Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2334 E. 2021/1902 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2334
KARAR NO: 2021/1902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/752 Esas
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 19.02.2014 tarihinde imzalanan Kolay Bilet Satış Acenteliği özleşmesi hükümlerine göre sürdürülen ilişkilerde davalı acentenin, davacı hava yolu tarafından müşteri bağlılığı (sadakat) kapsamında hava yolu müşterilerine sunulmuş olan … programı imkanlarını kullanarak, davacı hava yolu web sitesinden yapmış olduğu yolcu rezervasyonu ve bilet satış işlemlerinde bu hava yoluna ait yolcuların uçuş bilgilerini kullanarak, söz konusu programda gerçek yolcu ya da sahte isimlerle elektronik ortamda açtığı sahte … üyelik hesaplarına bu yolculara ait uçuş bilgilerini kaydederek ve de hoşgeldin milli ya da mil transferleri yoluyla kazanılan Millerle program kurallarına aykırı olarak elektronik ortamda düzenlediği 108 adet ödül biletin vergi ödemesini acente çalışanı ya da yakınlarının kredi kartları ile yaptıktan sonra, bu biletlerin üye yolcularca kullanılmayan ve ortaklaşa kullanıldığı anlaşılan e-posta adreslerine yönlendirip, başka yolculara satılması ve bu yolcuların sahte üyelik hesaplarından düzenlenen biletlerle davacı hava yolu seferlerinde uçurulması suretiyle davacının zararı nedeniyle düzenlenen alacak faturasına konu olan 379.193,00 TL alacağın, davalıdan tahsili İçin icra takibi başlatıldığı, takibe davalı tarafça itiraz edildiği belirtilerek, davalının Bakırköy … icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 26/10/2021 tarihli dilekçesi ile; işbu davaya benzer bir çok dosyada, acentelerin iflası, ticareti terk etmesi gibi hallerden dolayı müvekkili ortaklığın acentelerden alacaklarını tahsil edemediğini, borçlu acentenin iflas etme, ticareti terk etme, mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimal ve olasılığının yüksek olduğunu, haricen yapılan araştırmaların da bu yönde olduğunu belirterek, borçlu şirketin borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile banka ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/10/2021 tarih ve 2020/752 Esas sayılı ara kararı ile; “Somut olayda, davacı tarafça davalı borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile banka ve 3.şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulması talep edilmiş ise de, yaklaşık ispata yarar belgelerin dosya arasında olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkememizce koşulları oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin, davalı borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile banka ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları davanın konusu olmaması nedeni ile HMK 389/1 hükmü gereği reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Görülmekte olan davaya benzer birçok dosyada, acentelerin iflası, ticareti terk etmesi gibi hallerden dolayı müvekkil ortaklığın alacağını acentelerden tahsil edemediğini, özellikle tüm dünyayı saran kovid-19 pendemisinden sonra bilet satışları düştüğü için borçlu acentenin iflas etme, ticareti terk etme, mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimal ve olasılığının yüksek olduğunu, nitekim haricen yapılan araştırmaların da bu yönde olduğunu, dolayısıyla borçlunun, borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile banka hesapları ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasını talep etme zorunlulukları hasıl olduğunu, ancak mahkemenin taleplerini reddettiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin 27/10/2021 tarihli ara kararının kaldırılması ile ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen mahkeme ara kararının kaldırılarak, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. cümlesine göre de: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek şekilde ispat etmek durumundadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi hükmünden anlaşılacağı üzere; mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ve uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, iddia edilen zararın oluşup oluşmadığı, zarar mevcut ise miktarının ne kadar olduğu, karşı taraftan talepte bulunulabilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığının ancak yargılama ile belirlenebileceği, yargılamanın bulunduğu aşamaya göre karar tarihi itibariyle mübrez delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, dolayısıyla muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gibi borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de ibraz edilmediği dikkate alındığında, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı; yine davalının menkul, gayrimenkul malları ile banka ve 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının davanın konusunu teşkil etmemesi nedeniyle ihtiyati tedbir koşullarının da oluşmadığı gözetilerek, mahkemece davacının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinin 27/10/2021 tarihli ara kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenlerden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.