Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2304 E. 2021/1901 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2304
KARAR NO: 2021/1901
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/490 Esas
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, dava dışı … A.Ş.’ nin hissedarı olduğunu, şirketin İstanbul İli Şişli İlçesi … Mah. … pafta … ada … Parselde kayıtlı … Katlı ..Pavyon, … Mağaza ve … Meskenli … Apartman olan taşınmazdaki … nolu, … nolu, ….nolu, … nolu ve … nolu bağımsız bölümlerin, genel kurul kararı olmadan davalı şirkete satışlarının yapıldığını belirterek, dava konusu taşınmazların tapularının iptal edilerek, … A.Ş. adına tapuda tesciline, davalı tarafından gayrimenkuller üçüncü kişilere devredilmiş ise değerlerinin tespit olunarak bedelinin … ve … A.Ş.’ne davalı tarafından en yüksek ticari faizi ile ödenmesine, taşınmazların tapu kayıtları üzerine üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İHTİYATİ TEDBİR KARARI: Davacı vekilinin talebi üzerine; İlk Derece Mahkemesi’nin 23/09/2021 tarih ve 2021/490 Esas sayılı İhtiyati Tedbir Kararı ile; 6100 sayılı HMK 389. maddesine göre taşınmazların 3. kişilere devrinin önlenmesine ilişkin isteminin yerinde olduğu gerekçesi ile, “Davacının ihtiyati tedbir talebinin 10.000,00-TL teminat karşılığında kabulüne ” karar verilmiş ve karara karşı, davalı vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
DAVALININ İTİRAZI VE DAVACININ CEVABI: İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde; davacının, davanın esası yönünden haklılığını ispat etmek zorunda olduğunu, davacının haklılığını yaklaşık olarak dahi ispat edemediğini, dava dilekçesinde harca esas değerin, usulsüz bir şekilde değerinin çok altında olarak 10.000,00-TL olarak gösterildiğini, tedbir konulan yerlerin, davacının harca esas değer olarak gösterdiği tutarın çok üzerinde kıymete sahip taşınmazlar olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için ihtiyati tedbir kararının hukuka uygun olduğu kabul edilse dahi, teminat meblağının çok düşük ve tedbir kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili itiraza cevap dilekçesinde; Davalı vekili tarafından sunulan tutanakların sahte olarak tanzim edildiğini, şirket hissedarlarından …’ın, Maslak … Hastanesinde 17 Aralık 2020 günü KOVİD 19 tanısıyla yatışının yapıldığını ve vefat ettiği 06.01.2021 gününe kadar da hastaneden hiç çıkmadığını, dolayısıyla …’ın da imzalarının bulunduğu iddia edilen Genel Kurul Tutanaklarının tümünün sahte olarak düzenlendiğini, …’ın 06.01.2021 günü vefat etmiş olduğu düşünüldüğünde 86 yaşında Demans teşhisi olan ve KOVİD 19 nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören bir kişinin ölümünden sadece 9 gün öncesinde hastanedeki yatağından çıkıp şirket merkezine gelerek Olağanüstü Genel Kurula katılacağının düşünülmesinin hayatın ve ticari hayatın olağan akışına uymadığını belirterek, yargılama süresince tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/11/2021 tarih ve 2021/490 Esas sayılı ek kararı ile; “….talep ihtiyati tedbir kararına itiraz istemine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu hakkında 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. Maddelerindeki yasal şartları taşığı görülmekle ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilince teminat bedeline ilişkin itirazda bulunulmuş olup; davanın konusunun tapuda kayıtlı taşınmazlar olduğu, taşınmazın gerçek değerinin yargılama sırasında yapılacak keşifle ortaya çıkabileceği, davanın başında bunu belirleme imkanının olmadığı, dava değerince teminat karşılığında tedbir kararı verilmesinde usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbire ve teminata yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati tedbire yapılan itirazın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince hükmedilen teminat miktarının davaya konu 5 adet taşınmaz olduğu göz önünde bulundurulduğunda son derece düşük olduğunu, tedbir konulan yerlerin davacının harca esas değer olarak gösterdiği tutarın çok üzerinde kıymete sahip taşınmazlar olduğunu, Yargıtay içtihatlarıyla sabit olduğu üzere tapu iptal ve tescil davalarında harca esas değerin satış bedeli+zorunlu tapu harçları olup, davacının kötü niyetli olarak değeri