Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/24 E. 2023/51 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/24 Esas
KARAR NO: 2023/51 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/371 Esas – 2019/1317 Karar
TARİHİ: 10/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili banka ile asıl borçlu şirket … Tic. Ltd. Şti. arasında 13.11.2015 tarihli, ticari nitelikli Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bu sözleşmenin, davalılar …, … ve … tarafından, müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, imzalanan sözleşmeye istinaden borçlulara ticari artı para kredisi kullandırıldığını, Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Yatırım İzleme Müdürlüğü’ne verilmek üzere 20.100,00 TL’lik teminat mektubu hazırlandığını ve çek bedeli kredisi kullandırılarak çek karnesi verilmiş olduğunu, hazırlanan teminat mektubuna konu borcun davalılar tarafından Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Yatırım İzleme Müdürlüğü’ne vadesinde ödenmediğinden teminat mektubunun nakde çevrildiğini, tutarın müvekkili kurum tarafından ödenmiş olduğunu, davalılara kullandırılan çek bedeli kredisine ilişkin olarak 3 adet karşılıksız çıkan çekin yasal banka sorumluluk bedellerinin ödenmiş olduğunu, davalıların tazmin olan teminat mektup bedelini ve bankaca ödenen çek sorumluluk bedellerini ödemediklerini, bu nedenle davalılara 22.12.2017 tarihinde Gebze … Noterliği’nin … yevmiye, yine 22.12.2017 tarihinde Gebze … Noterliği’nin … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamelerinin gönderildiğini, mevcut borçların ödenmesi, aksi takdirde tüm alacağın muaccel hale geleceği, tüm alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ihtarnamelere yasal süresi içinde itiraz etmeyen ve borçlarını da müvekkili kuruma ödemeyerek sözleşmesel yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmeyen davalılara karşı tahsilde tekerrür olmamak üzere İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından ilamsız yolla takibe geçilmiş olduğunu, davalıların bu takibe itiraz ettiğini ve takibin haksız olarak durdurulmasına sebebiyet verdiklerini, davalı borçlular tarafından takip konusu alacağın tamamına karşı yapılan itirazın delilsiz ve mesnetsiz olduğunu, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin mahiyetinin ticari nitelikte olduğunu, asıl alacağa uygulanacak olan temerrüt ve akdi faizin de ticari nitelikte olduğunu, ticari işlerde uygulanacak faiz oranlarının Borçlar Kanunu’nda yazılı sınırlamalara takılmaksızın taraflar arasında serbestçe tayin edilebildiğini, sözleşmenin faize ilişkin hükümlerinin TTK madde 8 uyarınca geçerli olduğunu, takip çıkış tutarı, sözleşme uyarınca işletilen faiz ve faiz oranlarının hukuka uygun olduğunu beyanla davalılar tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile açılmış takibe ve ferilerine ilişkin itirazın iptaline, takibin devamına, davalılar aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı … T.A.Ş. tarafından davalılara gönderilen 22.12.2017 tarihli … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ile 22.12.2017 tarihli, … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin bir çok yönden usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, söz konusu ihtarnamelerde hesabın doğru şekilde kat edilmemiş olduğunu, davalılara ihtar edilen kredi sözleşmesine ait kalan borç tutarları, bu borçlara ait faizler ve hangi aylar için temerrüde düşüldüğü belirtilmeden eksik hesaplama yapılmış olduğunu, söz konusu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ilamsız icra takibinin usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, takibin iptalinin gerektiğini, davacı tarafından başlatılan ilamsız icra takibinde, takibe konu alacak kalemleri için belirtilen bedellerin de hesaplamaya muhtaç olduğunu, takipte çıkarılan borcun hatalı olduğunu, takibe dayanak yapılan ve borcun mesnedi olarak sunulan belgelerde ödeme kayıtları yer almadığı gibi, hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun hazırlanmadığını, usulüne uygun tebliğ edilmediğini, takipten önce işletilen ve takipten sonra işletilmesi talep edilen faiz miktarları kanuna aykırı olup fahiş olduğunu beyanla davanın reddine, davacının %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 10/12/2019 tarih ve 2018/371 Esas 2019/1317 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alıınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacı Banka ile Davalı Şirket tacir olup taraflar arasında imzalanan Sözleşme ve sözleşme ile belirlenen faiz oranları TTK 8.maddesi uyarınca tarafları bağlamaktadır. bu bakımdan davalılar vekilinin faiz miktarlarının fahiş olduğu iddiası yerinde bulunmamaktadır. Aksine davacı tarafça takip öncesi için temerrüt faizi yerine akdi faiz uygulanmıştır. Davalı kefillerin tamamı davalı şirketin ortağı ve yetkilisi bulunmakta olup müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları sözleşmeler kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak tanzim edilmekle geçerli bulunmaktadır.Dosya kapsamında alınan bilirkişi rapor denetime ve Mahkemece hüküm tesisine uygun bulunmakla ve fazla hesaplanan tutarlar