Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2297 E. 2023/1457 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2297
KARAR NO: 2023/1457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2021
NUMARASI: 2014/1020 Esas – 2021/64 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul-Adana-Diyarbakır ekseninde mafya usulü çalışan batık … AŞ tüzel kişiliğinin gerçek sahiplerinin; yasal dayanağı bulunmayan cebri icra yöntemleri ile piyasadan silindiği Tasfiye halinde … A.Ş.nin Mahkeme kararıyla atanmış tasfiye Memuru olduğunu, 11.Nisan 2013 günü kesinleşen Mahkeme kararını, Bartın Ticaret Sicil Memurluğuna ibraz ettiğini, bu şirket ile ilgili olarak TMSF’nin 12.Mart.2000 tarihli ve … sayılı haciz talimatı verildiğini, ekinde TMSF borçlular listesini incelediğini, 2007/94 E sayılı takip dosyasının ihtiyati haciz kararı olduğunu, borçlu listesinde adresinin Kartepe-Kocaeli şeklinde olduğunu, o zamanki Mernis adresi doğru olduğunu, her nedense adresine tebligat yapılmasından kaçınıldığını, 16 Şubat 2006 tarihli 4552 sayılı resmi yazılarıyla da Bartın’daki Mernis adresine tebligat yapıldığını, olayın gerçek nedeni de 9 kasım 2012 günü basında çıkan haberle belgelendiğini, muhataplar tarafından da herhangi bir yalanlama gelmediğini, … kendisine aynı zararların verilmemesi ve TMSF yetkililerine hükmetmek amacıyla plan yaptığını, … AŞ Şirinevler Şubesinin 1996-1997 yıllarındaki yolsuzluklarını 05.Ekim.1997 günü resmiyete koyduğunu, devlet bankaya 30.11.2001 günü el konduğunu, olmayan borcu bugün itibariyle devlet alacağı 6183/102 yasa maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, 8.04.2002 günü TMSF Alacak Temliki Sözleşmesi ile İstanbul … İcra Müdürlüğündeki … esas no.lu dosyayı devir aldığını, aradan tekrar beş yıl geçtikten sonra 2007 yılında açıklanan şantaj şeklindeki olay tehdidi altında işleme konulduğunu, güncel bankacılık işlemleri ve resmi kayıtlarla, İstanbul …İcra Müdürlüğü nezdindeki … esas no.lu takip dosyasının gerçek durumu aşağıya çıkarıldığı şeklinde olduğunu, ortağı, yöneticisi ve … AŞ Şirinevler Şubesinde 10.000,00 TL Şube Müdürü yetkisiyle kullandırdığı krediye kefil olduğu şirketin adı …, …’taki hesabı da … no.lu olduğunu, Ticaret Sicil kayıtları ve gerçekte … isimli bir şirket bulunmadığını, şirketin 31.07.1997 günü Fransız müşteri için …’te kumaş üretimi yaptırma için 5.150,00 TL tutarında teminat mektubu aldıklarını, bu mektubu bekleterek 22.08.1997 günü … isimli tahrifatlı hesaba 30.985,00 TL kredi kullandırmış göstererek üçüncü şahıs tüzel kişiliğin 27.08.1997 günü Fransa’dan gelen ihracat bedelinden 18.600,00 TL parasının çalındığını da Fransız müşteri İstanbul’a gelerek belgelediğini, … AŞ Genel Müdürlüğü suçu Bankanın Şirinevler Şubesi Müdürü …’e yüklemek suretiyle iş akdini tek taraflı tazminatsız olarak fesh ettiğini, … AŞ Genel Müdürlüğü ve Şube yetkilileri 17.09.1997 günü şirket merkezine gelerek dört taksitte ödenmesi koşulu ile 4.000 TL ek kredi teklifinde bulundukları, icra dosyasına 9.150,00 TL borcun kabul edilerek ödenmesinin taahhüt edildiğinin yazıldığı, 3.şahıs firmasının 29.09.1997 tarihinde Fransa’dan gelen 10.672,00 TL ihracat bedelinden 2.300 TL olarak ilk taksitin kesileceğini, 1.10.1997 tarihinde 6.834 TL kesildiğinin ortaya çıktığını, anlaşmaya aykırı fazla kesilen paranın iadesi alacak davasının derdest olduğunu, Şirinevler eski Müdürü … yeniden Müdürlük görevine getirildiğini, yetkili … hareket geçerek yolsuzluğun örtbas edildiğini, … isimli 256791 no.lu hesap için … olarak tahrif ederek yeni çıktı alındığı, hayali borçlar eklendiğini, Bakırköy ….Noterliği aracılığı ile 10.10.1997 tarihli ve … no.lu ihtarname keşide edildiği kefillik adresinin hiç oturmadığı adresin gösterildiğini, ek sözleşme ile aldıkları ve ödeme taahhüt edilen 9.150,00 TL ( 5.150 TL banka teminat mektubu+4.000 TL ek kredi) tutarında borcu ödediklerini, … AŞ. Şirinevler şubesi yetkilileri