eksik gösterdiğini, mahkemece de buna itibar edilerek 5 adet taşınmazın tümü için yalnızca 10.000.TL teminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi’nin gerekçeli kararında her ne kadar davanın başında taşınmazın değerinin belirlenme imkanının bulunmadığı belirtilmişse de, davaya cevap dilekçeleri ekinde sunulmuş olan tapu senetlerinden satış bedelinin açıkça görüldüğünü, bir an için taşınmazın değerinin belirlenmesi imkanı bulunmadığı düşünülse bile 5 adet taşınmaz için 10.000 TL teminat takdir edilmesinin her halükarda düşük olup makul sayılmasının mümkün olmadığını, Müvekkili şirketin davaya konu taşınmazları iyi niyetli ve usulüne uygun olarak satın aldığını, davacının muvazaa iddialarının müvekkili şirketle alakası bulunmadığını, mal kaçırma iddialarının dava dışı … ile davacının şahsı arasındaki husumetle ilgili olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak tapuya güven ilkesi çerçevesinde tapuda malik görünen satıcıdan kendisine ibraz edilen şirket genel kurul kararına dayanarak ve taşınmaz bedelleri ödenmek suretiyle satış işlemini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin, davacının ortağı olduğu şirketten “mal kaçırması”nın zaten hukuken mümkün olmadığını, Ayrıca, müvekkili şirketin bahsi geçen taşınmazlarda şubesi bulunduğunu, … adı altında faaliyet gösterdiğini, sonuç olarak, maddi durumu taşınmaz almaya elverişli olan müvekkil şirketin, ticari faaliyetleri kapsamında zaman zaman bedelleri karşılığında taşınmaz satın alabildiğini, söz konusu satış ve alış işlemlerinin işbu davayla alakası olmadığı gibi, dava konusu taşınmaza yönelik davacı tarafça öne sürülen muvazaa iddialarının da doğru olmadığını, İhtiyati tedbire dahi karar verilmeden önce davacı tarafından harcın tamamlanması, usuli eksikliklerin giderilmesi gerekirken, mahkemece düşük bedel üzerinden teminata hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbirin kaldırılması talepleri yerinde görülmese dahi öncelikle yapılacak keşif ile taşınmazın değerinin tespit edilerek harcın davacı tarafça tamamlanması gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbirin kaldırılması taleplerinin reddine ilişkin 01.11.2021 tarihli kararının bozulmasına ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, tapu iptali ve tescil davasında verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine dair verilen ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.Davacı, hissedarı olduğu dava dışı … A.Ş. adına kayıtlı beş adet taşınmazın, genel kurul kararı olmadan davalı şirkete satışlarının yapıldığını belirterek, dava konusu taşınmazların tapularının iptal edilerek, tekrar… A.Ş. adına tapuda tesciline, davalı tarafından gayrimenkuller üçüncü kişilere devredilmiş ise değerlerinin tespit olunarak bedelinin … A.Ş.’ne ödenmesine, taşınmazların tapu kayıtları üzerine üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının ihtiyati tedbir talebinin 10.000,00-TL teminat karşılığında kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi hükmüne göre, mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ve uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür. Somut uyuşmazlıkta; dava tapu iptali ve tescil davası olduğundan, davanın konusu teşkil eden taşınmazların yargılama sırasında devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi HMK 389 madde hükmüne, usul ve yasaya uygundur. Davacı tarafça dava değeri 10.000,00 TL gösterilerek, bu miktar üzerinden harç yatırılarak dava açılmıştır. Mahkemece de ara karar tarihi itibarı ile bildirilen dava değerinin tamamı miktarında teminat yatırılması koşulu ile tedbir kararı verilmiştir. Davanın niteliği gereği yargılama sırasında taşınmazların değerleri keşif yapılarak tespit edildiğinde, belirlenecek dava değerine göre harç ikmali söz konusu olabileceği gibi teminat miktarının da yeniden değerlendirilmesi mümkün olabilecektir. Bu hali ile, talep ve ara karar tarihi itibarı ile mahkemenin takdirine göre belirlenen teminat miktarı yeterli olup, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, tedbir talebinin kabulü yönündeki mahkeme ara kararı ve itirazın reddine dair ek kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenlerden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.