yönünden takip talebinde istenen miktarlar ile bağlı kalınmakla, davacının davalı şirketten alacaklı olduğu diğer davalılarında imzaladıkları kefalet sözleşmesi ile çekilen kredilere müteselsil kefil sıfatı ile kefil oldukları görülmekle ödenmeyen borçlardan sorumlu bulundukları değerlendirilmiştir. Buna göre, 1301 nolu Kredi yönünden; 3.936,88-TL asıl alacak 253,54-TL işlemiş faizi, 12,68-TL BSMV olmak üzere toplam 4.201,10-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 28,08 oranında faizi ile, 0017 nolu Kredi yönünden; 20.100,00-TL asıl alacak, 1.852,82-TL işlemiş faizi, 92,64-TL BSMV ,304,23-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 22.349,69-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 72 oranında faizi ile, 0002 nolu Kredi yönünden(çek sorumluluk bedeli); 4.230,00-TL asıl alacak,117,34-TL işlemiş faizi, 5,87-TL BSMV, 304,23-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 4.657,44-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek % 72 oranında faizi ile takibin devamına, karar vermek gerekmiştir.Ayrıca takip talebiyle talep edilen alacak tutarları takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan kabul edilen tutarların %20 oranında 5.653,37-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş olup belirtilen sebeplerle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile; davacı … T.A.Ş. tarafından 15.02.2018 tarihinde davalılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası kapsamında ilamsız icra takibine girişildiğini, davalılar tarafından 28.02.2018 tarihinde icra takibine itiraz edildiğini ve icra takibinin durdurulduğunu, davacının icra takibine yapılan itirazın iptali amacıyla 28.03.2018 tarihinde huzurdaki davayı açtığını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/371 Esas, 2019/1317 Karar sayılı ve 10/12/2019 tarihli kararı ile itirazın kısmen iptaline karar verildiğini, davacı ile davalı … Dış Tic. Ltd. Şti. arasında 13.11.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinin akdedildiğini, diğer borçlu şirket yetkilileri olan davalıların ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeye dahil edildiğini, davacı tarafından davalılara gönderilen hesap kat ihtarnamelerinin bir çok yönden usule aykırı olduğunu, söz konusu ihtarnamelerde hesabın doğru şekilde kat edilmediğini, davalılara ihtar edilen kredi sözleşmesine ait kalan borç tutarlarının, bu borçlara ait faizlerin ve hangi aylar için temerrüde düşüldüğünün belirtilmeden eksik hesaplama yapıldığını, davacı tarafından başlatılan ilamsız icra takibinde, takibe konu alacak kalemleri için belirtilen bedelin de hesaplamaya muhtaç olduğunu, takipte çıkarılan borcun hatalı olduğunu, takibe dayanak yapılan ve borcun mesnedi olarak sunulan belgelerde ödeme kayıtlarının yer almadığını, hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun hazırlanmadığını, usulüne uygun tebliğ edilmediğini, takipten önce işletilen ve takipten sonra işletilmesi talep edilen faiz miktarları 3091 sayılı Yasaya, Borçlar Kanuna aykırı olup fahiş olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı … Dış Tic. Ltd. Şti’ ye tebliğe çıkarılan ihtarnamenin 26.12.2017 tarihinde bila tebliğ döndüğünü, davalı … ve davalı …’ya gönderilen tebligatların sözleşmede gösterilen adrese gönderilmediğini, iki tebligatın da 26.12.2017 tarihinde iade edildiğini, bilirkişi asıl borçlu şirketin ihtarnamede verilen mehil sonucunda ve 03.01.2018 tarihinde temerrüde düştüğünü belirtmişse de, raporda çelişkiler olduğunu, borçlunun temerrrüde düşmesi için ihtarın TBK hükümleri uyarınca usulüne uygun şekilde karşı tarafa ulaşması gerektiğini, hem somut olayda hem de raporda belirtildiği üzere, davalı şirkete karşı davacı banka tarafından ödeme ihtarını ve mehilini içeren ihtarnamenin tebliğ edilmemiş olmasının bilirkişi tarafından göz ardı edilerek temerrüdün oluştuğunun rapor edilmesinin usule aykırı olduğunu, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesindeki tebligata ilişkin hükümlerin Tebligat Kanunu ilgili hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, davalı şirket tarafından sözleşmede yer alan ancak Tebligat Kanunu’na aykırılık teşkil eden söz konusu hükme dayanarak tebliğ çıkarıldığını, adres kayıt sistemindeki adresin tebligat yapılamayacağı açıkça anlaşılan bir adres olmadığı için öncelikle normal bir tebligat çıkarılarak Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30.maddesinde muhatap lehine olan araştırmaların yapılmasının, tebligatın muhataba ulaşması ve bilgilendirme işleminin yerine getirilmesi gerektiğini, daha sonra bildirilen adrese tebligat yapılamaması halinde 21/2. maddeye göre tebligat yapılacağını, bu husus dikkate alınmadan tebligat çıkartılmasının ve madde 21/2′ ye aykırı hareket edilmesinin davalı tarafın etkin ve yasal savunma hakkını kısıtladığını, anılan sözleşmenin “Tebligat Adresi” başlıklı maddesinin 3. bendinin ” … yukarıda kanuni ikametgah olduğu kabul edilen adrese yapılacak veya bu adresteki muhtarlığa tebligat evrakı bırakılmak suretiyle yapılacak her türlü tebligatın geçerli olacağını…” şeklinde olduğunu, tebligatın bilirkişi raporundaki görüşlerin