fazla kestikleri parayı İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas no.lu dosyaya kasten ibraz etmedikleri, itiraz ile takibin durduğunu, bu nedenle İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi 1997/1421 e no.lu itirazın iptali davası açıldığını, hesap mutabakatında da kasten kaçtıklarını, şirketlerinin … ile hiç çalışmadığını, 6.08.1998 günü hacze gidildiğini, şirketin … marka … seri no.lu çift iğne recme isimli makine sahte haciz tutanağı düzenlendiğini, haciz tutanağında bu makine olmadığını, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı, Bağcılar Asliye Ceza Mahkemesinde dava açtıklarını, anlaşarak dava dosyasını ödedikleri sınırlı olan Avukatlık ücreti dahi talep edilmeksizin 05.03.1999 tarihli 1997/1421 E, 1999/117 K sayılı kara alınmadan sonlandırıldığını, sonuç olarak … AŞ Şirinevler şubesinin kredi kullandırma yetkisinin 10.000 TL olduğunu, 22.08.1997 günü 30.985,00 TL nakit kredi kullandırılmasına dair aynı günlü veya öncesine ait Banka Genel Müdürlüğü onayı ile kullandırılan kredi belgelerinin dosyaya celbi, yasal dayanağı olmayan borcun ve takibin iptal edilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, usule ilişkin olarak davacı tarafın sunulan dava dilekçesinin HMK 119.maddesinin e bendi ve g bendi gereği gerekli şartları ihtiva etmediği tereddütlere sebep olduğu, bu nedenle talep sonucunun açıklattırılması aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, davacının iptalini istediği İstanbul … İcra Müdürlüğü … sayılı dosya takibe itiraz sebebiyle açılan İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 1997/1421 E ve 1999/117 s dava dosyası 05.03.1999 tarihinde karara çıktığı ve kesinleştiğini, bu nedenle takibe mesnet hakkında bir kesin hüküm ve kesinleşmiş icra takibi bulunduğunu, davacı taraf İstanbul … İcra Müdürlüğü … e dosyası ile yapılan takibe itiraz ettiğini ve daha sonra itirazdan feragat etmiş ve ödeme taahhüdünde bulunmuş olup, dava konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı şeklinde sonuçlandığını, davacının ihtarname ve takipten 14 yıl, itirazın iptali davası ve borcun kesinleşmesinden 12 yıl sonra borcun ve takibin iptalini talep etmesinin usule aykırı olduğunu, davacının borcun zamanaşımına uğradığı iddiasının da yersiz olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 141 madde gereği 20 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, esasa ilişkin olarak ise … A.Ş.den müvekkil Kuruma devir ve temlik edilen kredilerle ilgili olarak kamu borçlusu … Ltd Şti hissedarı ve kefili olması nedeniyle davacı taraf hakkında 2007/94 sayılı dosyadan 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre takip başlatıldığını, davacı taraf devam eden borca idari makamlar nezdinde ulaşamadığı sonuca adli yargıda dava açarak ulaşmaya çalıştığını, Fon kurulunun kararı gereği 08.06.2007 tarihine göre 486.621,00 TL alacağın tahsili için 2007/94 sayılı davada takip başlatıldığını, davacının merniste kayıtlı adreslerine usulüne uygun tebligat yapılmadığı iddiasının kabul edilmediğini, davacının iptalini istediği İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibinde yapılan itiraz sonucu İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 1997/1421 E dosyası 05.03.1999 tarihinde karara çıktığı ve 6.09.1999 tarihinde kesinleştiğini, davacının ortağı ve yetkilisi ve kefili olduğu … Ltd Ştine kullandırılan 30.985,00 TL.lık kredi … no.lu hesabındaki 9 ek no.lu kredi olduğu davacı taraf kefil sıfatı muhtelif tarih ve tutarlarda beş adet toplam 25.000 TL.lık kredi sözleşmesi imzalandığını, Banka Şirinevler Şubesi tarafından … Ltd Şti için 2 adet hesap açıldığını, bu hesaplardan … no.lu hesabı ihracat bedeli alışı, eft vs işlemler yapıldığı, diğer hesap olan … no.lu hesabın ise nakit ve gayri nakit kredilerin kullandırıldığını, 256791 no.lu hesabın firmanın ve yetkililerinin bilgi sahibi olduğunu gösteren çok sayıda firma