Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2198 E. 2022/407 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2198 Esas
KARAR NO: 2022/407 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/209 Esas – 2021/817 Karar
TARİH: 21/10/2021
DAVA: Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkili tarafından yurt dışından dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilen ürünler gereğince, davalı …’nün 21/07/2011 tarih ve … sayılı beyannamesi gereğince 27/05/2011 tarihli 166.121,00 TL tutarında teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini, teminat mektubunun beyanname konusu rejim işlemlerinin tamamlanmasına istinaden davalının 26/03/2019 tarihli yazısında da belirtildiği üzere davalı tarafından müvekkiline 26/05/2015 tarihli … yevmiye numaralı yazı ile teslim edildiğini, ancak söz konusu teminat mektubunun müvekkili uhdesinde iken kaybolduğunu, teminat mektubunun kaybolduğu bilgisi ve davalı … Müdürlüğünden alınan yazı 28/03/2019 tarihinde dava dışı bankaya iletilerek teminat mektubundan doğan riskin düşülmesinin talep edildiğini, ancak banka tarafından bu yazı yeterli kabul edilmeyerek davalı …’nün, ilgili bankayı ibra etmesinin ve bunu tevsik eden bir yazının ibraz edilmesinin talep edildiğini, bu talep davalıya iletilmiş ise de davalı …’nün bu tür bir yazıyı veremeyeceğini belirterek ilgili ibra yazısı verilmesi taleplerini reddettiğini, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin içtihatı gereği kesin teminat mektubundan dolayı müvekkilinin sorumluluğunun sona erdirilmesi amacıyla muhatap olarak davacıya karşı bu davayı açmaları gerektiğini ileri sürerek dava konusu kesin teminat mektubunun hükümsüzlüğünün tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, uyuşmazlığın konusu taraflar arasındaki özel hukuk ilişkisinden (garanti sözleşmesinden) kaynaklanıyorsa da, muhatap olan müvekkili idarenin bankayı ibra etme yükümlülüğünün bulunup bulunmaması, idareye sunulan teminat mektubunun iadesi istemi üzerine verilecek zımni ya da açık bir kararın(uyuşmazlığa konu olayda herhangi bir ret kararı bulunmamaktadır), yatırım teşvik belgesinden kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği, söz konusu teminat mektubu ile teminat altına alınan beyannameler kapsamında yerine getirilmeyen herhangi bir vergisel yükümlülük bulunup bulunmadığı, teminatın iadesinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı gibi bir dizi idari incelemenin sonucunda verilecek idari bir karar olduğundan bu kararın hukuka uygunluk denetiminin idari yargının görev alanında olduğunu ve vergi mahkemesinin görevinde bulunduğunu, buna göre de davanın yasal sürede açılmadığını, uyuşmazlığın medeni yargı kolunda çözümleneceği kabul edilse dahi Ticaret Mahkemelerinin görev alanı dahilinde olmadığını, teminat mektubunun hükümsüzlüğün tespiti ve iadesi istemiyle açılan işbu dava TTK m. 4 de sınırları belirlenen ticari davalar arasında yer almadığından Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, ayrıca müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira davanın bankaya yöneltilmesi gerektiğini, dava sadece bankaya davanın yöneltilip bir müzekkere ile gümrük idaresinden bilgi istenebilecekken davanın doğrudan taraflarına yöneltilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun da bulunmadığını, teminat mektubu iade ederek yükümlülüğünü yerine getirdiğini, müvekkilinin teminat mektubuna ilişkin üst yazısının banka tarafından kabul edilmemesinin müvekkilinin sorumluluğunu doğurmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/10/2021 tarih ve 2020/209 Esas 2021/817 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…Davacı hakkında dava dışı nezdinde komisyon vs. ücretlerin işletilmesi nedeniyle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı söz konusudur. Davacı … Tic. A.Ş. vekili tarafından …’ne yazılan 20.04.2020 tarihli yazıda; “İş bu mektup beyanname konusu rejim işlemlerinin tamamlanması sebebiyle müdürlüğünüzce ilgi sayılı yazıda da belirtildiği üzere müvekkil firmaya 01.06.2015 tarih 132.10.01.04 sayılı yazınıza istinaden 26.05.2015 tarihli … yevmiye numaralı yazı ile teslim edildiği belirtilmiştir. Ancak söz konusu teminat mektubu, müvekkil firma uhdesinde iken kaybolmuş bulunmaktadır. Teminat mektubunun bankasına iade edilmemesi sebebiyle de müvekkil firmanın zararı meydana gelmektedir. Garantör sıfatında bulunan … bankasına verilmek üzere iş bu yazımıza cevaben; “… Bankası A.Ş. Anadolu Yakası Kurumsal Şubesi tarafından 27.05.2011 tarihli … numaralı 166.121,00 TL tutarında teminat mektubu Bankanıza iade edilmek üzere … Tic. A.