aksine kanuni ikametgah kabul edilen adrese yapılmadığını, bu adresin bulunduğu muhtarlığa da tebligat evrakı bırakılmadığını, davalı …, … ve …’nun kefaletinin geçerli olmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki ilgili hükümlere aykırı davranıldığını, kefaletin geçerli olması için kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmasının, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın belirlenmesinin ve kefalet tarihinin belirtilmesinin gerektiğini, söz konusu kefalette bu şartlara uyulmadığını, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre bilirkişi raporuna itirazın değerlendirilmesi teknik bilgi gerektirdiğinden, itirazın değerlendirilmesi için ek rapor alınmamasının bozma nedeni olarak görüldüğünü, bu davada mahkemece bilirkişi raporuna yaptıkları itirazın bilirkişi tarafından değerlendirilmeden hüküm verildiğini, bu yüzden kararın kaldırılması gerektiğini beyanla İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/371 Esas, 2019/1317 Karar sayılı ve 10/12/2019 tarihli kararının kaldırılmasını ve talepleri gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı banka tarafından davalılar aleyhine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile toplam 31.268,95 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, davalıların süresi içerisinde borca ve ferilerine itirazı ile takibin durması nedeniyle davacı banka tarafından somut dava açılmış, Mahkemece yukarıda yer alan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı banka ile davalı … Dış Tic. Ltd. Şti. arasında, 13.11.2015 tarihli ve 500.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi düzenlenmiş ve davalılar …, … ve … sözleşmeyi, aynı limitle ve müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzalamışlardır. Davalılar vekilince sözleşmedeki kefalete ilişkin kısımların TBK’nın 583. maddesine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, sözleşmenin yazılı şekilde yapıldığı ve davalı kefillerin kefalet miktarlarını, müşterek müteselsil kefil olduklarını belirtir ibareyi, kefalet tarihlerini içerdiği ve anılan madde hükmüne uygun şekilde düzenlendiği görülmüştür. Davacı banka tarafından davalı asıl borçlu şirkete çek karnesi verilmiş, teminat mektubu kredisi ile ticari artı para kredisi kullandırılmış ve kredilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle davalı şirketin hesapları 22.12.2017 tarihinde kat edilmiştir. Davalılara gönderilen 22.12.2017 tarihli kat ihtarnamesinde talep edilen kredi türü, her bir kredi türü için asıl alacak miktarı, işlemiş faiz ve bsmv ayrı ayrı gösterilmiş olup kat ihtarnamesi İİK’nın 68/b maddesine uygun şekilde düzenlenmiştir. Kat ihtarnamesi davalı asıl borçlu şirketin sözleşmede yer alan adresine tebliğe çıkarılmış ve tebligat iade edilmiş ise de, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 6.3. maddesi ile İİK’nın 68/b maddesi uyarınca davalı şirketin adres değişikliğine dair bir bildirimi de bulunmadığından, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözleşmedeki adrese çıkarılan tebligatın iade edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılması ve davalı şirket yönünden temerrüdün 03.01.2018 tarihinde gerçekleştiğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı kefillere usulüne uygun şekilde kat ihtarnamesinin tebliğ edilmemesinin sonuç olarak kendi temerrütlerine etkili bir husus olması, kefalet miktarlarının asıl borçlunun tüm borçlarını karşılaması ve davacı banka tarafından icra takip tarihine kadar asıl alacak miktarlarına temerrüt faizi uygulanmaması nedeniyle, davalı kefillerin sözleşmede yer alan adreslerine tebligat çıkarılmamasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 2.7.1. maddesinde, davacı bankanın, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren borcun tamamen tasfiye edildiği tarihe kadar, müşteriye kullandırdığı nakdi kredi türlerine uygulanan en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında temerrüt faizi uygulayacağı kabul edilmiştir. Bilirkişi raporunda tazmin olan teminat mektubu bedeli ve ödenen çek yasal sorumluluk bedelleri için davacı bankanın temerrüt tarihindeki en yüksek ticari kredi faiz oranı olan %36 faiz oranının 2 katı tutarında = %72 oranında temerrüt faizi uygulanacağı tespit edilmiş olup, davacı tarafından icra takibinde talep edilen faiz oranının tespit edilen orana ve sözleşmeye uygun olduğu, ticari artı para kredisi için uygulanacak temerrüt faiz oranının TCMB tarafından yayınlanan faiz oranlarına göre belirlendiği, sonuç olarak bilirkişi raporunda yapılan inceleme ve tespitlerin denetlenebilir, hüküm kurmaya elverişli olduğu ve davalılar vekilinin rapora itiraz dilekçesinde belirttiği hususları karşıladığı, Mahkemece ek rapor alınmaksızın, mevcut bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.131,83 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalılar tarafından peşin olarak yatırılan toplam 533,40 TL (479,00TL+54,40TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.598,43 TL’nin istinaf eden davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran taraflara iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.