarının, kefalet tarihinin, müteselsil kefil ibaresinin el yazısı ile yazıldığı ve davalılar …, … ve …’un tarafından imzalandığı, 29.08.2019 takip tarihi itibariyle talep edilen alacak tutarının tarafımızdan yapılan hesaplamalar dahilinde kaldığı, asıl alacak tutarına takip tarihinden tahsil tarihine kadar ticari krediler için % 40, KMH Kredisi için % 24, kredi kartından kaynaklanan alacaklar için % 28,8, ödenen çekler için % 9,72 oranında (yıllık) temerrüt faizi talep edilebileceği tespit edilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası, düzenlenen bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında, davacı banka tarafından davalı …’ne kredi kullandırıldığı, davalı şirketin vadesinde borçlarını ödememesi üzerine hesabın kat edildiği ve alacağın tahsili için davalı şirket ile müteselsil kefil olan davalılar hakkında icra takibi yapıldığı, davalı asıl borçlu şirket tarafından kredi borcunun ödenmediği, kefalet sözleşmesinin yasal şartları taşıması ve geçerli olması nedeniyle diğer davalılar olan müteselsil kefiller tarafından da borcun ödenmemesi nedeniyle nakdi kredi borcundan sorumlu oldukları, gayri nakdi kredi borç yönünden sözleşmede kefillerin sorumlu olduğuna ilişkin düzenleme bulunmadığından sadece davalı asıl borçlu şirketin sorumlu olduğu sabit olduğundan düzenlenen dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan takip talebinde belirtilen miktarlar kadar alacaklı olduğu anlaşıldığından borçlu davalılar tarafından icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin borçlu davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına, dava tarihinden sonra 29/05/2020 tarihinde yapılan 46.956,91-TL ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında borçtan mahsubuna, gayri nakdi kredi alacağı yönünden davalı kefillerin sorumlu olduğuna dair kredi sözleşmesinde açık düzenleme bulunmadığından çek bedellerinin depo edilmesi yönünden borçlu davalı kefillerin sorumluluğu bulunmadığından buna yönelik itirazın iptali talebinin reddine, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan asıl alacağın (333.655,47-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, – Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; Davacı tarafın başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında; a) Borçlu davalılar tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin borçlu davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına, dava tarihinden sonra 29/05/2020 tarihinde yapılan 46.956,91-TL ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında borçtan mahsubuna, b) Çek bedellerinin depo edilmesi yönünden borçlu davalı kefillerin sorumluluğu bulunmadığından buna yönelik itirazın iptali talebinin reddine, c) Asıl alacağın (333.655,47-TL’nin) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup hatalı olduğunu; Dava konusu icra takibinde yer alan kredilerden 1 tanesinin (… no.lu Kredi) Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaleti ile kullandırılan kredi olduğunu; dava tarihinden sonra 29/05/2020 tarihinde yapılan ödemenin KGF tazmin ödemesi olduğunu; gerekçeli kararda “…ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında borçtan mahsubuna…” şeklinde hüküm oluşturulmasının hatalı olduğunu, KGF’nin, kar amacı gütmeksizin kurumsal bir kefalet kuruluşu olarak teminat yetersizliği nedeniyle çeşitli kredi ve destek imkânlarından yeterince yararlanamayan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) “müteselsil kefil” olmak suretiyle krediye erişimlerini sağladığını, 4749 sayılı Kamu Finansmanı Kanunun geçici 20. maddesinde, Kredi Garanti Fonu alacaklarının kamu alacağı olarak tanımlandığını ve uygulanacak esasların düzenlemesi yönünden Bakanlar Kuruluna yetki verildiğini; Kredi Garanti Fonu ile yapılan sözleşme ve “Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteğine İlişkin Usul ve Esaslar” hakkındaki 2009/15197 – 2015/7331 – 2017/9969 sayılı Bakanlar