Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2370 E. 2021/1929 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2370
KARAR NO: 2021/1929
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2021 ( İhtiyati Tedbirin Kaldırılmasına İlişkin Ret Kararı)
DOSYA NUMARASI: 2021/390 Esas
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, 2016 yılında plastik sektöründe yaşanan olumsuzluklar nedeniyle mali anlamda ciddi bir daralma yaşadığını ve bu nedenle Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/455 Esas sayılı dosyası üzerinden iflas erteleme talebinde bulunduğunu, davanın 2019 yılında kabul edildiğini, istinaf incelemesinde iken yine aynı mahkemenin 2020/785 Esas sayılı dosyası üzerinden iflas erteleme süresinin uzatılması ve tedbirlerin devamı talebinde bulunulduğunu, en nihayetinde müvekkilinin iflastan kurulduğunun tespiti üzerine 24/05/2021 tarihli karar ile davanın reddine ve verilen tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin, hakkında işbu iflas erteleme davası kapsamında verilen tedbir kararları üzerine, kendisinden alacaklı olan firmalarla protokoller düzenleyerek borçlarını yapılandırdığını, davalı tarafın da müvekkili aleyhine 18/05/2016 keşide tarihli 55.000.TL bedelli çek ile 25/05/2016 keşide tarihli 55.000.TL bedelli çeke istinaden İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2016 tarih 2016/1685 sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı aldığını, devamında da İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, davalı ile müvekkili arasındaki borç ilişkisi kapsamında davalı alacaklı ile 04.04.2017 tarihli borç tasfiye protokolü imzalandığını, bu protokolle davalı tarafın mezkur icra takibine konu ettiği çekleri de içeren borçların yapılandırılarak bir takvime bağlandığını, bu doğrultuda müvekkili şirketin alacaklı tarafa tüm borcunu ödeyerek cari hesap borcunu kapattığını, ancak davalı tarafın icra dosyasına borcun ödendiği yönünde tahsil bildiriminde bulunacağı yerde, müvekkilinin iflas erteleme sürecinden çıkmasını fırsat bilerek kötü niyetli bir şekilde mezkur takibi yenilediğini, aynı dairenin yenilenen numarası ile … Esas sayılı takip dosyası üzerinden müvekkili aleyhine haciz işlemlerine girişerek müvekkilinin malvarlığı üzerine haciz koydurduğunu, protokole bağlanan çeklerin ödenmesine rağmen aynı çeklere istinaden başlatılan takibin müvekkili aleyhine devam ettirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek, öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … (Eski Esası: …) Esas sayılı dosyasında yürütülmekte olan icra takibinin yargılama bitinceye kadar müvekkili yönünden durdurulmasına, bu kapsamda icra takibi kapsamında konulan hacizlerin fekkine ve yargılama sonuçlanıncaya kadar icra dosyası üzerinden işlem yapılmamasına karar verilmesini, yargılama sonucunda, müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … (Eski Esası: … ) esas sayılı takip dosyasına konu borçlar ile tüm fer’ileri ve vekalet ücretleri yönünden davalıya borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili aleyhinde başlatılan takibin iptaline, davalının takip konusu alacakların en az %50’si oranında tazminata ve en az %10’u oranında para cezasına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Davacı vekilinin talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarihli Tensip Tutanağı’nın ( 18 ) nolu bendi ile; ” İİK 72/3 madde gereğince davanın miktarının %15’i oranında 17.872,8‬0-TL teminat yatırılması halinde, İcra veznesine girecek paranın alacaklısına ödenmemesi hususunda İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
DAVALININ İHTİYATİ TEDBİR KARARINA İTİRAZI: İhtiyati Tedbirin kaldırılmasını talep eden davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; icra dosyasına ihtiyati tedbir konulmuş ise de, tedbir konulmasını gerektirir bir durum olmadığını, protokol maddelerinden de anlaşılacağı üzere protokolün geçersiz olup, davacının halen protokolü geçerli varsaymasının yerinde olmadığını, müvekkilin 5 yıldan uzunca bir süredir alacağını alamadığını, yeterince mağdur olduğunu belirterek, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas satılı dosyasına konulan tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/09/2021 tarih ve 2021/390 Esas sayılı İhtiyati Tedbirin kaldırılması talebine ilişkin; “… ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin ve ihtiyati tedbir talep eden vekilinin beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde; davanın menfi tespit davası olması ve davalının söz konusu itirazlarının alacağın esasına ilişkin olup, yargılamayı gerektiren itirazlar olduğu, verilen tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebin REDDİNE, … ” karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dava dilekçesinde kısaca müvekkil ile aralarında borcun