Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/283 E. 2021/436 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/283 Esas
KARAR NO: 2021/436 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2020/510 Esas 2020/771 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,Davacının davalıların ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı şirkette 01.08.2008 yılında işe başladığını, 04.06.2010 tarihinde yine davalıların ortağı olduğu … Limited Şirketi bünyesinde işten çıkarıldığı 03.11.2015 tarihine kadar Rusya’daki şantiyelerinde çalıştığını, çalışma süresinin 7 yıl 3 ay 2 gün olduğunun, işten haksız yere çıkarılması karşısında İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesinin 2017/523 E. 2019/783 K. sayılı dosyasından açmış olduğu davada verilen 18.12.2019 tarihli hükümde davacının çalışmasının 31.08.2008-18.10.2015 tarihleri arasında olduğu kabul edilerek; kıdem ve ihbar tazminatlarına, yıllık izin ücreti alacağına, fazla mesai ücreti alacağına, hafta tatili alacağına, genel tatil ve dini bayram alacağı ve bu alacakların faizleriyle birlikte, toplam 63.148,13USD işçilik alacağının tahsil tarihindeki TL üzerinden tahsiline hükmedildiğini, dava dışı arabuluculuk görüşmesinin yapıldığını ancak bir anlaşma sağlanamadığını, arz edilen nedenler ile davacının ekonomik durumunun zayıflığı göz önünde bulundurularak, yasada belirlenmiş adli yardım şartlarının gerçekleştiği dikkate alınarak adli yardım talebinin kabulüne, dava dışı şirketin ortaklan olan davalıların, ortak oldukları şirketleri haksız menfaat temininde aracı olarak kullanmak sureti ile şirket yönetiminde gösterdikleri haksız fiil teşkil eden suiistimalleri dikkate alınarak; gerek şirket birleşmelerinde gerekse muvazaalı işlemlerle tüzel kişilik perdesi arkasına saklanarak davacı işçiyi zarara uğrattıklarından İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesinin 2017/523 E. 2019/783 K. sayılı dosyasından 18.12.2019 tarihinde davacı lehine hükmedilen ilamda ki işçilik alacaklarından davaülann müştereken ve milteselsilen sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalması kaydıyla 2.500 USD alacağın 07.02.2020 tarihinden itibaren dövize işleyecek en yüksek faizi ile birlikte tahsil tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk Lirası olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine, istikbalde verilecek olan mahkeme ilamının uygulanabilir olması için ve davacının da işçilik alacaklarına kavuşamamış bir işçi olduğu ve alacağın ilamlı olduğu göz önünde bulundurularak teminatsız olarak davalı …’in maliki olduğu … Mahallesi … ada … parsel … blok … kat No: … Çekmeköy/İstanbul ve davalı …’in maliki olduğu … Mahallesi … ada … parsel … Blok … kat No; … Çekmeköy/İstanbul adreslerindeki taşınmazlar üzerine ihtiyaten haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 11/11/2020 tarih ve 2020/510 Esas – 2020/771 Karar sayılı kararında; ” Dava konusu olaya bakıldığında verilecek karar doğrudan davacı işçi …’ın işçilik alacaklarından kaynaklı 63.148,13 USD alacağına yönelik olduğu ve kararın etkisinin davacı işçi … üzerinde etki edeceği, ihtilafın çözülmesinde aleyhine mahkeme kararı verilen dava dışı … Şirketinin ortakları davalılardan alacağın tahsili amaçlandığı, şirketin aktiflerinin azaltılmasında muvazaa olup olmadığı, davalı şirket ortaklarının işçilik alacaklarından sorumlu olup olmadığı hususlarınında irdelenmesi gerektiği, bu nedenle davaya konu davacının talebi işçi alacağına yönelik olduğu anlaşıldığından Mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu, açılan davanın İş Mahkemesinin görev alanına girdiği ve iş mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmıştır. Görev hususu davanın her safhasında değerlendirilip incelenmesi gereken bir durum olup, yapılan inceleme sonucunda görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu sonucuna varılmış …”gerekçesi ile, Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, kararın kesinleşmesinden sonra taraflardan birinin 6100 sayılı kanunun 20.maddesi uyarınca iki hafta içerisinde karar veren mahkeme’ye başvurarak, talepte bulunması halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde bu Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından verilmiş olan karar yasaya aykırılıklar ihtiva ettiğini, dava şirketin ortaklarına karşı açılmış işçilik haklarından kaynaklanan tazminat davası olduğunu, bu sebeple TTK hükümleri uyarınca ikame edilmiş olan işbu davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olacağını, Davacı 2017 yılında dava dışı şirkete karşı işçilik alacaklarından ötürü iş mahkemesinde dava açtığı ve dava sonucunda da davacının birtakım işçilik alacaklarına hükmedildiğini, Mahkeme ilamının icra takibine konu yapılmasına rağmen şirket ortakları şirket tüzel kişiliğini perde olarak kullanılmasından ötürü işçilik alacaklarının tahsil edilememesinden ve şirket ortaklarının haksız fiillerinden kaynaklı olarak şirketin malvarlığının boşaltılmış olmasından dolayı bu sefer davacı şirket ortaklarından işçilik alacaklarının tazminini talep etmek amacıyla işbu davayı ikame ettiğini, Davacının, özünde işçilik alacakları olsa da şirket ortaklarının tazminat sorumluluğundan kaynaklı olarak tazminat talebinde bulunduğunu, bu sebeple görevli mahkemenin İş Mahkemeleri değil Asliye Ticaret Mahkemeleri olması gerektiğini, Her ne kadar yerel mahkeme kararına dayanak olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2017/2603 E. ve 2017/2511 K. sayılı ilamını göstermiş olsa da ilgili BAM kararının huzurdaki dosya açısından uygulanma imkanı bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın yerel mahkemeye geri gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 644. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 553 ve devamı maddeleri gereğince açılan sorumluluk davasıdır.Mahkemece, İstanbul Anadolu İş Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. Maddeleri gereğince, davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olup olmadığı ve hangi mahkemenin görevli olduğu noktasındadır. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne ve ticaret mahkemesinin görevli olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Bu düzenleme karşısında 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddeleri de değerlendirildiğinde, yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin davalar mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğundan Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gereken davalardan olup, iş mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyecektir. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan mahkemece verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/2592 Esas- 2015/7421 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) İlk derece mahkemesince iş bu davada görevli olduğu gözetilip işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi gereğince kaldırılarak, taraf delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/11/2020 tarih ve 2020/510 Esas – 2020/771 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.