ve davacı adına düzenlenmiş talimat ve yazı bulunduğunu, …’ın hesaplar arasında virman talimatı bulunduğunu, firmanın … ek no.lu hesabı muhtelif tarih ve tutarlarda kredi kullandırıldığı ve tahsilatlar yapılarak 22.08.1997 tarihinde 30.985 TL.ye ulaştığını, 22.08.1997 tarihinde firmaya 13 ek no.lu hesapta tek kalemde 30.985 TL kredi kullandırılarak 9 ek no.lu kredinin kapatıldığını, bu kredilere ilişkin belgelerin ekte sunulduğunu, 256791-13 no.lu hesabı ise 9.10.1997 tarihinde 5.150 TL.lık teminat mektubunun tazmininde kullanıldığını, ayrıca davacı tarafın iddia ettiği şekilde 18.600 TL meblağ kayıt banka tarafından çalınmadığı, 27.08.1997 tarihinde dava dışı … Ltd Ştine geçen ve döviz alış işlemi gerçekleştirilen 21.138.87 TL tutarındaki ihracat bedelinden 18.600 TL.lık kısmı, …’ın verdiği hesaplar arası talimat kapsamında … no.lu kredi hesabına mahsup edildiğini, hesaplar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile davacı tarafın iddialarının doğru olmadığının ortaya çıkacağını, … AŞ tarafından … Ltd Şti ve kefili davacı aleyhine 9.10.1997 tarihi itibariyle 23.191,85 TL. nakit ve 1.369,09 TL.sı depo talepli meri mektup riski olmak üzere toplam 24.560,95 TL üzerinden Bakırköy … Noterliği 10.10.2007 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname keşide edildiğini, ve yasal takibe başlandığını, davacı taraf itiraz dilekçesi ile takibin durduğu, İstanbul 4.AST mahkemesi nezdinde itirazın iptali davası açıldığını, anlaşarak dava dosyasına ödedikleri ile sınırlı olarak avukatlık ücreti dahi talep etmeksizin 05.03.1999 tarihli karar alınmadan davanın sonlandırıldığını, şeklinde ifade yer aldığını, davacı taraf Bağcılar İcra Müdürlüğü … Tal dosyasına 06.02.1998 tarihli beyanı ile vaki itirazından feragat ettiği ve 09.03.1998 tarihinde İcra dosyasına ödeme taahhüdünde bulunduğunu, … tarafından 03.08.2009-30.11.2012 tarihleri arasında müvekkil kuruma 39 adet dilekçe verdiği ve bunlara cevap verildiğini, belirtilen nedenlerle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/01/2021 tarih 2014/1020 Esas – 2021/64 Karar sayılı kararında; “Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Somut olayda davacı taraf, yetkilisi bulunduğu şirketin 10/09/1997 tarihinde … A.Ş. Şirinevler şubesindeki … no.lu hesabı üzerinden Genel Müdürlük onayı ile 23.191,00 TL miktarında sahte kredi borcu kullandırılması nedeniyle şirketin borcu olmadığının tespiti ve takibin iptalini talep ve dava etmiş, davalı TMSF ise davanın reddini savunmuştur. Mahkememizin 22/04/2014 tarihli celsede iddianın ileri sürülüş şekli ve mevcut delil durumuna göre bu aşamada kesin hüküm itirazı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacının 01/02/2016 tarihli talep sonucunun netleştirilmesi ilişkin beyan dilekçesi de nazara alındığında davacının eldeki davadaki talebinin, 07/10/1997 tarihi ve sonrasına ilişkin bankacılık ve icra takip işlemlerine ilişkin olduğu, dosyamız kapsamında yer alan İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/200 Esas sayılı dava dosyasının ise ilgili tarihten önceki işlemlere yönelik alacak davası olduğu, dolayısıyla kesin hükmün söz konusu olmadığı anlaşıldığından yargılamaya devam edilmiştir. 21/11/2014 tarihli celsede, katılma talebinde bulunan … Şirketi, … mevcut delil durumuna göre davaya katılmakta hukuki yararlarının bulunmadığı anlaşılmakla müdahale taleplerinin reddine karar verilmiştir. Mahkememizin 28/11/2017 tarihli ara kararı gereğince dosya rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, bankacı ve uzman bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 21/12/2018 teslim tarihli raporda özetle; “1- Önceki bölümlerde kapsamlı olarak incelendiği ve değerlendirildiği üzere, davacının dava dışı … Ltd Şti.’ nin imza yetkili ortağı olduğu, dava dışı … Ltd Şti.’nin imza yetkilisi olduğu, Dava dışı … Ltd Şirketi ile davalı Banka ( … AŞ Şirinevler Şubesi) arasından beş adette