Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2296 E. 2021/1853 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2296 Esas
KARAR NO: 2021/1853 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/625 Esas
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin davalı şirkette toplamda %50 hisseleri olduğunu, ihtilaf yaşadıkları kimselerin de %50 hisseye sahip oldularını, 07.08.2021 tarihli genel kurul toplantısında oy birliği ile genel kurul toplantısının 08.09.2021 tarihine ertelendiğini ancak TTK’nın 414. Maddesi gereği ertelenen toplantının günü ve gündemin ilan edilmediğini, iadeli taahhütlü olarak ortaklara tebliğ de edilmediğini, tüm ortaklar genel kurulda olmadığından çağrısız genel kurul şartlarının da oluşmadığını, yapılan toplantının yok hükmünde olduğunu, finansal tabloların müzakeresi yapılmadığı halde alınan ibra kararının usulsüz olduğunu, diğer yönetim kurulu üyesi ibra edilirken müvekkillerinin edilmediğini, bu kararın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurulda ilan edilen 10. Madde ile yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396. Maddeleri kapsamında yetkiler verildiğini, TTK’nın 436. Maddesi uyarınca … ve eşinin oy kullanamayacağını, şirket yönetim kurulu üyesi olarak seçilen … isimli kişinin Ankarada yaşadığını, şirkete bir katkısı olmayacağını alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunu, iptalini talep ettiklerini aynı zamanda yürürlüğünün durdurulmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, usule ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilen genel kurul toplantısına karşı ikame olunan yokluk ve/veya iptal davasının açık bir şekilde hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu hatta bu durumun hukuk fakültelerinde hakkın kötüye kullanımına örnek teşkil edecek şekilde ders olarak anlatılabileceği, TMK md. 2/2 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olan ve subjektif sebeplerle genel kurul toplantısına geldikleri halde toplantıya katılmayan, toplantının yapılmasını engellemeye çalışan ertelenen toplantıyı ilan etme yükümlülüğüne sahip olan ve fakat bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek buradan hak elde etme çabası içerisinde bulunan davacıların taleplerinin evrensel hukuk ilkesi olan “kimsenin kendi suiniyetinden hak elde edemeyeceği yasağı”na açık aykırılık teşkil ettiği, bu kapsamda davanın öncelikle TTK md. 446/1/(a) hükmüne istinaden HMK md. 114/2 uyarınca ve HMK md. 114/1/(h) uyarınca hukuki yarar yokluğundan / dava şartı yokluğundan usulden reddine, her halükarda da hukuka aykırı ve açıkça hakkın kötüye kullanımına örnek teşkil edecek olan bu davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/10/2021 tarih ve 2021/625 Esas sayılı ara kararında; “…Somut olayda iptali istenen genel kurulda yönetici olarak seçilen … ve eşi …’ın olumlu oyları ile TTK’nın 395 ve 396. Maddeleri gereği gerekli izinler verilmiş olup bu oylamada bu kişiler TTK’nın 436. Maddesi gereği oy hakkında yoksundur. Bu kişilerin oyları çıktığında geçerli oy kalmamakta olup şirket yöneticisi olarak seçilen …’a verilen bu yetkilere dair alınan kararın 6102 sayılı TTK’nın 449. Maddesi uyarınca takdiren teminatsız olarak yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmiştir. Genel kurul toplantısının çağrı usulüne dair davacının ileri sürdüğü hususlar yargılama gerektirmekte olup davacıların bu iddiaları ileri sürmelerinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup olmadığı( Yönetim kurulu üyesi olmaları ve ertelenen toplantının oy birliği ile karara bağlanmış olması nedeni ile ) , ibra edilmemelerinin usule ve yasaya uygun olup olmadığı ve alınan diğer kararlara dair davacı iddiaların tamamı yargılama gerektirmekte olup bu aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmemiştir.Yapılan değerlendirme neticesinde davacının diğer maddelere dair iddiaların yargılamayı gerektirmesi, şirket işleyişinin devam etmesi, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zarar doğacağına yönelik de emareler bulunmaması, tarafların menfaat dengeleri de dikkate alınarak diğer maddelere dair TTK.nın 449.maddesi uyarınca yürütmenin tedbiren durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü talebin kısmen kabulü yönünde…”gerekçesi ile, Talebin kısmen kabulü ile; -Davalı şirketin 08.09.