Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2309 E. 2021/1924 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2309 Esas
KARAR NO: 2021/1924 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2021
NUMARASI: 2021/271 Esas 2021/1163 Karar
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 30/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin karar defterinin kaybolduğunu ve çalındığından şüphelenildiğini, müvekkili şirket defterinin kaybolduğunu imza sirkülerinin 24/04/2021 tarihinde süresinin dolmasından dolayı yenisini çıkarmak için aramaya başlandığında anlaşıldığını ve tüm aramalara rağmen karar defterinin bulunamadığını, bu nedenle müvekkili şirkete ait karar defteri kaybolduğundan ve müvekkili firmanın ticari faaliyetlerine devam edebilmesi için şirket karar defteri için zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/11/2021 tarih ve 2021/271 Esas – 2021/1163 Karar sayılı kararında; “…Somut olayda; davacı şirkete ait karar defterinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı belirtilmiştir. Tacirin yukarıda bahsedilen kanun maddesinden yararlanabilmesi için ticari defter ve belgelerinin korunabilmesi amacıyla gerekli dikkati ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Ayrıca, ziya durumunun tacirin iradesi dışında meydana gelmesi zorunludur. Somut olayda; tacir ziya durumunun nedenini dahi açıklayamamıştır. Tacirin belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekir. Zayi belgesi verilmesi istenilen defterin ne şekilde ve ne zaman zayi olduğuna dair somut bir iddia ve kanıt dahi sunulmamıştır. Davacı tacirin, defterin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden, ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetli olup, aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. (bknz : Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 04/02/2008 tarih, 2006/14049 E. 2008/956 K. Sayılı ilamı, İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi 2020/1486E, 2020/1261K- 2020/1552 E. 2020/1259 K-2020/708 E. 2020/1235 K.) Daya konu somut olayda da mahkememizce davacı şirketin temsilcisi isticvab edilmiş ve davaya konu karar defterinin ne şekilde kaybedildiği sorulmuş, isticvab edilen zayi belgesi verilmesi talebinde bulunan tacirin, zayi edildiği bildirilen karar defterinin müdürlük yetkisinin süresi dolduğundan uzatmak için karar almaları gerektiğini ve bu sırada muhasebenin karar defterini bulamadığını, karar defterinin bir tane olduğunu her yıla ayrı bir karar defterleri olmadığını, defterin iş yerinde ofiste durduğunu ancak deftere ne olduğunu bilmediklerini tüm aramalara rağmen bulunamadığını belirtildiği, bu beyanının duruşmada da ayrıntılı olarak tekrar edilip imzasıyla da onayladığı, dolayısıyla ortada kanunun aradığı yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zayi edilme koşulunun oluşmadığı, basiretli bir tacirin saklamakla mükellef olduğu ticari defterin ofiste dururken kaybolduğunu , deftere ne olduğunu bilemediklerini, defter ve belgelerine gereken özen ve ihtimamın gösterilmesi gerektiği, ancak gösterilmediğinin dosya kapsamında sabit olduğu davacının evrakın kendi iradesi dışında zayi olduğunu ıspat edemediği belirlendiğinden…”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili firmanın karar defterinin kaybolmuş olması ve çalındığı şüphesiyle zayi belgesi verilmesi talepli olarak dava açılmış bulunsa da, Mahkemece müvekkili firmanın karar defterinin zayi olduğunu somut delillerle ispat edilemediği, karar defterini saklarken tacirin göstermesi gereken gerekli özen ve dikkati göstermediği nedenleriyle davanın reddine karar verildiğini, Müvekkili firmanın hem davanın reddi ile hem de kanunun amacına aykırı olarak sürecin uzaması nedenleriyle mağdur olduğunu, Zira karar defterinin kaybolduğunu müvekkili firma imza sirkülerinin 24/04/2021 tarihinde süresinin dolması ile fark ettiği, yenisini oluşturmak için aradığı, ancak defteri bulamadıklarını, imza sirkülerinin süresi 25/04/2021 tarihinde dolmuş olup, aradan geçen bu zamanda müvekkili firmanın mağdur olduğunu, İlk derece mahkemesince soyut ve neye dayandığı belli olmayan nedenlerle davanın reddine karar verildiğini, Mahkemece müvekkili firmanın gerekli dikkat ve ihtimamı göstermediği, gösterilmediğinin dosya kapsamı ile sabit olunduğundan bahsedildiğini, ancak Mahkemece neye dayanılarak müvekkili firmanın dikkat ve özeni göstermediğine kanaat getirildiğinin anlaşılamadığını, Müvekkili firmanın dikkat ve özeni göstermediğine ilişkin herhangi bir somut delil ya da buna kanaat getirilecek, defterin kaybolmasına sebebiyet