Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/255 E. 2023/407 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/255 Esas
KARAR NO: 2023/407 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/692 Esas – 2020/595 Karar
TARİHİ: 20/10/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirketin tüm ticaretinin resmi olduğunu, gayri resmi satışı olmadığım, ayrıca müvekkilin satışa ilişkin faturaların tamamım irsaliyeli fatura olarak kestiğini, ürünlerin fatura ile birlikte ve imza karşılığı teslim edildiğini, davalıya satılan ürünlerin tamamının irsaliyeli fatura olduğunu, bu faturadaki ürünlerde bu faturalarla birlikte imza karşılığı davalıya teslim edildiğini belirterek, öncelikle davalının yetki itirazının reddine, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, müvekkilin muaccel alacağına kötü niyetli olarak itiraz eden ve bu suretle icra takibinin durmasına sebebiyet veren kötü niyetli borçlunun % 20’dan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/10/2020 tarih 2019/692 Esas – 2020/595 Karar sayılı kararında; “Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 23.359,89 TL cari hesap alacağı için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu miktardan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra davalı şirketin ticari defterlerinde mali müşavir bilirkişi ile inceleme yaptırılması için Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, ancak ticari defterlerini ibraz etmedikleri için defter incelemesi yaptırılamamış, davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişinin 30/06/2020 havale tarihli raporunda;…Davacı yanın incelenen 2012, 2013,2014,2016, 2017, 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin açılış noter tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı ancak yevmiye defterlerinin kapanış (görülmüştür) tasdiklerinin yaptırılmadığı, bu nedenle belirtilen yıllara ait ticari defterlerin TTK 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmadığı ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olmadığı, 2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve yevmiye defterinin kapanış (görülmüştür) tasdikinin yasal süresinde olduğu, 2019 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdik süresinin gelmediği, davacının 2015 ve 2019 yılı ticari defterlerinin TTK. 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı yanın incelenen 2012 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2011 yılından 1.047,37 TL borçlu olduğu, 2012 yılında davalı şirkete 66.571,40 TL tutarında 30 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 49.452,17 TL tahsilat yapıldığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 18.166,60 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı yanın incelenen 2013 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2012 yılından 18.166,60 TL borçlu olduğu, 2013 yılında davalı şirkete 13.028,45 TL tutarında 23 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 13.517,95 TL tahsilat yapıldığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 17.677,10 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı yanın incelenen 2014 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2013 yılından 17.677,10 TL borçlu olduğu, 2014 yılında davalı şirkete 12.381,45 TL tutarında 19 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 11.070,95 TL tahsilat yapıldığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 18.987,60 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı yanın incelenen 2015 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2014 yılından 18.987,60 TL borçlu olduğu, 2015 yılında davalı şirkete 11.824,34 TL tutarında 11 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 8.505,44 TL tahsilat yapıldığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 22.306,50 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.Davacı yanın incelenen 2016 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2015 yılından 22.306,50 TL borçlu olduğu, 2016 yılında davalı şirkete 2.743,50 TL tutarında 7 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 10.119,59 TL tahsilat yapıldığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 14.930,41 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı yanın incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2016 yılından 14.930,41 TL borçlu olduğu, 2017 yılında davalı şirkete 23.927,21 TL tutarında 5 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 507,63 TL tahsilat yapıldığı ve 14.990,13 TL tutarında 4 adet fatura alındığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 23.359,86 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.Davacı yanın incelenen 2018 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2017 yılından 23.359,86 