toplam 25.000,00 TL.lık Genel Kredi sözleşmesi düzenlendiği ve bu sözleşmeleri davacının müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak imzaladığı, dolayısıyla açılan kredilerin 25.000,00 TL asıl alacağından ve temerrüt faizinden sorumlu olduğu, 2- Davalı Banka tarafından dava dışı … Ltd Şirketine kısa vadeli krediler açıldığı, en son açılan … ek no.lu ve 30.985,00 TL borç bakiyeli kredi riskinin vadesi olan 22.08.1997 tarihinde tasfiye edilemediği, davalı Banka tarafından fiktif olarak söz konusu krediyi tahsil-tediye işlemi yaparak kapattığı ve dava dışı şirket adına bu kez … ek no.lu yeni bir kredi hesabı açtığı, 3- Davalı Bankanın dava dışı şirketlerin (… ve …) hesapları arasında virman yapma, hapis, rehin, mahsup vs yetkileri Genel Kredi sözleşmede yer almasına karşılık Bankacılık uygulamasında bu işlemler için müşteriden her işlemde yazılı talimat alınması gerektiği, Dava dışı … Ltd Şti, Dava dışı … Ltd Şirketlerinin 19.09.1997 tarihli, davacı …’ın tarihsiz şirketlerin ve kendisinin hesapları arasında karşılıklı virman yapılmasını kabul eden Genel talimatlarının kabulünün Muhterem Mahkemenin Takdirine sunulduğu, Davalı Banka tarafından yapılan virman ve mahsup işlemlerinde davacı lehine aktarılmayan herhangi bir tutarın görülmediği 4- Davalı Banka tarafından sunulan faiz genelgesinde TL nakdi kredilerde 28.04.1997 tarihinde temerrüt faiz oranının yıllık % 250, 01.02.2000 tarihinden itibaren uygulanacak temerrüt faiz oranının ise % 125 olarak tespit edilmesine karşılık davalı banka tarafından yılık % 250 oranı üzerinden faiz hesaplandığı, sunulu belgelerde yer alan söz konusu oranlar üzerinden raporda hesaplama yapıldığı, Davacının söz konusu … ek no.lu kredi borcundan dolayı 9.150,00 TL.lık asıl alacağı kabul ederek toplam 7.500 TL ödeme yaptığı yasal kesinti sonrası banka tarafından icradan 7.046,00 TL tahsil edildiği, 5- Davacının, bankanın gönderdiği ihtarname sonrası 26.10.1997 tarihinde temerrüde düştüğü, kısmi ödemeleri de dikkate alınarak 25.000,00 TL kefaleti kapsamında dava tarihinde 16.172,35 TL asıl alacak ve kendi kefalet borcunda temerrüdünün sonucu olduğundan kefalet sınırını aşan 370.827,23 TL işlemiş faiz ve faizin gider vergisi 18.541,36 TL olmak üzere toplam 405.540,94 TL borçlu olduğu” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu davacı vekiline ve davalı vekiline HMK 281 madde meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilmiştir. Mahkememizin 26/02/2019 tarihli ara kararı gereğince dosyamız ek rapor hazırlanmak üzere mali müşavir, bankacı ve uzman bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ibraz edilen 11/06/2019 teslim tarihli ek raporda özetle; davacı vekilinin kök raporumuza itirazları doğrultusunda yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu; ara kararda verilen yetki doğrultusunda davalı TMSF nezdinde dosyaya gelmeyen belgeler konusunda İdare Merkezinde inceleme yapıldığı, davacının 20 madde halinde sunduğu itirazlarının önceki bölümde tek tek incelenerek ulaşılan sonuçların belirtildiği, yapılan itirazların kök raporda tespit edilen hususlardan ayrılınmasını gerektiren bir durum oluşturmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Bu kapsamda, kök ve ek raporların ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun nitelikte düzenlenmiş olduğu, hüküm kurmaya elverişli tespit ve değerlendirmeler içerdiği görülmüştür.Yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; bilirkişi heyetinin kök ve ek raporlarının mahkememizce yeterli görülüp itibar edildiği, davacının dava dışı diğer şirket müdürleri ile birlikte dava dışı … Ltd. Şti.’yi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, raporda belirtildiği şekilde, davalı tarafından 1997 Haziran ayından itibaren yürütülen işlemlerde davacının yazılı talimatı olmadan dava dışı şirketlerin (… ve …) hesapları arasında virman mahsupları ve ödemeler yapıldığı, daha sonradan