Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2319 E. 2021/1925 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2319 Esas
KARAR NO: 2021/1925 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2019/708 Esas 2021/436 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili ile davalının birlikte iş yaptığını, davalının müvekkiline … Limited Şirketi yetkilisi ve ortağı olarak tanıttığını, davalının bir müddet sonra müvekkiline ödeme yapmadığını, akabinde davalı ile 27.10.2018 tarihinde 3 adet protokol düzenlendiğini, davalı süresinde ödeme yapmadığından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe davalı tarafça itiraz edildiğini, arabuluculuk görüşmesinde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin devamına, borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %2/’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesi ne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/05/2021 tarih ve 2019/708 Esas – 2021/436 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya deliller birlikte değerlendirildiğinde davalı taraf tacir olmayıp uyuşmazlık konusu her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığından ve ayrıca protokollerde yer alan dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki veya ortaklık bulunmadığından TTK 3 ve 4 md. Gözetilerek davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Dava dilekçesinin usul yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin derdest davada dava konusu ihtilafın ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ticari nitelikte olmadığı ve bu itibarla TTK 4. madde kapsamında ticari dava kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bahisle mahkemelerinin görevsizliğine karar verdiğini, işbu kararın yasaya ve içtihatlara aykırı olduğunu, Dava konusu uyuşmazlık, davacının müvekkilleri aleyhine başlatmış olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğumuz itirazın iptali talebi olduğunu, Dava dayanağı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası incelendiğinde müvekkili ile birlikte dava dışı … Ltdi Şti.nin de borçlu olarak gösterildiği yine takip dayanağı protokolde ise, taraflar arasındaki ihtilafın kaynağı, iddia edilen alacağın, davacı ile dava dışı … Gıda Dış Tic. Ltd. Şti arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığını, İcra takip dosyasına her iki borçlu yönünden itiraz edildiği ve takip her iki borçlu yönünden durduğunu, ancak ilk derece mahkemesindeki derdest davada sadece müvekkili davalı …’a husumet yöneltildiği, iddia edilen alacağın asıl borçlusu olan ( borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte ) daha doğru ifade ile, dava konusu ihtilafın tarafı olan asıl kişi davaya dahil edilmediğini,
İddia edilen alacağın gerçekten var olup olmadığı, var ise miktarının ne kadar olduğu, iddia edilen alacağın yasal bir dayanağının olup olmadığı taraflar arasındaki ilişkinin doğru incelenip tüm tarafların belge ve kayıtlarının ilk derece mahkemesince tahlil edilmesi sonucunda ortaya çıkacağını, bunun için dava dışı … Ltd. Şti’nin de davaya dahil edilmesi, ticari defter, belge ve kayıtlarının incelenmesi gerekmekte olduğunu, HMK 59. maddesinde; “Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.” şeklinde belirtildiğini, Davacı itiraza konu icra takip dosyasında hem müvekkili davalıye hem de dava dışı … Ltd. Şti.’ne husumet yöneltmiş ve alacak talebinde bulunduğunu, iş bu icra takip dosyasına her iki borçlu yönünden itiraz edildiği ve takibin durduğunu, dava dosyasına sundukları 26.05.2021 tarihli cevap dilekçesinde, taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, dava dışı … Ltd. Şti.’nin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, zira davaya konu icra takip dosyasında her iki müvekkiline de husumet yöneltilip alacak talep edildiğini beyan ettiklerini, Kaldı ki, davacının dava dilekçesi incelendiğinde; davacının, müvekkili davalı … ve dava dışı … Ltd. Şti. İle ticaret yaptığını beyan ettikleri, alacak taleplerini içeren icra takip dosyasında her iki müvekkilinden de alacak talebinde bulundukları tartışmasız olup, ancak itirazın iptali davasını sadece müvekkili davalı …’a karşı açtıklarını, İlk derece mahkemesinin görev yönünden değerlendirme yapar iken, dosyada taraf teşkilini tam olarak sağlaması, dava dışı … Ltd. Şti’ni HMK 59. madde gereğince dava dahil etmesi, daha sonra taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ve dolayısı ile dava konusu ihtilafın ticari dava kapsamında kalıp kalmadığını değerlendirmesi gerektiğini, Zira, dava konusu ihtilaf incelendiğinde