Ş.’ye (lehdar) teslim edilmiştir. Lehdarı tarafından Bankanıza iade edilmeden önce kaybedilmiş olduğu beyan edilen anılan teminat mektubu ile ilgili olarak muhatap sıfatı ile sahip olduğumuz herhangi bir hakkımızın bulunmadığını ve Bankanızın anılan teminat mektubu nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmadığını beyan ederiz.” şeklinde yazı verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. şeklinde olup ,İstanbul Valiliği Defterdarlık Haydarpaşa Gümrük Saymanlık Müdürlüğü tarafından … San ve Tic. ‘e gönderilen 26.03.2019 tarihli yazıda; “Saymanlık Müdürlüğümüz kayıtlarının tetkikinde firmanız … San Tic.Aş’ ne ait 27/05/2011 tarih … numaralı 166.121,00 TL tutarlı … Bankası Anadolu yakası kurumsal şubesince düzenlenmiş olan teminat mektubunuz …nün 01/06/2015 tarih 132.10.0l.04 sayılı yazısına istinaden 26/06/20l5 tarih … numaralı yevmiye ile iade edilmiş kayıtlarımızdan çıkarılmıştır.” şeklindedir. Taraflar arasında davacı tarafça, davalıya verilen 27.05.2011 tarih ve … numaralı teminat mektubu ile ilgili gümrük işlerinin kapatıldığı, buna binaen de teminat mektubunun davacıya 2015 yılında iade edildiği noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, teminat mektubunun kaybedilmesi sebebiyle bankaya fiziken iade edilemediğinden, banka nezdinde teminat mektubunun açık olarak kalmasından doğmaktadır. Teminat mektubu, banka ile muhatap arasındaki garanti sözleşmesinin bir belgesi olarak kabul edildiğinden kıymetli evrak mahiyetinde sayılmayıp, Ticaret Kanunumuzdaki zayii hükümlerine tabii olmadığı kabul edilmektedir. Teminat mektuplarında muhatap dışında biri tazmin talebinde bulunamayacağından, muhatabın riskin kalmadığını bankaya bildirmesi halinde, mektup ibraz edilmese dahi, gayrinakdi riskin sona ereceği kabul edilmekle beraber, bankalar fiziki mektubu teslim almadan, komisyon tahsilatına devam etmektedir. Böyle durumlarda Yargıtayımız, lehine mektup verilen ile banka arasındaki sözleşme hükümlerine binaen, mektubun taraflarınca iptal edildiğine veya mektupdan dolayı muhatabın bankayı ibra ettiğine ilişkin muhataptan bir belge alarak bankaya ibraz etmesi yahut mektubun iptali için muhatabı dava ederek, mektuba konu riskin sona erdirildiğinin tespit ettirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde davacı elinde kaybolan teminat mektubunun iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “Davanın kabulü ile … Bankası tarafından …’ne hitaben hazırlanan 27.05.2011 tarihli … numaralı teminat mektubunun iptaline,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davada davalı sıfatını haiz idare “Ticaret Bakanlığı”, Genel Bütçeye dahil bir idare olmakla harçtan muaf olduğunu, bu nedenle mahkemece müvekkili aleyhine harca hükmedilmesinin doğru olmadığını,Müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığı halde aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığını,Davanın idari yargının görev alanına girmekte olduğunu ve yasal sürede açılmadığını,Uyuşmazlığın medeni yargı kolunda çözümleneceği kabul edilse dahi mutlak veya nispi ticari dava olmadığından Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, Müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava sadece bankaya davanın yöneltilip bir müzekkere ile gümrük idaresinden bilgi istenebilecekken davanın doğrudan taraflarına yöneltilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun da bulunmadığını, teminat mektubu iade ederek yükümlülüğünü yerine getirdiğini, müvekkilinin teminat mektubuna ilişkin üst yazısının banka tarafından kabul edilmemesinin müvekkilinin sorumluluğunu doğurmayacağını, Davacının basiretli bir iş adamı gibi hareket etmediğini ve bunun sorumluluğunun müvekkiline yükletilemeyeceğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, zayi olduğu ileri sürülen teminat mektubunun hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı, davalı muhatap idare tarafından iade edilen teminat mektubunun kendi uhdesinde iken kaybolduğunu, bankaya teslim edilemediği için bankanın komisyon tahsil etmeye devam ettiğini, davalıdan söz konusu teminat mektubu nedeniyle bankayı ibra ettiğine dair yazı verilmesi taleplerinin reddedildiğini ileri sürmüş, davalı, davanın idari yargının görev alanına girmekte olduğunu, medeni yargı kolunda çözümleneceği kabul edilse dahi mutlak veya nispi ticari dava olmadığından Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, ayrıca kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Dava konusu teminat mektubu, davacının ithal ettiği ürünlere ilişkin gümrük işlemleri için vergi yükümlüğünün yerine getirilmesini teminen düzenlenmiş ise de, idare mahkemelerinde idari işlem ve eylemlere karşı ancak iptal ve tam yargı davaları açılabileceği, davacının talebi gözetildiğinde görevli yargı yolunun adli yargı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 25/01/2016 tarih 2015/6531 E. 2016/717 K. sayılı emsal kararı). Bununla birlikte iş bu davada teminat mektubunun kendisinden kaynaklanan bir ihtilaf söz konusu olmayıp, uyuşmazlığın söz konusu teminat mektubu nedeniyle davacının vergi yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, buna bağlı olarak söz konusu mektubun hükümsüz kalıp kalmadığı noktasına ilişkin olmasına ve davalı idarenin tacir sıfatını haiz olmamasına göre, mahkemece iş bu davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu dikkate alınmadan, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a3 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve görevli mahkemeye gönderilmek üzere mahkemesine iadesi gerektiği varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2020/209 Esas – 2021/817 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Kayıtların kapatılarak dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNE gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine,4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/03/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.