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gündem madde 13( İlan edilen 10. madde) ile şirket yöneticisi seçilen …’a 6102 sayılı TTK’nın 395 ve 396. Maddeleri uyarınca verilen yetkilere dair alınan kararın 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi uyarınca yürütmesinin geri bırakılmasına, Davacının diğer iddiaları yargılama gerektirdiğinden bu aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden talebin reddine, Kararının Ticaret Sicilinde tescil ve ilanına, tescil ve ilan masraflarının davacı tarafından karşılanmasına, Tedbirin mahiyeti ve gerekçede açıklanan nedenlerle HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkeme’nin TTK m. 449 dayalı tedbir talebinin ret gerekçesi incelenmesinde, temelde müvekkilleri tarafından TMK m.2 anlamında vücüt bulan DÜRÜSTLÜK KURALI’NA aykırı davranıldığı ,ilgili eksiklik ve usul hatalarının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu tespitine yer verildiğini, Mahkeme bu tespitini ” Genel kurul toplantısının çağrı usulüne dair davacının ileri sürdüğü hususlar yargılama gerektirmekte olup ,davacıların bu iddiaları ileri sürmelerinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup olmadığı( Yönetim kurulu üyesi olmaları ve ertelenen toplantının oy birliği ile karara bağlanmış olması nedeni ile ) , ibra edilmemelerinin usule ve yasaya uygun olup olmadığı ve alınan diğer kararlara dair davacı iddiaların tamamı yargılama gerektirmekte olup bu aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmemiştir.” şeklinde gerekçelendirdiğini, Davalı vekili ise davacıların davalı şirket eski yöneticisi olduklarını, çağrıdaki usuli eksiklerin yokluk nedeni olamayacağını, davacıların başkaca bir iptal nedeni de ileri süremediklerini, TTK’nın 414. Maddesi gereği kendilerinin yapması gereken çağrıyı yapmayarak toplantının yapılmasına engel olmaya çalıştıklarını, kaldı kı toplantı günü de orada hazır olduklarını, MK 2. Maddesi gereği bu beyanın hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, talebin reddi gerektiğini belirttiklerini, O halde huzurdaki uyuşmazlıkta çözümlenmesi gereken hususun, taraflarınca çağrıdaki usuli eksiklik dışında bir sebep sürülüp sürülmediği ,noter evrakları ve ticaret sicil evraklarındaki usulsüzlüklerin iptal sebebi olup olamayacağı , çağrıdaki usuli eksikliklerin mevcut olup olmadığı, usuli eksiklikler ve diğer iptal sebeplerinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi ve aykırılıkların TMK m 449 a dayalı tedbir talebinin konusu yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmakta olduğunu, Öncelikle dava dilekçesinde ayrıntılı izaha çalışıldığı üzere münhasıran çağrıdaki usuli eksikliklere dayanılmadığını, Yargıtay 11.HD 11.10.2013 T. 893 E. 18192 K. sayılı kararında genel kurul tutanağının toplantı tarihinden sonra düzenlenmesi halinde genel kurul tutanağının yok hükmünde sayılacağı açıkça ifade edildiğini, bu bağlamda objektif iyi niyet kuralı bağlamında öncelikle üzerinde durulması gereken husus öncelikle 08.09.2021 tarihinde gerçekten bir genel kurulun yapılıp yapılmadığı ,genel kurul tutanağının sonradan düzenlenip düzenlenmediğinin tespiti olduğunu, Dava dilekçesinde ayrıntılı belirtildiği üzere saat 10:00’da tanzim edilmesi gereken ilgili hazirun tespit tutanağı 15:23’e düzenlendiğini, bu tutanağa saatin yazdırılması da o ana kadar herhangi bir genel kurul tutanağı düzenlenmediğinden taraflarının ricası ile Şile