Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2301 E. 2022/1039 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2301 Esas
KARAR NO: 2022/1039 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI: 2020/176 Esas 2021/876 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişki neticesinde; cari hesaplarda da ayrıntılı dökümü bulunan faturalarda belirtilen malların tesliminin gerçekleştirildiğini, tanzim edilen faturalara davalı tarafından itiraz edilmediğini, tüm bu ticari faaliyetler neticesinde davalının müvekkili şirkete ¨ 952.331,63 ve 31.638,75 USD (181.204,61) alacağının bulunduğunu, cari hesap ekstresi gereğince borcunun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı şirket arasında çeşitli zamanlarda muhtelif sebeplere dayanan ticari ilişkiler kurulduğunu borç ve alacakların doğduğunu, her birinin kaynağının farklı olan bu ilişkilerden son olarak bir borç kalıp kalmadığını, kaldıysa ne kadar kaldığı konusunda taraflar arasında görüşmeler olduğunu, davacı tarafça müvekkiline sürekli farklı rakamlarda borçlar bildirildiğini, müvekkilinin başından beri rakamlarda mutabakat sağlanırsa doğmuş olan borç konusunda bir sorun olmayacağını, kendisi tarafından ödenmeye hazır olunduğunun söylendiğini, ancak bir türlü rakam konusunda istikrarlı ve kesin bir dönüş olmadığını, bu sırada mutabakat beklenmeksizin davacı tarafça icra takibinin başlatıldığını, icra takibinde alacağın dayanağı olarak cari hesap alacağı gösterilmişse de davada cari hesap ekstresi ve faturalardan söz edilerek alacağın dayanağının belirsizleştirildiğini ve icra takibinden koparıldığını, zira taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi olmadığını, hem davanın takipten kopması sebebiyle hem de davacının kendi çelişkili davranışlarıyla alacağı belirleyememesi nedeniyle müvekkilinin icra inkar tazminatına mahkum edilmemesi gerektiğini, alacaklının kendisini temerrüde düşürdüğünü, davacının alacağını ispatlaması gerektiğini, alacağın bir kısmının USD olarak belirlenmesinin dayanaksız olduğunu belirterek, davanın usul ve esastan reddine, icra İnkar tazminatı talebinin reddine, davacı aleyhine takip rakamının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/10/2021 tarih ve 2020/176 Esas – 2021/876 Karar sayılı kararı ile; “… Davacı ile davalı arasında, davacının,davalıya mal satışını gerçekleştirdiği,buna ilişkin taraflar arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığı, davacının faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı, davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defterlerine göre davacıya takip tarihi itibariyle ¨1.264.064,55 borcunun bulunduğunun sabit olduğu, davacının, davalının itirazının davalı defterlerinde kayıtlı borçtan daha azı miktar üzerinden iptalini talep ettiği, her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini netice-i talep kısmında belirtmiş ise de, dava dilekçesi içeriğinde itirazın iptalini istediği kısmı açıkçı gösterdiği ve harcını bu miktar üzerinden yatırdığı, bu nedenle dava dilekçesinin açıklanmasına gerek bulunmadığı, neticeten davacının davalıya mal sattığı ve bedelini tahsil etmediği,bu durumun davalı defterlerinden de açıkça belli olduğu,davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defterlerine göre davalının davacıya borçlu olduğu, ödeme savunmasında bulunmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile davalının itirazının talep gibi ¨952.331,63 ve 31.638,75 USD üzerinden iptali ile takibin takip talebindeki koşullar çerçevesinde devamına karar vermek gerekmiştir. Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacının, icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğu davalı vekili tarafından ispat edilemediğinden davalı vekilinin koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile; davalının Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨ 952.331,63 ve 31.638,75 USD asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip talebindeki şartlar uyarınca TAKİBİN DEVAMINA, 2-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨ 313.010,73 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş, karara karşı, davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının, icra inkar tazminatı yönünden hem maddi vakıalar hem de esas ve usul yönünden hukuka aykırı olduğunu, davanın usul nedeniyle reddi gerektiği itirazlarının hiç incelenmediğini, ilk savunmalarından itibaren davacının; icra takibinde işbu davadan farklı bir dayanağa dayandığı (takipte cari hesap denilirken, davada dayanak faturalar olduğu söylendiği ve faturalar da sunulmadığı belirtilerek ), icra takibinde işbu davadan farklı bir rakam talep edildiği hususlarının açıklandığını, bu nedenle işbu davanın, dayanak gösterilen takipten tümüyle koptuğunu, dolayısıyla artık ortada bir itirazın iptali davası olmadığını belirttiklerini, dava itirazın iptali davası olduğundan, dayanak ve rakamın değiştirilemeyeceğini, hatalı olarak ” davanın kabulü ile itirazın 952.331,63 ve 31.638,75.USD üzerinden devamına karar verildiğini, oysa takibin daha yüksek rakamlı olduğunu ve bu hususun mahkemece hiç konu edilmediğini, bu nedenle kararın usul hukukuna aykırı olduğunu, Dava reddedilmeyecekse davaya alacak davası olarak devam edilmesi gerektiği savunmalarının dikkate alınmadığını, dava alacak davasına dönüşseydi icra takibindeki fer’ilere ve özellikle icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, kararda tüm bunlara hükmedildiğini, davanın itirazın iptali davası olmaktan çıktığı ve bu nedenle icra inkar tazminatına usul hukuku açısından hükmedilemeyeceği savunmalarının incelenmediğini, icra inkar tazminatına maddi hukuk ve somut olaylar açısından da hükmedilmemesi gerektiğini, savunmalarının tamamında alacağın “likit” olmadığının açıklandığını, zira davacının sürekli farklı rakamlar talep etmesi, takipte