bu işlemlerle ilgili talimatlar alındığı, bankacılıkta fiktif alarak tabir edilen bu şekilde şirket adına yeni bir kredi açılmadan kapanan kredinin vadesinin başka bir hesaba aktarılarak uzatıldığı, bunun gerçekte yapılan bir tahsilat olmadığı gibi yeni bir ödeme yapılmadığından açılan yeni bir kredi anlamına gelmeyeceği, davalı Banka tarafından yapılan virman ve mahsup işlemlerinde davacı lehine aktarılmayan herhangi bir tutarın görülmediği, yapılan bu işlemlerin dava dışı şirketin ve davacının bilgisi dahilinde ve icazeti çerçevesinde olduğu anlaşıldığından davacının davasını ispatlayamadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Batık; 09.10.1997 tarihinde … Tic. Ltd Şti hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünde 24.560 TL alacaklı olduğu iddiasıyla … takip nolu dosyayı açtığını; şirketin itirazı üzerine İcra Müdürlüğü’nün haczi durdurduğunu; bunun üzerine …, A.Ş.’nin İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde 1997/1421 Esas nolu 13.691 TL tutarında İtirazın İptali davası açtığını; daha sonra bu davadan feragat ettiğini, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu nezdinde ki TMSF yetkilileri usulünce, … nolu sahte isimli … üzerinden 22/08/1997 tarihinde 30.98000.000. tl sahte kredi kullandırılmış gösterildiğini ve bunun bir SAHTE RESMİ-ÖZEL BELGE olduğunu tespit ederek Batık … yetkililerine, 07.03.2002 tarihli “Muhasebe Kayıt Raporu” ile bu sahte belge tespitlerinin … Şirinevler Şubesi Müdürlüğüne onaylatıldığını, Şirketin 31/05/1998 tarihi itibariyle faaliyetini durdurduğunu; Noter onaylı FESİHNAME ile eski adresini iptal ettiğini; mevcut TMSF Kurulu’nun ilk başkan ve üyelerinin de; 29 Ocak 2004 tarihli ve … sayılı resmi gazete de yayınlanan 2004/6745 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla atandıklarını; böylece, BDDK nezdinden ayrıldığını; 05/06/2009 tarihinde Şirketin yeni adresi ellerinde olduğu halde şirketin eski adresine ÖDEME EMRİ göndererek tebliğ edilmeden geri aldıklarını, Ellerinde mernis adreslerinin olduğu 9201 Tebligat Kanununun hükülerini ihlal ederek gıyaplarında, tüm bankalar ve ilgili resmi dairelere İDARİ KARAR ile TMSF Grup Koordinatörü … imzalı 11/03/2010 tarih ve 3690 sayı ile 12.03.2010 tarihli ve 3819 Sayılı resmi yazılarla 13 yıl gerideki sahte resmi belgeye ve yolsuzluğa dayalı olarak borç miktarı da belirtilmeden “Tespit Edilecek Malvarlığı’na Haciz Konulması” konulu resmi talimatlar verdiğinin ortaya çıktığını, Anayasa Mahkemesi’nin, 04,06,2014 tarinhi ve 2014/85 Esas ile 2014/13 karar sayılı kararı ile; 19.10.2005 günlü, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun zaanaşımı süresine geriye dönük olarak on yıllık süreyi 2005 yılın da, yirmi yıla çıkaran hükmü iptal ettiğini; böylece haklarındaki tüm idari yolsuzlukların Anayasa Mahkemesi kararıyla geçersiz kılındığını, İleri sürerek, yukarıda ve Yerel Mahkeme dosyasında arz ve izah edilen ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26/01/2021 tarih, 2014/1020E. ve 2021/64 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesini; davanın İstinaf Mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değil ise, hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talebine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Somut davaya konu İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında; dava konusu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı temlik eden dava dışı … A.Ş. tarafından kredi sözleşmesinin asıl borçlusu dava dışı …San. Tic. Ltd. Şti ve kefil davacı borçlu aleyhine 23.191,85 YTL senet karşılığı kredi ile 1.369,10 YTL geçerli teminat mektubu olmak üzere toplam 24.560,95 YTL alacak üzerinden 23.191,85 YTL ye % 250 yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibi yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçluların icra takibine takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve alacaklı tarafından İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1997/1421 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı, yargılama sırasında borçların itirazdan vazgeçmesi üzerine Mahkemece konusuz kalan dava hakkkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verildiği, kararın 13/09/1999 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Dava konusu alacak dava dışı … A.