Kurulu kararlarınca; “Kanuni takibe ilişkin işlemler kredi verenler tarafından yürütülür ve kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde edecekleri tahsilat, tazmin edilen kefalet oranında Kuruma aktarılır. Kanuni takip masrafları kredi veren ile Kurum arasında sağlanan kefalet oranında paylaşılır.” şeklinde ifade edildiğini, Hazine Destekli kefaletlerde KGF’nin takip işlemlerini yürütmemekte olup takip işlemleri ilgili mevzuatın amir hükümleri doğrultusunda Banka tarafından yürütülmekte olduğunu; banka tarafından KGF tarafından ödenen tazmin tutarı dahil tüm tutar üzerinden borçlu ve teminatlar aleyhine takip başlatıldığını; KGF alacağının devam etmekte olduğunu ve takip işlemlerinin Banka tarafından yürütülmesine devam edilmekte olduğunu; bu nedenlerle, KGF tarafından yapılan tazmin ödemesinin tahsilat niteliği taşıdığını, Bu açıklamaları ışığında; dava konusu icra takibinin başlatıldığı tarihinden sonra, Kredi Garanti Fonu tarafından; 29.05.2020 tarihinde … no.lu krediye 46.956,91- TL ödeme yapıldığını; yukarıda ve daha önce dosyaya ibraz ettikleri yasal düzenlemeler doğrultusunda, KGF tarafından ödenen bu tutarın tahsili için müvekkili bankanın takibe devam etmek ve tahsilat yaparsa bu tahsilatı KGF’ye ödemekle yükümlü olduğunu; bu nedenle KGF tarafından ödenen bu tutar hakkında yasal düzenlemeler gereği müvekkili banka açısından takibe devam edilmesi gerektiğinden infaz aşamasında borçtan mahsubuna şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu, icra dosyasındaki borç tutarından düşülmemesinin gerektiğini, Genel kredi sözleşmelerinde yer alan düzenlemeler kapsamında kefillerin depo talebinden sorumlu olduğunu; kredi sözleşmeleri detaylıca incelemeksizin verilen kararın hatalı olduğunu, Müvekkili banka tarafından kredi sözleşmeleri çerçevesinde borçlulara nakdi ve gayri nakdi kredilerin tesis edildiğini ve kullandırıldığını ve genel kredi sözleşmelerinde yazan hususlara göre hareket edildiğini; asıl borcun da kaynağı olan kredi sözleşmesi olduğunu ve müvekkili Banka’nın diğer bütün taleplerinde ve işlemlerinde olduğu gibi sözleşmeye aykırı bir harekette bulunmadığını; davalı şirket yetkilisi ve ortağı olan borçlu şahısların söz konusu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığından nakdi ve gayri nakdi kredi olmak üzere söz konusu borcun tamamından sorumlu olduğunu, Genel Kredi Sözleşmelerinin (18.11.2015, 30.07.2018 tarihli) aşağıda belirtmiş oldukları maddelerinde gayri nakdi kredilere atıf yapıldığını ve açıkça düzenleme altına alındığını; Yargıtay emsal kararlarında da belirtildiği üzere sözleşmede yer alan düzenlemeler incelenmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu, Kredi Limiti ve Kullanımına İlişkin Hükümler ana başlığı altında, 5. Maddesinde Kredi Türleri içerisinde ayrım ve sınırlama olmaksızın gayri nakdi kredilerin açıkça belirtildiğini, Müşterinin Temerrüdü ana başlığı altında, 4. Maddesinde Banka’nın Depo Talep Hakkından açıkça bahsedilmiş olmakla, “Banka’nın bu maddeye atıfla haklarını kullanmaya karar vermesi halinde, temerrüt faizine dair hükümler saklı kalmak kaydıyla, ortaya çıkan yukarıda sayılan haller sebebiyle Banka teminat mektuplarının iadesini veya gayri nakdi risk tutarlarının depo edilmesini talep edebilir.” şeklinde ifade edildiğini, Kredi Türlerine İlişkin Özel Hükümler ana başlığı altında, 2. maddesinde Gayri Nakdi Kredilere İlişkin Özel Hükümler alt başlığında, ayrım ve sınırlama olmaksızın kullandırılan tüm gayri nakdi krediler şeklinde düzenlemenin bulunduğunu; yine 2.5. alt maddesinde, iş bu sözleşme hükümlerinin sözleşmeden veya kanundan kaynaklanan müşterek sorumluluğunun söz konusu olduğu diğer gayri nakdi kredilere de uygulanacağının açıkça belirtildiğini, Ayrıca XI-Yürürlük başlığı altında, “Müşteri ve kefillerin sözleşmenin bütün maddelerini tek tek okuduklarını, imzalarının sözleşmeyi geçerli kılacağını ve kendileri için bağlayıcı