Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/249 E. 2023/195 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/249 Esas
KARAR NO: 2023/195 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/464 Esas – 2020/828 Karar
TARİH: 10/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, cari hesap ekstresi gereği davalının müvekkili şirkete 9.688,00 borçlu olduğunu, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibinin 1.568,00 TL dışında kalan bedel için kısmi itirazda bulunulduğunu, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile müvekkili arasında ticari iş gereği tutulan cari hesap olduğunu, müvekkilince Amerikan Doları üzerinden düzenlenen faturaların davacı tarafından Türk Lirası olarak ödendiğini, ödemelerin fatura düzenlene tarihindeki kur üzerinden yapıldığını, ancak faturaların vadesinden sonra ve kur farkı gözetilmeksizin ödendiğini, işbu kur farkından doğan alacağın davacı alacağından mahsup edildiğinden dava konusu bedelin ödenmediğini, faturalarda ödeme tarihi kurunun … Bankası satış kuru olarak belirtilmesine rağmen davacı tarafça daha düşük Merkez Bankası kurundan ödeme yapıldığı, davacının iyiniyetli olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/12/2020 tarih 2019/464 Esas 2020/828 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan kısmi itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, kur farkı alacağının davacı alacağından mahsubu ile davacı yanın alacağının bulunmadığı savunularak davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı ve düzenlenen faturalara ilişkin uyuşmazlık bulunmayıp; uyuşmazlığın, davalı tarafça kur farkı talep edilip edilemeyeceği noktasından toplandığı anlaşılmıştır. Davalının kur farkı talep edebilmesi için taraflar arasında buna ilişkin yazılı bir sözleşme bulunması ya da faturada açıkça döviz karşılığının yazılması gerekmektedir. Eldeki dava bakımından ise; her ne kadar taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da, davalı tarafından düzenlenen faturaların Amerikan Doları üzerinden düzenlendiği, fatura üzerinde ödemenin TL karşılığı yapılması halinde ödeme günündeki döviz karşılığı yapılacağının belirtildiği, faturaların davacı tarafça itiraz edilmeksizin ticari defterlerine kayıt edildiği, fatura içeriğinin davacı yanın da kabulünde olduğu, bu hali davalı yanın kur farkı talep edebileceği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile davalı tarafça cari hesaptan mahsup edilen kur farkı bedellerinin faturalarda belirtilen koşullar ile uyumlu olduğunun belirtildiği, bu hali ile davacı yanın alacağının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Kur farkı kaydı faturanın zorunlu unsurlarından olmadığından TTK 21/2’deki 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmemesinin müvekkili aleyhine karine teşkil etmeyeceğini, ayrıca yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca fatura içeriğinde kur farkı tahakkuk eden haklı nedenle tanzim ettiğini ispatlamakla mükellef olup taraflar arasında kur farkının tahakkuk ettirebileceğine ilişkin sözleşme hükmü veya teamül yoksa tahakkuk ettirilen kur farkı bedelinin geçersiz olduğunu, bilirkişi tarafından da tespit edildiği üzere söz konusu faturaların, müvekkili tarafından kur farkı tahakkuk ettirilmemiş bedel karşılıklarıyla ticari deftere kaydedilmiş olup herhangi bir kabul teşkil eden husus söz konusu olmayıp mahkemenin kanaatinin hatalı olduğunu, müvekkilinin 8.120,00.TL bakiye alacağı bulunmakta olup ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin alacak talebinin davalı ile arasındaki ticari ilişkiden dolayı cari hesap alacağına dayandığını, Davalı ile müvekkili arasında herhangi bir teamül, sözleşme hükmü veya döviz üzerinden ticari ilişki yürütülmemesine rağmen davalı tarafın müvekkiline tanzim ettiği faturalardan bazılarının içerisinde kur farkı da tahakkuk ettirdiğini, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 2001/1 E .2003/1 K. Sayılı kararı) Kur farkını faturaya tahakkuk ettiren tarafın tahakkuk ettirdiği miktar kadar kur farkı alacağını olduğunu ve kur farkının dayanağının ne olduğu ispatlaması gerektiğini, (Yargıtay 19. E. 2017/2595 K. 2018/6803 T. 25.12.2018 kararı) (Yargıtay 19. E. 