verecek herhangi bir hal hareket ve tutum söz konusu olmadığını, Yargıtay içtihatları da buna ilişkin somut bir dikkatsiz ve özensiz davranış aramakta olup, müvekkili firma yetkilisinin beyanında da defterin ofiste olduğunun açıkça ifade edildiği, kaybolduğunun imza sirkülerinin yenilenmesi esnasında fark edildiğini, Nitekim şirket yetkilisi samimi beyanında ” 10 yılda bir ihtiyaç olmaktadır” şeklindeki beyanı ile defterin uzun zaman kullanılmadığını belirttiğini, Bu noktada müvekkili firmaca defter saklanırken gerekli özen ve dikkat gösterilmiş olup, sık kullanılmadığından defterin kaybolmasında müvekkili firmanın herhangi bir kusuru veya dikkatsiz davranışı söz konusu olmadığını, Mahkemece ziya durumunun tacirin iradesi dışında meydana gelmesinin zorunlu olduğundan bahsedildiği ve müvekkili firmanın ziyanın nedenini dahi açıklayamadığından bahsedildiğini, Ziya durumunun müvekkili firmanın iradesi dışında meydana geldiğini, müvekkili firma ihtiyaç duyduğunda kullandığından ve karar defterine imza sirkülerinin süresinin dolmasından dolayı yenisi için ihtiyacı olduğundan defterin kaybolduğunu fark ettiğini, dolayısı ile müvekkili firmanın defterin kaybolmasında iradesi ya da dahli kesinlikle olmadığını, Müvekkili firmanın kaybolduğunu aradığında fark etmiş olduğundan, ziya nedenini elbette ki bilemeyecek olup, çalındığından şüphe etmekte olduğunu, ayrıca müvekkili firmadan sık ihtiyaç olmayan karar defterinin nasıl zayi olduğunu bilmesi de beklenemez bir durum olduğunu, her ne kadar defter aranmış olsa da bulunamadığı ve neden kaybolduğu da müvekkili firmaca bilinemediğini, bilinmemesinin de çok normal olduğunu, Mahkemece kanun maddesinde aranan yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle zayi edilme koşulunun oluşmamasından bahsedildiğini, Her ne kadar afet olayı gerçekleşmemiş olsa da, dava dilekçesinde de ifade ettikleri üzere müvekkili firmaca tüm aramalara rağmen ofiste bulunamayan defterin çalındığından şüphe edilmekte olduğunu, zira yıllarca ofis içerisinde bulunan defterin kaybolması başka bir nedene dayanamadığını, çalındığı şüphesi oldukça kuvvetli olan karar defterine ilişkin zayi belgesi verilmesi gerekirken Mahkemece hatalı ve eksik değerlendirme ile karar verilmiş olup,kararın kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, müvekkili firmaya zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince açılan zayi belgesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 82/7. maddesinde, zayi belgesi verilmesini gerektirecek zayi olma durumları sınırlı olarak sayılmamış ise de tacirin zayi belgesi isteyebilmesi için, defterlerin zayi olmasında kusur ve sorumluluğunun bulunmaması, tedbirli bir tacir gibi davranmasına rağmen zayi olayına engel olamamış durumda olması gerekir. Mahkemece, davacı şirket yetkilisine isticvap davetiyesi çıkartılmış ve davacı şirket yetkilisi 04/11/2021 tarihli duruşmada;” bizim ana firmamız … Ltd’dir. Davacı olan … Ltd, … Firmasının kardeş firmasıdır, davaya konu karar defteri esasen çok kullanılmamaktadır 10 yılda bir ihtiyaç olmaktadır, müdürlük yetkisinin süresi dolduğundan uzatmak için karar almamız icap ettiğinden muhasebe karar defterini bulamamış, karar defterimiz bir taneydi, her yıla ayrı bir karar defterimiz yoktu, defter iş yerinde ofisimizde duruyordu ancak deftere ne olduğunu bilemiyoruz, tüm aramalara rağmen bulamadık, ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Somut olayda davacı tarafça, karar defterinin kaybolduğu veya çalındığından şüphelenildiğindan bahisle zayi belgesi verilmesi talep edilmiş isede, tacirin TTK 82/7. maddeden yararlanabilmesi için bir taraftan defterin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiş olması gerekmektedir. Tacirin defter ve belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekir. Davacı tarafça, zayi belgesi verilmesi istenilen defterin ne şekilde ve ne zaman zayi olduğuna dair somut bir iddia ve kanıt dahi sunulmamıştır. Davacı şirketin talep konusu karar defterinin saklanmasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği ve basiretli tacir gibi davranmadığı anlaşılmakla, somut olayda TTK. 82 maddesinde düzenlenen şartların oluşmadığı anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının gerekli dikkat ve özeni gösterdiğinin kanıtlanmamış bulunmasına göre, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/13932 Esas- 2013/20907 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/18497 Esas- 2015/286 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde davacıya iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.