Ş. tarafından 08/04/2002 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile davalı fona temlik edilmiştir. Bunun üzerine Fon Kurulunun 14/06/2007 tarih ve 2007/254 sayılı kararı ile 25/07/2007 tarih ve 55-429 sayılı ihtiyati haciz kararı ile 08/06/2007 tarihi itibariyle 486.621,00 TL alacağın tahsili için 2007/94 sayılı dosyadan 6183 sayılı AATUHK’na göre ödeme emri gönderilmiştir. Söz konusu kararın iptali için davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 2012/323 esas sayılı dosyasında dava açılmış, 2007/254 sayılı fon kararına karşı açılan dava süre aşımı yönünden reddedilmiş, 2007/94 sayılı takip işleminin 15/06/2010 tarihi itibariyle takip işlemi bulunmadığından incelenmeksizin reddine karar verilmiştir. Mahkemece banka kayıtları, dosyaya sunulan kredi sözleşmeleri, fon kayıtları ve dava dışı borçlu şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda dava dışı … A.Ş. ile dava dışı borçlu şirket …Tic. Ltd. Şti. arasında beş adet 25.000,00 YTL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davacının söz konusu sözleşmelere 25.000,00 YTL bedel kadar müşterek ve müteselsil kefil olduğu tespit edilmiştir. Dava ve icra takibine konu kredi sözleşmesinin ise 22/05/1997 tarih ve … nolu kredi olduğu, söz konusu krediye istinaden borçlular tarafından yapılan tüm ödemelerin banka tarafından dikkate alındığı ve borçtan düşüldüğü, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde söz konusu krediden dolayı davacının davalıya 16.172,35 TL asıl alacak, 370.827,23 TL işlemiş faiz ve 18.541,36 TL işlemiş faizin gider vergisi olmak üzere toplam 405.540,94 TL borçlu olduğu, ayrıca asıl alacak ödeninceye kadar yıllık % 125 üzerinden faizi ve faizin gider avansının hesaplanması gerektiği, 1.369,10 TL teminat mektubunun iade edilmesi sebebiyle bankanın gayri nakdi kredi kapsamında alacağının olmadığı, dava konusu kredi borcu olmadığı, banka tarafından yeni bir kredi ihdas edilmediği, borçlular tarafından kredi borcunun ödenmediği tespit edilmiştir ve Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davalı tarafından dava dışı asıl borçlu şirketin alacağı karşılayacak miktarda mal varlığı bulunmaması sebebiyle dava dışı şirketin ortakları dava dışı … ve … aleyhine de 6183 Sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında takip başlatılmıştır. Söz konusu kararın ve işlemin iptali için … tarafından davalı aleyhine İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 2020/190 esas sayılı dosyasında iptal davası açılmış, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “….4389 sayılı Kanun’un 15/3. ve 15/7-b maddelerindeki düzenlemeler irdelendiğinde, 15/3’te yer alan alacakların Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanacağı ve birikmiş alacak tutarına 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı; 15/7-b maddesindeki alacaklar açısından ise, bu alacakların doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı belirtilmesine rağmen, aktarılan Yönerge’de, Fon alacakları için, alacağın Fon’a devrinden önce İcra ve İflas Kanunu’na göre takibe geçilmişse, bu alacakların 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesi kararı tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması, bu tarihten sonra ise 6183 sayılı Kanun’a göre gecikme zammı uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Belirtilen bu durum karşısında, anılan Yönerge’deki temerrüt faizi ve gecikme zammı hesabı 4389 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeye aykırı olduğundan, uyuşmazlığa konu