Muhtarı tarafından yapıldığını, daha sonra ilgili genel kurul tutanağının kapanma saatinin Ticaret Sicili’ndeki belgelerin incelemesi ile 16:25 olduğunun öğrenildiğini, Yani yaklaşık 1 saat içinde tam 11 sayfadan müteşekkil bilgisayar çıktısı genel kurul tutanağı hazırlanmış gibi yansıtıldığını, Oysa ilgili tarihte herhangi bir genel kurul tutanağı tanzim edilmediğini, zira 08.09.2021 tarihli olduğu iddia edilen tutanak tam 19 gün sonra 27.09.2021 tarihinde ankara’da usulsüz bir şekilde noterden onaylatıldığını, Tüm bu hususlar ilgililerin bu tarihe kadar 11 sayfadan müteşekkil genel kurul tutanağını sonradan hazırlayarak olgunlaştırdığı ve nihayetinde Ankara’da usulsüz bir şekilde tasdik ettirdiklerini, Ortakların vekili olarak genel kurula katılan avukatların Ankara Barosu’na bağlı avukat olmaları, zira divan başkanı olan ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi seçilen muhasebeci … adlı şahsın Ankara’ Yenimahalle’de yaşadığı ve tasdikin Ankara Yenimahalle …Noterliği’nce tam 19 gün sonra yapılmış olması gibi hususlar bir araya getirildiğinde, genel kurul tutanağı’nın sonradan tanzim edildiğini, Davalı tarafça ve görüşü alınan yeni yönetim kurulu üyeleri tarafından iddia edildiği gibi davacı müvekkillerinin orada bulundukları ve tanzim edildiğini gördüklerini genel kurul tutanağına (yönetim yetkileri elinden alınmasına ve ibra edilmemiş olmalarına rağmen ) müdahale etmedikleri gibi bir durum hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira değinildiği üzere 08.09.2021 günü tanzim edilmiş bir genel kurul tutanağı mevcut olmadığını, karşı tarafça sadece 15:23 saatli bir hazirun tutanağı tanzim edildiği, müvekkillerinin mahalle muhtarının gelmesi ile bu tutanağa vakıf olduklarını, Bu suretle bir an için geçerli çağrı olduğu kabul edilse dahi ve çağrı üzerine genel kurulun saatinde toplanmadığı ve gündemin görüşülmediğinin sabit olduğunu, bu halde genel kurulun yapılması ancak çağrısız genel kurul toplantısı hükümleri dahilinde mümkün olmakla , bu bağlamda toplantı ve karar nisaplarının 6762 sayılı TTK. 370 (6102 sayılı yeni TTK 416.) maddesine uygun olduğundan bahsetmeye yasal olanak bulunmadığını, toplantının yok hükmünde olduğunu, İptal davası açabileceklerin TTK madde 446’da düzenlendiğini, TTK madde 446’ın; “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilir.” şeklinde olduğunu, Somut dava konusu olayda, davacılar toplantıya katılmadığı için ilgili hükmün (b) bendi bakımından değerlendirme yapmak gerektiğini, işbu maddenin (b) bendine göre ortağın toplantıya katılması veya olumsuz oy vermesi gerekmeksizin bazı usuli aykırılıklar mevcutsa ve bu aykırılıklar kararın alınmasına etkili ise herhangi bir ortağın da bu davayı açabileceği değerlendirilmiş olup, TTK madde 446/1-b hükmündeki sebepler nazara alındığında çağrının usulüne göre yapılmaması ,gündemin gereği gibi ilan edilmemesinin yanı sıra pay sahibinin genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi ve aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu, Genel kurul kararının iptalinin talep edilebilmesi için ayrıca o kararların kanuna, şirket sözleşmesine ve dürüstlük kuralına aykırı da olması gerektiğini, davaya konu olağanüstü genel kurula çağrının usulüne göre yapılmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği şekli aykırılıkların bir an için huzurda değerlendirme dışı tutulmasına karar verilse dahi, ayrıca sadece hazirun tespit tutanağı tanzim edilerek genel kurul tutanağının toplantı gününde hazırlanmaması ile, davacıların genel kurula katılmasının engellendiğini, Noter tarafından yapılan usulsüz tasdik işleminin ve eksik ve usulsüz evraklara dayanarak alınan ticaret sicil memurluğunca yapılan tescil ve ilan işlemlerinin resen nazara alınması ve usulsüz genel kurulun iptalinin gerektiğini, Noterlikçe toplantı müzakere defterine kaydedilmemiş/yapıştırılmamış genel