Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2215 E. 2022/408 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2215 Esas
KARAR NO: 2022/408 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/117 Esas – 2021/568 Karar
TARİH: 23/09/2021
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:17/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadaki hesabında bulunan 1.000.000,00 TL parasının müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında 30/10/2017 tarihinde iki ayrı havale işlemi ile 3.şahsın hesabına havale edildiğini, davalı banka tarafından ıslak imzalı talimat ile işlem yapıldığının ileri sürüldüğünü, ancak söz konusu imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek 1.000.000,00 TL’nin 30/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu işlemler davacının yazılı talimatına istinaden gerçekleştirilmiş olup, müvekkilinin herhangi bir kusur veya sorumluluğunun bulunmadığını, davacı ve eft lehtarları arasında çok sayıda para transferi mevcut olup aralarında ticari/iş ilişkisinin mevcut olduğunun açık olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/09/2021 tarih ve 2019/117 Esas 2021/568 Karar sayılı Kararı ile; ” ….… Taraflar arasında bankacılık işlemleri sözleşmesi (Gerçek kişiler için) bulunduğu, Davada, kanunda “bankacılık ve benzeri sözleşmeler” olarak ifade edilen bir hukuki işleme dayanıldığı, davacının tüketici, davalı bankanın hizmet sağlayıcı konumunda olduğu, taraflar arasındaki arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden olduğu anlaşıldığından Mahkememizin bu davada görevli olmadığı, görevli Mahkemenin 6502 sayılı kanun gereğince İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.” gerekçeleri ile; “1-Davanın, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK.nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK 4/1-d ve 4/1-f m. uyarınca havaleden kaynaklanan uyuşmazlıklardan doğan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da bankacılık işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunun belirtildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tüketici işlemi niteliğinde bir EFT işleminin söz konusu olmadığını, davacının talimatlarında yer alan açıklamalara göre söz konusu tutarların EFT alıcılarına gayrimenkul alım/satım işlemine ilişkin ticari ilişki nedeniyle gönderildiğini,Davacı ve EFT lehtarları arasında dava konusu işlemin öncesinde de para transferleri mevcut olup aralarında ticari/iş ilişkisi olduğunun sabit olduğunu, bu ödemelerin proje ödemesi adı altında yapıldığını,Davacının talebinin bankacılık işleminden kaynaklanması nedeniyle mutlak ticari dava olduğunu,Ceza soruşturması kapsamında davacının örgüt üyesi olan şahıslarla arasında para transferleri/finansal akış olduğunun tespit edildiğini, davacının aralarında olduğu müşteriler ile örgüt üyelerinin birlikte hareket etmekte olduklarını, iddianamede davacının dava konusu tutarın 700.000,00 TL’sini örgüt üyelerinden iade aldığının belirtildiğini,Emsal yargı kararları gereğince de Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde iseresen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin olup, davacı, davalı bankadaki hesabından bilgisi ve rızası dışında 3.kişi hesabına havale yapıldığını ileri sürmüş, davalı işlemin davacının yazılı talimatı ile yapıldığını savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK. 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı niteliğinde olup, mahkemece davanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalı, dava şartının bulunmaması halinde HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmelidir.Ticari davalar TTK. 4.maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise nispi ticari dava söz konusu olup, Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır.Bununla birlikte 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıııdaki Kanununu 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış,“Temel İlkeler” başlıklı 4/5 m. ise “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut olayda davacı vekili 08/09/2020 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin uzun yıllardır tanımakta olduğu kendisinde güven hissi uyandıran arkadaşı dava dışı … tarafından hem devletin faydasına olacak hem de kazanç getirecek bir yatırım projesi hakkında bilgilendirildiğini, bunun üzerine davalı banka nezdindeki hesabı açtığını ve hesaba 1.000.000 TL tutarında para yatırdığını, devamında hesabının kontrolünü sağladığında sahte imza ile bilgisi ve onayı dışında yapılan eftleri öğrendiğini belirtmiştir Davalı tarafça, davacı ve EFT lehtarları arasında dava konusu işlemin öncesinde de para transferleri mevcut olup aralarında ticari/iş ilişkisi olduğunun sabit olduğu, bu ödemelerin proje ödemesi adı altında yapıldığı, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/128844 soruşturma sayılı ceza soruşturması kapsamında davacının örgüt üyesi olan şahıslarla arasında para transferleri/finansal akış olduğunun tespit edildiği, davacının aralarında olduğu müşteriler ile örgüt üyelerinin birlikte hareket etmekte oldukları, iddianamede davacının dava konusu tutarın 700.000,00 TL’sini örgüt üyelerinden iade aldığı hususları ileri sürülmüştür. Dosya kapsamında mevcut olup imza incelemesi için sunulmuş olan vekaletname örnekleri incelendiğinde davacının çeşitli şirketlerin yetkilisi olduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece, dava konusu işlemin, ancak söz konusu hesabın ticari veya mesleki amaçla açılmamış olması halinde tüketici işlemi olarak kabul edilebileceği gözetilerek, davacı tarafa 08/09/2020 tarihli dilekçede sözü edilen yatırım projesinin hukuki mahiyetinin açıklattırılması, bu kapsamda ceza soruşturma dosyası da incelenerek davacı ile örgüt üyeleri arasındaki ilişkinin ve söz konusu banka hesabının açılış nedeninin irdelenmesi, davalı bankadan söz konusu mevduat hesabının hangi amaçla açıldığına dair bilgi veya belge olup olmadığının sorulması, davacı hesabına ait tüm hesap hareketlerinin celp edilerek incelenmesi ve sonucuna göre mahkemenin görevi hususunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK 353/1-a6 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraflar vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile;İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2021 tarih ve 2019/117 Esas – 2021/568 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,3-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.