Fon alacağının hesaplanmasında, Yönerge’deki düzenleme yerine Kanun’da yer alan kuralların uygulanması gerekmektedir. Uyuşmazlıkta, alacak tutarının, alacağın Fon tarafından devralındığı 08/04/2002 tarihine kadar temerrüt faizi işletilip, bu tarihten sonra da birikmiş alacak tutarına gecikme zammı işletilmek suretiyle hesaplanması gerekirken 2007 tarihli Fon Kurulu kararına kadar temerrüt faizi ışletılmek suretiyle hesaplandığı görülmektedir. Bu durumda, dava konusu alacağa ilişkin gecikme zammı ve faiz hesabının hukuka aykırı olarak yapıldığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği sonucuna varılmıştır. …” gerekçesi ile dava konusu fon işlemi iptal edilmiştir. Davacı tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve kefili olduğu borcun ödenmemesi üzerine alacağın davalı fona devredilmesi sebebiyle davalı fon tarafından fon alacağı olduğu gerekçesi ile 08/06/2007 tarihi itibariyle 486.621,00 TL alacağın tahsili için 2007/94 sayılı dosyadan 6183 sayılı AATUHK’na göre ödeme emri gönderilmesi üzerine iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Ancak dosya kapsamı itibariyle davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına konu borçtan dolayı mı, yoksa davalı fon tarafından gönderilen 2007/94 sayılı dosyadan 6183 sayılı AATUHK’na göre ödeme emrine konu borçtan dolayı mı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği net bir şekilde anlaşılamamaktadır. HMK’nın 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunmamaktadır. Bu madde uyarınca somut davada Mahkemece davacıya İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına konu borçtan dolayı mı, yoksa davalı fon tarafından gönderilen 2007/94 sayılı dosyadan 6183 sayılı AATUHK’na göre ödeme emrine konu borçtan dolayı mı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği hususu net bir şekilde açıklattırılmalıdır. Davacı tarafından İstanbul …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin talep edildiğinin belirtilmesi halinde; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1997/1421 esas sayılı dosyasında alacaklı banka tarafından borçlular aleyhine itirazın iptali davası açıldığı, yargılama sırasında borçluların itirazdan vazgeçmesi üzerine Mahkemece konusuz kalan dava hakkkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi karşısında davacının iş bu somut davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, davacının kefil olması karşısında alacağın hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı hususlarının tartışılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından davalı fon tarafından gönderilen 2007/94 sayılı dosyadan 6183 sayılı AATUHK’na göre ödeme emrine konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin talep edildiğinin belirtilmesi halinde; söz konusu alacağın temlik edildiği tarihte yürürlükte bulunan ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 11. maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen maddeleri dikkate alınarak 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nu kapsamında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre dava konusu alacağın tahsilinin mümkün olup olmadığının ve İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin yukarıda anılan kararı ile Fon’un 14/06/2007 tarih ve 2007/254 sayılı kararının iptalinin dava konusu borca etkisi hususlarının tartışılarak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca davacı tarafından alacağı temlik eden banka aleyhine de dava açılmış, Mahkemece bankanın taraf ve dava ehliyeti ve husumeti bulunup bulunmadığı hususları tartışılmadan bu davalı aleyhine de davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece belirtilen hususlar değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 26/01/2021 tarih ve 2014/1020 Esas – 2021/64 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran taraflara iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.