kurul tutanağının tasdiki talebinin geri çevrilmesi gerekirken, noterlikçe kendisine sunulan belgenin aslı gibi olduğuna dair suretlendirme işlemi yapılması ile genel kurul tutanağının tasdik edildiği izlenimi yaratıldığını, İş bu usulsüz işlem Ankara Yenimahalle … Noterliği’nin 27.09.2021 T. … yev.nolu işlemleri ile yapıldığı, ticaret sicil dosyasından alınan onaylı örneklerin incelenmesi ile fark edildiğini, Zira işlemi yapan Noterliğin Ankara Yenimahalle …Noterliği olduğu divan başkanı olan …’nin de (TCKN : … ) … Mah. … Cad. …No:… Yenimahalle / Ankara adresinde yaşadığı Ticaret Sicil Müd’ne verdiği beyanı ile anlaşılmakla, suretlendirme işleminin bu şahıs tarafından yapıldığının değerlendirildiğini, bu şahsın sahte belge düzenleme eylemi ile irtibatlı olmasından mütevellit Şile Vergi Dairesi’nden davalı … Firması’na gönderilen teminat isteme yazısının ekli olarak sunulduğunu, Bu noktada 28.09.2021 tarihinden önce henüz usulsüz genel kurul kararı ticaret sicilinde ilan edilmeden önceki süreçte pay sahipleri … ve …; bu talep noktasında herhangi bir hakları bulunmamasına rağmen, Ankara …Noterliği’nin 13.09.2021 … yev.nolu ihtarnamesi ile … A.Ş genel kurul defterinin ,müvekkiller tarafından kendilerine teslimi aksi halde zayii başvurusunda bulunulacağı ihtaratında bulunduklarını, daha sonra her nasılsa herhangi bir zayii kararı ibraz etmeksizin değinildiği üzere Ankara Yenimahalle … Noterliği’nin 27.09.2021 … yev.nolu işlemleri ile Genel Kurul Defteri olmaksızın adi yazılı genel kurul tutanağının noterden suretini çıkararak iş bu belgeyi tescile esas belge olarak Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne sunduklarını, Ankara Yenimahalle … Noterliği’nin 27.09.2021 … yev.nolu usulsüz genel kurul kararının sadece suretlendirme işlemini yaptığı halde iş bu işlemin tescile esas tutularak Ticaret Sicil Gazatesi’nin 29.09.2021 tarih … sayılı nüshasında … ilan sıra nosu ile ilan edildiği, tescile Esas Genel Kurul Kararı olarak ise müvekkillerininde hazirun olarak imzasının bulunduğu 07.08.2021 tarihli genel kurul kararı gösterildiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK m 414 gereği gerekli çağrı ilanı ve sair yasal işlemler tamamlanmadan ve genel kurul karar defterine işlenmiş bir genel kurul kararı bulunmaksızın eksik evraklarla yapılan ilanı da bu bağlamda usulsüz olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ; ticaret sicil yönetmeliğine göre genel kurul defterine kaydedilmiş noter onaylı toplantı tutanağını araması gerekirken, ticaret sicil müdürlüğü noter tarafından suret işlemi yapılmış adi yazılı bir belgeyi esas tutarak kanuna ve yönetmeliğe aykırı bir şekilde bu belgeyi tescile esas tuttuğunu, Zira işbu usulsüz tescil işleminden sonra taraflarının tedbir talepli olarak yargıya müracaatı ve yerel mahkeme tarafından sicil evraklarının ilgili ticaret sicil müdürlüğünden istenmesi üzerine, ticaret sicil müdürlüğünün adeta hatalarını telafi etmek istercesine resen düzeltme ilanı vererek tescile esas genel kurul tutanağının 27/09/2021 tarihli genel kurul tutanağı olduğunu ilan ettirdiğini, İlgili Noterlik hakkında Ankara CBS’na – İlgili Ticaret Sicil Müdürlüğü hakkında İstanbul C.B.S ‘na müvekkiller tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu, Öte yandan dava dilekçesinde izah ettikleri, Usulsüz Genel Kurul kararını ,usulsüz şekilde Ankara Yenimahalle …Noterliği’nde tasdik ettiği düşünülen , yeni yönetici olarak seçilen ve divan başkanı olarak tutanakta imzası bulunan … adlı şahsın isminin Sahtecilik yapılan firmalarla irtibatlı olduğu bu bağlamda ; Şile Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ekli 07.10.2021 tarih 807513 sayılı yazısı ile davalı … Şirketinden teminat istendiğini, İlgili yazıya göre: -…’nin yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle VUK m153 /A kapsamında bulunduğu; -Mühhasıran sahte belge düzenlediği tespit edilerek mükellefiyet kaydı resen terkin edişmiş olan … Ticaret , … Ltd.