Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2396 E. 2022/220 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2396 Esas
KARAR NO: 2022/220 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2017/437 Esas 2021/531 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, … Ltd. Şti.’den satın almış olduğu hamur dökme makinasının davalı sigorta şirketi ile sigorta sözleşmesi yapıldığını, akabinde davalı tarafın sigorta güvencesi altında bulunan makinenin Almanya’ya nakli ve indirme esnasında makinenin sol tarafı üzerine düştüğünü makinede hasarlar meydana geldiğini bununla ilgili olarak üretici firma ile iletişim kurulduğunu toplam onarım ve parça 7.785 Euro makinenin değer kaybı 2.250 Euro olarak hesaplandığını, müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki sigorta sözleşmesinden dolayı bu hasarın davalı tarafça giderilmesi amacıyla sigorta şirketi ile iletişime geçildiğini, E-mail üzerinden gerekli bildirimlerin yapıldığını, davalı tarafın müvekkilin zararının giderilmesi yönünde herhangi bir adım atmadığını, bu bağlamda makine tamir edilmediği için müvekkili şirketin üretimde bulunamadığı ve binlerce Euro kazan kaybı yaşadığını davalı tarafla müvekkili arasında sigorta sözleşmesi kurulmuş olduğunu bu zararların davalı sigorta şirketi tarafından giderilmesi gerekirken davalı taraf bu yönde herhangi bir adım atmamış olduğunu ve müvekkilinin zararının artmasına sebep olduğunu, bundan dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı ve baki kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilin uğramış olduğu 1.000 Euro zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, İş bu dava konusunun, Türkiye’den Almaya’ya taşıması 2 nolu davalı şirket tarafından yapılan emtianın hasarlandığı iddiası ile hak sahibi olduğu iddia eden davacının müvekkili şirketlere açmış olduğu tazminat davası olduğunu, söz konusu dava uluslararası bir taşımayı ihtiva ettiğinden iş bu ihtilafın çözümünde Türkiye’nin 07/12/1995 tarihli ve 3939 sayılı kanunla takılmayı uygun bulduğu ve 31/10/1995 tarihinden itibaren de protokole taraf olduğu Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR konvansiyonu) hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacı tarafından sunulan belgelere göre davaya konu makina 09/07/2015 tarihinde teslim edildiğini dava ise 11/05/2017 tarihinde açıldığını “CMR konvansiyonu’nun 32. Maddesine göre; alacağın malın tesliminden itibaren 1 yıllık süre içerisinde zaman aşımına uğrayacağı, bu sebeple davanın zamanaşımına uğradığını, Davacı tarafın taşıyıcının mesuliyet sigortacısı olduğu gerekçesi ile müvekkillerinden ….’ye de iş bu davayı yönelttiğini, ancak müvekkili şirketin 21/06/2008 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Sigorta ve Reasürans Brokerliği Yönetmeliği’ne tabi bir sigorta ve Reasürans Brokeri olduğunu, Sigorta ve Reasürans Brokerlerinin, sigortacılık kanununda ifade ediliği üzere sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek sigorta sözleşmelerin akdiden önceki hazırlık çalışmalarını yürüten ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi olduğunu dolayısıyla yönetmelik gereği sigorta tazminatı dahi ödemesi yasak olan müvekkilli … Sigorta’ya, klasik bir mesuliyet yahut mal sigortacısıymış gibi husumet yöneltilemeyeceğini bu sebeple bu yönden davanın husumetten reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak malın hasarlanmasının sebeninin hatalı ambalajlama olduğunu hasarın sebebi malın uluslararası taşımaya uygun ambalajlanmaması olduğunu CMR 17/4-b gereği davanın reddinin gerektiğini kesinlikle ikrar kabul edilmemek kaydı ile bir an için müvekkilin hasar sebebiyle sorumlu olduğunu düşünülse dahi, Hasarda taşıyıcıya rücu meblağı CMR hükümlerine göre hesaplanmasının gerektiğini, davanın reddini yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/07/2021 tarih ve 2017/437 Esas – 2021/531 Karar sayılı kararında; “…Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde de; Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, CMR hükümlerine tabi uluslararası taşıma sırasında meydana gelen emtia hasarı nedeniyle, davacı tarafından, taşıyıcı ve onun CMR sorumluluk sigortacısına karşı açılmış tazminat davası olduğu, bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, celbi talep olunan tüm belge ve kayıtların getirtilerek dosyamız arasına katıldığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alındığı, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduklarının anlaşıldığı, bu bağlamda, Davalılardan …. Yönünden yapılan değerlendirmede; hukukumuzda Brokerlik kurumunu düzenleyen başlı başına bir yasa olmamakla birlikte, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun “Tanımlar” madde başlıklı 2/1-d bendinde Broker’in; “Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişi” olarak tanımlandığı, ayrıca 29368 sayılı 27.05.2015 tarihli RG’de yayınlanarak yürürlüğe giren, “Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği”nin, “Tanımlar ve kısaltmalar” madde başlıklı 3. Maddesinde de; Broker’in; “5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde tanımlanan gerçek veya tüzel kişi sigorta ve/veya reasürans brokerini” şeklinde tanımlandığı, adı geçen, Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği’nin “Faaliyete İlişkin Hükümler” ana madde başlıklı 3. Bölümünün 15 vd. maddelerinde brokerlerin, yetki ve sorumluluk ile faaliyet alanlarının düzenlediği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede de; davalı ….’nin broker olarak, yönetmelikte de bahsedildiği gibi sigortalıya en iyi sigorta poliçesini düzenlemesi için aracılık ettiği, sigorta tazminatı veya avans ödeyemeceğinin açık olduğu, bu bakımdan da iş bu davalının davada, taraf sıfatının ve sorumluluğunun da bulunmadığı anlaşıldığından, hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; Diğer davalı, … Tic. A.