2017/2595 K. 2018/6803 T. 25.12.2018 kararı) Bilirkişi raporunda açıkça, “müvekkil şirket tarafından davalı şirkete kesilen tüm faturaların döviz cinsinden kesildiği, faturalar üzerinde -işbu fatura döviz cinsinden kesilecektir- ifadesinin yer aldığı; fakat faturaların müvekkil şirketin imzasını içermediği, fatura üzerinde davalı tarafından tek taraflı olarak yazılan notlara istinaden de müvekkil şirkete kur farkı tahakkuk ettirilemeyeceği kanaatine varıldığı” tespit edildiğini, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi gerekçeli kararında, bilirkişi raporunda yer alan tespitlere ve yerleşik Yargıtay İçtihatına aykırı olarak, müvekkilinin faturalara itirazı bulunmadığından davalı tarafın kur farkı bedeli talebinde bulunabileceğine kanaat getirerek müvekkilinin talebini reddettiğini, (Yargıtay Kararı – 19. HD., E. 2012/15097 K. 2013/1826 T. 30.1.2013) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı aleyhine HMK m329 gereğince disiplin para cezasına çarptırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıya fazla ödeme yapıldığı iddiasıyla cari hesaptan kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesap, faturalar, ödemeler dayanak gösterilmek suretiyle 9.688,00 TL. Alacağın tahsili talebiyle 19/12/2018 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunduğu, davalı borçlu vekili 27/12/2018 tarihli dilekçesi ile; cari hesaplarında görülen borcun 1.568,00 TL. Olup ödeme emrinde belirtilen borcun 1.568,00 TL.’sini kabul ettiklerini, bunun dışında kalan borcu ve ferilerini kabul etmediklerini belirterek itiraz ettiği, davacı alacaklı tarafından itiraz edilen 8.120,00 TL. üzerinden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki olduğu, davalı tarafından davacıya 16 adet toplam 9.208,80 USD. Lik ( 43.002,01 TL. ) fatura düzenlendiği, bu faturaların TL. cinsinden 43.002,01 TL. Olarak tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, dava dilekçesine ekli banka dekontları ve tahsilat makbuzlarına göre davacı tarafından davalıya banka havalesiyle 01/06/2018 tarihinde 6.690,00 TL. , 10/07/2018 tarihinde 6.000,00 TL. Lik ödeme ve 20/08/2018 tarihinde davalıya teslim edilen 24/10/2018 keşide tarihli 20.000,00 TL. Bedelli çek ve 15/12/2018 keşide tarihli 20.000,00 TL. Bedelli çeklerle ödeme yapıldığı, bu ödemelerin taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraf ticari defterleri arasındaki farkın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup davacı defterlerinde kayıtlı olmayan davalı tarafından davacı yana 31/03/2018 tarihinde 20,09 TL.(-), 30/06/2018 tarihinde 1.983,03 TL.(+), 30/09/2018 Tarihinde 6.148,82 TL. (+) Olmak üzere toplam 8.111, 76 TL. Tutarında tahakkuk ettirilen kur farkından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Yargıtay 19 HD.nin 2015/413 Esas. 2015/16682 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere Yabancı para üzerinden yapılan alım satımlarda Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenme zorunluluğu bulunduğundan faturalarda belirtilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı kur gözetilerek fatura tarihlerinde ödeme yapılmayıp daha sonra Türk Lirası ile ödeme yapılması durumunda kur farkı istenebilir. Bunun için taraflar arasında bir teamül oluşmasına da gerek bulunmamaktadır. Somut olaya döndüğümüzde, davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturalarda verilen hizmetin döviz karşılığı gösterilmiş olup ödeme tarihlerine göre kur farkı istenebilecek ancak Yargıtay 11 HD.nin 2020/2682 Esas-2020/5731 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere çekle yapılan ödemeler yönünden kur farkı talep edilemeyecektir. Bu durumda davacı tarafın bilirkişi raporuna kur farkı talep edilemeyeceği yönündeki açık itirazı da dikkate alınarak mahkemece, bilirkişiden, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı faturaların tarihleri ve faturaların ödeme tarihleri ile ödemelerin ne şekilde yapıldığı hususlarının dayanak belgeleri ile tespiti, buna göre davalının kur farkı alacak talebinde haklı olduğu kısmın tespiti yönünde ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2020 tarih ve 2019/464 Esas – 2020/828 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.