Şti , … Ltd.Şti’ne ait tüm borçların ödenmesi 10.818.366,21 TL tutarında teminat verilmesi, 30 günlük süre içinde şartların yerine getirilmemesi ,şahsın statüsünün devam etmesi halinde, İlgili firmaların tüm vergi borçları ile ilgili olarak davalı … Şti’nin müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olacağının bildirildiğini, Bu bağlamda bu şahsın YK üyeliğine seçilme yeterliliğinin bulunmadığı anlaşılmakla ,evleviyetle ilgili Genel Kurul kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali gerekmekte olduğunu, sahtecilikle irtibatlandırılan bir şahsın Divan Başkanlığı’na getirilmesi yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi ve usulsüz tasdik işlemlerinin mahkemenin takdirine bırakıldığını, Öte yandan dava dilekçesinde izaha çalışıldığı üzere 6102 sayılı TTK’nın 413/3 maddesi : yönetim kurulu üyelerinin görev süresi dolmadan genel kurulca görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi halinde buna ilişkin gündem maddesinin finansal tabloların görüşülmesine ilişkin gündem maddesi ile bağlantılı olmasını öngörmekte olduğunu, bu suretle finansal tablolara ilişkin bir görüşme olmadan davacıların yönetim kurulu görevlerinden alınmalarına dair kararda hukuka uyarlık bulunmamakla, ilgili kararın yürütmesinin evleviyetle durdurulması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 21/10/2021 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, tedbir talebi hakkında yeniden karar verilmesine, tedbir talebinin HMK’nın 389 ve TTK’nın 449.maddeleri uyarınca kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı … A.Ş’nin 08.09.2021 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul’unda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti veya iptali talebiyle açılan davada, TTK’nın 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılması dair ihtiyati tedbir talebidir. Mahkemece, Talebin kısmen kabulü ile; Davalı şirketin 08.09.2021 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gündem madde 13 ( İlan edilen 10. madde) ile şirket yöneticisi seçilen …’a 6102 sayılı TTK’nın 395 ve 396. Maddeleri uyarınca verilen yetkilere dair alınan kararın 6102 sayılı TTK’nın 449. maddesi uyarınca yürütmesinin geri bırakılmasına, Davacının diğer iddiaları yargılama gerektirdiğinden bu aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden talebin reddine, tedbirin mahiyeti ve gerekçede açıklanan nedenlerle HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, … A.Ş’nin 08.09.2021 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul’unda alınan gündemin 5 sayılı (eklenen madde), 6 sayılı (ilan edilen 5. Madde), 7 sayılı (eklenen madde), 8 sayılı (eklenen madde), 11 sayılı (ilan edilen 8. Madde), 12 sayılı (ilan edilen 9. Madde),13 sayılı (ilan edilen 10. Madde), 15 sayılı (ilan edilen 12. Madde) kararını iptallerine, TTK’nın 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. 6102 sayılı TTK’ nın 449- (1). Maddesinde “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Mahkemece, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair talep değerlendirilmeden önce, yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmış, olumsuz görüş bildirildiği görülmüştür. Bu hali ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibarı ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, tedbir kararı verilmemesi ve alınan kararların icra edilmesi halinde davacıların hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı gibi ciddi bir zararın doğacağına dair emare ve delilinde bulunmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince yürütmenin durdurulması yönünde tedbir talebinin reddi ara kararı usul ve yasaya uygun olup davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenlerden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.