farklı rakam istemesi, hemen ardından açtığı davada daha farklı rakam istemesinin dahi kötü niyetini gösterdiğini, müvekkilinin borcunun varlığını en başından beri davacıya söylediğini, ancak tuttukları hesap çok farklı ve karışık bir hesaplama içerdiğinden birlikte hesaplamayı önerdiğini, davacının birbirinden farklı taleplerinin müvekkilinin de kafasını karıştırdığını ve kesin rakamın ortaya çıkmasını beklediğini, işbu yargılamada bile hala ortaya çıkmayan bir alacağa nasıl ” likit” alacak denilebildiğini ve icra inkar tazminatına hükmedilebileceğini anlayamadıklarını, üstelik müvekkilinin, icra takibine yaptığı itirazda; ödeme emri içeriğindeki borç kadar borcu olmadığını” belirttiğini, yani borca kısmen itiraz ettiğini, dolayısıyla kısmen itiraz edilen borçta icra inkar tazminatının tüm alacak yönünden kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, üstelik müvekkilinin kısmen itirazına davacının çelişkili rakamlar vermesinin sebep olduğunu, müvekkilinin itirazında haklı olduğunu, kararın somut olaylara dayanmaması yönünden hukuka aykırı olduğunu,
İcra inkar tazminatının, asıl borç üzerinden en çok % 20 oranında hesaplanması gerektiğini, mahkemece davacının çelişkili rakam bildirmesi ve müvekkilinin en başından beri giriştiği uzlaşma çabalarının hiç dikkate alınmadan en yüksek oran üzerinden % 20 orana hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca mahkemenin icra inkar tazminatını yanlış hesapladığını, mahkemenin kabul ettiği rakam olan 952.331,63.TL ve 31.638,75.USD (takip tarihindeki kur karşılığı 5,7273.TL üzerinden karşılığı 181.204,61.TL) toplamı olan 1.133.536,24.TL’nin %20’sinin 226.707,25.TL olduğunu, Eğer kur olarak karar tarihi esas alındıysa; 7 Ekim 2021 Merkez Bankası satış kuru olan 8,8769 üzerinden 31.638,75.USD, 280.854,02.TL olacağını ve bu defa da toplam bedel olan 1.233.185,65.TL’nin % 20’sinin ise 246.637,13.TL olduğunu, Kararda nereden hesaplandığı anlaşılamayan 313.010,73.TL’nin yer aldığını, kararın hesap hatası içerdiğini, eğer mahkemece hesaba faiz de eklenmişse Yargıtay’ın yerleşik kararlarına aykırı karar verildiğini, kararın yalnızca 2 nolu bendi gereği istinaf talebinde bulunduklarını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının 2 nolu bendindeki icra inkar tazminatına hükmedilmesi açısından istinaf yolu ile incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67 vd maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça aleyhine hükmedilen icra inkar tazminatı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile; 1.387.411,57 TL + 31.638,75 USD = 1.568.616,18 TL (harca esas değer)’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra takip dayanağının cari hesap alacağı olarak gösterildiği; işbu dosyada dava dilekçesi ile, dava değeri 1.133.536,24 TL= 952.331,63 TL + 31.638.75 USD(181.2014,61 TL) olarak gösterilerek davalının itirazının iptaline karar verilmesinin talep edildiği görülmektedir. Taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda ibraz edilen bilirkişi raporunda, davalının ticari defterlerine göre davacıya takip tarihi itibariyle 1.264.064,55 TL borcunun bulunduğunun tespit edildiği, mahkemece davacının, davalı defterlerinde kayıtlı borçtan daha az miktar üzerinden icra takibine itirazın iptalini talep ettiği belirtilerek, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir. Mahkemeler HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlı olup, davanın itirazın iptali davası olarak açıldığı, yargılama sırasında davanın niteliğinin değiştirilmesi hususunda yapılmış bir ıslah da bulunmadığı gözetildiğinde mahkemece davanın itirazın iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılmasında usule aykırılık bulunmadığı gibi davalı tarafça icra takip dosyasına yapılan itirazda, itiraz edilen /edilmeyen kısım yönünden bir açıklamada bulunulmadığı ve itiraz nedeniyle takibin tamamının durduğu dikkate alındığında, davacı tarafça davada talep edilen miktar yönünden ve dosya kapsamına göre davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; dava, faturaya dayalı olup, alacak likit ve dosya kapsamına göre itirazın haksız olduğu anlaşılmakla davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Yabancı para cinsinden yapılan icra takiplerinde, İİK’nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi halinde, yabancı paranın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapılması gerektiği, bu durumda mahkemece İİK 67 maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilen 952.331,63 TL ve 31.638.75 USD’nin takip tarihindeki TL karşılığı olan 181.2014,61 TL üzerinden belirlenen 226.707,24.TL icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, gerekçesi de açıklanmaksızın yazılı miktarda icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2021 tarih 2020/176 Esas 2021/876 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜ ile; davalının Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨ 952.331,63 TL. ve 31.638,75 USD asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip talebindeki şartlar uyarınca TAKİBİN DEVAMINA, 2-İcra İflas Kanun’unun 67/2. maddesi uyarınca asıl alacağın % 20’si üzerinden belirlenen 226.707,24.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 77.431,86.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 11.471,26.TL harcın mahsubu ile bakiye 65.690,60.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 11.512,36.TL toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 11 adet tebligat+posta ücreti 162,95.TL, bilirkişi inceleme ücreti 1.000,00.TL olmak üzere toplam 1.162,95.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 72.473,77 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 72,60.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 234,70.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.