davacının bir miktar para alacağından mütevellit bir talebinin bulunduğunu, Ticari davalar ise aynı TTK’nun 4/1 maddesinde tanımlandığını, bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerektiğini, taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemeyeceğini, bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gerekli olduğunu, bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli olmadığını, Davacının dava dilekçesi incelendiğinde müvekkillerinin ithalat ihracat işi ile ilgilendiğini, dolayısıyla ticaret ile iştigal ettiğini ve müvekkili davalı ve dava dışı … Ltd. Şti ile ticaret yaptığını beyan etmekte olduğu, davacı tarafın gerçek şahıs olması, ( ezcümle ticari şirket olmaması ) davacı tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı anlamına gelmediğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun [TTK] 11’inci maddesine göre, “ticari işletme”, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu, ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirleneceği, TTK m.12 uyarınca, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye “tacir” dendiğini, İlk derece mahkemesinin davaya cevap dilekçesindeki talepleri doğrultusunda dava dışı … Ltd.Şti.’ni HMK 59. madde gereğince davaya dahil etmeli ( kaldı ki, HMK madde 59 kapsamında zorunlu dava arkadaşlığı, dolayısıyla davada taraf teşkilinin tam olarak sağlanması mahkemenin re’sen gözetmesi gereken hususlardan olduğu), taraf teşkili sağlandıktan sonra davacının tacir sıfatını haiz olup olmadığını incelemeli, gerekiyorsa bu konuda davacı tarafın ticari defter ve vergi kayıtlarını celp ettirmeli, davacı tarafın ticari faaliyetinin ticari işletme mi esnaf işletmesi mi olup olmadığını belirlemeli, tarafların tacir sıfatını haiz olup olmadıkları ve dava konusunun ticari iş kapsamında kalıp kalmadığını belirledikten sonra mahkemenin görevi ile ilgili hüküm tesis etmesi gerektiğini, Davaya sundukları 26.05.2021 tarihli cevap dilekçelerinde, ilk derece mahkemesinin müvekkiline göndermiş olduğu tebligatların usulsüz olduğu, dolayısıyla müvekkilinin davadan haberdar olmadığı, Anayasa’nın 36. Maddesinde düzenlenen ” Hak arama Hürriyeti” kapsamında dilekçelerinin kabulünü ve delillerinin toplanmasını talep ettikleri, tebligatın usulsüzlüğü hususunda ayrıntılı beyanlarda bulundukları, bu aşamada dilekçenin içeriğini aynen tekrar ettiklerini, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı incelendiğinde, süresinde dilekçe sunmadıkları belirtildiği, ancak dosyaya sundukları 26.05.2021 tarihli dilekçenin neden kabul edilmediği, usulsüz tebligata ilişkin ( ilk derece mahkemesinin yasaya aykırı olan usulü işlemlerine ilişkin itirazlarımıza ilişkin ) yapmış oldukları itirazların reddine ilişkin ( mahkeme gerekçeli kararından taleplerinin zımnen reddedildiği anlaşılmakta olup, bu hususta açık bir hüküm tesis edilmediğini ) mahkeme gerekçeli kararında hiç bir açıklamaya ve değerlendirmeye yer verilmediğini, İlk derece mahkemesinin, hak arama hürriyeti kapsamında beyan ve itirazlarını değerlendirmesi, itirazlarımızın reddi yönünde hüküm tesis edecekse de bunu gerekçeli kararında dayanakları ile açıklaması gerektiğini, İstinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yarılama yapılmak üzere dosyanın görevli İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, dava dilekçesinin usul yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine 24/12/2019 tarihinde eldeki davanın açıldığı, mahkemece tarafların tacir olup olmadığı yönünde ilgili ticaret sicil müdürlüklerine ve vergi dairesi müdürlüklerine müzekkere yazılarak araştırma yaptırıldığı, gelen cevabi yazılardan davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Davacının icra takibi yaptığı dava dışı şirket, davalı ve davacı arasında yapılan ve dava dilekçesine eklenen protokolün tarafı olan ve hakkında icra takibi yapılan dava dışı şirket hakkında dava açılmadığı, davalının da yapılan araştırma sonucu tacir olmadığı, davanın TTK. 4 maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava veya nisbi ticari dava olmadığı, davanın HMK. 2 Maddesine göre AHM. Nin görev alanına girdiği tesbit edilmekle; ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun olup davalının göreve yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalının sair istinaf sebepleri de verilen kararın mahiyetine göre görevli mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden dairemizce değerlendirilmemiştir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin HMK. 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.