yenilenmesi sözleşmesi yapıldığını, borcun yenilenmesi sözleşmesi ile tüm borçlarının kapatıldığını, icra takibine devam edilemeyeceğini ileri sürerek menfi tespit davası açtığını, davacı her ne kadar protokole istinaden ödemeler yapıldığını ve kendileri tarafından herhangi bir itiraz ileri sürülmediğinden protokolün geçerli bir protokol olduğunu iddia etse de bunun doğru olmadığını, ilgili “Borç Tasfiye Protokolü”nün 11 farklı sebepten ötürü geçersiz olup İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında bulunan tedbirin kaldırılması gerektiğini, Protokolün 3.2 sayılı maddesinde “3 taksidin arka arkaya ödenmemesi durumunda, ayrıca sözleşmede belirtilen vadelerden önce borçlu şirketin iflasına karar verilmesi durumunda işbu protokol geçersiz olup alacaklı alacağının tahsili hususunda her türlü hakka sahip olacaktır.” yazdığını, davacının 17.04.2017-17.02.2020 tarihleri arasında 36 farklı taksitle toplamda 641.539,95 TL ödemesi gerekirken ödemelerini 2021 Haziran ayına kadar uzattığını, ödemelerini ve taksitlerini aksatıp müvekkiline verdiği çeklerden de yine ödenmeyenler olduğunu, protokolün 3.4 sayılı maddesinde protokolün geçerliliği için “kayyım onayı” şart koşulmuşsa da protokolde herhangi bir kayyım onayı olmadığını, davacının, müvekkilin ödemeleri tahsil ederken herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini söylese de kendileri tarafından 05.08.2020 tarihinde Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/455 Esas sayılı dosyasına protokolün geçersiz olduğunun bildirildiğini, bu bildirimin ödemelerden yaklaşık 1 yıl önce olduğunu, kendileri tarafından Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/785 Esas numaralı dosyasına tüm fer’ileri davacıdan istediklerine dair bir beyan verildiğini, bu nedenle davacıdan borcuna konu olan tüm fer’ileri de talep hakları olduğunu, davacı ile müvekkilin gerek dava konusu borç için gerekse de diğer borçlar için herhangi bir şekilde ibralaşmadıklarını ve aralarında herhangi bir mutabakat da sağlanamadığını, müvekkiline sözde protokole istinaden verilen çeklerden de ödenmeyenler olduğunu, kanunda açıkça “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur.” yazdığını, tarafların bu konuda herhangi bir iradesi olmadığını, dolayısıyla borcun yenilenmediğini, borcun cari hesap borcu olup bu konuda taraflarca herhangi bir anlaşmazlık olmadığını, kanunda açıkça cari hesap alacaklarında “Ancak, hesabın kesilmiş ve hesap sonucu diğer tarafça kabul edilmiş olması durumunda, borç yenilenmiş olur.” yazdığını, taraflarca herhangi bir hesap kesilmediğini ve diğer tarafça kabul olmadığını, davacının, müvekkilinin kötü niyetli olarak ödemeler biter bitmez icra takibini devam ettirdiğini, kötü niyetli olmayı hukuk düzeninin koruyamayacağından bahisle davanın kabulünü istediğini, ancak bu iddianın doğru olmadığını, borcun yenilenmesine ilişkin şartların oluşmadığını, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi : 2013/18608 Esas 2014/1 Karar sayılı 13.01.2014 tarihli ilamı uyarınca davanın reddinin gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesince 28.09.2021 tarihinde verilen “İhtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebin REDDİNE” ilişkin kararın kaldırılmasına, davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … – (…) Esas dosyasında bulunan tedbirlerin kaldırılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davacı şirket hakkında açılmış olan iflas erteleme davasında verilen tedbir kararları kapsamında protokole bağlanarak ödenen çeklere istinaden davalı tarafça başlatılan takibin, iflas erteleme davasının reddinden sonra davacı aleyhine devam ettirildiği belirtilerek, icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin durdurulmasına, icra takibi kapsamında konulan hacizlerin fekkine ve yargılama sonuçlanıncaya kadar icra dosyası üzerinden işlem yapılmamasına karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece teminat karşılığında, icra veznesine girecek paranın alacaklısına ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına davalı tarafından yapılan itirazın reddine dair verilen ara karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir “ hükmü yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davanın takipten sonra açıldığı gözetilerek İİK 72/3 maddesinde düzenlendiği şekilde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmiş olup, ara kararın ilgili kanun maddesindeki düzenlemeye uygun olduğu, davalı tarafça ileri sürülen itiraz ve istinaf sebeplerinin davanın esasına ilişkin olmakla, yargılamayı gerektirdiği, dolayısıyla mahkemece itirazın reddine dair verilen ara kararın da, yargılamanın bulunduğu aşama ve mevcut delil durumuna göre usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenden alınması 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.