Ş. yönünden yapılan değerlendirmede ise; CMR Konvansiyonu’nun 32/1-a maddesi uyarınca, kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, zamanaşımı süresinin teslim tarihinden itibaren 1 yıl olduğu, aynı Konvansiyon’un 32/2. maddesine göre yazılı istemin, taşımacının bu istemi geri çevirmesine kadar zaman limitini erteleyeceği, somut uyuşmazlıkta da teslimin 09/07/2015 tarihinde gerçekleştiği, eksper raporunun da 27/07/2015 tarihinde tanzim edildiği, davacının dava tarihinden önce herhangi bir ihtarının bulunmadığı ve ayrıca TBK’nın 153 veya 154. maddeleri uyarınca başkaca bir zamanaşımı süresinin durmasını veya kesilmesini gerektirecek bir durumunun da bulunmadığı ve ayrıca CMR madde 32/1’de yer alan; “… Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda bu süre üç yıldır” şeklindeki düzenleme kapsamında değerlendirme yapıldığında da, alınan bilirkişi raporundaki; “uyuşmazlığa konu davada; CMR md. 29 uyarınca hasarın, taşımacının kendi kötü hareketinden meydana geldiğinin dosya kapsamında tespit edilemediği” şeklindeki tespit ve tüm dosya kapsamına ibraz olunan belge ve kayıtlardan, davalının somut olayda, bilerek kötü hareketinden veya kötü hareket olarak kabul edilecek şekilde ağır kusurunun da bahsedilemeyeceği ve bu hususun da davacı tarafça usule uygun delillerle ispat edilemediği anlaşıldığından, 3 yıllık zaman aşımı süresinin de somut olayda uygulanamayacağı ve davanın da 11/05/2017 tarihinde, yani 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından, davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın da iş bu gerekçelerle zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davalılardan …. yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 2-Diğer davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin, … Ltd Şti’den satın almış olduğu hamur dökme makinasının (… plaka numaralı) ihracı, taşınması ve teslimi anında gerçekleşecek rizikolara karşı güvence altına almak amacıyla davalı sigorta şirketi ile sigorta sözleşmesi yaptığını, akabinde davalı tarafın sigorta güvencesi altında bulunan makinenin Almanya’ya nakli ve indirme esnasında makine sol tarafı üzerine düşmüş olup makinada hasarlar meydana geldiğini, bununla ilgili olarak üretici firma ile iletişim kurulmuş olup; Toplam onarım ve parça:7785 Euro Makinenin değer kaybı :2250 Euro olarak hesaplandığını, Müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki sigorta sözleşmesinden dolayı bu hasarın davalı tarafça giderilmesi amacıyla sigorta şirketi ile iletişime geçilip e-mail üzerinden gerekli bildirimler yapılmış ise de davalı taraf müvekkilinin zararının giderilmesi yönünde herhangi bir adım atmadığını, bu bağlamda makine tamir edilmediği için müvekkili şirket üretimde bulunamadığı ve binlerce Euro kazanç kaybı yaşandığı, müşterileri ile sıkıntılar yaşadığını, bununla ilgili olarak yerel mahkemeye dava açıldığı ve zararın tazmini sağlanmak istendiğini, Yapılan yargılamada düzenlenen bilirkişi raporunda davalı …’un gerekli özen ve yükümlülüklerini yerine getirmediği ve kusurlu olduğu tespit edildiği, müvekkilinin zararının 9760 EURO olarak tespit edildiği ve dava değerinin ıslah edildiğini, Yerel mahkemece CMR Konvansiyonuna göre 1 yıllık zamanaşımın geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, ancak davalıların yapmış oldukları iş gereği uzmanlık isteyen bir alanda hizmet sundukları ve yaşanan kazadaki özensizliğe bakıldığında 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yüklenmesine, tüm alacaklardan davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, CMR Konvansiyonu kapsamında yapılan taşıma sözleşmesinden doğan hasarın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, 1-) Davalılardan …. yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-) Diğer davalı … A.Ş. yönünden açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının dava dışı … LTD. ŞTİ.’den satın almış olduğu mantı makinasını Almanya’da yerleşik dava dışı … Firmasına davalı taşıyıcı … firması vasıtasıyla 03/07/2015 tarihli navlun faturasıyla gönderildiği anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, Türkiye ile Almanya arasında gerçekleştirilen kara yolu taşımasından kaynaklandığından uyuşmazlığa Karayolu ile Milletlerarası Mal Nakliyat Mukavelesi (CMR) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. CMR 32/1-a maddesine göre, bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıllık süre içerisinde açılması gerekmektedir. Ancak bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır. Somut olayda, malın alıcısına 09/07/2015 tarihinde hasarlı olarak teslim edildiği, exper rapor tarihinin 31/07/2015 olduğu ve davanın 11/07/2017 tarihinde açıldığı, exper ve bilirkişi raporundaki tesbitlere göre hasarın emtianın taşıma şartlarına uygun olarak ambalajlanmaması ve gerekli sabitlemenin yapılmamasından kaynaklandığı, bu tesbitlerin davalı taşıyıcı yönünden CMR md.29’a göre kasta ve kasta eş değer kusur oluşturmayacağından olayda 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı, CMR 32/1 maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği ve emtianın alıcısına teslim tarihinden dava tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.