Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/236 E. 2023/194 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/236 Esas
KARAR NO: 2023/194 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/211 Esas – 2020/432 Karar
TARİH: 09/11/2020
DAVA: İtirazın İptali (Fatura alacağından kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı müvekkil şirketi ile davalı borçlu şirket arasında uzun yıllardan beri ticari ilişki bulunmakta olduğunu, tarafların aralarındaki ticari ilişkide cari hesap ile çalışmakta olduğunu, bu cari hesap kayıtları ile sürekli olarak borçlu şirket tarafından davacı müvekkil şirkete olan borcuna istinaden yapılan ödemelerin sürekli olarak işlendiğini, hatta icra takibine dayanak edilen faturalara ilişkin borcun da hesaplarda bulunduğunun görüleceğini, bununla birlikte davacı müvekkil şirket kasasında borçlu şirkete ait vadesi gelmeyen çeklerin bulunduğunu, davacı müvekkil şirketin dava konusu 52.492,10- TL fatura alacaklarından dolayı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının itirazı ile icra takibinin durduğunu, davalının takibi sürüncemede bırakma niyetinde olduğunu, bu sebeple borçlunun irca takibine yaptığı itirazın iptaline, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı yükletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın haksız olarak icra takibi başlatmış olduğunu, haksız takibe itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, takip tarihinde davalı müvekkilinin davacı şirkete muaccel bir borcunun bulunmadığını, haksız ve dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini talep emiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/11/2020 tarih 2019/211 Esas 2020/432 Karar sayılı kararında;”…….Dosya içeriği ve bilirkişi raporu kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; davacının davalıdan 51.371,02-TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça ispatlanamayan kısmın ise reddine karar verilmiştir.Davanın tarafı olan tacirler arasındaki ticari ilişkinin ticari iş niteliğinde olduğu gerçeği karşısında takibin 51.371,06-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle devamına karar vermek gerekmiştir.Öte yandan, icra dosyasına dayanak yapılan faturalara ve huzurdaki dosyaya ibraz edilen ticari defter kayıtlarına göre, alacağın belirli(likit) olduğu sonucuna varılmış, İcra İflas Kanunu’nun 67/2 maddesi uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-)Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, -Sabit olan 51.371,06 TL asıl alacağın, asıl alacak olan 51.371,06 TL’ye takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve isabet eden takip giderleriyle davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere; borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … ESAS SAYILI dosyasındaki borca itirazının kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,-İşlemiş faiz(957,13 TL) ve fazlaya ilişkin( 163,91 TL ) talebin sabit olmadığından reddine, -Asıl alacak olan 51.371,06-TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafın iddia ettiği borcun varlığını kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için borcun varlığı kabul edilse dahi bu borcun borçluya yöneltilebilmesi için faturaların adına kesine kişi ve/ya kuruma usulüne uygun bir şekilde kesildiği ile usulüne uygun bir şekilde kesilen bu faturaların faturaları almaya yetkili bir kişi tarafından almış olduğu da alacaklı olduğunu iddia eden tarafça ispatlanması gerektiğini, dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde tarafların ticari defterleri incelendiğini ancak faturaların teslimine, borcun müvekkiline usulüne uygun ihbar edildiğine dair herhangi bir açıklamaya değinilmediğini, bu hususların bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde detaylıca açıklandığını, işbu eksikliğin giderilerek yeniden bir bilirkişi raporu tanzim edilmesine dair talebin yerel mahkemeye bildirildiğini ancak yerel mahkeme tarafından bu talebin değerlendirilmeden karara bağlandığını, Yerel mahkeme tarafından itiraz ve talep edilmesine rağmen BA/BS formlarının incelenmediğini, ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/3083 E., 2019/4860 K. Sayılı kararı) Yargıtay içtihatı uyarınca BA/BS formlarının gerekirse ilgili vergi dairelerinden celbi ile bilirkişiler tarafından ek inceleme yapılmasının zaruri olduğunu, eksik yargılama ile hüküm kurulacağının açık olup eksikliğin yerel mahkemece tamamlanması gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/17556 E., 2014/14166 K. Sayılı kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ve davalı tarafın ticari defter ve belgeleri incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; Davacı ve davalının usulüne uygun olarak tutmuş olduğu ve delil niteliğinde olan ticari defterlerinde takip ve dava konusu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı kendi ticari defterlerine göre davacıya 51.371, 06 TL. borçlu olduğu, davacının kendi ticari defterlerine göre de davalıdan 51.371,02 TL. Alacaklı olduğu belirtilmiştir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Somut olaya döndüğümüzde, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2004/7898 Esas – 2005/2012 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı,sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Dava konusu ve icra takibinin dayanağı faturaların, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu sabit olduğuna göre bu durum fatura ve içeriği malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğini gösterir. Davalı faturalara süresi içerisinde itiraz ettiğini, faturaları iade ettiğini ve fatura bedelinin ödendiği iddia ve ispat edememiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre takibe ve davaya konu faturalardan kaynaklı davacının davalıdan 51.371,06 TL. alacaklı olduğu anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki BA/BS formlarının incelenmediği, faturaların teslim edilmediği ve borcu olmadığı yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.509,15.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (59,30 + 818,00.TL=) 877,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.631,85.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.