TL borçlu olduğu, 2018 yılında taraflar arasında herhangi bir işlem olmadığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 23.359,86 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.Davacı yanın incelenen 2019 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2018 yılından 23.359,86 TL borçlu olduğu, 2019 yılında taraflar arasında herhangi bir işlem olmadığı, takip tarihi ve yılsonu itibariyle davalı şirketin 23.359,86 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı ticari defterleri: Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilen talimat davalı şirketin incelemeye iştirak etmemiş olması nedeniyle bila ikmal olarak geri dönmüştür. Takdir Sayın Mahkemenize aittir. B formlarının değerlendirilmesi: Sayın Mahkeme’nizin talebi üzerine davacı yanın bağlı bulunduğu İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden 2012-2019 yıllarına ait BA ve BS karşılaştırma formları gönderilmiştir. Davacı yanın davalı şirkete düzenlediği 5.000,00 TL’sini geçen 74.073.00 TL tutarındaki 16 adet faturanın BS formu ile beyan edildiği, davalı şirket tarafından 74.525.00 TL tutarındaki 17 adet fatura aldığını BA formu ile beyan edildiği, taraflar arasında 452.00-TL fark bulunduğu, davalı şirketin davacı yana düzenlediği 12.703,00 TL tutarındaki 4 adet faturanın davalının BS davacının BA formu ile beyan edildiği, tarafların mutabık olduğu tespit edilmiştir.Mali açıdan değerlendirme:Davacı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı şirketin takip tarihi itibariyle 23.359,86 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin talimat yoluyla yapılması istenilen incelemeye iştirak etmemiş ve ticari defterlerini sunmamıştır.Davacı yanın takip ve dava konusu alacağına dayanak teşkil eden ve 5.000,00 TL’yi geçen faturalarının tamamı taraf şirketlerin B formları ile beyan edilmiştir. Taraflar arasında 452,00 TL tutarında 1 adet faturadan kaynaklanan fark bulunmaktadır.Davacı yanın ticari defter kayıt ve belgeleri ile B formlarındaki beyanlarındaki mutabakata dayanarak davacının davalı şirketten 23.359,86 TL talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Takdir Sayın Mahkeme’nize aittir.
SONUÇ: 1.Davacı yanın takip tarihi itibariyle davalı şirketten 23.359,86 TL alacaklı olduğu, 2.Davacı yanın takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlara faiz talep edebileceği, 3.Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, davacının ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalının ticari defterlerinin incelenmesi için Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimata davalının ticari defterlerini sunmadığından bila ikmal cevabın gelmiş olduğu, davacının ticari defterlerinde ve BA-BS formlarında yapılan inceleme sonucu davacının davalıdan 23.359,86 TL alacaklı olduğu subut bulduğundan aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, “Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının KABULÜ ile, davalı borçlunun Küçükçekmece …İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin devamına,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının Küçükçekmece … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasındaki itirazın iptalini talep ettiğini; mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, Küçükçekmece …İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali talepli işbu davada dava dilekçesinin tebliği işleminin usulsüz olduğunu; söz konusu icra dosyasına taraflarınca vekaleten itiraz edildiğini; icra dosyasında vekaletnamenin mevcut olduğunu; vekile tebligat yapılması gerekirken tebligatlın asile yapılmasının usulsüz olduğunu; delil sunma haklarının kısıtlandığını (T.C Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 36321 Karar: 2018 / 2344 22.02.2018 tarihli ilamı,) Bir diğer usulü eksikğin de 20.10.2020 tarihli celsede mazeret bildirmiş olmalarına rağmen sözlü yargılamaya geçileceğine ve tahkikatın sona erdiğine dair tebligat yapılmaksızın gerekçeli mazeret taleplerinin reddedilerek karar verilmesi olduğunu; bunun da savunma hakkını kısıtladığını, Hatalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiğini; bilirkişi raporunun sonuç kısmında davacı tarafın takip tarihi itibari ile müvekkili şirketten 23.359,86-TL alacaklı olduğunun belirtildiğini; bu iddiayı kabul etmediklerini; bilirkişi raporunda 2012,2013,2014,2016,2017,2018 yıllarına ilişkin davacı taraf defterlerinin kapanış tasdiklerinin süresinde olmaması sebebi ile lehine delil olamayacağının belirtildiğini; dolayısı ile salt davacı taraf defterleri ile yetinilerek yapılan tespitlerle davanın esasının çözülemeyeceğini; bu sebeple müvekkili şirket ticari defterlerinin de incelenmesinin gerektiğini; usulüne uygun süre verildiği takdirde müvekkili şirket tarafından ticari defterler