olacağını, sözleşme maddelerinde belirtilen yükümlülükleri yerine getireceklerini kabul beyan ve taahhüt ederler,” denildiğini, Kredi sözleşmesinde yer alan yukarıda belirttiğimiz düzenlemeler ve kefalet, rehin, takas ve mahsup hakları birlikte düşünüldüğünde TBK uyarınca müteselsil kefaletin, doğmuş ve doğacak tüm borçları kapsayacağı, müvekkili banka tarafından davalı borçlulara açılan kredilerden dolayı kredinin açılma şekli ve nevine göre keza, sözleşmede yer alan tüm hususlardan da kefillerin, bankaya karşı kefalet limiti ve kendi temerrüdü dahilinde müteselsilen sorumlu ve yükümlü olacağının belirtildiğini, nakit kredi borçların ödenmesi, gayri nakdi kredilere ilişkin belgelerin iadesi veya bunların bedelinin hesaba nakden bloke edilmesi istemini içerir ihtarnamenin davalılar asıl borçlu ile müşterek müteselsil kefillere tebliğ edilmekle borcun muaccel hale geldiğini; bu itibarla; müvekkili bankanın çek taahhüt kredileri dahil risk ve alacakları için rehin ve hapis hakkının bulunduğunun, bunları bloke etmeye veya bloke bir hesaba almaya yetkisinin olduğunun düzenlendiği kredi sözleşmelerinin davalı müşterek borçlu müteselsil kefiller tarafından da sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında imzalandığına göre her çek yaprağı başına bankanın ödemekle sorumlu bulunduğu bedelin depo edilmesinden davalı kefillerin de yükümlü olacaklarının açık olduğunu; müvekkili Banka tarafından teslim edilen çek yapraklarının hesapta depo edilmesini istemesinde Genel Kredi sözleşmesinde yer alan hususlar yönünden bir aykırılığın bulunmadığını, Diğer taraftan Çek Kanunu gereğince davalı asıl borçlu şirketin yetkilileri olan çek yapraklarını, koçanları elinde bulunduran, çekleri iade edecek olan davalı kefillerin sorumlu oldukları tutarın belli olduğunu, müvekkili Banka’nın takipte belirli olan bir alacağı, Çek Kanunu gereğince; iade edilmeyen 16 adet çek yaprağı sorumluluğundan kaynaklanan 29.710,00-TL’nin nakden depo edilmesini talep etmekte olduğunu, Çek Kanunu gereğince, sorumluluk miktarının sınırının da belirlendiğini, “…Dava, davalı asıl borçluya verilen çek karneleri sebebiyle bankanın çek başına ödemekle sorumlu olduğu miktarın davalı asıl borçluyla müteselsil kefillerden tahsiliyle davacı Bankaya depo edilmesi istemine ilişkindir. Asıl borçluya çek hesabı açılması dolayısıyla bankanın çek başına ödemekle yükümlü tutulduğu tutar 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 3/3 maddesi (b) bendi 2. paragrafı uyarınca hesap sahibiyle muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Somut davada, davacı Bankayla müşterek kefiller arasında düzenlenen kefalet sözleşmesinde kefiller, kredi asıl borçlusuna kullandırılan nakdi ve/veya gayri nakdi kredilerden kaynaklanan tüm borçlar için kefil olduklarından, asıl borçlu dışındaki davalıların kefaletinin gayri nakdi kredileri de kapsadığı nazara alınarak bu davalıların da sorumlu tutulması gerekirken mahkemece kefiller hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…” ( Y.11. H E. 2013/14244 K. 2014/3340 T. 24.02.2014) “…3167 Sayılı Çek Kanunuyla banka ( muhatap ) aleyhine düzenlenen ödeme külfeti sebebiyle müşterinin bankadaki mevduatının, her bir çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarıyla sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü gereklidir…” (YHGK. 14.05.2014 T, 2014/17-637 E, 2014/658 K.) İleri sürerek, yukarıda izah edilen nedenlerle ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile; istinaf başvurularının kabulüyle kararın kaldırılmasına, icra takibine yönelik, davalılar tarafından yapılan tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; genel kredi ve kefalet sözleşmelerine dayalı alacağın tahsili amacıyla, kredi lehdarı ve kefilleri aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalılar aleyhine 29/08/2019 tarihinde; farklı nakdi kredi kalemlerinden oluşan asıl alacaklar ve fer’ileri ile birlikte toplam 