Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2250 E. 2021/1772 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2250 Esas
KARAR NO: 2021/1772 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/649 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 19/10/2021 (Ara Karar)
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide müvekkilinin alacağı mal karşılığında genellikle davalı tarafa peşin olarak ileri vadeli müşteri bonolarını vermekte, bazen kredi kartı, bazen de çek ile ödeme yapmakta olduğunu, davalının da müvekkiline kısım kısım mal vermekte ve peşin olarak aldığı senetlerden mahsup etmekte olduğunu, müvekkilinin davalıya 11/01/2021 tarihli 05231 sıra numaralı senet alım bordrosu gereğince ve cari hesaptan mahsup edilmek üzere lehdarı müvekkili olan 5 adet toplam 250.000-TL bedelli bono verdiğini, davalının da müvekkiline 20/01/2021 tarihli 332.760,76-TL bedelli … nolu fatura kestiğini, akabinde müvekkilinin 18/03/2021 tarihli … sıra numaralı senet alım bordrosu gereğince ve cari hesaptan düşülmek üzere yine lehdarı müvekkili olan 14 adet toplam 504.248-TL bedelli bono verdiğini, ayrıca müvekkilinin bu süre zarfında 04/01/2021 tarihinden 20/08/2021 tarihine kadar da cari ilişki gereği 65.193,00-TL kredi kartı ile ödeme yaptığını, ancak davalı tarafça bir daha mal teslim edilmediğinden kalan senetlerin bedelsiz kaldığını, davalının 11/01/2021 tarihli 05231 sıra numaralı karşı tarafça imzalı senet alım bordrosu gereği verilmiş olan toplam 250.000-TL bedelli bonolar hiç verilmemiş gibi bu bonolar ile ilgili kendi çalışanlarını Savcılığa şikayet ettiklerini belirttiğini, dolayısıyla müvekkilinden mükerrer tahsilat yapma ihtimalinin mevcut olduğunu, öyle ki protesto etmiş olduklarını iddia ettikleri bonoların da ödenmesiyle tüm bonoların ödemesini yapmış olduğundan 30/08/2021 vade tarihli 35.000-TL bedelli, 20/09/2021 vade tarihli 40.000-TL bedelli, 30/09/2021 vade tarihli 40.000-TL bedelli, 15/10/2021 vade tarihli 25.000-TL bedelli, 25/10/2021 vade tarihli 25.000-TL bedelli,30/10/2021 vade tarihli 36.748-TL bedelli, 15/11/2021 vade tarihli 30.000-TL bedelli ve 30/11/2021 vade tarihli 30.000-TL bedelli bonoların bedelsiz kaldığını, davalının bu bonoları da protesto ettirilerek icra takibi başlatacağını bildirdiğini, bonoların karşı tarafça takibe konması konulması halinde müvekkil şirketin telafisi mümkün olmayacak zararlarının doğacağını ileri sürerek bedelsiz kalan senetlerin icra takibine konu edilmesi halinde takibin durdurulması için teminatsız, aksi kanaatte ise teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yukarıda açıkça belirtilen bonolar ve cari hesap nedeniyle müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine, davalı taraf aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/10/2021 tarih ve 2021/649 E. sayılı Ara Karar sayılı Kararı ile; ” ….…Somut olayda ileri sürülen iddia ve davacının dava dilekçesinin deliller kısmında dayandığı delillerin hepsinin toplanmadığı görülmekle mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde yaklaşık ispat olgusunun davanın bulunduğu aşama itibariyle gerçekleşmediği ve dava konusu edilen hususların yargılamayı gerektiği ve doğrudan doğruya dava konusu edilen hususta tedbir kararı verilemeyeceği anlaşılmakla; davacının ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar vermek yerinde görülmüştür.” gerekçeleri ile; “1-)Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu ettikleri bonolarla ilgili müvekkili hakkında başlatılmış icra takibi bulunmadığını, ayrıca Yargıtay’ın yerleşik yeni tarihli içtihatlarında dava konusu edilen hususlarda tedbir kararı verilemeyeceği yönündeki görüşten tamamen vazgeçildiğini, aksine tedbir konusunun dava konusu edilen hususlarda olabileceğinin kabul edildiğini, yaklaşık ispat koşulunun da oluştuğunu, zira verilen senetler ile kesilen fatura karşılaştırıldığında dahi bonoların bedelsiz olduğunun görülmekte olduğunu belirterek ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, avans olarak verildiği ancak bedelsiz kaldığı ileri sürülen bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemli davada, bonoların icra takibine konu edilmesi halinde takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. İİK 72.m. uyarınca açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir talepleri değerlendirilirken HMK 389 vd m. hükümlerinin dikkate alınması gerekir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda iddia ve dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında dosyanın geldiği aşama itibariyle iddianın haklılığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 0812/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.