incelenmek üzere sunulacağı belirtilmesine rağmen bu hususun dikkate alınmadan bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini; davacının fatura kesmekle alacaklı konuma geçemeyeceğini; yahut tek başına fatura kesilmesinin fatura üzerinde yazan ürünlerin teslim edildiği anlamına gelemeyeceğini; davacının kestiği faturaları destekleyici hiç bir delil sunmadığını (T.C Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 169 Karar: 2020 / 682 04.02.2020 tarihli kararı, T.C Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 5488 Karar: 2019 / 3410, 22.05.2019 tarihli kararı, T.C Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 5340 Karar: 2019 / 2985, 07.05.2019 tarihli kararı) Mahkemenin icra inkar tazminatına hükmetmesinin de hatalı olduğunu,T.C Yargıtay 15.Hukuk Dairesi Esas: 2018/ 4316 Karar: 2019 / 2453, 22.05.2019 tarihli kararı) İleri sürerek, Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/692 E. 2020/595 K. ve 20/10/2020 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak haksız ve hukuka aykırı olduğunu düşqündükleri davanın tümden reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekillik ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; açık hesaba dayalı yürütülen ticari satış ilişkisi kapsamında, bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin, icra dosyasında vekaletleri bulunmasına rağmen, dava dilekçesinin vekile değil asile tebliğinin usul olduğuna dair istinaf sebebi; takip borçlusunun borca itiraz için vekil tayin etmiş olması, aynı vekilin takip alacaklısının açtığı itirazın iptali davasında da vekalet görevinin devam ettiğini göstermeyeceğinden, itirazın iptali dava dilekçesinin vekile değil asile tebliği usule uygun olduğundan yerinde görülmemiştir. Takip dayanağı açık hesap dökümü incelendiğinde, davacının 2012-2019 yılları arası devam eden tüm hesabın bakiyesi olan 23.359,89-TL asıl alacağın tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı gerçek kişinin, inceleme sunduğu ticari defterlerinin bilanço esasına göre tutulduğu , davacının tacir olduğu anlaşıldığından, nispi ticari dava mahiyetinde uyuşmazlığı çözme görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Mahkemece davalı şirket ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazıldığı, talimat mahkemesince davalı şirket adresine meşruhatlı tebligat yapılmasına rağmen ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davacı şirketin celbedilen BA-BS formları ile davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak mali bilirkişi raporu alındığı anlaşılmış olup, 6100 Sayılı HMK’nun 220 maddesi ihtarlı tebligata rağmen defterlerini sunmayan davalı yanın, yalnızca davacı defterleri üzerinde inceleme yapılmasının usulsüz olduğuna dair istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacının kendi defterlerine göre; 2012 ila 2019 yılları arasında davalı yana toplam 95 adet satış faturası düzenlendiği, davalının ise davacıya 4 adet fatura düzenlendiği, davacının BA-BS karşılaştırma formlarına göre; davacının 2012-2019 yılları arasında; 5.000,00-TL bildirim sınırı üzerinde olan 74.073.00 TL tutarındaki 16 adet faturanın BS formu ile beyan ettiği, davalı şirket tarafından 74.525.00 TL tutarındaki 17 adet fatura aldığını BA formu ile beyan edildiği tespit edilmiştir. BA-BS karşılaştırma formlarına göre davalı lehine 425,00-TL fark bulunduğu anlaşılmıştır.Mahkemece yukarıdaki verilere göre davacının davalıdan takip tutarı kadar alacaklı olduğu kabul edilmiş ise de; eldeki dava açık hesaba dayalı bakiye alacak istemine ilişkin olup, davacının davalıya düzenlediği toplam 95 adet faturadan Vergi Dairesine beyan edilmemiş olan fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiğini ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı vekili dilekçesi ekinde bir kısım faturalar sunmuş ise de, bu faturaların eksik olduğu anlaşılmıştır. Davalı yanın defterlerini ibraz etmemiş olması karşısında, mahkemece, HMK’nun 31 maddesi kapsamında, açık hesaba konu tüm satış faturası ve irsaliyeli faturaların dosyaya ibrazı için davacıya süre verilmesi,yine davalı yanın da ilgili yıllara ait BA-BS formlarının da celbi, faturalara konu ürünlerin davacıya teslim edilip edilmediklerinin tespiti, davalının yaptığı ödemelere ilişkin kayıtlar da nazara alınarak, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacağının varlığı ve miktarının tespiti gerekirken, yalnızca davacı defter ve kayıtları ile davacının BA-BS karşılaştırma formlarına dayalı mali bilirkişi raporu ile hüküm kurulması yerinde olmamış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma kararı doğrultusunda dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih ve 2019/692 Esas – 2020/595 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.