336.553,24-TL nakdi alacağın tahsili, 16 adet iade edilmemiş çek yaprağı sorumluluk bedeli olan 29.710,00-TL’nin deposu amacıyla takip başlattığı, davalılar vekilinin süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu, İİK’nun 67 maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece takip dayanağı genel kredi sözleşmeleri, kefalet sözleşmeleri, hesap özeti, kullandırılan kredilere ilişkin ödeme planları, kat ihtarı ve tebliğ şerhleri dosya arasında alınmış, davacı banka ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda; davacı bankanın; davalı kredi lehdarı ve kefillerden takip tarihi itibariyle 332.429,46-TL asıl alacak, 2.416,49-TL işlemiş faiz ve BSMW toplamı 336.725,63-TL alacaklı olduğu, takip tarihinden itibaren nakdi alacak kalemlerinden ticari krediler için yıllık %40, KMH kredisi için yıllık %24, kredi kartından kaynaklanan alacaklar için yıllık %28,8, tazmin edilen çek sorumluluk bedelleri için yıllık %9,72 oranında temerrüt faizi işletilebileceği, henüz iade edilmemiş çek yaprakları için 29.710,00-TL çek sorumluluk bedelinin deposunun gerektiği, KGF kefaleti ile kullandırılan krediler için takipten sonra 29/05/2020 tarihinde 46.956,91-TL ödeme yapıldığı, ancak bu ödeme için de davacı bankanın takibe devam edebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek, rapor doğrultusunda davalarının kabulünü talep etmiş, davalılar vekili tarafından rapora karşı beyan sunulmadığı anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesi tarafından bilirkişi raporu hükme esas alınarak; nakdi krediler bakımından davanın kabulüne, garyrınakdi çek depo bedeli talebi yönünden ise kefillere karşı açılan davanın reddine, kredi lehdarı davalı şirkete karşı açılan davanın kabulüne karar verilmiş, ayrıca KGF tarafından takipten sonra yapılan ödemenin infazda dikkate alınmasına karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri; KFG tarafından yapılan ödemenin infazda dikkate alınacağına dair mahkeme kararının hatalı olduğuna, yine çek depo bedellerinden kefiller de sorumlu olmasına rağmen bu davalılar aleyhine açılan davanın reddedilmesinin hatalı olduğuna yöneliktir. Davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmamış, istinafa cevap dilekçesinde, davanın reddedilen kısmına ilişkin karara yönelik başvurunun reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, kötü niyetle kanun yoluna başvuran davacı hakkında HMK 329 maddesi gereğince cezaya hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı vekilinin kefillerin gayrınakdi çek depo bedellerinden de sorumlu olduğuna yönelik istinaf sebebi değerlendirildiğinde; dosyaya mübrez 18/11/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi, 11/03/2016 tarihli kefalet limitinin arttırılması sözleşmesi ve 30/07/2018 tarihli genel kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmeleri incelendiğinde; müteselsil kefillerin gayrınakdi, çek sorumluluk bedellerini depo yükümlülüklerinin bulunduğunun açıkça kararlaştırılmadığı anlaşılmış olup, mahkemece kefillere yöneltilen gayrnakdi alacak talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin KGF kefaleti ile kullandırılan kredi kapsamında KGF tarafından yapılan ödemeye ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde; 29/08/2019 takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce 29/05/2020 tarihinde Kredi Garanti Fonu tarafından davacı bankaya 46.956,91-TL’nin ödeme yapıldığı bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bakanlar Kurulunun 14.07.2009 tarih ve 15197 sayılı olup 15.07.2009 tarihli 27289 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararının m.4 d.4 hükmü ve 29.03.2020 tarihli 2325 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının (30.03.2020 tarihli 31084 sy Resmi Gazete) m.5 deki “Teminat sonrası takip süreçleri Kurum tarafından yapılan tazmin ödemesi dahil olmak üzere kredi alacağının tümü üzerinden kredi verenlerce yürütülür. Kurum tarafından