Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2385 E. 2021/1917 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2385 Esas
KARAR NO: 2021/1917 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/863 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 26/10/2021 (Ara Karar)
DAVA: Sözleşmeden Dönme –Mal İadesi-Alacak-Marka Devrinin İptal
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili, dava dışı …’ın tek yetkilisi olduğu müvekkili şirketlerin 2019-2020 yıllarında finansal olarak zor bir sürece girdiğini ve müvekkil şirketleri temsil eden … ile davalı … arasında 19/03/2020 tarihli bir Ortaklık Sözleşmesi imzalanarak, müvekkili şirketlerin borç durumunun belirlenmesi ve ödeme şekillerinin karara bağlanması ve işbu şirketler ile … Markasının haklarını devretmek üzere başlangıçta davalı …’in %100 kurucu ortağı olacağı, daha sonra %25 hissesinin … veya belirleyeceği bir kişiye devredileceği ve şartları işbu sözleşmede kararlaştırılan bir Anonim Şirket kurulması hususunda anlaşma sağlandığını, müvekillerince sözleşmede kararlaştırılan tüm yükümlülükler yerine getirilerek, gerekli tüm devirlerin davalı … A.Ş’ye gerçekleştirildiğini, ancak davalı tarafça işbu ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile taraflarınca Bakırköy … Noterliği’nin 28.12.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı İhtarnamesi ile yükümlülüklerin yerine getirilmesi, aksi halde para borçları bakımından alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağı yahut sözleşmeden dönme ve menfi zararların tazmini için dava açılabileceği hususlarının ihtar edildiğini, davalı tarafla yapılan görüşmeler neticesinde bir kısım hususlarda anlaşmaya varıldığını, anlaşmaya varılamayan ve davalı tarafça yerine getirilmeyen yükümlülükler için taraflarınca Bakırköy … Noterliği’nin 02.09.2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ancak olumlu yanıt alınamadığını, akabinde ise davalı …’in temsilcisi sıfatıyla ortaklık sözleşmesine imza attığı “… Anonim Şirketi’nin” fiilen var olmadığının ve aslında …’in o dönem tek ortağı ve temsilcisi olduğu şirketin “… Limited Şirketi” olduğunun öğrenildiğini, ve davalı …’in kasıtlı olarak müvekkil şirketleri dolandırmak maksadı ile hareket ettiğini değerlendirildiğinden, bu hususta Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, Sözleşme uyarınca davalı …’in, yeni kurulacak … A.Ş’nin %25 hissesini 2 yıl sonuna kadar müvekkil şirketleri temsilen …’a devredeceğini, ayrıca şirket kurulduktan itibaren % 25 hisse devri yapılana kadar şirketin % 25 karını müvekkil şirketlere devredeceğini, ancak davalı tarafından sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirilmediğinden ve yeni kurulan … A.Ş’nin %25 karı da müvekkile devretmediğinden taraflarınca çekilen İhtarname ile şirketin %25 hissesini 7 gün içerisinde devretmesi için süre verildiğini, ancak davalı yanca bu edimin yerine getirilmediğini ve sözleşme tamamen reddedilmiş olup, bu edimin hiçbir zaman yerine getirilmeyeceğinin anlaşıldığını, yine davalı tarafından ödenmesi gereken 6.000.000,00 TL’nin yaklaşık 2.000.000,00 TL’sinin ödenmediğini, kararlaştırılan sermaye getirme edimini yerine getirmediğini, müvekkillerinin ise sözleşme uyarınca yaklaşık 4.237,2881 TL marka değeri olan … markasını davalı … Anonim Şirketine devrettiğini, yine müvekkillerine ait makineler ve elektronik aletlerin bu şirkete devredildiğini ileri sürerek, * ortaklık sözleşmesinin TBK’nın 125/3 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme nedeniyle feshine, * ortaklık kapsamında davalı … A.Ş’nin kullanımına devredilen makine ve elektronik aletlerin davalılardan alınarak davacı müvekkillere teslimine * ortaklık sözleşmesinde davalı … tarafından ödenmesi kararlaştırılan ancak yerine getirilmeyen borç ödemelerinden kaynaklı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL tutarındaki zararının davalı …’den tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, *davalı … A.Ş’nin kurulduğu tarihten dava tarihine kadar olan cirosu tespit edilerek, ortaklık sözleşmesinde kararlaştırıldığı üzere %25 kar payına denk gelen kısmı bilirkişi marifetiyle hesaplanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL kar payının davalı … A.Ş’den tahsili müvekkillerine ödenmesine, * ortaklık sözleşmesi uyarınca … A.Ş’ye devredilen … markasının devrinin iptaline ve davacı … Ltd. Şirketi adına tesciline, * dava süresince olası hak kayıplarının önlenmesi için davalı … A.Ş.’nin hisseleri ve mal varlığı ile dava neticesinde iadesi talep olunan makineler ile elektronik aletler üzerine ihtiyati tedbir olarak haciz konulmasına ve dava süresince şirkete kayyım atanmasına, … Markası üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/10/2021 tarih ve 2021/863 E. sayılı Ara Karar sayılı Kararı ile; ” ….…mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup bu hususta mahkememizde dava dilekçesinde ileri sürülen ve/veya eklenen delillerden kanaat oluşmadığı, ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup talep eden vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin yeterli somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat şartını yerine getirir ölçüde bulunmaması nedeniyle ihtiyati tedbirin yasal şartlarının oluşmadığı…” gerekçeleri ile; “İhtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketlerce davalılara devredilen marka, makine ve sair araçları ile … A.Ş.’nin mal varlığının elden çıkartılması veyahut birtakım muvazaalı işlemler yapılmak suretiyle dava sonunda kazanılabilecek alacak haklarının ifasının imkansız hale getirilmesi riskinin söz konusu olduğunu, Henüz dava dilekçesinde belirtilen deliller dosyaya sunulmadan “dayanak gösterilen deliller sunulduktan sonra talebin yeniden değerlendirilmesine” karar verilmesi yerine yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi eksik araştırmaya dayalı olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, nitekim 16.11.2021 tarihinde mahkemeye halihazırda mevcut olan ve taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ortaya koyan tüm delillerin sunulduğunu ve “…” markasına ilişkin sicil kaydı ve devir sözleşmesinin celp edildiğini, Devredilen markanın marka değeri; şirketlerin iş hacmi ve cirosu göz önüne alındığında olası bir mal kaçırma halinde müvekkil şirketler nezdinde oluşacak hak kaybının telafisi imkansız maddi zarara yol açacağını belirterek ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulünü istemiştir. Davalılar vekili istinafa CEVAP dilekçesinde özetle; Sözleşmenin tarafı olmayan müvekkili … A.Ş.’ye husumet yöneltilemeyeceğini, Davacıların hiçbir şekilde ortak olmadığı müvekkil şirketten kar payı isteyip tedbir talep edemeyeceklerini, Sözleşmede hak ve borçların bir çoğunun dava dışı …’a ilişkin olduğunu, Dava dilekçesinde 2 ve 3 no’lu taleplerde talep edilen tazminatların hangi davacılara ilişkin iddia ve talep edildiğinin belli olmadığını, yine tedbir talebinin de hangi davacılar lehine istendiğinin belli olmadığını, Dava dilekçesinin sonuç kısmında davacılar vekilinin ortaklık sözleşmesinden TBK mad. 125/3 gereği döndüklerini belirttiğini, davacı yan dönmüş olduğu sözleşmeden kaynaklı ifa talep edemeyeceğini, buna ilişkin tedbir taleplerin de dinlenmesinin de mümkün olmadığını, Davacıların esasa ilişkin iddialarının tamamının gayri hukuki ve gerçek dışı olduğunu, davacıların sözleşme kapsamında milyonlarca TL ödeme aldıklarını, devam eden süreçte davacıların sözleşmeye aykırı ve haksız fiilleri nedeniyle müvekkilini milyonlarca TL zarara uğrattıklarını ve haksız menfaat elde ettiklerini, davacı tarafın sözleşmedeki neredeyse hiç bir yükümlülüğünü yerine getirmediğini, piyasa ve bankalara olan borçlarını ödemediğini, müvekkillerine sattığı makine ve marka için milyonlarca TL ödeme aldıklarını, şimdi aslında gerçek devir yapılmadığını iddia etmekte olduklarını, devir işlemlerinin muvazaalı olduğunu iddia etmekte olduklarını ancak kendi muvazaalarına dayanamayacaklarını, Davacıların gönderdiği 02.09.2021 tarihli ihtarnamede davacı şirket yetkilisinin kendisi için 2.000.000 TL talep etmekte olduğunu ve ihtarnamenin muhatabının sözleşmenin tarafı olmayan müvekkil … olduğunu, Menfi ve müspet zararların birlikte talep edilemeyeceğini belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, sözleşmeden dönme, sözleşme uyarınca devredilen menkullerin iadesi, sözleşme uyarınca ödenmeyen tutarın tahsili, sözleşme uyarınca ödenmesi gereken kâr payının tahsili, marka devrinin iptali ve tescili istemli açılan davada, davalı şirket hisseleri ve mal varlığı ile iadesi talep olunan menkuller üzerine ihtiyati tedbir olarak haciz konulması, dava süresince şirkete kayyım atanması ve devredilen marka üzerine ihtiyati tedbir konulması istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Öncelikle hukuk sistemimizde “ihtiyati tedbir olarak ihtiyati haciz” şeklinde bir geçici hukuki koruma tedbiri mevcut olmadığından, davacı tarafın talebini netleştirmesi gerekir. Bu aşamada talebin ihtiyati tedbir olduğunun kabulü halinde HMK 389.m. uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında tedbir talep edilebileceğinden davalı … A.Ş.’nin hisseleri veya malları iş bu davanın konusunu teşkil etmediğinden bu yöndeki tedbir talebi haklı görülmediği gibi, aynı nedenle adı geçen şirkete kayyım atanması talebi de haklı görülmemiştir. İş bu davada iadesi talep olunan makine ve aletlere ilişkin talep yönünden ise, HMK 390/3 m. uyarınca dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında dosyanın geldiği aşama itibariyle iddianın haklılığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı, yargılamanın ilerleyen aşamalarında yeni delil sunulması halinde talebin yeniden değerlendirilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Talebin ihtiyati haciz olduğu kabul edilse dahi İİK 258.m. uyarınca yine yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı sonucuna varılmaktadır. Marka devrinin iptali ve davacı adına tescili davası yönünden marka üzerine ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkin olarak ise yine HMK 390/3 m. uyarınca yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.