yapılan tazmin ödemeleri, kredi verenlerce alacağın tümü üzerinden yürütülen takip işlemlerinde takibe konu alacak miktarını düşürmez” hükmü uyarınca kredi borçlusu, KGF tarafından yapılan ödemenin takip borcundan düşülmesini isteyemez. Bu nedenle KGF tarafından yapılan ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına yönelik mahkeme kararı isabetsiz olmuş, davacı vekilinin buna yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Ne varki bu yanılgı yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemektedir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında nakdi alacaklar bakımından yapılan itirazın iptaline, takibin borçlu davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına, hüküm altına alınan nakdi alacağın (333.655,47-TL) %20’si oranında inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, gayrınakdi alacak (çek depo talebi) yönünden davalı kefiller …, …, …’a karşı açılan davanın reddine, davalı … Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ ye karşı açılan davanın kabulüne, bu davalı yönünden takibin takipteki koşullarla devamına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih ve 2019/1163 Esas – 2020/695 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile; a)İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında nakdi alacaklar bakımından yapılan itirazın iptaline, takibin borçlu davalılar yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip talebinde belirtilen şartlarla kaldığı yerden devamına, b)Hüküm altına alınan nakdi asıl alacağın (333.655,47-TL) %20’si oranında 66.731,10-TL inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, c)Gayrınakdi alacak (çek depo talebi) yönünden davalı kefiller …, …, …’a karşı açılan davanın reddine, d) Gayrınakdi alacak (çek depo talebi) yönünden davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ ye karşı açılan davanın kabulüne, bu davalı yönünden takibin takipteki koşullarla devamına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3- Harçlar kanuna göre nakdi alacak bakımından alınması gereken 22.792,00-TL karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 4.423,55 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 18.368,45- TL’nin tüm davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 4.423,55 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, 5- Harçlar kanuna göre gayrınakdi alacak bakımından alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6- Davacı tarafça yargılamada sarf edildiği anlaşılan 44,40-TL başvuru harcı, 120,90-TL posta/ tebligat gideri ile 800,00- TL bilirkişi ücreti olmak üzere; toplam 964,60-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre hesap edilen 877,79-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, 7- Davalılarca herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, 8- Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden nakdi alacak bakımından kabul edilen kısım üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 fıkrası uyarınca hesaplanan 49.711,77-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden nakdi alacak bakımından reddedilen kısım üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 fıkrası uyarınca hesaplanan 2.897,77 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara alınarak davacıya verilmesine, 10-Arabuluculuk ücreti olarak suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesap edilen 1.201,20-TL’sinin davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, davanın reddi oranına göre hesap edilen 118,80-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 11-Bakiye gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10- TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30-TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 24,38-TL dosyanın posta masrafı olmak üzere toplam 186,48‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 14-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.